Mustafa Saadet
mustafa.saadet@yahoo.com
Halaw Fatma ve Habraçü Murat (Murat Özden)
23/08/2016 Wiliam Shakespeare, “Bir çok defa elimizdeki nimetin kadrini bilmeyiz ama kaybedince sahip olduğumuz zaman takdir edemediğimiz değerini hemen anlarız” der. Halav Fatma Goşe’mız böyle bir insandı. İkinci bir göç ile Balkanlardan gelip Gönen’e yerleşen Sapsığların Halaw sülalesindendi. 1993 yılında Anayurda dönüş yapan bir arkadaşımızı Bandırma’dan uğurlamak için gittiğimizde evine uğramıştık. Bahçesinde ikram ettiği çayı içerken Çerkesce tatlı bir sohbet de tutturmuştuk. 100 yaşına kadar yaşadı. Mekanı cennet olsun. Halaw Fatma, oğlu Habraçü Murat’ı yetiştirme ve yönlendirmede tam bir Setenay Goşe gibi davranmıştı. Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesini bitiren Murat yazarlık merakı içgüdüsü ile 1979 yılında Nıbceğu Kültürel Dergisi’ni çıkartmaya başlamış ve dergiyle birlikte “Ulusal Sorun ve Çerkeslerin Konumu” başlıklı bir kitapçık yayınlamıştı. Bir sene sonra 12 Eylül darbecileri bu kitapçık nedeniyle Habraçü’yü sıkıyönetim mahkemesinde yargılayarak 1,5 yıl hapis cezasına mahkum etmişti. Habraçü, mahkumiyetine aldırmıyordu, tek düşündüğü şey, bu olay nedeniyle annesinin çok üzüleceği idi. Oysa yanılıyordu, bir müddet saklanmış ve sonunda durumu annesine ilettiğinde Halav Fatma’nın sözleri ona cesaret vermiş ve ufkunu açmıştı. Halaw Fatma: “…sakın korkma! Hapishane erkek adamlar içindir. Korkarsan hakkımı helal etmem” diye teselli ettikten sonra, şu tembihte bulunmuştu. “WIQIZACEMUK” (Geri adım atma) işte bu tek kelimelik nasihat Habraçü’nün hayat felsefesi oldu. Sağmalcılar cezaevinde siyasilerin kaldığı koğuşta infazını tamamlayan Murat, burada önemli düşünür ve yazarlardan feyz aldı. Bu sol tandanslı hapishane arkadaşlarının etkisi ile sahip olduğu sol çizgiyi hiç bırakmadı. Mahkumiyetten sonra kendini toparlaması epeyce bir zaman aldı. Ve yeni bir güç ile ait olduğu toplum için çaba harcamaya başladı. - “Çerkesler Rusların kılıç artığıdır“ diyerek TV açık oturumunda aşağılayıcı ifadeler kullanan Murat Bardakçı’ya tepki gösteren ve 2 defa konuşmaların yapıldığı TV kanalı önünde gösteri düzenleyen ve pankart açan kişilerdendir. - Çerkeslerin Türkiye’de var olduklarını haykıran ve dünyaya duyurmak için 2011 yılında Ç.H.İ. yi (Çerkes Hakları İnisiyatifi) kuran 3 kişiden biridir. (Bu inisiyatif eski bir Çerkes adeti olan Tharıo Wınekoş” usulunü göre kurulmuştur. Modern hukuka “İnanç Sözleşmesi” adı altında girmiş olup, ileride bu konu ayrı bir yazı ile işlenecektir.) Murat Özden, Kenan Kaplan, Erol Karayel tarafından kurulan Ç.H.İ. (Adlarının baş harfleri ile KEM üçlüsü olarak yaftalanan bu cefakar insanlar her türlü tenkide maruz kalmıştır) ilk defa Adapazarı/Derbent’te 2 gün süren Çerkes Kurultayı’nı (Lejen Xase) toplayarak Çerkesleri Türkiye’nin önde gelen fikir adamı ve yazarlarına tanıtmışlardır. - Daha sonra düzenlenen, İstanbul, Ankara, Kayseri ve Ahlat mitinglerinde de Habraçü Murat’ı en önde elinde pankartla sloganlar atarken görüyoruz. - Çerkes soykırımını ilk defa tanıyan Gürcistan’da Çerkes Kültür Evi ve soykırımı simgeleyen anıtın açılışında da aktivistliğini görünür kılmaktan kendini alıkoyamamıştır. - Putin’in istanbula gelişinde “No Potin” pankartı ile Çerkes Soykırımını haykıran ve gözaltına alınan, sonra da yargılanan 3 kişiden biri gene Habraçü’dür. - Sadece folklor ağırlıklı derneklerle bir yere varılamayacağını, güle oynaya yok olduğumuzun farkındalığı ile kültür ağırlıklı Maltepe Çerkes Derneğini kurmuş ve halen başkanlığını yapmaktadır. - 2014 yılında, en etkin tanıtım ve mücadelenin politika kanalı ile yapılabileceğine inanarak Çoğulcu Demokrasi Partisi (ÇDP)’nin kuruluşunda etkin olmuştur. - Özgür Çerkes WEB sitesinde devamlı olarak yazılar yazmakta, ancak ifade özgürlüğü kavramından yoksun kişilerce acımasızca eleştirilmektedir. O, sadece aktivist ve muhasebeci olarak bilinir. Ancak onun en temayüz eden vasıflarından birisi, güfte yazarlığı ve şairliktir. Bazen yarım saat içinde güfte yazdığına şahit olmuşumdur. Bu yönünü yeni kullanmaya başlamış, 16 ağıt ve şarkıdan oluşan “Kenexajığa Woredıxer “ albümünü çıkartmıştır. Özellikle de kızı Albina’nın Çerkes dili ile albümde yer alması için büyük çaba harcamıştır. Albümde yer alan “Adığe Perıtxar” marşı kendi bestesi olup, önemli bir eserdir. “Kenexajığa Woredıxer 2” albümü çalışmalarını bitirmek üzeredir. Bütün bu aktiviteler onun sağlığından çok şey alıp götürmüş ve yorulan kalp damarlarına defalarca stend takılmıştır. 60 yaşına gelen Habraçü, hareket kabiliyetindeki azalmayı umursamadan inandığı yolda hızlı adımlarla yürümektedir. Beraber katıldığımız bir parti etkinliğinden sonra Ankara dönüşümüzde, gece saat 02.00 sıralarında otobüs durağına doğru beraber giderken birden bire durdu. Zaman zaman olduğu gibi yine kalp damarlarındaki problem adım attırmıyordu. Yürümesine yardımcı olmak için koluna girdim, yürüyemedi. Endişelendim. Sağlık çağrısı istemedi. Biraz dinlendikten sonra tekrar devam ettik. Merak edip, neden oturmadın, dinlenmedin diye sorduğumda: “Annemin ‘Wıqızecemuk’ sözü aklıma geldi, bende geri vites yok” dedi gülerek. İşte size başta yazdığım Shakespeare’ in veciz ve anlamlı sözünün ne kadar gerçekçi olduğunu anımsatan iki hayat hikayesi... Ölene rahmet, kalana hayırlı uzun ömür. |
Yorumlar |
Habraçü Murat 28/08/2016 21:15 Övgüyü hakedenlerin övülmesinde sakınca yoktur, teşekkürler Mustafa Bey ! Ayaküstü bir iki karşılaşmamdaki tavrından ve çerkes basınından takip edebildiğim kadarıyla, halk olarak varoluş mücadelesi verdiğimizin bilincinde olup, kişisel kapris ve komplekslerden uzay kadar uzak kalabilen ve bu arada doğruyu söylemeyi durumu idare etmeye tercih edebilen ender aydınlarımızdan biridir Habraçü Murat. Solculuğu da, yüreği solda atanların namuslu solculuğu, gerçeklerden uzak teorik nutuklar atanların değil. Aman sağlığınıza dikkat edin Murat Bey, çerkesler olarak sizin gibi aydınlara bugün dünden de daha çok ihtiyacımız var. Faik Toğru |
Yazarın diğer yazıları |
KÜLTÜR DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKALIM - 23/03/2024 |
Radyu Sputnik'de Bulgaristan’ın Dobruca bölgesinin müziği olarak tanıtılan ve Galina Dubreşiska tarafından icra edilen müzik, Bulgaristan Müziği değil, asırlardır Çerkesler tarafından Kafkasya'da söylenen bir ağıt idi. |
DİJİTAL PARANIN / PARALARIN GELECEĞİ - 30/01/2024 |
kağıt para sistemindeki olumsuzluk gibi sebepler de, yeni para sistemi arayışlarını artırmış ve 2011 yılında Japon asıllı Avusturalya vatandaşı S. Nakamoto tarafından geliştirilen dijital para dünya gündeminde yerini almıştır. |
SON GELİŞMELERE AMATÖR YORUMU - 20/10/2023 |
Şimdiki durumda Türkiye devletini tehdit edecek güçte bir komşusunun olmadığı kanaatindeyim. Olsa olsa bu tehdit, güçlü deniz kuvvetlerine sahip olan ve gemilerini Doğu Akdeniz'e konuşlandıran ABD ve GB olabilir. |
UKRAYNA VE ÇERKES SOYKIRIMI - 04/06/2023 |
Gürcüler, Ermeniler, Azeriler, Rusya ile anlaşma yolunu seçtikleri için soykırım yaşamadılar, nüfuslarını korudular ve şimdi de bağımsız ülkeleri var. |
GÖNEN-MANYAS ÇERKES SÜRGÜNÜ - 09/05/2023 |
Temennimiz, yas günü ilan edilen ve her yıl 21 Mayıs’ta anma programları yapılan 1864 soykırımına benzer şekilde, 2 Mayıs 1923’de yas günü ilan edilerek yıldönümlerinde Gönen-Manyas Çerkes Sürgünü olarak anılsın ve mağdurların hatıraları yad edilsin. |
14 MAYIS 2023 SEÇİMLERİ, ÇDP VE ÇERKESLER… - 15/04/2023 |
ÇDP yönetiminin toplumumuzun siyasallaşmasına katkı sağlayacak ve partiyi ileriye götürecek her türlü oluşuma kapısını açık tuttuğunu da belirtelim. |
BİR MUSİBET BİN HASİHATTAN EVLADIR - 10/02/2023 |
STK’larımız büyük bir gayretle topladıkları yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırmakta güçlükle karşılaşmışlardır. Şahsi telefonlarla bilgilendirmeler de kısıtlı kalmıştır. |
Temsil Kabiliyetini Yitirmiş, İşlevi Kalmamış İki Sivil Toplum Kuruluşumuz: D.Ç.B. ve KAFFED - 26/10/2022 |
Geçen 10 sene içinde iletişim, internet ve bilgisayar teknolojisinde yaşanan gelişmeler, artık bir ülkenin izin ve icazet vermesine gerek kalmayacak şekilde yeni imkanlar sunmaktadır. |
ATA SÖZLERİNİN YORUMU - 26/01/2022 |
Atasözünün şimdiki tahrif edilmiş şekliyle söylenmesi mümkün değildir. Çünkü Çerkes’lerin müstakil devleti olmadığı için, sarayları, kralları, hatta iki katlı binaları bile yoktu. |
Devamı |