• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi6
Bugün Toplam263
Toplam Ziyaret1072054
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar35.112235.2529
Euro36.587836.7344
Semerkew

"Bu topraklarda, eşitlik, özgürlük ve barış içinde yaşamanın koşulu yüzleşmek, tarihi bütün çıplaklığı ile ortaya koymaktır" diyen HDP 1922 yılı Aralık ayında yaşanan Gönen-Manyas Çerkeslerinin sürgünüyle yüzleşilmesini istedi.

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Hatice Altınışık, 1922 yılı Aralık ayında başlayan ve 1923'te de devam eden, Gönen-Manyas Çerkeslerinin sürgünüyle ilgili yazılı açıklama yaptı: "Bu ülke, halkların birbiri içinde eritildiği, eritilemeyenlerin düşman edildiği, birbirine karşı önyargı ve nefretle eğitildikleri bir tarihin ağırlığını taşıyor."

Çerkeslerin de, yüzyıllık bir savaşın ardından uğradıkları yenilginin sonucu olarak, insanlık tarihinin ilk soykırımını yaşadıklarını, tarihi anavatanlarından koparılarak sürgün edilip geldikleri topraklarda da tekçi zihniyetin hedefine maruz kalmış bir halk olduğunu ifade etti.

Çerkeslerin, uzun yıllar boyunca birbiriyle çelişir gibi görünen, oysa aynı amaçla, diğer halklarla aralarında oluşabilecek tüm diyalog kanallarını iki koldan torpillemeye yarayacak, hem 'işbirlikçi' hem de 'hain' olarak kategorize edildiklerini belirten Altınışık, şöyle devam etti: 

'KAHRAMAN ETHEM BEY, HAİN ETHEM OLDU'

"Oysa Çerkeslerin bu topraklardaki tarihi, tam da anlatılmayan, saklanan, çarpıtılan, yazılmayanda saklıdır. Bu 'gizli ve kirli' tarihin içinde, Cumhuriyet’in ilk ‘İç Sürgün’ uygulaması Çerkeslere yapılmıştır. Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasının ardından, savaş adeta, egemenliği “tek millet, tek dil ve tek din”de toplamaya dönüşmüş, geçilen bu yeni aşamada Kurtuluş Savaşı'nın 'kahramanı' Ethem Bey, artık 'Hain Çerkes Ethem' olmuştur.

Gönen-Manyas Çerkeslerinin sürgünü, Ethem Bey'in tasfiyesi sonrasına denk gelir. Ethem Bey'in yanında savaşmış ve ona destek vermiş milis güçlerinin yoğunlaştığı bir bölge olan Gönen-Manyas yöresi Çerkeslerini cezalandırmayı, diğerlerine de gözdağı vermeyi hedefleyen bu sürgün hakkında Çerkes büyükleri konuşmamayı, hatırlamamayı, adeta hafızalarından silmeyi seçmişlerdir. Konuyla ilgili konuşanların anlattıkları ise bir insanlık ayıbının tüm unsurlarını içinde barındırır."

ÖKÜZ ARABALARINDA DİPÇİKLENEREK YAPILAN YOLCULUK...

İlki, 1922 yılı Aralık ayında gerçekleşen sürgünün, 1923 yılında da devam ettiğine dikkat çeken Altınışık, şunları belirtti: "Yaklaşık 14 köyün birer öküz arabasında ve jandarma eşliğinde, aylarca sokaklarda, meydanlarda, açıkta bekletilerek, dipçiklenerek, aşağılanarak yaptığı bu yolculuk, Çerkeslerin Anadolu'nun çeşitli bölgelerine dağıtılmalarıyla son buldu. 30 köyün sürgünü ise Lozan Antlaşması üzerine durduruldu. 

1923 yılında Çerkeslerin yaşadığı baskı, başka alanlarda da devam etti, sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerine son verildi. 2. Meşrutiyet Dönemi'nde 1908’de kurulan Çerkes İttihat ve Teavün Cemiyeti, 1918 yılında kurulan Çerkes Kadınları Teavun Cemiyeti  ve Kadınlar Cemiyeti’nin İstanbul’da açtığı özel okul 1923 yılında kapatıldı."

'ARŞİVLER AÇILSIN; ÇERKESLER İLE HELALLEŞİLSİN'

Çerkeslerin hesaplaşma amacı gütmediklerini ancak 'helalleşilmesi' gereken bir halk olduğunu kaydeden Altınışık, "Bu topraklarda, eşitlik, özgürlük ve barış içinde yaşamanın koşulu yüzleşmek, tarihi bütün çıplaklığı ile ortaya koymaktır" diyerek, arşivlerin açılmasını istedi: "Gönen-Manyas Sürgünü'nün nedenleri ve sonuçlarının, karar verici ve uygulayıcıları hakkındaki tüm belge, bilgi ve kayıtların devlet arşivinden çıkarılmasını ve kamuoyunun bilgisine sunulmasını talep ediyoruz. Sadece oy isteme zamanlarında, kimliğini 'hamiline imzalı kart’ gibi kullanan Çerkes milletvekillerinin de bu vesileyle sorumluluklarını hatırlamalarını umuyor ve bekliyoruz."



2777 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi