• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam397
Toplam Ziyaret1101228
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar37.739237.8904
Euro40.673440.8364
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
ÇERKESLERİN ŞEHİR SINAVI ÇOK KÖTÜ GİDİYOR!
31/03/2025

Değerli okuyucularım,

Çerkes Milleti gerek anavatanda, gerekse diasporada köylü bir toplumdu. Bunun iyi yanı köyde izole bir biçimde yaşayarak dilini, kültürünü, geleneklerini yaşatma imkânına sahip oluyordu. Ama köylülük, dünyayı izleme ve anlama bakımından gelişmeleri ıskalama alanı oluyordu.

Osmanlı’nın yıkılmasıyla yerine kurulmuş olan cumhuriyet adındaki diktatörlük, tek millet yaratma savaşına girdi. Cumhuriyet diye bize anlatılan masal, Türk etnisitesi dışındaki halkların inkar, imha ve asimilasyon politikaları ile yok edilme savaşı idi.

Bu baskı ve asimilasyon politikalarının başlarına açtığı dertler yüzünden, önce kimliğinden utanma, sonra da kimliğinden vazgeçme süreçlerini beraberinde getirdi. Kimliğinden vazgeçen insanlar, ”Türkçesi bozuk olmasın, Çerkes olduğu anlaşılmasın” diyerek çocukları ile Çerkesçe konuşmamaya başladılar. Dil yasakları, şarkıların, masalların ve Çerkesce yapılan şakaların bile yok olmasını beraberinde getirdi. Şapka kanunu kalpağı yok ederken, kılık kıyafet kanunu da Çerkes milli kıyafetlerini yok etti. Jandarmaların Çerkes Mızıkalarını süngü ile parçalamaları ve tehditleri yüzünden Çerkes düğünleri yapılamaz oldu. Öğretmenlerin okullarda Çerkesçe konuşan çocuklara attıkları dayaklar da her şeye rağmen Çerkesliği yok edemedi. Ama dilini bilen, xabzeyi de çok iyi bilen nesiller, kimliklerinin başlarına dert açması yüzünden, kırılan zihniyetleri nedeniyle kimliklerinden vazgeçmişlerdi. Dün gibi hatırlıyorum, 1974-75 öğretim döneminde üniversite için İstanbul‘a gelirken, babamın bütün arkadaşları “mec şüzereadğer yeşümğaş’ı” (aman Çerkes olduğunuzu belli etmeyin) diye tembihlerde bulunmuştu.

1950’li ve 1960’lı yıllarda radyonun hızla köylere ulaşması, dilin yasaklanması ile birlikte yok olmuş olan Çerkes müziğini tamamen unutturdu. Ve Çerkesler Muzaffer Akgünleri, Zeki Mürenleri pek sevdiler.

Tüm olumsuz koşullarına rağmen gerek Osmanlı döneminde, gerekse Cumhuriyet döneminde Çerkesler okuma işine çok önem verdiler. Birçok asker, bürokrat ve yönetici çıkardılar. Ama okuyan Çerkesler bu eğitimlerini halklarını aydınlatmak için değil, sınıf atlamak için kullandılar. Kendi çabalarıyla bir yerlerde makam ve mevki sahibi olmuş bir çok Çerkes kimliğini gizledi ve kariyerine zarar vereceği gerekçesiyle Çerkesler’den ve Çerkeslikten uzak durdu. Böylece Çerkesler “Okumuşu çok, aydını yok” bir millet oldular.

Ve nihayet traktörün köylere girmesiyle birlikte artık köylerin tasfiye sürecine nokta kondu. Çünkü yüz kişinin yapacağı işi bir traktör rahatlıkla yapıyordu.

Okumak, çalışmak ya da ticaret yapmak için şehirlere başlayan akım, köyleri ıssız ve kimsesiz hale getirdi.

Ve artık şehirlerde doğmuş olan ikinci ve üçüncü nesiller için gidilecek bir köy de kalmamıştı.

***

Şehirlere akan yüzbinlerce kişi ne yaptı?

Baskı ve sindirmeler sonucu kimliğinden vazgeçmiş kitlelerin yüzde doksanı yaşam savaşı, mal mülk edinme derdine düştü ve Çerkeslik onlar için hayatlarında en son hatırlanan, hatta hiç hatırlanmak istenmeyen bir şeye dönüştü.

Bütün baskılara rağmen duyarlı kalabilmiş yüzde onluk bir kesim de -ki bunların birçoğu Çerkeslerin okumuşlarından oluşuyordu- dernekler kurmaya başladılar. Dernek kurmak kolay bir şey olmasına rağmen 1952’de kurulmuş olan İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nden dokuz yıl sonra 1961’de Ankara Kuzey Kafkas Derneği kurulabilmiştir. Çünkü insanlar devletin etnik bir örgütlenmeye son derece soğuk baktığını bildikleri için bir araya gelmeye korktular.1961 anayasasının getirdiği nisbi özgürlük ortamında 1960-1980 yılları arasında onlarca dernek kuruldu. Bugün tüm Türkiye çapında yüz seksen civarında dernek, vakıf, spor kulübü ve oluşum mevcuttur.

Köy kökenli kesimlerimizin sosyalleşme alanı olan derneklerimiz, şehirlerde doğan ikinci ve üçüncü nesil Çerkesler için bir anlam ifade etmemeye başladı. Dernekleri ayakta tutan birinci nesil şehirli Çerkesler dillerini, kültürlerini ve oyunlarını köyün doğal ortamında, hiç bir eğitim almadan kendiliğinden öğrenmişlerdi ve bunun yaşatılmasını istiyorlardı. Ama şehir ortamında bir azınlık kültürünün nasıl yaşatılabileceğine dair bir fikirleri ve tecrübeleri yoktu. Ömrünü derneklerde geçirmiş, kendini derneklere adamış bir çok dernek emekçisinin çocukları ve torunları derneklerin kapısının önünden geçmiyor. Çünkü kent doğal bir asimilasyon ortamıdır ve devletin zorla ve sopayla yapamadığını, şehir hiç bir zahmete katlanmadan kendiliğinden yapıyor.

Köylerden artık, okumak ya da çalışmak için yeni gençler şehirlere gelmiyor. Derneklerimiz adeta yaşlılar ve emekliler kulüpleri haline geldi. Eğer çözüm üretilmezse, derneklerimiz ya kendiliğinden kapanacak, ya da kayyumlara devredilecektir.

Ve şehirlerdeki son Çerkeslik vahaları kuruyacak, Çerkesliğin ruhuna bir el-Fatiha okunacaktır.

***

Peki ne yapmalı?

Yapılması gereken en önemli şey, dernekleri ayakta tutan nesillerin daha fazla çaba göstermesi ve kendi milletlerine karşı cimri tutumlarından vaz geçip daha cömert ve daha fedakar olmalarıdır. Sol ve sağ siyasetler için yıllarca hapis yatabilen Çerkes milletinin evlatları kendi milletleri için bir bildiri kaleme alıp talep dile getirmekten imtina etmektedirler. Bir talep dile getirenleri ise suçlayıp aşağı çekmenin savaşına girmektedirler. Bu tavır kimlik ve zihniyet Kırım’ına uğramış insanların zavallılık halidir. En önemli çıkış bu ezilmişlik duygusundan çıkıp yüreklendiğimizde, cimrilik psikozundan çıkıp cömertlik moduna girilecektir.

Artık şehirli olan, profesör, doktor, mimar, mühendis, avukat, yönetici, işadamı vs. gibi çok parası olmayan ama şehir koşullarında iyi kazanıp iyi yaşayan, çocuklarını kolejlerde ve yurtdışında okutabilen bu okumuş kesim güç birliği, fikir birliği yaparak parasal kaynaklarını bir araya getirdiklerinde çok şey yapabilirler.

Öncelikle yapılması gereken şey gençliğe yatırım yapılmasıdır. Gençleri saygısızlıkla suçlayıp toplumdan uzaklaştırmak yerine, onlardan öğreneceğimiz çok şeyin olduğunu bilmemiz gerekiyor. Çünkü onlar teknoloji çağının içine doğdular, iyi eğitimliler ve en az bir dünya dilini biliyorlar ve dünyayı izleme imkanına sahipler. Köyde doğmadıkları ve köyde doğan Çerkeslerin kaygılarını anlayamadıkları için anne babalarının kaygılarını anlayamıyorlar ve derneklerin önünden bile geçmiyorlar.

Bu gerçeklerin ışığında, gençlere temalı burslar, ödüller, ödüllü yarışmalar, çeşitli seyahat imkanları sağlanmalı, ne yapacakları konusunda demokratik bir tartışma zemini yaratılmalıdır.

Ayrıca müziğin toplumların varlığını sürdürmesinde ne kadar önemli bir yeri olduğunun farkına varılarak Çerkes müziğinin derlenmesine, yeni formlarda yorumlanmasına, yeni profesyonel şarkıcıların ve bestecilerin yetiştirilmesine, yeni profesyonel Çerkes orkestralarının yetiştirilmesine yatırımlar yapılmalıdır. Çok eskiden olduğu gibi, kurulacak Çerkes orkestraları “Cegeqo-Wusaqo” topluluklarının gördüğü sevgi ve saygıyı görmelidir. (Cegeqo-Wusaqo toplulukları Kafkasya’da ülkeyi baştan başa gezen ve her olay için besteler yapan müzik toplulukları idi.)

Şehirlerimizdeki düğünlerimiz ise tam bir rezalet. Danslar edilip, angara havalarında göbekler atıldıktan sonra düğünün dağılmasına yakın bir çalgı çıkarılıp oynayanı el çalanı, hatiyagosu belli olmayan çorba misali bir Çerkes düğünü yapılıyor. Oysa profesyonel bir Çerkes orkestrasının çaldığı müziklerle tamamen Çerkes müzikleri ve şarkıları  ile yapılacak düğünler Çerkes kimliğinin şehirlerde oluşmasına inanılmaz katkılar sağlar. (Ben bunu şehirde yapılan Kürt düğünlerine davet edildiğimde gördüm ve çok imrendim.)

Çerkesin Çerkese propagandası şeklinde yürüttüğümüz çalışmalarımız yerine; dilimizi, kültürümüzü varlığımızı dünyaya duyuracak etkinlikler içinde olmamız ve dünyadaki iyi insanların da desteğini alabilmemiz gerekiyor. Ulusal ve uluslararası festivallere katılma, ülkemizdeki ve dünyadaki insan hakları kuruluşları ile dayanışma içinde olurken, diğer etnik toplulukların yaptıklarından ve tecrübelerinden de istifade etmemiz gerekiyor.

Ödediğimiz vergilerdeki payımızı istemek demokratik bir mücadele biçimidir. Çerkes Televizyonu, Anadil eğitimi, Çerkes Kültür Merkezlerinin devlet tarafından finanse edilmesi, ödediğimiz vergilerimizdeki payımızı istemek en doğal hakkımızdır.

Tüm bunları yapabilmek ve şehirlerde Çerkes kalabilmemiz için, özünde Çerkes milliyetçiliği olan siyasi bir akıl ve mücadele gerekiyor.

Herkese iyi bayramlar.


440 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ÇERKES KONFORMİZMİ EN BÜYÜK DÜŞMANIMIZDIR! - 22/02/2025
Toplumun önüne geçen bu memur takımı, sicillerine bir zarar gelmemesi için toplumu itaat eden, uyumlu hale getiren öncüler oldular. Bu emir alan öncü takımı Çerkesleri Türkiye’de Türk, Rusya’da Rus, Ortadoğu’da Arap yapmanın katalizörü oldular.
ETHEM’İN, GÖNEN BALCI KÖYÜ’NDEN ARAP MAHMUT’A MEKTUBU. - 19/08/2024
Çerkes Diaspora tarihinde Balıkesir’in Gönen ve Manyas Çerkeslerine uygulanmış asimilasyon, inkar ve imha politikaları anlaşılmadan Türkiye Çerkesleri’nin neden bu kadar yoğun bir biçimde yok olduklarını anlamak mümkün değildir.
SÜRGÜNDEKİ ETHEM’İN HATIRATI DOLAYISIYLA TÜRK ORDUSUNA YAZDIĞI BİLDİRİ - 27/07/2024
Bizlere kitaplarda Kurtuluş Savaşı, ya da İstiklal Harbi diye öğretilen şey aslında bir iç savaştır. Bu savaşta Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlılar, verilen iç savaşın yanında bir ayrıntıdan ibarettir.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR-3 - 01/07/2024
Çerkeslerin “Met Çunatuko İzzet” (Bilgin İzzet) dediği Yusuf İzzet Paşa, rafları kitap dolu bir odada Ethem beyi kabul etti. Solgun, halsiz görünüyordu. Heyecanlıydı, kalkarak Ethem beyi karşıladı, —“Memleketi bir felaketten daha kurtardın" dedi.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR – 2 - 14/06/2024
Ticaret basımevini satın alarak kurduğu Yeni Dünya gazetesini başyazarlıkla birlikte Arif Oruç beyin buyruğuna vermişti. Yeni Dünya, sırtını Ethem beyin askeri gücüne, ününe dayayarak komünizmi savunuyordu.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR - 03/06/2024
Ethem Bey’in iyi bir eğitimi olmadığı için onu eleştirenler, onun üstün meziyetlerinin farkında değildirler.
KIZILORDU KOROSU’NA GEÇİT YOK! - 25/04/2024
Her şeye rağmen bu konserlerin yapılmasında ısrar edilirse, Kızılordu Korosu'nu her şekilde protesto edeceğimizi ve pişman edeceğimizi de bilin!
ETHEM, CELAL BAYAR’A YAZDIĞI MEKTUPTA KÜRTLER İÇİN ÖZERKLİK, ÇERKESLER İÇİN AZINLIK HAKKI İSTEDİ. - 20/04/2024
Ethem meselesi bir çelişkiler yumağıdır. Ondan bir hain çıkarmaya çalışan güruh, onlarca kitap yazmasına rağmen henüz bunu başaramamıştır. Ondan bir kahraman çıkarmaya çalışanların eli de T.C. yasaları ve saldırıları nedeniyle bağlıdır.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİNE BİR BELGE DAHA - 13/04/2024
Çok net şekilde Şark-i Karibcilerin bunak paşalar diye suçladığı Çerkes Teavün Cemiyeti’nin, istisnalar hariç, Çerkeslik için hiç bir gelecek tasavvurunun olmadığını görüyoruz.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi