24 Kasım Cumartesi akşamı Kafkas Diasporası’nın artık gelenekselleşme yolunda hızlı adımlarla ilerleyen “yılın en iyileri” ödül törenine katılmak üzere Antakya’da olacağım. Kime ödül vereceğimi henüz bilmiyorum, Oğuz Berk gidince söyleyecek bana.

Oğuz Berk’e geçen yıl yaşadığım tatsız hadiseden sonra önce bol bol serzenişte bulundum ama sonra da bir dahaki yıl, yani bu yıl yapılacak ödül törenine ödül takdim etmek üzere katılmak için söz verdim. Hem tatlı dilli, hem sinirleri alınmış ve son derece yapıcı bir adam Oğuz Berk. O yüzden ona darılmak imkânsız.

Çerkesler arasından çalışkan, organizasyon yeteneği yüksek, hepsinden mühimi de becerikli insanların çıkması beni çok memnun ediyor.  Oğuz Berk bugüne dek tanıdığım ve bu türden özelliklere sahip az sayıdaki Çerkesten biri. Bir de ÇHİ sözcüleri var. Eh ben de az çok çalışkan bir Çerkes sayılırım. Ömrü boyunca hiç emekli olmayan ve ölümünden iki ay önce bile, 76 yaşındayken Burma’daki yoksulların dişlerini tedavi eden rahmetli Sabahat halam(Lugon-Deguf), işten çok tatil ve başka aktiviteler yapmayı seven erkek kardeşi, diğer kuzenim Sevgili Berkok Baybaş için şöyle derdi:

“Yeğenim, asıl Çerkes bizim Berkok galiba. Seninle ikimizin kanında bir bozukluk var olmalı”

Bunu hep söylerdi ve her defasında çok gülerdik.

Neyse, Oğuz Berk bu bakımdan çok istisnai bir insan. Bu ödül töreni Antakya’daki Ottoman Palace’da yapılacak ve Antakya Belediyesi’nin de sponsorluk desteğini sağlamış durumda. Ödül verilecek isimler malûm tartışılıyor ama buna gerek yok, sonuçta jüri böyle takdir ediyor. Her yarışmasının bir jürisi var ve o jüriler de yüzyıllardır nedense hep tartışılacak kararlar verir. Çünkü herkesi memnun edemezsiniz.

Ama asıl söylemek istediğim Oğuz Berk’in başka bir projesi. Dedim ya, özel bir Çerkes Oğuz Berk.

Kafkas Diasporası’nın ilk iletişim ödülünü verdiği Demir Yavuz (www.birkaf.com) ile geliştirdikleri bir proje bu. Ondan sonrasını şöyle anlatıyor Berk:

“Sevgili Demir, yaklaşık 2 ay önce heyecanla yine beni aradı.  Bir sancısı vardı yine bu toplum için. Bu topluma emek vermiş, eserler bırakmış, bir çok değerimiz var, birçok kahramanımız var, bir Fatiha bekliyorlar. Hatırlanmak istiyorlar, bazılarının bir mezar taşları bile yok dedi. Evet fikir böylece ortaya çıktı ve Kafkas Diasporası’ında  yaşayıp, sosyal ve kültürel hayatımızın devamı için çaba sarf etmiş isimlere bir vefa borcu olarak mezarlarını yaptırmak üzere bir kampanya başlatıyoruz. Sizlerin önereceği bu toplumun değerlerinin aileleri ile temasa geçilerek,  izin vermeleri halinde projesi çizilmiş formda tek tip mezarları Türkiye’nin her yanında yaptırarak, hiç olmazsa hatıralarına bir Fatiha okunmasını sağlamak istiyoruz.”

Hemen çalışma da başlatıldı ve iki kabir için isimler belirlendi bile.  

İlki Kahramanmaraş Savunması'nın efsane komutanı Aslan Toğuzata. Oğlu Mahmut Toğuzata'dan da izin alınmış üstelik.

Mezarının yapılmasına karar verilen ikinci isim Tsey Mahmut Özden, Ağabeyi Mesut Özden'le de görüşülüp onayı alındı.

Bu çabalarından dolayı Oğuz Berk’i yeniden kutluyorum, güçleri organize ederek seferber kıldığı için.