• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam189
Toplam Ziyaret1062180
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
Diaspora Olmak, Bağımsız Siyaset ve ADDER…
25/04/2015

Çerkes Halkı uğramış olduğu soykırımın ardından girdiği travmadan çıkamamıştır.Ameliyat için verilen narkozun etkisi hala devam etmektedir. Bu narkozlu hal Çerkes toplumunun bütün kesimleri için geçerlidir. Okumuşu, cahili, profesörü, dernek yöneticisi, aktivisti narkozdan çıkamamış bir hasta gibidir. Hareket kabiliyeti olmayan, tepki veremeyen ve kendi toplumu adına konuşamayan bir durumdadır.

40 yılı geçen bir süredir Çerkes davasının içinde olan biri olarak ben de narkozlu durumdaydım. Benim, narkozdan çıkıp harekete geçmemiz gerekir demeye başlamam 2009 yılına tekabül etmektedir. Çünkü Türkiye, oluşan iç ve dış baskılar sonucu demokratik açılım sürecini başlatmıştı. Devlet Kürtlerle, Alevilerle, Romanlarla çalıştaylar yapıyor, kimlikleri tanınıyordu.

Sıranın ne zaman Çerkeslere geleceğini sabırla beklemeye başladık. Ancak ne devletten, ne de kurumlarımızdan bir ses çıkmıyordu. Bunun üzerine ÇHİ'yi oluşturarak harekete geçtik.

Anadil eğitimi, Çerkesce radyo, televizyon, Çerkeslere pozitif ayrımcılık, eşit haklar ve eşit yurttaşlık gibi taleplerle ortaya çıkan ÇHİ'nin Çerkes Kurumları tarafından desteklenmesi gerekirdi değil mi?

Ne gezer.

Çerkesler için talep dile getirmek için yola ve meydana biz çıkan insanlara en acımazsız saldırılar Çerkes kurumlarından geldi. ÇHİ'ye her türlü karalamayı, engellemeyi yapanlara gerekli cevaplar verildikçe, bu seferde “kurumlara hakaret ediliyor” diye feryat koparıldı. Ama bilinsin ki, bu hataları yapan kurumlar Çerkes halkından özür dileyinceye kadar eleştirilerimiz devam edecektir.

Çerkes kurumları, Çerkeslerin taleplerini dile getirmek için meydanlarına çıkanlara neden karşı çıkar?

İşte biz de bunu meydanlara çıkınca anladık.

Bizler de mevcut kurumların içinde iken yapılan sinsi manuplasyonları fark edemiyorduk. Sistem dışına atıldığımızda tüm saldırıların ayak izlerinin Rusya'ya çıktığını çok net olarak gördük.

Bize soykırım uygulayıp Anavatanımızdan süren Rusya, sosyalist dönemde verilmiş haklarımızı bir bir budarken, Çerkeslerin sürüldükleri ülkelerde güçlü bir diyaspora olmalarını istemiyordu. Çünkü Çerkesler uyanıp, güçlü bir diaspora yaratıp, anavatanlarını geri isteyebilirlerdi.

Çerkeslerin güçlü bir diaspora yaratmasını engelleyebilmenin yolu ise işbirlikçiler bulunması idi. Çerkeslerin ve kurumlarının başındaki en büyük sorun şimdilik budur.

***

Sahi, bu diaspora ne demek? Diaspora deyince ne anlamamız lazım?

"Herhangi bir ulusun veya inanç mensuplarının anayurtları dışında azınlık olarak yaşadıkları yerler" olarak tanımlanabilir. "Herhangi bir ulusun yurdundan ayrılmış kolu," kopuntu" da denilebilir. Diaspora kelimesi hem dağılma ve dağıtılma eylemini, hem de dağılmış ve dağıtılmış olarak yaşayan toplulukları ifade eder.

Diaspora, aslında, Yahudilerin memleketlerinden sürüldükten sonra farklı diyarlarda yaşamalarından dolayı Yahudi toplumu geneli hakkında kullanılmış bir tabirdir.

Anavatanlarından sürülmüş veya ekonomik nedenlerle vatanlarını terk etmiş bir çok toplum kendini diaspora olarak adlandırmaktadır.

Yahudi, Ermeni, Türk, Çerkes, Filistin, Kürt, Tamil, Hint diasporaları gibi bir çok diaspora bulunmaktadır.

Diasporalar anavatana özlem duyan, anavatanı için çalışan, anavatanı için savaşan, anavatanı için politikalar geliştiren, anavatanı için kamuoyu yaratan topluluklardır. Genelde dağıtılmış, işgal altında olan anavatanları yönetimleri altında tutan devletler diasporalardan rahatsız olur. Ve diasporalarla da bir mücadele halinde olur işgalciler.

İsrail devletini kuran Yahudilerin diaspora bilincidir. Türkiye devletini diz çökme noktasına getirmiş olan Ermenilerin diaspora bilincidir. Filistin devletini bağımsızlığa taşıyan Filistinlilerin diasporada gösterdikleri dayanışma ve diaspora bilincidir.

Diaspora bilincinin gelişmesi ise yaşanılan ülkelerin demokratik iklimi ile doğru orantılıdır. Ermeni ve Yahudi diasporlarının çok etkin olmalarının nedeni Avrupa ve Amerika'da çok sayıda örgütlü yapılarının olmasıdır.

Çerkes diasporası neden gelişkin, ses getiren ve bilinçli bir diaspora değildir?

Osmanlı devletinin yıkılması ile oluşan devletlerin Türk ve Arap ırkçısı devletler olarak ortaya çıkmış olmalarıdır. Türk ve Arap ırkçısı devletlerin kendilerinden olmayanları aşağılama ve yok etme politikaları Çerkesleri sindirmiş ve ses veremez hale getirmiştir.

Çerkes Diasporasının en büyük nüfusunu oluşturan Türkiye'de durum vahamet derecesindedir. Rusya'da fiili soykırıma uğrayan Çerkesler, Türkiye'de kültürel soykırıma uğrayıp yok olma noktasına gelmişlerdir. Yaşanan kimlik inkarı, kendini Türk olarak tanımlama gereği, dile getirilen en küçük taleplere bile Çerkesler tarafından saldırılması yaratılan korku ikliminden kaynaklanmaktadır.

Türkiye, Çerkesleri fiilen bitmiş olarak kabul etmekte ve hiçbir konuda muhatap almamaktadır. Rusya ise işlemiş olduğu soykırım suçunu gizleme ve Karadeniz'i kaybetme ihtimaline karşı sürekli teyakkuz halinde Çerkes diasporasını izlemekte ve müdahil olmaktadır. Bu koşullar altında yaşamış bir halkın bağımsız bir düşünce ve politika üretebilmesi çok zordu.

Türkiye Çerkes diasporasının bağımsız düşünceler üretebilmesi Türkiye'nin 2000'li yıllarda AB sürecine önem vermesi ile olmuştur. Ama Çerkes diasporasının asıl çıkışı 2009'daki demokratik açılım süreci ile birlikte olmuştur.

Demokratik Çerkes Platformu, Kafkasya forumu, DİÇEG, Çerkesya Yurtseverleri, ÇHİ, ÇDP ve ADDER hep bu yılların çıkışlarıdır.

Ancak bu çıkışlardan Demokratik Çerkes Platformu, Kafkasya Forumu, DİÇEG fiili olarak bitirilip Rusya yanlısı cephanenin emrine girmişlerdir.

ÇHİ, ÇDP ve ADDER Rusya’nın ve Rusya yanlılarının karşısında kahramanca direnmekte, Çerkeslerin bağımsız siyasetini inşa etmektedir.

Bağımsızlığa giden yolda bayrağı yükseltmekte, Çerkes Halkının gönlünde umut ışıkları saçmaktadır.

***

Burada ADDER için özel bir paragraf açma gereğini hissediyorum.

ADDER'in başkanı Sn. Ali İhsan Tarı tek başına yaptığı Adigece sesli sözlükte 18 bin 500 kelimeyi Adigece, Türkçe, Arapça ve İngilizce seslendirerek bir halka yapılabilecek en büyük hizmeti yapmıştır. Kimseden bir kuruş katkı almadan, hiç kimseden bir kuruş beklemeden…

Alt alta yüzseksen kelimenin Adigecesi, Türkçesi, İngilizcesi ve Arapçasını yazıp söyleyemeyecek olanlar, böyle fedakar bir insanı karalamaya utanmamaktadırlar maalesef.

Diasporada bağımsız tavır geliştiren insanların ve yapıların doğduğu bir iklimde ortaya çıkmış olan ADDER de Rusya yanlılarının itibarsızlaştırılma operasyonlarından payına düşeni almıştır.

Sanal dershaneleri, Adığece sesli sözlüğü, radyo yayını, geliştirdiği Latin alfabesi, bastırdığı kitaplar, yaptığı toplantılarla tüm Çerkes toplumu tarafından ilgiyle izleniyordu ADDER.

Ancak en büyük olduğunu iddia eden Kaffed, ADDER'İ karalama, görmezden gelme ve engelleme operasyonlarını yürütüyordu.

ADDER'in MEB'e yaptığı başvurudan sonra MEB'in Latin esaslı alfabe ile Çerkesce eğitim yapabileceğini kabul etmesi sonrası gelişen olaylar ise tamamen bir komedi idi.

Yok olma noktasına gelmiş bir dilin alfabesi latin olsa ne olur, Kiril olsa ne olur. Hakikaten KAFFED'in anadil eğitimi gibi bir sorunu olsaydı, ÇHİ meydanlara çıkıp talepler dile getirilirken, karşı çıkıp engellemeye çalışmak yerine destek olurdu. Kaffed'in şimdi ortaya çıkıp maval okumasının hiçbir samimiyeti yoktur.

Gören de milyonlarca çocuk kril ile eğitim yapıyor da, ADDER onu engellemiş sanacak. Açılmış seçmeli ders sınıflarında maalesef tahmini olarak elli ila yüz kişi arasında öğrenci eğitim görmektedir.

Bölgesinde tek bir sınıf açtıramamış dernekler MEB önüne gidip açıklama yapmaya nasıl utanmıyorlar çok merak ediyorum.

Buradan ADDER'cilere de bir cümle sözüm olacak.

Latin alfabesi Rusya’nın ve Rusya yanlılarının istemediği bir sistemdir. Siz böyle bir proje ortaya koyarak bağımsız bir tavır geliştirdiniz. Bu tavrınız siyasi bir tavırdır. Ama siz bunun farkında değilsiniz. Onun için herkese mavi boncuk dağıtmayı bırakıp bağımsız Çerkes siyasi hareketi ÇHİ-ÇDP çizgisinin yanında daha net bir duruş gösterin.

ADIĞE MAK'E DAİR

Geçen yazımızdaki Adığe Mak ile ilgili yazdığımız haber yorumda bazı istihbarat eksikliğimiz oldu. Olan bu hatadan dolayı değerli izleyicilerimizden özür dilerim. Ancak devlet eliyle çıkarılan Adiğe Mak gibi bir gazetenin, Adığece internet sayfalarının yirmi gün süreyle yayınlanmamasının "haberleri giren kız hastalandığı için…" diye izah edilmeye çalışılması zekamıza hakarettir. Gerçek şu ki bu gazetenin yayınına son verilmesi yolunda bir yoklamaydı. Verilen tepkiler sonucu internet sayfaları yeniden Adiğece yayına başladı. Ama Türkçe ve Arapça versiyonları ise sizlere ömür… Onlar tamamen durdurulmuş vaziyette.

Adiğe Mak’ı izlemeye devam edeceğiz.

ERMENİ HALKININ ACISINI PAYLAŞIYORUZ

24 Nisan 2015 Ermeni soykırımının 100. yılıdır.

Aynı coğrafyanın iki mazlum halkı elli yıl arayla soykırıma uğradı. Dileğimiz Ermenilere soykırım uygulayan Osmanlının mirasçısı Türkiye’nin ve Çerkeslere soykırım uygulayan Çarlığın mirasçısı Rusya Federasyonu’nun gerçeklerle yüzleşerek soykırımı kabul etmeleri ve taşıdıkları bu ağır yükten kurtulmalarıdır.

Bu kabuller insanlığın bir daha böyle şeylere tevessül edememesinin yolunu açacaktır.



2328 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ETHEM’İN, GÖNEN BALCI KÖYÜ’NDEN ARAP MAHMUT’A MEKTUBU. - 19/08/2024
Çerkes Diaspora tarihinde Balıkesir’in Gönen ve Manyas Çerkeslerine uygulanmış asimilasyon, inkar ve imha politikaları anlaşılmadan Türkiye Çerkesleri’nin neden bu kadar yoğun bir biçimde yok olduklarını anlamak mümkün değildir.
SÜRGÜNDEKİ ETHEM’İN HATIRATI DOLAYISIYLA TÜRK ORDUSUNA YAZDIĞI BİLDİRİ - 27/07/2024
Bizlere kitaplarda Kurtuluş Savaşı, ya da İstiklal Harbi diye öğretilen şey aslında bir iç savaştır. Bu savaşta Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlılar, verilen iç savaşın yanında bir ayrıntıdan ibarettir.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR-3 - 01/07/2024
Çerkeslerin “Met Çunatuko İzzet” (Bilgin İzzet) dediği Yusuf İzzet Paşa, rafları kitap dolu bir odada Ethem beyi kabul etti. Solgun, halsiz görünüyordu. Heyecanlıydı, kalkarak Ethem beyi karşıladı, —“Memleketi bir felaketten daha kurtardın" dedi.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR – 2 - 14/06/2024
Ticaret basımevini satın alarak kurduğu Yeni Dünya gazetesini başyazarlıkla birlikte Arif Oruç beyin buyruğuna vermişti. Yeni Dünya, sırtını Ethem beyin askeri gücüne, ününe dayayarak komünizmi savunuyordu.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR - 03/06/2024
Ethem Bey’in iyi bir eğitimi olmadığı için onu eleştirenler, onun üstün meziyetlerinin farkında değildirler.
KIZILORDU KOROSU’NA GEÇİT YOK! - 25/04/2024
Her şeye rağmen bu konserlerin yapılmasında ısrar edilirse, Kızılordu Korosu'nu her şekilde protesto edeceğimizi ve pişman edeceğimizi de bilin!
ETHEM, CELAL BAYAR’A YAZDIĞI MEKTUPTA KÜRTLER İÇİN ÖZERKLİK, ÇERKESLER İÇİN AZINLIK HAKKI İSTEDİ. - 20/04/2024
Ethem meselesi bir çelişkiler yumağıdır. Ondan bir hain çıkarmaya çalışan güruh, onlarca kitap yazmasına rağmen henüz bunu başaramamıştır. Ondan bir kahraman çıkarmaya çalışanların eli de T.C. yasaları ve saldırıları nedeniyle bağlıdır.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİNE BİR BELGE DAHA - 13/04/2024
Çok net şekilde Şark-i Karibcilerin bunak paşalar diye suçladığı Çerkes Teavün Cemiyeti’nin, istisnalar hariç, Çerkeslik için hiç bir gelecek tasavvurunun olmadığını görüyoruz.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİ - 07/04/2024
Osmanlı döneminde Çerkesler iki önemli Cemiyet oluşturdular. Bunlardan birincisi 1908 yılında Çerkes Osmanlı paşaları tarafından kurulmuş olan “Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti”dir. İkincisi 1921'de“Şark-ı Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti"dir.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi