• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi10
Bugün Toplam235
Toplam Ziyaret1061548
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
Rusya ve Piyonlarının Saldırıları Onurumuzdur
14/07/2015

Çerkes Halkı dünyanın en mazlum halklarından biridir.

Çerkes Halkı dünyanın en sahipsiz halklarından biridir.

Ve Çerkes Halkı dünyanın en örgütsüz halklarından biridir.

Dünyanın bütün mazlum halkları, kendilerine zulüm uygulayanlara karşı örgütlenip mücadele bayrağını yükseltiyor.

Oysa Çerkesler tedaviyi reddeden bir hasta gibi. Oynaya oynaya yok olurken, yok oluşa karşı örgütlenmeyi reddediyorlar. Mücadele ateşini yükseltelim diyenlerden köşe bucak kaçıyorlar.

Sanki dünyanın en büyük direnişini gerçekleştirmiş bir halkın torunları onlar değil. Doğrusu bu korkaklık onlara hiç yakışmıyor.

Yaşanan sürgün ve soykırımın üzerinden yüz elli bir yıl geçti. Bu travmayı kırıp atmanın, bu narkozdan kurtulmanın zamanı ise çoktan gelip geçti.

Ancak hayat ve mücadele bizlere de çok şey öğretiyor. Okumak, çalışmak ve hayata tutunmak için geldiğimiz büyük şehirlerde ilk işimiz, derneklerimize koşmak olmuştu. Ne kadar da çok sevmiştik derneklerimizi. Yapayalnız olduğumuz kocaman şehirlerde güvenli bir liman olmuştular bize. Çok değerli yapılanmalardır derneklerimiz.

Ama derneklerin tüm bu özverili çabalarına rağmen asimilasyon ve yok oluş durdurulamıyordu.

O zaman yeni bir yol bulmak gerekiyordu.

Çerkes Halkının yaşamakta olduğu süreci doğru tahlil edip, yeni bir duruş ve mücadele yöntemi geliştirmek gerekiyordu.

Çerkes Halkının varlığına kasteden süreç, Rusyanın emperyalist politika ve savaşlarla anavatanımıza saldırarak sürgün ve soykırım uygulamasıyla başlıyordu. Anavatan dışında ise, yeni kurulan Türk ve Arap devletlerinin ırkçı ve asimilasyoncu politikaları Çerkes Halkının varlığına kastediyordu. Politikamızın temeli Soykırımcı Rusya’nın ve asimilasyoncu Türkiye ve Arap devletlerinin bu politikalarını deşifre ederek mücadele bayrağını yükselmekten geçiyordu.

Ama öncelikle yapılması gereken şey, Çerkeslerin bir meselesi ve davası olduğunu ortaya koymak, "görünür” kılmaktı...

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, girdiği Avrupa Birliği süreci ve iç dinamiklerin etkisiyle demokratik açılım sürecini başlatmak zorunda kalmıştı. 2009 yılında başlatılan demokratik açılım sürecinde Kürtler, Aleviler ve Romanlarla çalıştaylar yapılmış ve TRT ŞEŞ açılmıştı.

Çerkeslerin de demokratik açılım sürecine dahil edilmesini umutla bekledik. Çünkü devletin pozitif ayrımcılık uygulayarak Çerkeslere de kaynak aktarması hayati derecede önem taşıyordu.

Gerek kurumlarımız, gerek devlet nezdinde yaptığımız yoklamalarda, kurumlarımızın harekete geçmek gibi bir niyetinin olmadığını anladık. Çünkü kurumlarımız, Rusya’dan beslenen dar bir oligarşik yapı tarafından teslim alınmıştı.

İktidar ve devlet cephesinde yaptığımız yoklamalarda "Çerkeslerin bir talebi yok ki, niye muhatap alalım" yanıtını aldık.

Bunun üzerine "toplumsa politik" hareket ÇHİ oluşturularak harekete geçildi.

Bu süreçte hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm kurumlarımızla ve oluşumlarımızla temasa geçilip, yaşanan sürece nasıl bir katkı sunabilecekleri soruldu.

Ancak bu süreçte tüm Çerkes kurumları ve oluşumları sınıfta kaldılar. Eğer bu süreçte tavırsız kalabilseydiler bile saygınlıklarını koruyabilirlerdi.

Ama tavırsız kalmaları ne mümkün? Çerkeslerin taleplerinin dile getirileceği mitingleri engellemek için canlarını dişlerine taktılar. Bu talepleri dile getirmek isteyen insanlara en acımasız iftiraları atmaktan çekinmediler. Amerikancı, AKP projesi, PKK-BDP'li, İslamcı gibi ipe sapa gelmez ithamları yapmaktan hiç çekinmediler. Bu sistematik karalama ve iftira kampanyası beş yıldır hiç kesintisiz devam ediyor. Mitingler için yapılan engelleme, çalıştay için de, Suriye Çerkesleri için oluşturulan DÇDK-Dünya Çerkesleri Dayanışma Komitesi için de, Çerkes-Fed için de, ADDER için de, Çoğulcu Demokrasi için de kesintisiz olarak yapıldı. Sonra "bu yaptığınızın adına siyasi literatürde alçaklık denir" şeklinde verdiğimiz en alt düzeyden tepkiye de gücenip alınganlık gösterdiler.

Bu ithamları bir Türk milliyetçisi yapsa anlarım. Zaten onlar kendilerinden beklenen saldırıları yaptılar. Onların yaptığı saldırıların, nezdimizde bir kıymeti yoktur. Bir Rus Milliyetçisi yapsa onu da anlayışla karşılarım. Ama bu saldırılar Çerkes kurumlarından ve kendisine Çerkesim diyebilenlerden geliyorsa bunu anlayabilmem mümkün değildir.

Bağımsız Çerkes siyasetine bu iftiraları atanların iplerini takip ederseniz, iplerin Rusya’nın elinde olduğunu görürsünüz. Yapılan bu iftiralara ise "psikolojik savaş" diyorlar. Ancak bu iftiralar bizim irademizi çelikleştirmekten başka hiçbir işe yaramıyor.

Bu iftiraları yapanlara siyasi literatürde "işbirlikçi" diyorlar.

Yaşadığımız beş yıllık süreç her şeyi ayna gibi gün yüzüne çıkarmıştır.

Rusya ve işbirlikçilerinin saldırıları ve iftiraları, bağımsız Çerkes siyasetini sadece "onurlandırır ve güçlendirir."

***

Hepinize iyi bayramlar diliyorum.



1946 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ETHEM’İN, GÖNEN BALCI KÖYÜ’NDEN ARAP MAHMUT’A MEKTUBU. - 19/08/2024
Çerkes Diaspora tarihinde Balıkesir’in Gönen ve Manyas Çerkeslerine uygulanmış asimilasyon, inkar ve imha politikaları anlaşılmadan Türkiye Çerkesleri’nin neden bu kadar yoğun bir biçimde yok olduklarını anlamak mümkün değildir.
SÜRGÜNDEKİ ETHEM’İN HATIRATI DOLAYISIYLA TÜRK ORDUSUNA YAZDIĞI BİLDİRİ - 27/07/2024
Bizlere kitaplarda Kurtuluş Savaşı, ya da İstiklal Harbi diye öğretilen şey aslında bir iç savaştır. Bu savaşta Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlılar, verilen iç savaşın yanında bir ayrıntıdan ibarettir.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR-3 - 01/07/2024
Çerkeslerin “Met Çunatuko İzzet” (Bilgin İzzet) dediği Yusuf İzzet Paşa, rafları kitap dolu bir odada Ethem beyi kabul etti. Solgun, halsiz görünüyordu. Heyecanlıydı, kalkarak Ethem beyi karşıladı, —“Memleketi bir felaketten daha kurtardın" dedi.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR – 2 - 14/06/2024
Ticaret basımevini satın alarak kurduğu Yeni Dünya gazetesini başyazarlıkla birlikte Arif Oruç beyin buyruğuna vermişti. Yeni Dünya, sırtını Ethem beyin askeri gücüne, ününe dayayarak komünizmi savunuyordu.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR - 03/06/2024
Ethem Bey’in iyi bir eğitimi olmadığı için onu eleştirenler, onun üstün meziyetlerinin farkında değildirler.
KIZILORDU KOROSU’NA GEÇİT YOK! - 25/04/2024
Her şeye rağmen bu konserlerin yapılmasında ısrar edilirse, Kızılordu Korosu'nu her şekilde protesto edeceğimizi ve pişman edeceğimizi de bilin!
ETHEM, CELAL BAYAR’A YAZDIĞI MEKTUPTA KÜRTLER İÇİN ÖZERKLİK, ÇERKESLER İÇİN AZINLIK HAKKI İSTEDİ. - 20/04/2024
Ethem meselesi bir çelişkiler yumağıdır. Ondan bir hain çıkarmaya çalışan güruh, onlarca kitap yazmasına rağmen henüz bunu başaramamıştır. Ondan bir kahraman çıkarmaya çalışanların eli de T.C. yasaları ve saldırıları nedeniyle bağlıdır.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİNE BİR BELGE DAHA - 13/04/2024
Çok net şekilde Şark-i Karibcilerin bunak paşalar diye suçladığı Çerkes Teavün Cemiyeti’nin, istisnalar hariç, Çerkeslik için hiç bir gelecek tasavvurunun olmadığını görüyoruz.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİ - 07/04/2024
Osmanlı döneminde Çerkesler iki önemli Cemiyet oluşturdular. Bunlardan birincisi 1908 yılında Çerkes Osmanlı paşaları tarafından kurulmuş olan “Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti”dir. İkincisi 1921'de“Şark-ı Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti"dir.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi