Kenan Kaplan
meretukokenan@hotmail.com
AB, Demokratik Açılım Süreci, Türk Milliyetçiliği ve Çerkesler
22/09/2011 Avrupa birliği süreci, Türkiye'de demokratik açılım sürecinin dinamosu olmuştur. Zira, bu süreç Türkiye'ye Kopenhag kriterlerine uyma zorunluluğu getirmiştir. Kopenhag kriterlerine göre Türkiye,a) Demokrasiyi garanti eden kurumların istikrarını sağlamış olmalıdır. Bu kriterlere uyma zorunluluğu Türkiye'de demokratikleşmenin önünü açmış, demokratik açılım sürecinin başlatılmasının zeminini oluşturmuştur . Eğer bundan sonra da siyasal yaşama, etnik söylemci, her an kendisini ağır bir ‘yok olma, var kalma‘ tehdidi altında gören, kendisini sürekli yok edilmek istenen, sürekli mağdur edilen, beka kaygısı içinde olan, bu nedenle Türk kültürel kimliğini yüceltip kutsayarak homojen bir millet yaratma amacı güden baskıcı boğucu bir milliyetçilik anlayışı hakim olursa, bunun hangi tehlikeli sonuçları doğuracağı yaşanmakta olan acı tecrübelerle sabittir. Demokratik açılım sürecinde demokrasinin alanının genişlemesi ile birlikte kimlik algılamamız ve varlık bilincimiz güçlenecek, dolayısıyla aramızdaki ayrımlar ortadan kalkacak, siyasal sisteme kendi kimliğimizle girmemiz mümkün olacaktır. Bu da ülkede barış ortamının sağlanmasında en önemli etken olacaktır. Bilinmelidir ki; Etnik kimliği oluşturan temel öğeler; farklı bir dil, farklı bir kültür, davranışlar olarak özetlenebilir. Özellikle dil bir kimliği oluşturan en önemli payanda, kimliği kuran en önemli ögedir. Gerçekte Çerkes kimliği aynı zamanda siyasal ve politik bir kimliktir ve kendimizi bu kimlikle ifade etmemiz varlığımızı korumamız ve geleceğe taşıyabilmemiz için son derece önemlidir. İşte bu nedenledir ki, varlık mücadelemizde tabanı sorunun sahibi haline getirmeliyiz. Bizim için insan hakları demek, Çerkeslik demektir. Sivil toplum örgütlerimizin de varlık mücadelemizin aracı haline getirilmesi gereklidir. Bazı kurum yöneticileri eleştirildiğinde ayağa kalkan, kurumların yıpratıldığı edebiyatı yapanlara şunu hatırlatmak gerekiyor: Sivil toplum örgütleri kişilerin değil, amaçların örgütleridir. Kişiyle kurum özdeşleştirilmemeli, kurumlar kişilere tercih edilmemelidir. Kurumlarımız kendilerini sorgulamalı ve şu gerçeği net olarak görmelidirler: ÇHİ'den önce Türk basınında Çerkeslerle ilgili haberler ya "çerkes tavuğu" gibi magazinleştirme amaçlı, ya "Çerkes güzeli" gibi evcilleştirme amaçlı, ya da "hain Çerkes" gibi marjinalleştirme amaçlı idi. ÇHİ'den sonra Çerkes sözcüğü Çerkes halkını ve Çerkes kimliğini tanımlar hale gelmiştir. Bu kazanıma hep birlikte sahip çıkmalıyız. Eğer Türkiye coğrafyasında ve Kuzey Kafkasya' da kendi kimliğimizle varolmak, varlığımızı geleceğe taşımak istiyorsak, kimliğimize sımsıkı sarılmalı, aramızdaki suni engelleri bir tarafa bırakarak Türkiye'de ileri demokrasiden, insan haklarından, çağdaş bir anayasadan yana tavır koymalıyız. Türkiye'de bu süreci yöneten siyasal irade de bilmelidir ki, Çerkes kimliğinin tanınmadığı, Çerkeslerin kültürel haklarının tanınmadığı bir Türkiye'de toplumsal konsensüs ve toplumsal barış sağlanmış, Türkiye'nin demokratik dönüşümü gerçekleşmiş olmaz. Bu gerçek çok iyi değerlendirilmelidir. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
ÇERKESLERİN VAROLUŞ MÜCADELESİ - 24/01/2022 |
Devletimiz, Çerkeslerin varlıklarını yaşatmak, geleceğe taşımak ve atavatanlarına sahip çıkabilmek adına farklı arayışlar içine girmelerine yol açabilecek bir duyarsızlık içinde olmamalıdır. |
Çerkes Soykırımının 150. Yılında “Asimilasyona Hayır” Diyen Çerkesler ÇDP’yle “Biz de Varız” Diyecek - 01/06/2014 |
İnanıyoruz ki hayalini kurduğumuz geleceğin Türkiye’sinde Çerkes Halkı ve ÇDP belirleyici unsurlar olacaklardır. |
Sevgili Faruk Dok, - 14/04/2014 |
Son telefon görüşmemizde, “Çerkesleri dilinden, kültüründen, kimliğinden, tarihinden, anavatanından soyutlamayı amaçlayan, Çerkes Halkına iradesi dışında başkalarınca belirlenen, sınırları çizilmiş bir yaşam tarzını kabullenemiyorum” demiştin. |
Sayın Süleyman Soylu, - 02/02/2014 |
Bundan sonra da bu görmezden gelme tavrı devam edecek olursa Türkiye'nin en büyük üçüncü etnik unsuru olan Çerkes Halkı’nın politik tercihlerinin de buna göre şekilleneceğinin bilinmesi gerekiyor. |
Kimliğimizi Ne Cemaatlere, Ne De Başka Bir Etnik Kimliğe Feda Etmeyeceğiz! - 15/01/2014 |
Çerkes Halkı; kendi dili, kültürü, kimliğiyle eşit vatandaş olmak, varlığını geleceğe taşımak istiyorsa Türkiye’de ki en büyük üçüncü etnik unsur olarak siyasal gücünün farkına varmalıdır. |
Çoğulcu Demokrasi Hareketi - 20/11/2013 |
Çerkes Halkının kendine olan inancı ve geleceğine olan güveni tamdır. Halkımız geleceğin Türkiye’sinde kendi dili, kültürü ve kimliği ile eşit vatandaşlar olarak yaşama iradesini ortaya koymuştur. |
Toplumsal Hastalıklarımız - 11/11/2013 |
Çerkes halkının gerçek evlatları artık inisiyatifi ele almalıdır. Umudumuz ve geleceğimizi inşa edecek olanlar onlardır. |
Demokratik Açılım Paketi Çerkeslere Ne Diyor? - 02/10/2013 |
Açıkça görülüyor ki; devlet ve siyasi iktidar, varlıklarının ve taleplerinin mücadelesini verenleri muhatap alıyor ve haklarını veriyor; varlık mücadelesi vermeyenleri ve talep etmeyenleri Türk sayıyor, yok sayıyor. |
Sayın Başbakan’a Duyurulur ! Çerkeslerin de Demokratikleşme Paketinden Beklentileri Var. - 27/09/2013 |
Ama artık Çerkes halkı, siyasal yaşamda kendisini temsil edecek bir yapı ortaya çıkarabilecek siyasal bilince ve olgunluğa erişmiştir. En kısa zamanda organize olmak ve göz ardı edilen hassasiyetlerini siyasal platformlara kendisi taşımak zorundadır. |
Devamı |