• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi15
Bugün Toplam210
Toplam Ziyaret1062201
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
‘Abdülhamit, Çerkez Tarihi Yazılmasına İzin Vermemişti’
08/07/2018

Öncelikle yazının başlığında kullandığım "Çerkez" tanımı bana ait değidir. Bu yazıda uzun bir alıntı yapacağımız tescilli Çerkes düşmanı, Çerkesleri ve Çerkes Ethem'i hain gösterme çabası içinde olan, "Çerkez Ethem" ve "Efsaneden Gerçeğe Kuşçubaşı Eşref" isimli kitapların yazarı Ahmet Efe'ye aittir. Yazının başlığını Ahmet Efe'nin "Efsaneden Gerçeğe Kuşçubaşı Eşref" kitabından aldım.

İnsanın kendisini hain ilan eden, düşmanından da öğreneceği çok şeyin olduğunu bir kez daha öğrenmiş oldum. Ahmet Efe, Abdülhamit'in bir Çerkes Tarihi yazmak isteyen Çerkes Paşaları ve Çerkes ileri gelenlerini nasıl sürgün edip dağıttığını, İttihatçı muhalif yazar Ahmet Bedevi Kuran'a dayandırarak anlatıyor. 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanından 1923'e kadar geçen dönemi de "Osmanlı Çerkezlerinin Altın Çağı" olarak değerlendiriyor.

Hep savuna geldiğimiz, ülkemiz demokratikleştiğinde Çerkeslerin de, tüm Türkiye Halklarının da hak ve özgürlüklerinin genişleyip geliştiğini pek güzel anlatmış tescilli Çerkes Düşmanı Ahmet Efe.

Sözü Ahmet Efe'nin "Efsaneden Gerçeğe Kuşçubaşı Eşref" kitabının 18, 19 ve 20. sahifelerine bırakalım.

"ABDÜLHAMİT ÇERKEZ TARİHİ YAZILMASINA İZİN VERMEMİŞTİ

Oysa 1908'de İttihatçılara karşı Çerkez unsurunu kullanmaya kalkışan Abdülhamit, bundan yaklaşık on yıl önce sadık bendelerinin bir Çerkez Tarihi yazma girişimine asla izin vermemiş, buna yeltenenleri de -Fuat Paşa da dahil- sürgün etmişti.

Son derece ilginç bu olayın ayrıntılarını Ahmet Bedevi Ku ran'ın eserinde buluyoruz: Sultan Abdülhamit, Paris'te yuvalanan Jön Türkleri davalarından vazgeçirip İstanbul'a dönmelerini sağlamak için Yusuf Ziya Paşa ile Ebuzziya Tevfik'i göndermiş ancak adı geçenler hiç bir başarı elde edemeden dönmüşlerdi. Bunun üzerine  Sultan Abdülhamit aynı görevi Ferik Ahmet Celalettin Paşa'ya vermek ister. Fakat bir zamanlar "Çerkezlerden oluşan bir muhafız alayı" kurmayı arzu eden Abdülhamit, bu münasebetle bazı ümeranın  "Çerkez Tarihi Yazılması" fikrinde olduklarını haber alınca, ayrılık gayesi güdülüyor fikrine kapılarak, -A.Bedevi Kuran'a göre- şiddet gösterisini hilafet şanına çok layık bulduğu için Ahmet Celalettin Bey'i Çit Köşküne hapsettirir. Mehmet Fazıl Paşa gibi bazılarını da sürgüne gönderir. A.Bedevi Kuran şöyle devam eder:

"Yeni bir itaatsizliğe şahit olmak endişesiyle çok sevdiği bu sadık bendesine karşı şiddetli davranmak vesilesi ihdas etmek istemiyordu...

Bu fırsatla şunu da ifade edeyimki, "Çerkez Tarihi"meselesi Sultan Abdülhamit'in canını çok sıkmıştı. Zannederim bilahare nefy (sürgün) edilen meşhur Nazım ve Kuleli Askeri İdadisi Ders Nazırı Çerkes Hasan Fuad Paşaların ve evvela Trabzon'a nefyedilen ve sonra Jön Türklerle münasebattardır bahanesi ile askerlikten tardla Erzincan'a sürülen yaverandan Çerkes İshak Paşa'nın maruz kaldığı akıbetler bu his ve düşünce tahtındandır ve Sultan Abdülhamit'in dimağında yer eden endişlerden ileri gelmiştir. Hatta Deli Fuat Paşa'nın nefyinde bile bu his, izhar edilemeyen belli başlı amillerden biri olmuştur.

1.             Dünya harbi yıllarında firari olan -İngiliz Muhibi-Prens Sebahattin'in ekibi arasında gördüğümüz A. Bedevi Kuran, ilerleyen sayfalarda verdiği bilgiye göre prens bir ara münferit sulh girişimi için Yunanistan'a gelir. Kuran, bu sırada Selanik'te bulunan "ademi merkeziyetçi" arkadaşlarını sayarken şu adları verir: Natık Paşa, Kurmay Yarbay Yusuf Rasih, Şair Hüseyin Siyret, Söz gazetesi Yazarı Asaf Muammer, Gümülcineli İsmail ve Karzek Süleyman Paşa-zade Adil. Kuran, Karzek Süleyman Paşa'nın da Çerkez Tarihi sorunu ilgili Çerkez Ümerasından olduğunu, Çerkez Tarihi yazımının, Süleyman Paşa'nın Nişantaşı'ndaki konağında kararlaştırıldığını ve kitabın bu sebeple Fizan'a sürülen Hacı Mustafa Reşit Bey tarafından kaleme alındığını belirtir.

 

OSMANLI ÇERKEZLERİNİN ALTIN ÇAĞI

Abdülhamit'in bu yaklaşımının aksine, 2. Meşrutiyet'in ilanı Türkiye'deki Kuzey Kafkas topluluğunun tarihinde "altın çağ"ın başlangıcı olarak adlandırılır. Çünkü Kuzey Kafkasyalıların Türkiye'ye göç etmelerine kadar sadece 1841'de kurulan bir Çerkez Komitesi mevcut iken, ve yukarıda değinildiği gibi Abdülhamit döneminde bir Çerkez Tarihi yazmalarına izin verilmeyip buna girişenlerin sürgün edilmelerine karşın, 2. Meşrutiyetten sonra peş peşe Çerkez örgütlenmeleri ortaya çıkar. Bunların ilkinin Çerkez İttihat ve Teavün Cemiyeti olduğu belirtilmişti. Kültürel aydınlanmacı amaçlar taşıyan ÇİTC (Çerkes İttihat ve Teavün Cemiyeti), bir dizi okul kitabı ve alfabe yayınlamıştı. Çerkez Alfabesinin hazırlanması ile ilgili Şemsettin Tleseruk Paşa, 81 Harf ve işaretten oluşan bir projeyi önermesine karşın, ÇİTC Alfabe Komisyonu, Çerkez alfabesi için 42 Harf öngören bir proje üzerinde duruyordu.

ÇİTC, ilk Çerkez gazetesi olan ve yazı işleri müdürlüğünü Mehmet Şemsettin Paşa'nın yaptığı "Guaze"yi, Arap Alfabesi ile Türkçe ve Kabartayca yayınlamaya başlar. Mehmet Şemsettin Paşa, ÇİTC'ye zengin bir kütüphane kurulması ile Adigece kitap yayınlanmaya da önayak olur. ÇİTC, yine 1911 yılında Çerkezce eğitim veren ilk okul olan Özel Çerkez Örnek Okulu'nu da açmıştı. Yine bu sıralarda ÇİTC dışında Çerkez Kadınları Teavün Cemiyeti'de kurulur.

1910-12 yılları arasında da Muhacir Komisyonu olarak adlandırılan bir Abaza-Çerkez komitesi kurulur. ÇİTC ile Muhacir Komisyonu temel alınarak 1914'te de Şimali Kafkasya Cemiyeti Siyasiyesi adıyla bir örgüt kurulur.

Ancak çalışmamız Osmanlı dönemindeki Çerkez örgütlenmeleri olmadığından bu konuyu burada kesiyoruz. Fakat görüldüğü gibi Meşrutiyetin getirdiği özgürlükçü ortamdan yararlanarak gayr-ı siyasi  amaçlarla kurulan anılan Çerkez örgütleri, yaptıkları faaliyetlerden açıkça anlaşılacağı gibi milli haklarını elde etmek gibi siyasi faaliyetlere de girişiyordu." diyerek Ahmet Efe'nin sözlerine nokta koyalım.

Görüldüğü gibi baskı ve istibdat dönemlerinde her türlü talep ve örgütlenme bastırılıp yok edilir. Demokrasi ve özgürlük dönemlerinde ise diller, kültürler, okullar, gazeteler, şarkılar çiçek açar.

Yeni bir Abdülhamit dönemine girdiğimiz şu günlerde, Çerkeslerin ve Tüm Türkiye Halklarının kazanımlarını korumak için, uyanık ve dirençli olmaları gerekmektedir.



4550 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ETHEM’İN, GÖNEN BALCI KÖYÜ’NDEN ARAP MAHMUT’A MEKTUBU. - 19/08/2024
Çerkes Diaspora tarihinde Balıkesir’in Gönen ve Manyas Çerkeslerine uygulanmış asimilasyon, inkar ve imha politikaları anlaşılmadan Türkiye Çerkesleri’nin neden bu kadar yoğun bir biçimde yok olduklarını anlamak mümkün değildir.
SÜRGÜNDEKİ ETHEM’İN HATIRATI DOLAYISIYLA TÜRK ORDUSUNA YAZDIĞI BİLDİRİ - 27/07/2024
Bizlere kitaplarda Kurtuluş Savaşı, ya da İstiklal Harbi diye öğretilen şey aslında bir iç savaştır. Bu savaşta Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlılar, verilen iç savaşın yanında bir ayrıntıdan ibarettir.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR-3 - 01/07/2024
Çerkeslerin “Met Çunatuko İzzet” (Bilgin İzzet) dediği Yusuf İzzet Paşa, rafları kitap dolu bir odada Ethem beyi kabul etti. Solgun, halsiz görünüyordu. Heyecanlıydı, kalkarak Ethem beyi karşıladı, —“Memleketi bir felaketten daha kurtardın" dedi.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR – 2 - 14/06/2024
Ticaret basımevini satın alarak kurduğu Yeni Dünya gazetesini başyazarlıkla birlikte Arif Oruç beyin buyruğuna vermişti. Yeni Dünya, sırtını Ethem beyin askeri gücüne, ününe dayayarak komünizmi savunuyordu.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR - 03/06/2024
Ethem Bey’in iyi bir eğitimi olmadığı için onu eleştirenler, onun üstün meziyetlerinin farkında değildirler.
KIZILORDU KOROSU’NA GEÇİT YOK! - 25/04/2024
Her şeye rağmen bu konserlerin yapılmasında ısrar edilirse, Kızılordu Korosu'nu her şekilde protesto edeceğimizi ve pişman edeceğimizi de bilin!
ETHEM, CELAL BAYAR’A YAZDIĞI MEKTUPTA KÜRTLER İÇİN ÖZERKLİK, ÇERKESLER İÇİN AZINLIK HAKKI İSTEDİ. - 20/04/2024
Ethem meselesi bir çelişkiler yumağıdır. Ondan bir hain çıkarmaya çalışan güruh, onlarca kitap yazmasına rağmen henüz bunu başaramamıştır. Ondan bir kahraman çıkarmaya çalışanların eli de T.C. yasaları ve saldırıları nedeniyle bağlıdır.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİNE BİR BELGE DAHA - 13/04/2024
Çok net şekilde Şark-i Karibcilerin bunak paşalar diye suçladığı Çerkes Teavün Cemiyeti’nin, istisnalar hariç, Çerkeslik için hiç bir gelecek tasavvurunun olmadığını görüyoruz.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİ - 07/04/2024
Osmanlı döneminde Çerkesler iki önemli Cemiyet oluşturdular. Bunlardan birincisi 1908 yılında Çerkes Osmanlı paşaları tarafından kurulmuş olan “Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti”dir. İkincisi 1921'de“Şark-ı Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti"dir.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi