Yemin ederken, “...Türk Milleti önünde” diyecek yerde “...Türkiye Milleti önünde” dedi. Yine çıngar çıkmasın diye de, “Türk yerine Türkiye deyişim dil sürçmesidir; bilinçaltımın bir oyunu” diye izah etti.
Türkiyeli bir Beyaz Türk olarak söylüyorum kardeşim, bilinçaltına
sağlık! Üç kere sağlık: 1) Sana kendini inkâr ettirmek istediler, izin
vermedin. Beni “Kürd’üm” veya “İngiliz’im” demeye zorlasalardı aynı
tepkiyi gösterirdim; 2) “Türk”, bu ülkedeki hakim soyun adından
ibarettir. Milletin ve vatandaşlığın adı olduğu falan en büyük
palavradır (bunu hemen örnekleyeceğim). Sen bu ülkedeki hakim soyun
adını değil, bu toprağın adını “büyük” saydın ve onun önünde yemin
ettin. Birleştirici davrandın; 3) Bunu, bizim kuşağımız Kürtlerinin
aksine Genç Kürtler şu anda Türkiye kavramından hızla uzaklaşıyorlarken yaptın. Ortak yurdu vurguladın. Helal olsun.
“Türk” bölücüdür; artık öğrenelim
Benim derdim, buradan hızla yeni anayasa meselesine geçmek. Ama önce,
bir soyun adı olan “Türk” teriminin, anasından Türk ve Müslüman doğmayan
milyonlarca vatandaşı ülkeden soğutmak yüzünden nasıl bölücü olduğunu
bir kere daha yazayım. Yazayım da, yine anlamamakta ısrar edenlerin
durumu artık ideoloji körlüğünden çıksın, yüzsüzlüğe girsin:
1) Yasalarımızda “Türk”, bir soy’un adıdır. Örnek vereyim: 19.09.2006
tarih ve 5543 s. İskan Kanunu md. 4/1’e göre, yurt dışından göçmen kabul
edilecekler: “Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı olanlar”.
06.04.2010 tarihli Resmî Gazete’de çıkan Türk Vatandaşlığı Kanununun
Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik md. 19/2: “Türk vatandaşlığını kazanmak
isteyen yabancıların soy durumu (...) ana veya babanın soyu esas
alınarak; Türk soylu, yabancı soylu veya soyu tespit edilemeyen şeklinde
belirlenir”.
625 s. Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun (AB
sopasıyla ancak 2007’de kaldırılan) 24/2 Maddesine göre yabancı (ve
azınlık) okullarına atanacak müdür başyardımcısının niteliği: “Türk
soyundan ve TC uyruklu”. “Türk” bir soy’un değil de bir vatandaşlığın
adı olsa, niye “TC uyruklu” dedikten sonra bir de “Türk soyundan” desin?
2) Mahkemelerimizde “Türk” bir soy’un, üstelik Müslüman bir soy’un
adıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun içtihat niteliğindeki 08.05.1974
kararı: “Türk olmayanların meydana getirdikleri tüzel kişiliklerin
taşınmaz mal edinmeleri yasaklanmıştır”. Gayrimüslim TC vatandaşlarından
bahsediyor!
3) İdari işlemlerimizde “Türk”, soy ve İslam
demektir: Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Devlet Denetleme Kurulu’nun
06.02.2006 tarihli raporu, gayrimüslim vakıflarını “Yabancı Vakıflar”
kategorisine koymuştur.
Bütün bunları yapan “imam” olunca, halkın gayrimüslimlere “Türk”
dememesi, raf ömrü dolmuş “komünist”lerin de “Sabetaycılık” kitapları
yazması tuhaf mı?
Tabula Rasa
Anayasa için sadece iki şey söyleyeceğim, ama asla vazgeçilemeyecek iki şey: 1) TBMM’de
yapılan anayasa profesörleri toplantısında ortaya konulan ilke temel
ilkedir: Tabula Rasa. Yani “tertemiz levha”. Sıfırdan yepyeni bir
anayasa yapılacak. Ya ne olacaktı? “Yeni anayasa” diye, 12 Eylül’ün
yaptırdığı 82 Anayasasının marangoz rendesiyle yontulmuş biçimini mi
yutacaktık? Farkındaysanız, “İlk üç madde değiştirilemez!” diye
yırtınanlar aynen bunu sokuşturmaya çalışıyor. Bir darbeciler güruhu
çıkacak, yaptırdığı anayasaya “Md. 4: İlk üç madde değiştirilemez” diye
hüküm koyacak, ondan sonraki tüm kuşaklar da bununla bağlı olacak.
Aklınız alıyor mu bunu? Alıyorsa, hiç aklınıza baktırdınız mı? Ayrıca,
hiç baktınız mı bu “mukaddes ilk üç madde”de neler var:
Madde 1) “Devletin şekli cumhuriyettir”. Padişahlık mı olacak?
Madde 2) “İnsan haklarına saygılı”: Bu mu değişecek? “Atatürk milliyetçiliğine bağlı”: Nedir azizim Atatürk
milliyetçiliği, bilen var mı? Bundan daha içi boş ikinci bir kavram
duydunuz mu ömrünüzde? “Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti”:
Bu mu değişecek?
Madde 3) “Türkiye
devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür”: “Devlet ve millet
bölünür” diye bir madde mi gelecek? Yoksa bölünmeyi bugüne kadar bu
madde mi önledi? “Dili Türkçedir”: Devletin dili olmaz. Resmî dili
Türkçedir, denecek. “Bayrağı beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı
İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır”: Her şey bitti de bayrak, marş ve başkent değiştirmekle mi eyleşeceğiz?
Bölücü “Türk” kelimesi geçmemeli
2) “Türk” kelimesi yeni anayasada tek bir kere bile geçmemelidir. Çünkü
bölücüdür. Vatandaşın adı, bu topraktaki bütün soyları ve dinleri
kapsayan teritoryal terim “Türkiyeli”dir. Türkiye’yi bundan başka kurtaracak vatandaş tanımı yoktur.
Yalnız, şunu da söyleyeyim: Kimi Kürt dostların “Anayasada Kürtlerin
statüsü olmalıdır, resmî dile Kürtçe de eklenmelidir, çünkü Kürtler
kurucu unsurdur” demelerine bendeniz yokum. Her türlü ademi
merkeziyetçiliğe varım, buna yokum. Çünkü bu, farkındaysanız, biz
Türklerin şiddet kullanarak bulaştırdığımız bir hastalık: Kürt
Kemalizmi. Bir soyun ismi olmak yüzünden Türk’ün anayasada tek bir kere
bile geçmesine karşı çıkarken, bir soyun ismi olan Kürt’ün geçmesine mi
destek vereceğim? Türk’ün o başımızın üstündeki ayrıcalıklı tahttan
indirilip aramıza katılmasını savunurken, Kürt’ün mü o yukarıdaki tahta
çıkarılıp “eşbaşkan” yapılmasını isteyeceğim? O zaman bu memleketteki
diğer Türkiyeliler ne olacak?
Tabii, müsaadenizle şunu da ekleyeyim: Eğer yeni anayasada “Türk”
kelimesi tek bir kere bile geçecekse, “Kürt” kelimesi de rahatça
geçebilir.
Ama isterseniz, ikisi de geçmesin. Çünkü 88 yıllık boğuşma kâfidir. Ne
Mutlu Türkiyeliyim Diyene! Yeni anayasanın tek sloganı budur.
Not: Tutuklanmadık BDP’li bırakılmadı. Bu nasıl demokrasi? Bu nasıl iş? Bu nasıl gidiş? Bu ne biçim ülke yönetmek?
_____________________
Radikal, 9 Ekim 2011