Biz de bu soykırım ve vatandan sürülmüşlüğün acısı; Rusya’da da artık iyice yapısallık kazanmış bu emperyalist şehvet varken biz Rusya ile dost olamayız. Dostmuş gibi de davranamayız.

Çerkes Soykırımı’nın 150. yılında artık cin şişeden çıkmıştır. Kitleler diasporada adalet için ve gerçek için meydanlara inmişler ve soykırımı unutmadıklarını dünyaya duyurmuşlardır. Türkiye’den Ürdün’e, Amerika’dan Kafkasya’ya Çerkes halkı yaşadığı her yerde soykırımı ve sürgün gerçeğini insanlığa hatırlatmışlardır.

Çerkes Soykırımı artık ülkemizin ve dünyanın gündemine bir şekilde girmiştir. Bu dava önümüzdeki günlerde daha da çok bilinen bir dava olacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet aklının bu acılı günde Çerkes halkının yanında olması sevindiricidir. Cumhurbaşkanımızın, Başbakanın ve Meclis Başkanının yapmış olduğu remi açıklamalar önemlidir. Bu açıklamaları yaptıkları için kendilerine teşekkür etmek Çerkes halkının borcudur.

Ayrıca Çerkes halkının yaşadığı soykırımı gündemde tutan ve konunun Türk ve dünya kamuoyuna duyurulması için çalışan tüm kurumlarımıza ve inisiyatiflerimize ne kadar teşekkür etsek azdır.

RUS DEVLETİ ÇERKES HALKINA SAYGI DUYMAYI ÖĞRENMEK ZORUNDADIR!

Şimdi tam da bir istihbarat devleti haline gelen Rusya, Çarlık Rusya’sının Çerkes halkına uyguladığı soykırım ve sürgün politikaları hiç yaşanmamış gibi davranmaya devam etmektedir.

Üstelik de yaşanan soykırım ve sürgünü sanki Rus ve Çerkes halkının ortak acılarıymış gibi lanse etmeye ve ortak bir trajediden bahsetmeye başlamıştır. Rusya’ya göre “Rus-Çerkes Savaşı” yoktur, “Kafkas Savaşları” vardır. “Çerkes Soykırımı ve Sürgünü” yoktur “trajedi” vardır.

İşgal savaşlarını soykırımı ve sürgünü böyle etimoloji oyunlarıyla gözlerden kaçırmaya çalışan Rusya tüm resmi gayrı resmi kurumlarıyla Çerkes halkına şantaj uygulamaktadır.

Rus devleti Diaspora Çerkeslerine uyguladığı şantaj politikalarından vazgeçmelidir.

Son birkaç ay içerisinde Rusya bu tehdit ve şantaj politikasını yeniden gündeme sokmuştur. Gazeteci Fehim Taştekin’in Al Monitor’da[1] yazdığı yazı Rus devletinin ne kadar hayasız ve iki yüzlü bir dış politikası olduğunu ortaya koymuştur.

Diaspora Çerkesleri Rus devletinin bu ikiyüzlü tavrını görmeli ve bu şantaj politikasını boşa çıkarmalıdır. Rus devletinin ve FSB’nin KAFFED başkanı Yaşar Aslankaya’yı “Dediklerimizi yapmaz isen bir daha Kafkasya’ya giremezsin” diye tehdit etmesi, seyahati boyunca onu takibe alması ve otel odasının kapısına bile FSB ajanı yerleştirmesi, zorbalıktır, adilik ve korkaklıktır. Bu durum kabul edilemez. Bu kadar “ayılığın” lüzumu yok.

Yaşar Aslankaya sadece bir federasyon başkanı değildir. Bir diaspora Çerkesi’dir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır ve içimizden birisidir. Rus devletinin bu korkak ve tehditkar zorba tavrı devam ettiği sürece, Çerkes diasporasına şantaj yapmayı bırakmadığı sürece diaspora Çerkesleriyle diyalog geliştirmesi mümkün değildir.

BİRAZ ZOR OLACAK AMA RUSYA ÖNCE ÇERKES HALKINA SAYGI DUYMAYI ÖĞRENSİN.

Diğer yandan KAFFED genel sekreterliği tarafından Birgün[2] gazetesine verilen röportaj ise Türkiye Çerkes diasporası için üzücüdür, kırıcıdır lüzumsuz ve jakobencedir.

KAFFED, Rus diplomatlarına ve Hafıtse Muhammet gibi gedikli KGB ajanlarına değer verdiği kadar Çerkes diasporasına değer verseydi, biz bugün bir KONFEDERASYON kurmuş ve haklarımızı daha yüksek sesle dünyaya duyurmuş olurduk.

Bu yol hala açıktır.

Bizler hala TRT ÇERKES için yaptığımız mitinglerde KAFFED’in kurumsal desteğini bekliyoruz.

Bizler hala kurulacak ÇOĞULCU DEMOKRASİ PARTİSİ için KAFFED’in desteğini bekliyoruz.

Bizler hala SOYKIRIMIN Türkiye’de parlementoya taşınması için KAFFED’le birlikte çalışmaya açığız.

Bizler hala Türkiye’deki vatansız kalan SURİYE Çerkeslerinin anavatana gidebilmeleri için her türlü iş birliğine açığız.

Ama hal bu iken, kimse Çerkes diasporasını jakoben politik bir ağızla azarlayamaz. Ne Rusya, ne de KAFFED.

Herkesin kimliğini kabul ederek ortak bir politika kurmak ve mücadele etmek zor değildir.

Kimse ÇERKES halkının kendisine verdiği desteği tapulu malı sanmasın.

Tüm kurumlarımız ve inisiyatiflerimiz varlığını ÇERKES HALKINA borçludur. Bu unutulmasın.

Ve Çerkes halkı, kimsenin kendi iradesine ipotek koymasına izin vermeyecektir.