• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam187
Toplam Ziyaret1062178
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Semerkew
Görünürlük, etnik tanınma, ana dilin yaşatılması

BERNA ALTIPARMAK

Yüzyılın yaşanan son dönem karmaşaları arasında , kültürel ve etnik tanınmada ilerlemenin kapısını  aralaması beklenen “Eğitimde Dil Serbestliği”’nin   farklı coğrafyalardaki  açılımlarına bir göz attığımızda tarihsel yaşanan sıkıntıların aynı, gelinen noktaların sadece çıta farkı ile ayrı olduğunu görüyoruz .

Geçmiş yüzyıllarda ve içinde bulunduğumuz yüzyılın ilk döneminde dahi dışlanan , ötekileştirilen ve engellenen kimlikler kısmen açığa çıkıyor ama tam anlamıyla alt kimlik olmaktan kurtulamıyor .

Coğrafik olarak oldukça farklı yerlerde yaşayan üç ayrı kimliğe bakıldığında ; Kürt, Korsikalı , ,Amazigh hepsi benzer sıkıntılardan geçmiş  bulunuyor.

Tersten gidecek olursak ;

Amazigh : Afrika’nın kuzeyinde Fas’tan Mısır’a kadar uzanıp  , daha aşağıda Mali , Moritanya ve hatta Nijerya’ya  kadar iniyor  Berber kimliği…Bağımsızlıklarının ilanından  bu yana koloniyel kültürü silmek , kendi bağımsız yapılarını ortaya koymak amacı ile görünürde  hakim dil olan  Arapça’yı ön plana çıkartan Mağrep ülkeleri içerisinde Fas , Berber lisanını alt lisan sınıfından çıkarıp Arapça ile birlikte resmileştiren tek ülke konumunda oluyor .

Berberlerin: Fas’taki yerel adı ile Amazigh’lerin  yazılı dili olan  Tamazight , 2011 yılında anayasal reform ile ülkede resmi dil oluyor ve bu yazılı lisanın bütün idari makamlarda kullanılacağı ilan ediliyor.

Kültürel , etnik kimlik anlamında çok uzun bir zaman baskılanan , kimlikleri yok sayılan Berberlerin  sadece el zanaatları  ile uğraşan dar nüfusa sahip  , göçebe veya dağlı , içine kapanık bir toplumdan ibaret olmadıkları  bugün Fas’ın izlediği tanıtım politikaları ile  anlatılıyor ; sanatları ,yaşam tarzları , kültürleri ve eserleri  ön plana çıkartılarak  Berber (Amazigh) halklarına  onurları iade ediliyor.

Korsikaca : 1768 yılında Fransızların kontrolü altına giren Korsika 1975 yılında Fransa’nın resmi olarak 22 bölgesinden biri ilan ediliyor . Korsikalılar  yıllarca kendi dilleri Korsikaca için mücadele içine düşüyorlar.

1991 yılında Özerk Statü’ye geçse de adanın sıkıntıları bitmiyor . 2000 yılında Fransız Hükümeti Korsika dilinin ( Corsu ) daha iyi korunmasını , talim ve öğretiminin teşvikini içeren özerklik haklarının artışını öneriyor ama Fransa’daki muhalefet tarafından reddediliyor.

1992 yılında Korsika Meclisi’nin ‘’Korsika dilinin bütün adada resmi dil ilan  edildiğine dair ‘’ aldığı karar halen resmiyete dönmemiş olabilir ancak 1974’ten bu yana adada Korsikaca  tam kapsamlı olmamakla birlikte ilk ve orta okullarda okutuluyor.

Bugün adaya gittiğinizde Korsika kültürünü , Korsikaca’nın etkinliğini özellikle iç bölgelerde hissedebilirsiniz ; seyir halinde iken yol tabelalarının iki isim taşıdığını , Fransızca yazılan yer isimlerinin üstünün çizilip , yerine Korsikaca orijinal isimlerin  yazıldığını görebilirsiniz .

Adanın dağ  yamaçlarına kurulu tarihi köylerinde Korsikalıların günlük hayatlarında Korsikaca konuştuklarına , bunu kolaylıkla yapabildiklerine şahit olursunuz .

Kürtçe : Türkiye’de  tartışması gırla süren Kürt dilinin ana dilde eğitime geçirilmesi  durumunda ise  bu yıl Kurmanca ve Zazaca lehçeleri  resmi ana dil olarak giremese de  ‘’Yaşayan Diller ve Lehçeler ‘’kapsamında seçmeli ders olarak eğitim programına alınıyor.  Elbette önümüzdeki eğitim dönemlerinde okullar müfredat olarak bu seçmeli derse hazır olamazsa ve uygulamaya geçiremezlerse , bu konuda  atılan adımlar  şimdilik boşa atılmış olacak. Oysaki Kürtlerin de talep ettiği ; yaşam biçimleri ve etnik kimliklerine uygun olarak Kürtçe’nin yüzyıllardır kullanıldığı gibi bir ana dil olarak resmi eğitimin içinde yer alması kuşkusuz .

Yıllarca bu tarz konularda istatistiki verilerden yola çıkılarak , azınlık hesapları yapılarak ,söz konusu ülkelerde ‘’ toplam nüfusa oranla ne kadarımızı ilgilendiriyor ?’’ argümanı yapılıyor  . Örneğin Fas’ta yıllarca Berber nüfusunun Amazigh dilini konuşan kısmının toplumun çok az bir kesimini  teşkil ettiği savunuluyor  1960 yılına kadar . 2000’de yapılan çalışmalarla aslında oranın yüzde elliden fazla olduğu anlaşılıyor ancak bu durum bile Tamazight’in ( yazılı dil ) günümüze kadar resmi dil olmasını sağlayamıyor.

Korsika’da ise yerel lisanı konuşmada dramatik bir düşüş var .Yine yapılan çalışmalara göre 1980’lerde ada nüfusunun %75’i Korsika dili hakkında bilgi sahibi iken , günümüzde bu oran % 10’ lara gerilemiş bulunuyor . Bu durumun başlıca sebeplerini , adanın istikrarsız ekonomik durumundan dolayı yıllarca Korsika’nın yerel halkının Fransa anakarasına göçmüş olması  , birkaç neslin anakarada doğup Korsikaca bilmiyor olması ve adaya farklı zamanlarda çeşitli göçmenlerin yerleştirilmesi oluşturuyor .Doğal olarak Fransızca ön plana çıkarak Korsikaca’nın neredeyse  kayıp bir lisan olmasına yol açıyor.

Bugün Amazigh’lerin  içleri kıpır kıpır; yeni anayasal reformla haklarına kavuşmanın mutluluğunu , gururunu yaşıyorlar.

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’ nun gelecekteki muhtemel yönetim politikaları nasıl belirlenir ve sonuçlanır kesin sonuçlarla şimdiden bilinmiyor ama bölgesel  sorunları çözmek için ufak adımlarla başlayan Kürtçe’nin yaşatılması çabalarının  verimlilik içeren  bir şekilde geliştirilmesi gereklilik içeriyor .

Her ne kadar ‘’ Yerinden Yönetim ‘’ daha halen ciddi bir tartışmanın merkezinde olmasa da , etnik kimliğe , kültüre , bizzat dilin kendisine görünürlük , yok sayılmama durumu kazandıracak bir ivmenin vaktidir şimdi.

Kürtçe’nin öğrenim ve öğretimini  yeni eğitim sisteminde yaygınlaştırmak için  Milli Eğitim Bakanlığı , Yerel Yönetimler ve Sivil Toplum Örgütlerine epey görev düşüyor .

YEŞİL GAZETE, 26.09.2012

  
3399 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi