• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi22
Bugün Toplam478
Toplam Ziyaret1062469
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Semerkew
Mustafa Saadet
mustafa.saadet@yahoo.com
Adiğe Dili (Adığe Bze) Üzerine
01/08/2013

“Ol mahiler ki derya içredir, deryayı bilmezler“ (O balıklar ki deniz içindedir, denizi bilmezler.)

Şair Hayali’nin bu veciz sözünün, Çerkesler için çağrıştırabileceği bir durumdan söz etmek istiyorum.

Anadili Çerkesce olan ve okula gittiğinde hiç Türkçe bilmeyen, bu durum nedeniyle Türkçe bilenlere göre tahsil yarışına 500 metre geriden başlayan biri olarak, çalışmalarını tesadüfen öğrendiğim ve büyük bir sevinçle çalışma gurubuna katıldığım ve sonradan Adige Dil Derneği (ADDER) olarak kurulan ve Adiğe dili konusunda tek kurumsal çalışma yapan kuruluşumuz çalışmalarını bitirmek üzere olup, dernek kamuoyunu bilgilendirmek gayesiyle bir ön rapor hazırlamış ve yayınlamıştır.

Çeşitli Çerkesce lehçe ve ve ağızlarına vakıf 20’nin  üzerinde hemşerimiz, 7 ayı aşan bir süredir her akşam saat 20.00-12.00 arasında tele-konferans sistemi ile biraraya gelmekte, dil konusunda görüş, bilgi ve  düşüncelerini tartışarak doğruları bulmak için yoğun çaba sarfetmektedirler.

Sayın Aziz Üstel, 26.06.2013 tarihli Star Gazetesi’ndeki yazısında “Adigece bilmezsen kültürünü de bilemezsin” başlıklı yazısında bir gerçeği dile getirmiştir. Ve Çerkeslere çok önemli ve yerinde bir konuyu hatırlatmıştır.

Bu uyarı yazısını okuduktan sonra, Çerkeslerin bildiklerini zannettikleri ama bilmedikleri bir konu üzerinde fikir mütalaası yapmak gereğini duydum.

Çerkesce anadilimdi ve konuşuyordum ama konuştuğun dilin gramerini, nasıl oluştuğunu, inceliklerini ve de yazılmasını bilmiyordum. Konuştuğum dilin sadece günlük hayatta konuşulan kısmını biliyor ve konuşuyormuşum. Ancak zenginliğini bilmiyordum. Çünkü dil ile ilgili yazılı bilgiler yoktu.  ADDER’in çalışmaları bu eksikliği büyük ölçüde gidermiş ve oldukça zengin bir materyal hazırlamıştır.

Bu durumu bir misal ile açıklamak istiyorum. “sımıgojışünfeyeğağetiyara“  bu kelime fazla kullanılmaz ve de dili çok iyi  bilenler tarafından da zor okunur ve telaffuz edilir. Başka dillere tercüme edilmesi de çok zor olup, birden çok kelime ile çevrilebilmektedir. Mesela, Türkçeye çevirirsek, karşılığı: “geri gidememem gerekiyordu da öyle mi” şeklindedir. Bu kadar meramı tek bir kelime ile belirten dünyada kaç dilin olduğunu merak ediyorum. Bu kadar girift binlerce kelimeyi bulup kayıt altına alan derneğin çalışmalarını küçümseyenler, oturup bir kez daha düşünmelidirler.

Dilimiz, yavaş yavaş gerilemeyi durduracak, Google’da, Microsoft’ta yazılan, okunan dünya dil standartlarında olduğu kabul edilen ve önemlisi edebiyat dili vasfını kazanabilecektir. Türkiye’de bugüne kadar Çerkesce yazılmış roman sayısı bir elin parmaklarından azdır. Çünkü dilimiz edebiyat dili haline gelememiştir.

Diller zamanla değişiklik gösterebildiğinden, dil çalışmaları hiç bitmeyen bir çalışma gerektirmektedir. Nitekim, Academi Français, Fransız dilinin gardiyanlığını asırlardır sürdürmekte olup, Fransızcanın internasyonel diller arasına girmesini sağlamıştır. Keza, Türk Dil Kurumu 80 senedir çalışmalarını sürdürmekte ve Türk Dilinin gelişmesindeki çalışmaları takdire değer ölçüdedir. Dünyada dillerin korunması ve geliştirilmesi devlet desteği ile yapılmaktadır. Adiğe Dil Derneği böyle bir imkan ve desteğe sahip değildir. Üyelerinin mütevazi yardımları ile çalışmalarını sürdürmektedir.

Çerkes dili 1936’dan beri Adige Otonom bölgesinde Kril harfleri ile yazılıp okunmaktadır. Ancak bugüne kadar burada da fiillerin 3 zamana göre çekimi dışında bir çalışma yapılmamış, Adiğe Dil Derneği’nin tespitlerinde Çerkesce de 155 fiil zamanı tespit edilmiştir. Bu miktar Türkçede 28’dir. Bu kadar zengin ve karmaşık bir dilin gramer yapısını tespit etmek, kaidelerini bulup kayda geçirmek, hele ön ek ve son eklerle 300.000’e ulaşan kelimeyi kayıt altına almak, manüel sistemle yazıp kitap haline getirmek imkansızdır. Zaten bugüne kadar münferit olarak fedakarca yapılan çalışmalar böylesine zengin bir dilin bütün özelliklerini ortaya koyarak kayıt altına mümkün olamamıştır.

En çok zorlanılan konu, tıp, bilgisayar, fizik, kimya, inşaat, hukuk, bankacılık,… gibi alanlarda yeni kelimelerin bulunmasıdır. İcra edilmeyen ve üretimi yapılmayan bir objeye isim vermek anlamsız olduğu gibi, obje olmadan kullanılması da mümkün değildir. Örnek verirsek, dünyada uzaya insan günderen 3 ülke vardır. Bu ülkeler uzay aracını kullananlara Amerika Astronot, Rusya kozmonot, Çin Taygonot ismini vermiştir. Diğer ülkelerin hiç birisinin uzay adamına kendi dillerinde isim bulmaları düşünülmemiştir. Çünkü uzay adamları yoktur. Çerkeslerin de yeni gelişen ilim dallarında buluşları ve uğraşıları olmadığından bir isim bulma düşünceleri olamamıştır. Bu bir bakıma doğal bir olaydır.

Unutulan kelimelerin hatırlanmasında çok zaman harcanmış, çocukluk çağlarında duyduğumuz, çok düşündüğümüz halde hatırlanamayan bir kelimenin hatırlanması büyük sevinç yaratıyordu. Narenciye kelimesinin Çerkescesi günlerce hatırlara gelmemiş, Hollanda’dan katılan Fathi Radcap’ın narenciyenin Çerkescesinin “Xeffeğeceher“ olduğunu hatırlaması büyük bir sevin yaratmıştır. Bunun gibi birçok unutulan kelime tekrar dilimize kazandırılmıştır.

Bu çalışmanın yapılmasında ve netice alınmasında bilgisayar imkanlarının kullanılması en büyük etken olmuştur. Ancak, sadece bilgisayar programlamasını bilmek veya sadece Çerkesceyi bilmek tek başına yeterli değildir. Bu iki vasfa haiz hemşerimiz Sayın Ali İhsan Tarı’nın (Naje) fedakarca 10 yılı aşan bir süredir devam eden çalışmaları ile işin üstesinden gelinmiştir.

Bu çalışmaların mali portesini hiç kimse düşünmemiştir. Bu kadar verimli bir çalışmanın profesyonel kimselere yaptırılması, milyon dolarlarla ifade edilebilecek bir rakam ile mümkün olabilirdi.

Bu arada bir anmada bulunmadan geçemeyeceğim, hasta haliyle bir toplantıya katılan genç kızımız Asiye Ünal şöyle bir soru soruyor. “Hocam, Çerkescede fiillerin zaman çekimlerini gösteren bir kitap varmı?“

Bu soru bir eksikliği işaret ediyor, bir ışık yakıyordu. Bu konu ilham kaynağı olmuş ve yapılan çalışmalarla Çerkescenin 155 adet fiil çekim zamanının bulunduğu ve dünyanın en zengin dillerinden biri olduğu ispatlanmış ve kayıt altına alınmıştır. Bu ışığı yakan, ilham kaynağı olan Asiye ne yazık ki artık aramızda yok. Bu günleri görseydi, Çerkesceye ne büyük bir katkısının olduğunu görmek belki de en büyük mutluluğu olacaktı. Nur içinde yat Asiye. Seni Adiğe Dil Derneği hiçbir zaman unutmayacaktır.

Temennimiz, yağmur ormanlarında kaybolmaya başlayan bitki türlerinin yok olmasını önlemek için çaba ve önemli meblağlarda para harcayan Birleşmiş Milletlerin ve Avrupa Birliği’nin ilgili kurumlarının bu çalışmaları görmemezlikten gelmemesi, Wubıhca gibi bir dilin yok olmasına seyirci kalan Türkiye Cumhuriyeti’nin, vatandaşları tarafından konuşulan fakat kaybolmaya yüz tutan bu dilin ve bu kategorideki diğer dillerin yaşatılması için gerekli çalışmaları başlatmasıdır.

ADDER’in gayesi, dilimizin kaybolmaması ve Türkiye’de okunup yazılan bir dil haline gelmesidir. Diğer ülkelerde yaşayan Çerkeslerin de oturdukları ülkelerin şartları gereği her ne alfabe ile olursa olsun ana dillerini yazıp, okumalarıdır.

Ortaya konulan çalışmalar bazı hata ve noksanlıkları içerebilir. Dileğimiz, konuyla ilgilenecek hemşerilerimizin bu konularda katkıda bulunmalarıdır.

 Ye’şı Kunaçiy.



5294 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KÜLTÜR DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKALIM - 23/03/2024
Radyu Sputnik'de Bulgaristan’ın Dobruca bölgesinin müziği olarak tanıtılan ve Galina Dubreşiska tarafından icra edilen müzik, Bulgaristan Müziği değil, asırlardır Çerkesler tarafından Kafkasya'da söylenen bir ağıt idi.
DİJİTAL PARANIN / PARALARIN GELECEĞİ - 30/01/2024
kağıt para sistemindeki olumsuzluk gibi sebepler de, yeni para sistemi arayışlarını artırmış ve 2011 yılında Japon asıllı Avusturalya vatandaşı S. Nakamoto tarafından geliştirilen dijital para dünya gündeminde yerini almıştır.
SON GELİŞMELERE AMATÖR YORUMU - 20/10/2023
Şimdiki durumda Türkiye devletini tehdit edecek güçte bir komşusunun olmadığı kanaatindeyim. Olsa olsa bu tehdit, güçlü deniz kuvvetlerine sahip olan ve gemilerini Doğu Akdeniz'e konuşlandıran ABD ve GB olabilir.
UKRAYNA VE ÇERKES SOYKIRIMI - 04/06/2023
Gürcüler, Ermeniler, Azeriler, Rusya ile anlaşma yolunu seçtikleri için soykırım yaşamadılar, nüfuslarını korudular ve şimdi de bağımsız ülkeleri var.
GÖNEN-MANYAS ÇERKES SÜRGÜNÜ - 09/05/2023
Temennimiz, yas günü ilan edilen ve her yıl 21 Mayıs’ta anma programları yapılan 1864 soykırımına benzer şekilde, 2 Mayıs 1923’de yas günü ilan edilerek yıldönümlerinde Gönen-Manyas Çerkes Sürgünü olarak anılsın ve mağdurların hatıraları yad edilsin.
14 MAYIS 2023 SEÇİMLERİ, ÇDP VE ÇERKESLER… - 15/04/2023
ÇDP yönetiminin toplumumuzun siyasallaşmasına katkı sağlayacak ve partiyi ileriye götürecek her türlü oluşuma kapısını açık tuttuğunu da belirtelim.
BİR MUSİBET BİN HASİHATTAN EVLADIR - 10/02/2023
STK’larımız büyük bir gayretle topladıkları yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırmakta güçlükle karşılaşmışlardır. Şahsi telefonlarla bilgilendirmeler de kısıtlı kalmıştır.
Temsil Kabiliyetini Yitirmiş, İşlevi Kalmamış İki Sivil Toplum Kuruluşumuz: D.Ç.B. ve KAFFED - 26/10/2022
Geçen 10 sene içinde iletişim, internet ve bilgisayar teknolojisinde yaşanan gelişmeler, artık bir ülkenin izin ve icazet vermesine gerek kalmayacak şekilde yeni imkanlar sunmaktadır.
ATA SÖZLERİNİN YORUMU - 26/01/2022
Atasözünün şimdiki tahrif edilmiş şekliyle söylenmesi mümkün değildir. Çünkü Çerkes’lerin müstakil devleti olmadığı için, sarayları, kralları, hatta iki katlı binaları bile yoktu.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi