Çerkes Hasan ve Ömer Halisdemir MEHMET NURİ YARDIM Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya, “Kahraman bekleyen yığınlarını / Kahramansız bırakma Allah'ım!” diyor. Büyük milletlerin kahraman evlatları olur ve bu cengaverler bazen vatanları için canları bahasına savaşır, düşmanları yok ederler. Hasımların bir kısmı dışarıdan saldırır, bir bölümü ise içeride haince pusuya yatmıştır. Bu yüzden vatanın asîl çocukları, milletin has ve halis evlatları her zaman çok dikkatli, tetikte ve teyakkuz halinde olmalıdırlar. Çobanlık yaparak okuyan ve hayata zorlukta atılan şehit Ömer'in Niğde'nin Çukurkuyu beldesinde yaşayan babası Hasan Hüseyin Halisdemir, oğluyla iftihar ettiğini belirterek, “Devletin ağır silahları, helikopteri, her şeyleri oradaymış. O birliği de aldıktan sonra Ankara'yı yok edeceklermiş. Oğlumu vatan için yetiştirdik, vatana da verdik, vatan sağ olsun. Çok gururluyum.” dedi. Bugünkü kahramanımız merhum Ömer'den bahsettim. Bir de dünkü kahramanımız Kolağası (yüzbaşı) Çerkes Hasan'ı anlatayım. 1850'de Silivri'de doğan Hasan'ın babası İsmail Bey, Çerkes beyiydi. Hasan, 1864 yılında Bahriye İdadisi'ne sonra da Harbiye bölümüne girmişti. Ablası Neşerek Kadın Efendi, Sultan Abdülaziz'le evlenince padişahın kayınbiraderi oldu. Abdülaziz'in büyük oğlu veliaht Yusuf İzzeddin Efendi'nin yaverliğine getirildi. Mithat Paşa, Mütercim Rüştü Paşa ve Hüseyin Avni Paşa adlı üç darbeci, Sultan Abdülaziz'i 30 Mayıs 1876 tarihinde tahttan indirip dört gün sonra da intihar süsü vererek korkunç bir şekilde katlettiler. Bunların en gaddarı Hüseyin Avni Paşa'ydı. Çerkes Hasan, 15 Haziran 1876 gecesi silahlı olarak önce Hüseyin Avni Paşa'nın Kuzguncuk'taki konağına gitti. Ancak diğer paşalarla birlikte Midhat Paşa'nın Beyazıt'taki konağında olduğunu öğrendi. Önce Eminönü'ne kayıkla geldi. Sonra atla Beyazıt'a gitti ve konağa girdi. Sadrazam Mütercim Mehmed Rüştü Paşa, Serasker Hüseyin Avni Paşa, Bahriye Nazırı Kayserili Ahmed Paşa, Haziriye Nâzırı Mehmed Raşid Paşa, Maarif Nazırı Cevdet Paşa, Defter-i Hakani (Tapu Kadastro) Nazırı Yusuf Ziya Paşa, Şûra-ı Devlet (Danıştay) Başkanı Midhat Paşa gibi hükümet üyeleri toplantı halindeydiler. Üzerinde 4-5 revolverle bir kama vardı. “Bismillah” deyip odayı bastı ve “Davranmayın!” diye bağırdı. Hüseyin Avni Paşa ve Raşid Paşa ile konağın çalışanlarından Ahmed Ağa'yı o anda öldürdü. Kayserili Ahmed Paşa'yı yaraladı. Olay yerine gelen kolluk kuvvetleriyle çatıştı ve Kolağası Şükrü Bey ile bir eri daha vurduktan sonra yakalandı. Süleymaniye Kışlası'nda hapisken yaralarını tedavi ettirmedi. Muhakeme edilirken, “Nefsim için bu işi yapmadım, millet için yaptım. Gayem, bundan sonra kimse padişah hal' etmek gibi şeylere cesaret etmesin.” dedi. Divan-ı Harp'te muhakeme edilip ölüm cezasına çarptırılan Çerkes Hasan, 17 Haziran 1876 tarihinde Beyazıt Meydanı'nda, bugünkü İstanbul Üniversitesi merkez binası önünde, yani Serasker Kapısı önünde bir dut ağacına asıldı. İki gün sonra da naşı alınıp mezara defnedildi. Halk Hüseyin Avni Paşa'nın ölümünü sevinçle karşılarken, Çerkes Hasan'a ise çok üzüldü. Şairler, onun için mersiyeler yazdı. Eşref Paşa, ise şu tarihi düştü: “Rabb-i izzet cennet etsin kabrini Çerkes Hasan / Kâmet-i Avnîye ol esnada biçmişdi kefen.” Sultan İkinci Abdülhamid Han, darbeci paşaların mekânını basan kahraman askeri unutmadı ve onun için Edirnekapı'da bir mezar yaptırdı. 17 Haziran 2011 tarihinde şehidimizin mezarını kalabalık bir grupla ilk defa ziyaret etmiştik. Kabir taşında şu satırlar yazılıydı: “Ümerâ ve guzât-ı çerâkiseden İsmâil Bey'in oğlu olup, Harb Okulu'nu bitirip, kıdemli yüzbaşı rütbesinde iken genç yaşında velinimeti uğrunda fedâ-yı cân eden Çerkes Hasan Bey'in kabridir.” Çerkes Hasan'ın kabri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilmeli, başına levha konulmalıdır. Sinema yönetmenlerimiz, bu kahramanın destansı hayatını filme aktarmalı, yazarlar ve tarihçiler muhteşem hayatının tarihî romanını ve biyografisini yazmalıdır. Darbecilere dün Çerkes Hasan hadlerini bildirmişti, bugün de Ömer Halisdemir Osmanlı tokadı vurdu. Millet olarak İki büyük kahramanımızı da inşallah hiç unutmayacağız. Cenab-ı Allah iki şehidimize de rahmet etsin. Kabirleri nur, mekânları cennet olsun. |
3316 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |