Altı çocuğuna anadilde eğitim verilmesi için 2002 yılından bu yana başvurmadığı kurum kalmayan ve bu nedenle 3 ay hapis yatan Hıdır Ercan'ın gönderdiği dilekçelere verilen cevaplarda Kürtçeye "yabancı dil" tanımlaması yapıldı.19 Eylül'de başlayacak olan yeni eğitim-öğretim yılının
başlamasına az bir süre kala, Kürtçenin önündeki engelleri kaldırdıklarını savunan
hükümet yetkilileri anadilde eğitim taleplerine ret yanıtını verirken, Said-i Kurdi'nin
"Kaderin insan üzerindeki damgası" olarak tanımladığı anadilde eğitimin
verilmesi için mücadele veren Kürtler ise, bütün engellemelere rağmen
ısrarlarından vazgeçmiyor. 2001 yılında anadilde eğitim talebini
yükselten Kürt öğrencilerine kesilen cezalarda kendisini gösteren
"yasakçı" ve "inkarcı" yaklaşım, bugün ise kendisini "KCK davası"
duruşmalarında yargılanan Kürt siyasetçilerin anadilde savunma
taleplerinin reddi ve Kürtçenin "bilinmeyen dil" ve "sanılan dil" olarak
tanımlanması ile gösteriyor. 9 yıllık ısrar
Kürtçenin
eğitim dili olması için ısrarla yürütülen mücadelelerden birisi ise
Hıdır Ercan'ın 6 çocuğuyla birlikte 2002 yılından bu yana verdiği
mücadele. Çocuklarının anadilde eğitimi için 2002 yılından bu yana
Başbakanlık ve Milli Eğitim Müdürlüğü'ne başvurularda bulunan, sayısız
dilekçeler yazan ve hepsine ret cevabı gelen Ercan, yeni eğitim-öğretim
yılında da anadilde eğitim alamadıkları için 6 çocuğunu okula
göndermeyecek. İlk gözdağı 'tutuklama'
Ercan'ın 6
çocuğuyla birlikte anadilde eğitim için verdiği mücadele, 9 yıl önce
Kürtlerin anadilde eğitim talebi için başlattıkları mücadeleye
dayanıyor. Ercan, 9 yıl önce başlatılan kampanya kapsamında 6 çocuğuyla
birlikte Mardin Valiliği'ne giderek dilekçe verdi. Valilik çıkışında
gözaltını alınan Ercan, Mardin Emniyet Müdürlüğü'ne götürülerek
sorgulandı. 1 gün boyunca gözaltında sorgulanan Ercan, savcılığa
çıkarılıp ifadesi alındıktan sonra "örgüte yardım ve yataklık"
suçlamasıyla tutuklanarak Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderildi.
Sırf anadilde eğitim talep ettiği için 3 ay cezaevinde kalan Ercan,
tahliye edildikten sonra baskılardan dolayı İstanbul Zeytinburnu
İlçesi'ne göç etmek zorunda kaldı. Kürtçe 'yabancı dil' oldu
Yaşadığı
zorunlu göçün ardından mücadelesine İstanbul'da devam eden Ercan,
2010-2011 Eğitim ve öğretim yılının açılışıyla birlikte Milli Eğitim
Bakanı Nimet çubukçu ve TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'e aynı taleple
dilekçe gönderdi. Gönderdiği mektuplara aylar geçtikten sonra cevap
alabilen Ercan'a verilen cevaplar da ise Kürtçe, "Yabancı Dil Eğitim ve
öğretimi Kanunu" gerekçe gösterilerek, yabancı dil haline getirilirken,
"Kürtçe özel kurslar açılabilmekte isteyen herkes bu kurslara
kaydolabilmektedir" denilerek anadili öğrenmenin tek seçeneği olarak
yurttaşa özel kurumların yolu işaret edildi. Ercan'ın Milli Eğitim
Bakanı Nimet çubukçu'ya çocuklarının anadilde eğitim talebiyle yaptığı
başvuruya cevap ise Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkan
Vekili Merdan Tufan'dan geldi. Resmi makamların Kürtçe ve anadilde
eğitim talepleri söz konusu olduğu her durumda kullanılan ret
gerekçeleriyle dolu olan cevap dilekçesinde Tufan, Kürtçe eğitim
verilmemesinin nedenleri Anayasa'nın 42. maddesi ve "Yabancı Dil Eğitim
ve öğretimi Kanunu" dayandırdı. Dilekçe'de Türkiye'de milyonlarca Kürt
yurttaşın kullandığı dil olan Kürtçe yabancı dil statüsüne alınırken şu
ifadeler kullanıldı: "Anayasa'nın 42. maddesine göre Türkçeden başka hiç
bir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri
olarak öğretilemez. Ayrıca Yabancı Dil Eğitim ve öğretimi Kanunu 2.
maddesi gereğinde eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlara
Türkçeden başka hiçbir dil ana dilleri olarak okutulamaz ve
öğretilemez." Açtığı davalar da reddedildi
Ercan'ın,
dönemin Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'e gönderdiği mektuba ise, cevap
Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer üskül'den geldi.
Anadilde eğitim için Kürt yurttaşlara özel kurumların yolunun işaret
edildiği dilekçede, devletin resmi dilinin Türkçe olduğu ama bunun
Kürtçenin kabul edilmesi anlamına gelmediği iddia edilerek, "Kürtçe özel
kurslar açılabilmekte isteyen herkes bu kurslara kaydolabilmektedir"
denildi. Bu sırada Zeytinburnu Nuripaşa İlköğretim Okulu ve İstanbul İl
Milli Eğitim Müdürlüğü'ne anadilde eğitim talebiyle verdiği
dilekçelerine cevap alamayan Ercan, çocuklarını okuldan aldı. Çocuklarına
kendi anadillerinde eğitim verilmediği müddetçe okula göndermeme kararı
alan Ercan, okula devam eden çocuklarının yanında yeni başlayacak
çocukları için de kayıt yaptırmadı. Ercan'ın son olarak dilekçelerine
cevap vermeyen ve başvurularını reddeden Başbakan hakkında İstanbul
Bölge İdare Mahkemesi'ne açtığı dava ise Temmuz ayında reddedildi. Mücadeleleri devam ediyor
Ercan,
okula devam eden çocuklarının yanında yeni başlayacak çocukları için de
kayıt yaptırmadı. Ercan okul çağındaki 6 çocuğuna evde ders veriyor.
Nuripaşa İlköğretim Okulu Müdürü tarafından çocukları elinden alınmakla
tehdit edilen Ercan, anadillerinde eğitim alamadığı için yeni eğitim
öğretim yılında da çocuklarına evinde anadillerinde eğitim vermeye
kararlı olduğunu söyledi. Ercan'ın Öcalan, Dersim, Mahsum, Kormaz, Mazlum,
Doğan adlı çocukları ise anadilde eğitim alacakları
günü beklemeye devam ediyor. DİHA
|