Murat Özden’den Diriliş Şarkıları BİLLUR AKTÜRK - Öncelikle hayırlı olsun. Şu kısa süre içinde hepsini dinleyemedim ama belli ki oldukça emek verilmiş, aşkla yapılmış bir albüm elimdeki. Yüreğine sağlık. İyi de, bir mali müşavir olarak müzik albümü yapmak nereden aklına geldi? Bu albümde aslında yüzyıllık bir emek var. Başkanı olduğum Maltepe Çerkes derneğinde gençlerin müzik çalışması sırasında, Bilecik Hatukay Hable, Poyra köyünden emekli bankacı Mustafa Saadet bey geldi ve elinde ağıtlar ve voredler, yani şarkılar olduğunu söyledi. Önerisi bu kültür mirası şarkıların kaybolmaması, bir albüm altında toplanmasıydı. Bende yaparız abi dedim ve yola koyulduk. Aslında bir albüm nasıl yapılır, kaç paraya yapılır, kiminle yapılırla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Şarkıları değerlendirme ve seçme safhasında, dil bilmemden de kaynaklı, Mustafa abi ısrarla şarkıları benim söylememi önerdi. Önce çok yanaşmadım, Mustafa abi o dönemlerde umutsuzluğa kapılıp bu albümü yapamayacağız galiba, bu şarkılarda benimle birlikte göçüp gidecek, kaybolacak diye hayıflanıyordu. Bende, merak etme bu şarkıları bir kişi biliyordu şimdi iki kişi biliyor ve artık binler bilecek diye teselli verip bu albüm çalışmasını başlattım. Aslında pek çok kimsenin bilmediği, 1978 yılından beri bende şarkı sözleri yazıyorum ve kendi çapımda zaman zaman yazdığım şarkı sözlerini besteliyorum. Bunlar 17 tane kadardı. Albümde bunlarda yer alabilir diye düşündük ve böylece bu albüm daha da büyüdü. Sevgili Mustafa Saadet albümün tüm finansını üstlendi. Ütopya yapımdan, Olcayto Art ile anlaşıp bu albümü oluşturduk. - O halde albümde, geleneksel şarkıların dışında da çalışmalar var… - Bu çalışmanın orijinalliği şu, bizim Çerkes şarkılarını bilenler bilir, ya Kafkasya’dan gelen şarkılar vardır ya da 1978’de İstanbul Bağlarbaşı Derneğinde, Kayseri Uzun Yayla yöresinden Kuşha Doğan’ın derlemelerinden oluşan şarkılar vardır. Yani, Çerkes camiasında yeni bir üretim yok denecek kadar azdı. Bu albümdeki şarkılar ise, sadece Poyra Hatukay köyünde söylenen, kaybolmak üzere olan şarkılar. Albümde toplam on altı şarkı var. Sekiz tanesi derleme, bir tanesi Mustafa Saadet bestesi, yedi tanesi ise söz ve müziği bana ait olan şarkılar. Kısaca bu albümle, bizim camiaya 16 şarkılık yeni bir nefes doğduğuna inanıyorum. - Albümde müzisyen ve aranjör olarak kimleri imzası var? - Albüm profesyonel bir çalışma oldu. Aranjöründen, enstrümanistlerine kadar herkes ve her şey profesyoneldi. Aranjörümüz Olcayto Art Çerkes olmamasına rağmen, Çerkes müziğinin ruhuna son derece saygılı bir çalışma yaptı. Kızım Albina’da kadın vokal olarak bu çalışmada yer aldı. Burada amaç elbette halkımızın kültürüne bir nebzede olsa katkıda bulunmak. - Çerkes müziğinin ruhuna saygı söylemini açalım mı ? - Kafkasya’da ata vatan’da yapılan müzikler genellikle opera tarzı eserler. Oysa ki, Anadolu’da yaşayan Çerkes’lerin kulağı çok sesli, opera tarzında müziğe alışkın değil. Bu nedenle örneğin Kafkasya’dan bize ulaşan müzikleri, şarkıları entelektüel düzeyi yüksek olanlar dinleyebilir ama köydeki insan çok zevkli bulmayabiliyor. Derleme şarkılara gelince, onlarda genelde köy kültürünü yansıtıyor, bu defa da şehirli insana uzak kalıyor. Dolayısı ile biz bu albümle hem köylü, hem şehirli Çerkes insanına ve Çerkes müziği severlere hitap etmek istedik. Ama bunu yaparken çerkes müziğini, motifini, ruhunu son derece dikkatli koruduk. Modern aranje ve çeşitli enstürmanlarla dünya müziğini yakalamaya çalıştık. - Albümün belli bir teması var mı? Örneğin içinde daha çok ne tür şarkılar var? Aşk mı, kahramanlık mı? - Aşksız müzik olmaz zaten ama bizim bu albümdeki şarkıların bir gerçek hikayesi var. Örneğin, Mahmud’un şarkısı. Mahmud o dönemde yaşayan bir Robin Hood. 1915 yılında, 1. Dünya savaşı sırasında açlık, hastalık her şey kol gezerken Mahmud dağa çıkıp zengin kervanları basıyor ve topladıklarını getirip insanlara dağıtıyor. Delikanlı bu nedenle halk tarafından çok seviliyor ve kimse onu eşkıya olarak görmüyor. Bir gün yanlışlıkla Kütahya valisinin kervanını basıyor, dolayısı ile Mahmud için vur emri çıkarılıyor. Dönemin güçlerine, baskısına karşı gelemeyen bir Çerkes yerini bildiriyor ve Mahmud’u öldürüyorlar. Hatukay’ların bu çok gücüne gidiyor ve ona bir ağıt yakıyorlar. İşte albümde böyle pek çok tema var. Örneğinin biri partinin olmak üzere iki tanede marşda var, aşk şarkıları da. - Laf aramızda Çerkes’ler kolay kolay bir şeye güzel demezler, ne dersin bu albümü beğenirler mi? - Sanırım evet. Bir iki denemde yaptık, ilki partinin gecesindeydi, sonra da Gaziosmanpaşa derneğinin gecesinde mini bir konser verdik. Gerçekten çok sıcak karşılandı. İnan beş yüz kişilik salon ayakta alkışladı. İnanılmaz bir eşlik vardı. - Bu gerçekten sevindirici. Çünkü Çerkes kültürü asimilasyon politikaları nedeniyle oldukça darbe aldı ve bu tür çalışmalar suni teneffüs gibi geliyor, kültüre gerçekten büyük hizmet ediyor. - Haklısın. Halkımızın her konuda yeni üretimler yapması gerektiğine inanıyorum. Dilimizin, kültürümüzün gelişmesi içinde halkın kalbine girmek şart. Bunun en güzel yollarından biri de sanat, müzik ve ille sevgi. Bu albüm Çerkes’ler için bir sevgi demeti olarak hazırlandı. Bu albümün geliri oluşturmayı planladığımız ‘’Çerkes soy kırımını araştırma enstitüsü vakfı’na bağışlanacak. Bu anlamda, nasip olursa sonbaharda Açıkhava tiyatrosunda canlı bir konser vermeyi düşünüyoruz. Murat Özden… Can dost, güzel gönlüne, aydınlık aklına, o bitmez tükenmez enerjine ve asıl önemlisi halkına duyduğun sevgine sağlık. Yolun açık olsun… İyi ki varsın… |
2871 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |