• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam400
Toplam Ziyaret1069967
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar35.037435.1778
Euro36.390736.5365
Semerkew

Altı çocuğuna anadilde eğitim verilmesi için 2002 yılından bu yana başvurmadığı kurum kalmayan ve bu nedenle 3 ay hapis yatan Hıdır Ercan'ın gönderdiği dilekçelere verilen cevaplarda Kürtçeye "yabancı dil" tanımlaması yapıldı.

19 Eylül'de başlayacak olan yeni eğitim-öğretim yılının başlamasına az bir süre kala, Kürtçenin önündeki engelleri kaldırdıklarını savunan hükümet yetkilileri anadilde eğitim taleplerine ret yanıtını verirken, Said-i Kurdi'nin "Kaderin insan üzerindeki damgası" olarak tanımladığı anadilde eğitimin verilmesi için mücadele veren Kürtler ise, bütün engellemelere rağmen ısrarlarından vazgeçmiyor. 2001 yılında anadilde eğitim talebini yükselten Kürt öğrencilerine kesilen cezalarda kendisini gösteren "yasakçı" ve "inkarcı" yaklaşım, bugün ise kendisini "KCK davası" duruşmalarında yargılanan Kürt siyasetçilerin anadilde savunma taleplerinin reddi ve Kürtçenin "bilinmeyen dil" ve "sanılan dil" olarak tanımlanması ile gösteriyor. 

9 yıllık ısrar

Kürtçenin eğitim dili olması için ısrarla yürütülen mücadelelerden birisi ise Hıdır Ercan'ın 6 çocuğuyla birlikte 2002 yılından bu yana verdiği mücadele. Çocuklarının anadilde eğitimi için 2002 yılından bu yana Başbakanlık ve Milli Eğitim Müdürlüğü'ne başvurularda bulunan, sayısız dilekçeler yazan ve hepsine ret cevabı gelen Ercan, yeni eğitim-öğretim yılında da anadilde eğitim alamadıkları için 6 çocuğunu okula göndermeyecek. 

İlk gözdağı 'tutuklama'

Ercan'ın 6 çocuğuyla birlikte anadilde eğitim için verdiği mücadele, 9 yıl önce Kürtlerin anadilde eğitim talebi için başlattıkları mücadeleye dayanıyor. Ercan, 9 yıl önce başlatılan kampanya kapsamında 6 çocuğuyla birlikte Mardin Valiliği'ne giderek dilekçe verdi. Valilik çıkışında gözaltını alınan Ercan, Mardin Emniyet Müdürlüğü'ne götürülerek sorgulandı. 1 gün boyunca gözaltında sorgulanan Ercan, savcılığa çıkarılıp ifadesi alındıktan sonra "örgüte yardım ve yataklık" suçlamasıyla tutuklanarak Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Sırf anadilde eğitim talep ettiği için 3 ay cezaevinde kalan Ercan, tahliye edildikten sonra baskılardan dolayı İstanbul Zeytinburnu İlçesi'ne göç etmek zorunda kaldı.

Kürtçe 'yabancı dil' oldu

Yaşadığı zorunlu göçün ardından mücadelesine İstanbul'da devam eden Ercan, 2010-2011 Eğitim ve öğretim yılının açılışıyla birlikte Milli Eğitim Bakanı Nimet çubukçu ve TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'e aynı taleple dilekçe gönderdi. Gönderdiği mektuplara aylar geçtikten sonra cevap alabilen Ercan'a verilen cevaplar da ise Kürtçe, "Yabancı Dil Eğitim ve öğretimi Kanunu" gerekçe gösterilerek, yabancı dil haline getirilirken, "Kürtçe özel kurslar açılabilmekte isteyen herkes bu kurslara kaydolabilmektedir" denilerek anadili öğrenmenin tek seçeneği olarak yurttaşa özel kurumların yolu işaret edildi. Ercan'ın Milli Eğitim Bakanı Nimet çubukçu'ya çocuklarının anadilde eğitim talebiyle yaptığı başvuruya cevap ise Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkan Vekili Merdan Tufan'dan geldi. Resmi makamların Kürtçe ve anadilde eğitim talepleri söz konusu olduğu her durumda kullanılan ret gerekçeleriyle dolu olan cevap dilekçesinde Tufan, Kürtçe eğitim verilmemesinin nedenleri Anayasa'nın 42. maddesi ve "Yabancı Dil Eğitim ve öğretimi Kanunu" dayandırdı. Dilekçe'de Türkiye'de milyonlarca Kürt yurttaşın kullandığı dil olan Kürtçe yabancı dil statüsüne alınırken şu ifadeler kullanıldı: "Anayasa'nın 42. maddesine göre Türkçeden başka hiç bir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak öğretilemez. Ayrıca Yabancı Dil Eğitim ve öğretimi Kanunu 2. maddesi gereğinde eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlara Türkçeden başka hiçbir dil ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez."

Açtığı davalar da reddedildi

Ercan'ın, dönemin Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'e gönderdiği mektuba ise, cevap Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer üskül'den geldi. Anadilde eğitim için Kürt yurttaşlara özel kurumların yolunun işaret edildiği dilekçede, devletin resmi dilinin Türkçe olduğu ama bunun Kürtçenin kabul edilmesi anlamına gelmediği iddia edilerek, "Kürtçe özel kurslar açılabilmekte isteyen herkes bu kurslara kaydolabilmektedir" denildi. Bu sırada Zeytinburnu Nuripaşa İlköğretim Okulu ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne anadilde eğitim talebiyle verdiği dilekçelerine cevap alamayan Ercan, çocuklarını okuldan aldı. 

Çocuklarına kendi anadillerinde eğitim verilmediği müddetçe okula göndermeme kararı alan Ercan, okula devam eden çocuklarının yanında yeni başlayacak çocukları için de kayıt yaptırmadı. Ercan'ın son olarak dilekçelerine cevap vermeyen ve başvurularını reddeden Başbakan hakkında İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'ne açtığı dava ise Temmuz ayında reddedildi. 

Mücadeleleri devam ediyor

Ercan, okula devam eden çocuklarının yanında yeni başlayacak çocukları için de kayıt yaptırmadı. Ercan okul çağındaki 6 çocuğuna evde ders veriyor. Nuripaşa İlköğretim Okulu Müdürü tarafından çocukları elinden alınmakla tehdit edilen Ercan, anadillerinde eğitim alamadığı için yeni eğitim öğretim yılında da çocuklarına evinde anadillerinde eğitim vermeye kararlı olduğunu söyledi. Ercan'ın Öcalan, Dersim, Mahsum, Kormaz, Mazlum, Doğan adlı çocukları ise anadilde eğitim alacakları günü beklemeye devam ediyor. DİHA



2485 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi