İşin kıyamet senaryoları kısmıyla ilgilenmiyorum. İşin o kısmını Merak edenler alsın bir Marduk kitabı okusunlar. Ben daha çok Babil mitleriyle Çerkes Nart mitolojisinin birbirisine ne kadar çok benzediğiyle ilgileniyorum...
Erol Karayel "bizde yazar mısın?" diye sorduğunda ilk cevabım :
"Ama ben İsa'dan sonra olan biten şeylerle ilgilenmiyorum" olmuştu.
Yine de Özgürçerkeste yazmaya başladım. Sonuçta çok önemli olmasa da İsa'dan sonra da dünyada bazı şeyler olmuyor değil.
İşte efendim ben ve diğer birkaç arkadaşım prensip olarak Çerkes tarihi, dili ve kültürü ile çok yakından ilgilenmekle birlikte temelde İsa'dan sonra, hatta bir çok konuda İbrahim Peygamberden sonra yaşanan olaylarla pek ilgilenmiyoruz.
Mesela Ber Hikmet ile yaklaşık dört yıldır oturup kalkıyoruz ama henüz "seslerin" yaratılmasından "cümleye" geçebilmiş değiliz. Bizim açımızdan bir sıkıntı yok tabi ama bizim Ankara'daki oturup kalktığımız mekanlarda bizimle karşılaşan diğer Çerkes arkadaşlarla aramızda iletişim kazaları çokça oluyor. Mesela her zamanki gibi Ber Hikmet, ben ve Şık Ümit mekanımızda oturmuş derin derin konuşurken masamıza oturan Çerkesler olmuyor değil. Bizim her oturmamızda içimizden birisi moderatör olduğundan masaya yeni gelenlere masanın ilk kuralını hatırlatmak o oturmadaki moderatöre düşüyor:
- Bu masada İsa'dan sonra yaşanan olaylarla ilgili görüş beyan etmek yasaktır!
Zaten bu yüzden masada her zaman üç kişi kalıyoruz.
Ama bu bizim İsa'dan önce yaşanan olaylarla ilgili konularda da fikir birliği içerisinde olduğumuz anlamına gelmiyor tabiî ki.
Mesela ben Wezırmesçiyim.
Ber Hikmet daha çok Sosrıkocu.
Şık Ümit şimdilik hep dinlemede.
Ben oturmalarımız bittikten sonra da Şık Ümit'i kendi tarafıma çekmek için gizli gizli çalışıyorum. Ama Şık Ümit, Ber Hikmet'ten kortuğundan olsa gerek henüz bana tabi olmuş değil. Sadece akıllıca sorularla konuya dair fikirlerimi alıp sıvışıyor. Ama yakında onun da sıkı bir Wezırmesçi olacağından eminim...
Ama bu Sosrıkocu ekol beni evde de fena sıkıştırıyor. Mesela 8 yaşındaki oğlum Janberk'te sıkı bir Sosrıkocu'dur. Janberk'e iki yaşından beri Nart mitolojisinin tamamını okudum diyebilirim. Az buz değil tam sekiz cilti iki kere bitirdik. Tabi Çerkescesini, Türkçesi henüz elimizde yok zaten.
O kadar Nart kahramanı içinde bizim oğlan bir tek Nart Sosrıko'ya tav oldu. Hatta ilkokula başlayana kadar Ulustaki büyük Atatürk heykelini bile Nart Sosrıko sanıyordu.
Janberk'in Nart Sosrıko ile ilgili bu güne kadar sorduğu soruları alt alta yazsam bu köşe de bir yıllık yazı hakkımı doldururum sanırım. Mesela:

Adem dedikleri adam Sosrıko'dan yaşlı mı baba?
Heman'in Atılganı Sosrıko'nun Thojejeyıjj'ından (atından) hızlı mı baba?
Voltran'ın kılıcı Sosrıko'nunkinden keskin mi baba?
Baba ! Uzunyaylaya gittik, Ankara'ya gittik, İstanbul'a da gittik, geçen yaz da Nalçik'teydik bu Sosrıko nerede baba?
Atatürk Sosrıko'nun kardeşi mi baba? Onun atı da çok büyük!

Sosrıko Dediğin Bir Evin Bir Oğlu !
Nart Sosrıko tarihçe-i hayatına bakarsak hayli eski bir karakter olduğu anlaşılıyor. Hayat hikayesi ve ölümü Babil tanrısı Marduk'un aynısı denebilir. Baştan alırsak, hem Marduk, hem de Sosrıko, birisi Nart, diğeri Annunaki soyundan iki delikanlıdır diyebiliriz. İkisi de tahtını kaybeden babalarının intikamını almaya çalışmış ve ikisi de bu uğurda uzun savaşlar vermişlerdir. Marduk babası Enki'nin, Sosrıko ise babası Wezırmes'in izinden gitmişlerdir. Marduk amcası Enlil ve onun soyundan gelen Annunakilerle ,Sosrıko ise Nart Albeç ve onun soyundan gelen Nartlarla savaşmıştır.
Bu uzun savaşlarla ilgili 10'dan fazla kitap yazmış ve kafayı Sümer mitolojisiyle bozmuş Zecheria Sitchin adında bir adam var. Onun yazdıklarına bakarsak Sümer mitolojisindeki Enki ve Enlil iki kardeş Annunakidir. Enki ve soyuna Anadolu, Mısır, Kuzey Hindistan gibi bölgeler; Enlil soyuna ise Mezopotamya ülkeleri tabidir. Daha başka bir tanımlamayla söyleyecek olursak, Enki ve oğlu Marduk Anadolu, Mısır ve Kuzey Hindistan'da; Enlil ve soyundan gelen tanrılar ise Mezopotamya'da Tanrı olarak kabul edilmektedir.
Ne var ki Enki tanrılar meclisinde bir dizi haksızlığa uğrar ve oğlu Marduk buna isyan eder. Marduk'un tek amacı Mezopotamya'nın da hakimi olmaktır ve Marduk yaşarken tüm Mezopotamya ülkelerini savaşarak ele geçirir. Bu toprakların da tanrısı olur hatta bu topraklardaki eski tanrıların da tüm özelliklerini üstlenir. Bu nedenle Marduk'un senkretik bir tanrı olduğu söylenir.
Ama Marduk'un bu yükselişi uzun sürmez. Diğer Annunakiler bu durumdan rahatsız olurlar ve tanrılar meclisinde Marduk'u yok etmeye karar verirler. Sonunda bir kadın Annunaki'nin de yardımıyla Marduk alt edilir ve canlı canlı bir yere hapsedilir ölmek üzere. Sitchin kitaplarında konuyu uzun uzun anlattığı için detaylara girmiyorum.
İşte bizim Sosrıko da birçok Nart ve devi yendikten sonra kendi kanından olan bir Nart ile savaşa tutuşur ve onu öldürür. Bu ölüm Nart Sosrıko'nun da sonunu getirir. Sosrıko'nun öldürdüğü bu karakter Nart T'ot'ereş'tir. Nart T'ot'ereş'in annesi Nart Bırımbıhhu Nart Setneye'in öz kardeşi yani Sosrıko'nun teyzesidir.
Her neyse, oğlu Nart T'otereş'in intikamını almaya yemin eden bu kadın sonun da intikamını alır. Nart Bırımbıhhu bizim Nartologların es geçtiği bir karakterdir. Ama en az kız kardeşi Nart Seteney kadar akıllı, bilgili ve büyücüdür. Bırımbıhhu, Sosrıko'nun tüm sırlarını öğrenip diğer Nartlara ve devlere iletir. Yeni bilgiler sayesinde Nart Sosrıko'yu yenilgiye uğratan düşmanları onu yaralar ama öldüremez. Ama tıpkı Marduk gibi Sosrıko'da canlı canlı toprağa gömülür ve üzerine taşlardan bir yapı örülüp hapsedilir.
Buraya kadarı Babil tanrısı Annunaki Marduk ile Çerkes Nart mitolojisindeki Nart Sosrıko'nun ölümünü anlatan tekstlerde var zaten. Merak edenler Marduk ve Sosrıko ile ilgili tekstlere bakabilirler.
Ama bundan sonrası ilginç. En azından Sitchin'in yazdıkları konuyu ilginç kılıyor. Öncelikle Çerkes Nart mitolojisinde Sosrıko'nun teksti onun ölümüyle bitiyor. Ama anlaşılan Marduk'un hayat hikayesi burada bitmiyor. Sitchin Marduk'un canlı canlı gömüldüğü yerin Giza'daki Büyük Piramit olduğunu iddia ediyor. Dahası da var, ona göre Marduk burada ölmek üzere iken karısı ve annesi tarafından kurtarılıyor ancak Annunaki meclisi ceza olarak Marduk'u sürgüne gönderiyor.
Bilin bakalım Marduk'un sürgüne gönderildiği ülke neresi?
Hatti Ülkesi.
Sitchin'e göre Hatti ülkesine sürgüne gönderilen Marduk'a burada Teşup adıyla hitap ediliyor. Biz daha önce bu sayfalarda olmasa bile Teşup ile Nart Sosrıko arasındaki benzerlikleri konu alan bir makaleyi Uzunyayla.com'da yayınlamıştık. (bkz. Fırtına Tanrısı Teişeba-Teşup ve Nart Sosrıko).

Nart Sosrıko Geri mi Gelecek? Gelecekse Ne Zaman Gelecek?
Aslında bu sorunun orjinali "Marduk dönecek mi?" dir Ancak işte Nart Sosrıko ile Marduk arasında bir fark olmadığı için biz soruyu kendimize uydurduk.
Çerkes Nart mitolojisine göre Nart Sosrıko ölürken tanrılara yakarır ve dünyaya geri dönmek istediğini söyler. Hikayeye göre Nart Sosrıko her yıl bir hafta dünyaya geri dönmekte ve düşmanlarından intikam almaktadır. Burada bağlantıyı kurmak zor değil aslında. Sonuçta bizdeki Nart'lar Sümerlerin Annunakileridir. Bilindiği gibi bir Annunaki yılı da 3661 dünya yılına denktir.
Şimdi tüm dünyayı titreten ve üzerine kıyamet senaryoları yazılan Marduk'un bizim Nart Sosrıko'dan başkası olmadığını fark etmek ilginç doğrusu. Ama Nart Sosrıko'yu anlamak için bir yazı yetmez. Gelecek zamanlarda şu anayasa tartışmaları biterse Nart Sosrıko'ya dair bir yazı daha kaleme almayı düşünüyorum. Malum önümüzdeki yıl Marduk-Sosrıko yılı olacağına göre başımıza geleceklerden haberimiz olsun bari...