• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam201
Toplam Ziyaret1143542
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar39.905340.0652
Euro46.850847.0385
Semerkew
Ali İhsan Aksamaz
aksamaz@gmail.com
LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -4
08/07/2025

“Sohum- İstanbul- Sohum seyahati!”

 

 

25 yıl önce burada isyan çıktığında biz yine de tütün işinde çalışıyorduk. Ben tütün işinde çalışmayı bırakıp [მპოლი]/ “İstanbul’a gideceğim,” dedim. Ağabeylerim İstanbul’a gitme!” diye bana çok yalvardılar. Ancak onlara hiç kulak asmadım. Önce köyden [სოხუმი]/ Sohum’a indim. Gitmeyeyim diye arkamdan ta Sohum’a adam bile gönderdiler. “Hayır,” dedim, “Ben illaki İstanbul’a gideceğim!”

İkinci gün Sohum Limanından gemiye binip [ ბათუმი]/ Batum’a gittim. Batum limanında İstanbul’a gidecek [Лемце]/ Lemtse adlı büyük bir gemi vardı. Ne var ki benim bu gemiye binip İstanbul’a kadar gitmek için tezkerem yoktu. Batum’da gizlice tezkere yaptırdım. Yine gizli olarak da gemiye bindim. Bütün bu işler için de rüşvet verdim tabi!  Batum Limanından İstanbul Limanına gitmek için beş gün beş gece boyunca deniz yolculuğu yaptık. Bu yolculuk sırasında büyük dalgalarla boğuştuk, büyük fırtınalarla karşılaştık. Neredeyse gemi batacaktı, az kaldı boğulacaktık! Altıncı gün İstanbul Limanına vardık. Gemiden kazasız belasız karaya çıktık! Vay, vay vay! Karaya çıkınca neler gördük neler! Etraf çok kalabalıktı. Sokaklarda çok fazla insan vardı! İstanbul Limanında çok da gemi vardı. Gemilerin düdüklerinin her biri bir başka türlü ötüyordu. Kiminin düdüğü ince, kiminin düdüğü kalın ötüyordu! Gemilerin düdük sesleri birbirine karışıyordu. Limandan bir otele gittik. Bir hafta boyunca İstanbul’da kaldık. Çarşı’yı gezdik. Kapalı Çarşı’ya da gittik. Kapalı Çarşı’nın üç kapısı vardı. Çarşı’ya girince kaybolduk. Başka bir kapısından çıktığımız için girdiğimiz o kapıyı bulamadık. Sonra Çarşı’dan çıkıp otelimize gittik.

Otelde sohbet ederken şöyle dedik:

--Bugün az kalsın nasıl da kayboluyorduk?!

Oteldeki biriler şöyle dedi:

--Bilmediğiniz yerde yalnız başınıza dolaşmayın! Buraya İstanbul derler; insan kaybolur!

Üstümüzde kepenek olduğu için, İstanbul’da sokakları gezerken “Bunlar da nerenin insanları acaba?!” der gibilerinden herkes merakla bize bakıyorlardı.  Köpekler bile bize havlıyordu.

Bir hafta sonra limandan bir gemiye bindik. [Karadeniz] Ereğlisi’ne geldik. Ereğli’de bir gece durduk. Oradaki bir otelde kaldık. Otelci sordu:

--Sen bugün sabahtan Pazarımıza gitmedin mi? Pazarımızı niye görmüyorsun?  

--Pazarınızın nerede olduğunu bilmiyorum ki nasıl gideyim?!

--Bu sokağı geç. Sonra da köprüyü geç. Pazarı bulursun!

Gittim Çarşıyı gezdim. Sonra da yine otele geldim. Otelci yine sordu:

--Pazarımızı gördün mü?

--Etrafı gezdim. Pazarı bulamadım.

Otelci bize şöyle dedi:

--Biraz oturun! Ben sizi alıp Pazara götüreceğim.

Biraz sonra dediği gibi yaptı. Bizi alıp Pazara götürdü.

Pazarda kızlar gördük; zerzevat satıyorlardı. Epey zaman Pazarda bir kenarda durduk. Alışveriş yapanları seyrettik. Sonra yine otele gittik. İkinci gün sandalla [Akçakoca]/ Akçaşehir’e gittik.  Bir gece orada kaldık. İkinci gün köye çıktık. Bir ay boyunca köyde kaldık. Etrafı gezdik. Oralarda Türkler otuyor. Bizim oralardan muhacir giden Lazlar da var. Lazlar orada Lazca konuşuyor. Oralarda Arhavililer de, Sarplılar da var! Bir ay sonra Düzce’ye çıktık. Orası da kent; bulunduğumuz yerden yaya olarak bir günlük yol. Yolda bir adamla karşılaştık. Hemen sordu:

--Nereye gidiyorsunuz?”

--Sadık Çavuşun evine gidiyoruz!

--Sadık Çavuşun evinden nereye gideceksiniz?

 --Hendek’e gideceğiz.

--Sadık Çavuş Hendek’te değil! Sadık Çavuş şimdi Beçi’de! Ben sabahtan gelip size Sadık Çavuşun evini göstereceğim! Bu gece otelde kalın. Sabah erkenden gelip Sadık Çavuşun evinin nerede olduğunu size göstereceğim!

Adam, bizi bir otele götürdü. Otelciye şöyle dedi:

--Bu gece bu adamlara göz kulak ol! Hiçbir şeylerini eksik etme! Temiz yataklarda yatır! İyi yiyecekler yedir!

O gece otelde bize itibar gösterdiler. İyi yiyecekler yedirdiler. Temiz yataklarda yatırdılar. İyi hizmet ettiler.

Sabahtan kalktık. Otelde yine iyi yemekler yetirdiler. Otelde yediğimizin, içtiğimizin, yattığımızın parasını ödemek istediğimizde, almadılar. “Sizin paranız burada geçmez dediler!” Meğerse bizi o otele götüren adam, “Onlardan para almayın! Ödemeyi ben yapacağım,” demiş. Kısa bir süre sonra da o adam geldi. Sordu:

 --Nasılsınız? İyi misiniz? Size iyi yemekler yedirdiler mi? İyi yataklarda yatırdılar mı? Size iyi hizmet ettiler mi?

Ben de:

--Evet, evet! Sağ olsunlar, bize çok iyi davrandılar. Çok iyi hizmet ettiler!

Adam:

--Öyleyse haydi, şimdi yola koyulalım! Size Sadık Çavuşun evini göstereceğim! Beni izleyin hele!

O adam önde biz arkasında yola koyulduk. Uzaktan bize Sadık Çavuşun evini gösterdi:

--Böyle gidin! Karşıki köprüyü geçtikten sonra sağ tarafa dönüp yukarıya doğru devam edin! Hemen orada Lazların evleri karşınıza çıkacak. “Sadık Çavuşun evi hangisi?” diye sorun! Size hemen tarif ederler!

Biz de o adamcağızın dediği gibi yaptık. Sadık Çavuş Laz’dı. Orada ikamet ediyordu. Sorduk. Evini hemen tarif ettiler. Eve gittiğimizde kapı duvardı. Evde kimse yoktu. Bir süre evin avlusunda oturduk. Seslendik, seslendik, hiç kimse yok! Yukarı taraflarda bir Türkün evi varmış. Tabi Nisan ayı; ekip biçme zamanı!

Birileri bize Türkçe seslendi:

--Orada ne yapıyorsun? Orada ne arıyorsun?

--Sadık Çavuşu arıyorum. Sadık Çavuş nerede?

Dere kenarınla karısıyla beraber çalışıyormuş. Öküzlere tarlayı sürdürüyorlarmış. Dere kenarına yanlarına gittik. Bizi görünce sevindiler, boynumuza sarıldılar, ağladılar. Sonra sordular:

--Siz buralara nereden düştünüz böyle, hayırdır?!

 Sadık Çavuş, öküzleri çözdü. İşi bıraktılar. Evine gittik. Uzun uzun konuştuk.

Yirmi gün boyunca oralarda kaldık. Sonra (бочка)/fıçı tahtası yapmak için dağa çıktık. Tüccara lâzımmış. Orada da epeyce bir zaman tüccarla çalıştık. Derken Ağustos ayı geldi. Tüccara, “Memlekete gideceğiz,” dedim.

Tüccar çok yalvardı:

--Ne olur etmeyin, gitmeyin! Pay vereyim de çalışın! 

--Artık çalışamayız. Memleketimize gideceğiz.

Nihayetinde oradan çıkıp yola koyulduk. [Талика]/ at arabasıyla Düzce’den Adapazarı’na gittik. Oraya vardığımızda trene yetişemedik. Yine bir at arabasına binip İzmit’e gittik. Trene orada bindik. Haydarpaşa’da da indik. Oradan da küçük motora binip İstanbul’a geçtik. İki üç gün İstanbul’da kaldık. İki üç gün sonra gemiye binip Rize’ye gittik. Oradan da bir kayığa bindik. Arhavi’mize kavuştuk. Sağ salim eve geldik.  Bir ay boyunca Arhavi’de kaldım. Daha sonra yine Sohum’a geldim; burada oturuyoruz. Daha sonra eşim vefat etti. Perişan oldum. Yeniden evlendim. Çalışıyorum, yiyorum. Ben buralara hiç gelir miydim?  Demek burada yiyecek ekmeğim, içecek suyum varmış ki gelmişim!

[Devam edecek…]

 ******* 

 

 

Eçdoxut (25) ǯanaş ogine hak bunt̆i- na t̆u, hemindos tutuni bikomt̆it xolo-ti. Tutuniş oxenu mebt̆k̆oçi do “P̆olişe bidare” – ma, ptkvi-ş-k̆ule cumalepe çkimik – “Mot idare P̆olişa”- ya do dido maxveǯes. Va mebuuci do Soxumişe gebili. Xolo k̆oçi memiç̆işines ki, Mot ulut?” “Var, ma illaki bidare!”

Majuani dğas gepxedi gemis do Batumişe mendapti. Batumis didi Lemʒeşi gemi t̆u, teskere-ti var miğut̆u. T̆k̆obaşa teskere boxenapi do t̆k̆obaşa gemis kodolopxedi, ruşfet̆i mepçi do! Xut ndğa do xut seriş gzas bort̆it. Didi zoğape momxvat̆es, t̆ora dolobişkidit! Maaşani dğas P̆olişa mendaptit. Gale kagamaptit. Uu! Mupe bžirit, gamaptitşi! Dido k̆arabaluği k̆oçepe t̆es! P̆oliş Limanis gemepe opşa t̆es. İrik ayri- ayri mğoramt̆es, - kimik mçxu, kimik mç̆ipe! Hekolen ar otelişe mendaptit. Hek kobort̆it ar xaftas, gobit̆it Çarçis, jin motvalei Çarçişe-ti mendaptit. Jin motvalei Çarçis sum nek̆na uğut̆u. Amaptit-ş-k̆ule, gomdunit. Ayri nek̆nas kogamamales, na amaptit nek̆na va bžirit. Uk̆ule kogamaptit do hotelişe bigzalit. Hotelis ptkvit ki, “Andğa muç̆o gomdinit t̆oras?! Miǯves ki, “Na va giçkinan yeriş xvala mot goyt̆it! Am yeriş uǯumenan P̆oli; k̆oçi gondunun!” P̆olis gobit̆it-ş-k̆ule, irik çku moǯk̆et̆es “Muperi k̆oçepe renan”- ya do, – nabada na gomotut̆es şeni. Coğorepek-ti çku memolalamt̆es.

Ar xafta-ş-k̆ule gemis gepxedit do Eleğleşe komoptit. Eleğles ar seris kodobdgitit. Hotelis bort̆it. Hotelis miǯves ki, - Otelcik- “Si handğa- ç̆umani bazarişe va idi-i? Bazari çkuni mot va žirom, va idi do?”

“Ma bazari tkvani so ren, va miçkin do muç̆o bida?”

“Haşo mek̆axti sok̆ağis, xincis mek̆axti do žirare baza(r)i!”

Mendapti, Çarçi gobili, xolo komopti hotelişe! Hotelcik miǯu ki, “Kožiri-i Bazari  çkuni?” “Ortaluğis gobili do var mažiu Bazari!”

“Mʒika kodoxedit do ma elegak̆atare, giyonate Bazarişe”, - miǯves hotelcik. Uk̆ule elemak̆ates, miyones Bazarişe.

Bazarişe bidit-şi, bozopek zamzavati gamaçamt̆es. Epei oras kodobdgitit do seiri dop̆it! Uk̆ule bigzalit hotelişe. Majuani ndğas feluk̆ate bidit Akçeşeerişe. Uk̆ule hek kobort̆it ar seis do majuani ndğas kyoişe keşaptit. Kobort̆it hek, ar tutas. Gobit̆it, Turkepe xenan, Lazepe-ti koenan, muhaciri na ides, Lazepek Lazui ip̆aramitaman, Arkabuli koen do Sarpuli-ti koen! Ar tutaş-k̆ule Durçeşe (Ha-ti Çarçi ren!) keşaptit, a’ndğaşi ogzaluşi gza re, k̆uçxete! Ar k̆oçi komemages.

“Tkva so ulut?”

“Çku bulut Sadik̆ Çauşişi oxorişe!”

”Çauşişi oxoişen so idaten tkva?”

Çku buǯvit ki, “Xendek̆işe bidaten.” ( Xendek̆i-ti Çarçi ren).

“Sadik̆ Xendek̆is  va ren! Sadik̆ Çauşi Beçis ren! Ma ç̆umanişe goǯiraten!  Hamsei hak hotelis kododgitit. Ç̆umanişe sabaxtan moptare ma do goǯiraten, Sadik̆ Çauşişi oxori so ren!”

Mendemiones ar hotelişe. Otelcis uǯu ki, “Hamseri ha k̆oçepes k̆ai oǯk̆edi, k̆ai doncirit, k̆ai gyari koçi!”

Hemseris k̆ai gyari komçes, k̆ai domoncires; ç̆umanişen sabaxtan ebiselit; xolo k̆ai gyari komçes. Para mepçamt̆it-şi, var emiç̆opes: “Para tkvani hak va gululun” – ya, miǯves. Megerem çku-na domodgines k̆oçik “Para mod yuç̆opum” – ya, uǯudoren, “Para ma mekçare” - ya. Mʒik çkva-ti-şi, komoxtu he k̆oçi:

“Muç̆o ret? K̆ai koret-i”- a? Mk̆itxes. “K̆ai dogoğodes, k̆ai gyari kogçesi, k̆ai dogonciresi?”

 “Ko, dido k̆ai moğodes- ma”, buǯvit.

“Haide, haǯi goǯiraten Sadik̆ Çauşişi oxori, momatxozit!” 

Elemak̆ates do Çarçis kogamamaones. Mendraleşendoni komoǯires Sadik̆ Çauşişi oxori: “Haşo idit do melen dereşi xincis meaxt̆atş-k̆ule saği mxucişek̆ele eliniktit do elaxtit. Hek oxorepe megaganoren Lazişi. K̆itxit – Sadik̆ Çauşişi oxori namu oren? Dogoguranoren!”

Çku-ti heşo dop̆it do kodomogures Saidik̆ Çauşişi oxori (Sadik̆ Çauşi Lazi rt̆u, hek oxoramt̆u). Sadik̆ Çauşişi oxorişe bidit-şi, genk̆oleri rt̆u, mi-ti va rt̆u. Avlis kelapxet̆it. Bicoxit, - miti va ren! Jilendo ar Turkiş oxori geladgit̆u (Ontxoruşi ora t̆u, Ap̆rili!).

Haǯi Turkuli domicoxes:

 “Neapiyun orda?” (Mu gorumt hek- ya).

“Sadik̆ Çauşi arayrum! Sadik̆ Çauş nerde du? ( Sadik̆ Çauşi bgorum! Sadik Çauşi so ren?) Ğaliş kenaris xocite ontxorapamt̆udoren oxorca muşi k̆ala. Mendaptit hek. Mži(r)es-ş-k̆ule (‘)alis  dolomak̆ides, ibgaru. “Sole mogales-ya, mot mogales”- ya… Kogyuǯk̆u xocepes, oxorişa komoptit. Bip̆aramitit. Kobort̆it a eç ndğas. Uk̆ule dağişe mendaptit. Boç̆k̆aşi piʒaişi oxenuşe, - tucais unt̆u. Hek-ti epei dobiçalişit tucarik̆ala. Ağust̆ozi komoxtu. “Memleketi çkinişe bidaten” – ma, buǯvi tucaris. Dido maxveǯes: “Mod ulut- ya! Ari daği megçamt do içalişit” – ya. “Çku va maçalişapunan- ma buǯvit do memleketi çkunişe bidaten” – ma buǯvi. Hek kogamaptit do gzas kogebdgitit. Duzces talik̆ate Adabazarişe mendaptit. Hek bidit-ş-k̆ule maşinas va memaç̆işines. Xoloti gepxedit talik̆as do İzmidişa mendaptit. Hek maşinas gepxedit, Haidarpaşaşe kogeptit maşinate. Hek-ti ç̆ut̆a mat̆orepes gepxedit do P̆olişa Mek̆ebilit. Kobort̆it P̆olis ar jur- sum dğas. Ar jur- jum dğaşk̆ule gemis gepxedit do komoptit Rizenişa. Hek-ti gepxet̆it feluk̆as do Arkabi çkunişa komok̆aptit. Saxsalemati oxorişa komoptit. Ar tutas kobort̆it hek. Hemindoş-k̆ule komoptit hak. Hak- na moptit, hak boret hemindoş-k̆ule, berepete kelapxet. Hemindos- na mionut̆u, oxorca domiğuru, peyşani kodopskidi. Ar oxorca komuoni do biçalişam do bipxort. Ma hem yerepeşe malaput̆u-i? Çkimi oçk̆omale do oşumale ǯk̆ari hak kort̆udoren! Opşvi do op̆ç̆k̆omi do komopti. Diçodu.

[Naqonasunon…]

----------------------------------

[Kaynak kitap: Arnold Çikobava, (47./ Kaynak kişi: Omer Kitabci- oğli), “Ç̆anuris Gramat̆ik̆uli Analizi/ T̆ekst̆ebiturt”, S.S.R.K̆ Meʒnierebata Ak̆ademiis- Sakartvelos  Piliali, Tbilisi, 1936, (Gürcü Alfabesinden Latin Alfabesine çevriyazı, düzenleme ve Türkçeye çeviri: Ali İhsan Aksamaz, İstanbul, 1999)] 

aksamaz@gmail.com 



110 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -3 - 30/06/2025
Biz buraya ticaret yapmak için geldik. Keçi satın alacağız! Buradan ticaret yapmanın kârlı olduğunu söylediler. O sebeple geldik. Aslında oraları hiç bilmiyorduk.
LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -2 - 24/06/2025
Dediğim gibi de yaptım. İstediğim gibi gezip tozdum… Bugün artık 55 yaşımdayım. Görüyorum ki yeterince iyi bir adam olamamışım… Artık Mart ayı gelince, gençken tüfeğimi attığım bu omuzuma şimdi baltamı atıyorum!
LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -1 - 16/06/2025
Ben esasen Batumlu’yum. Babam Çerkes. Annem Fındıklı’dan. Ben henüz altı aylık bir bebekken annem vefat etmiş. Küçük yaşta öksüz kalmışım. Üç yaşımdayken de babam vefat etmiş.
Yaşasın 23 Nisan! - 27/04/2017
Çünkü hem Türkiye ve hem de Lazca’yı seviyorum. Hem Türkiye’nin hem de ortak anlaşma dilimiz Türkçe ile Lazcanın sonsuz kadar yaşamasını istiyorum. 23 Nisan’daki bu sunumuma ilişkin değerlendirme ve izlenimlerimi sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Tekrar Milletvekili Adayı Olacak mıyım? - 04/09/2015
Eğer yapılacak görüşmelerde anlaşma sağlanabilirse; bizi kimliklerimizle ve kimlik mücadelemizle kabul eden bir siyasî parti ile ittifak yapılacak ve kimi arkadaşlarımız da o siyasî parti listesinden milletvekili adayı olacaklar.
Tarihe Not Düşmek Ciddî İnsanların İşidir! - 30/07/2015
Ben, bu seçimde daha ziyade AKP’ye oy veren bir seçmen kitlesinden oy aldım. AKP, İstanbul 2. Bölgede 3 bin 203 eksik oyla bir milletvekilliğini kazanamadı. Bizleri AKP’li olmakla suçlayan şahsı bu sonuçlar ışığında özeleştiri yapmaya davet ediyorum.
‘Başkası Değil, Kendin Ol, Böylesi Daha Güzelsin’ - 16/04/2015
Türkiyedeki “Kürt Siyasî Hareketi” artık uluslararası bir etki altına girmiş bulunmaktadır. Onlardan bize fayda gelmez. Hiçbir harekete, sonu bilinmeyen bir yolda gözü kapalı koltuk değneği olamayız. Ayaklarımız yere basmalı.
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi