Kayseri! Kardeşlerimin, hemşerilerimin, sevdiğim dostlarımın şehri. Sürgünümüzün anavatanı. Sarıkamış’a binlerce yiğidini yollayan halkımın doğduğu topraklar; Erciyes’im, Uzunyayla’m, Pınarbaşı’m, Ipşhable’m, Şenibey’im, Anzorey’im, Toğhable’m, Hatıgıgeycug’um, Janıgey’im, Jerestey’im, Gunaşhable’m, Birgotey’im, İsmelkıt’ım…

Ve daha onlarcası.

Her şeye rağmen kimliğini, dilini, kültürünü kaybetmeye direnen Çerkeslerin diyarı.

Şimdi, 29 Nisan’da Fuar Önü Alanı’nda saat 15.00’de yeniden doğacak bir güneşin habercisi; Kayseri!

Geçen ay, Kafkas Diasporası’nın kurucusu Oğuz Berk ve arkadaşlarının olağanüstü organizasyonuyla gerçekleşen Çerkes Ethem Sempozyumu’nda karşılaştığımız dikkat, ilgi ve hassasiyet, Kayseri’de Çerkeslerin artık “biz buradayız ve daha fazla erime-eritme sürecine sessiz kalmayacağız” demeye karar verdiğini gösteriyordu.

Sempozyum’u Kafkas Diasporası düzenlemişti ama Kayseri’deki diğer Çerkes kuruluşlarınca da (Kaffed ve Birkaf) desteklenmişti. Bu destek Çerkesler arasında artık anlamlı dayanışmaların vaktinin geldiğini de kanıtlıyordu.

Aynı hassasiyetin 29 Nisan’da da gösterileceğini biliyorum.

Ve biliyorum ki Çerkesler bölünmeyecekler. Çünkü onları var eden gerçeklik, aynı zamanda aralarındaki kopmaz bağın ta kendisi. Yani, atalarından günümüze kalan dili, kültürü, khabze’si ve kimliği.

29 Nisan Türkiye’de Çerkesler için, dil ve kültürel kimlik mücadelesi için önemli dönüm noktalarından biri.

Çerkesler bu günü, geleceğe taşıyarak önemli bir fırsata dönüştürecek ve sesini Kayseri’den tüm Türkiye’ye duyuracak.

Kalbim 29 Nisan’da Kayseri’de çarpacak.