• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam322
Toplam Ziyaret1062313
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Semerkew
Balkar Selçuk
selcuk@ozgurcerkes.com
ÇERKESK KONGRE NOTLARI -II-
25/12/2014

Kongre Türkiye'dekilerden biraz farklıydı. Türkiye'de genelde tüm bildiriler tüm katılımcıların huzurunda okunur. Bu kongrede ise katılımcılar bildirilerin konusuna göre iki gruba ayrıldı ve herkes kendi grubunda bildirilerini sundu. Böyle olunca da bildirinizi branşlaşmış kişilere karşı sunmuş oluyorsunuz. Ancak bu aynı zamanda yan alanların birbirleriyle temas kurmasına engel oluyor. Yani söylence ve mitoloji ile söylence ve tarih gibi iki grup oluşturulmuştu ve siz ister istemez kongrenin diğer yarısından uzak kalıyorsunuz. Belki bu durum ileride aşılır.

Kongreye başladığımızda katılımcılardan Erdoğan Boz'un ülkeye sokulmadığını öğrendik. Erdoğan Boz sunumunu internet üzerinden yapmak durumunda kaldı. Rusya bir çeşit garnizon devlet. Özellikle işgal bölgesi olan Kafkasya’da bunu çok net görüyorsunuz. Konferansta katılımcı kadar dinleyici rolünde “elemanlar” vardı çünkü. Neyse ki nazik adamlar. Bir tanesi Erdoğan Boz olayıyla ilgili, “bizimle alakası yok o dış işleriyle alakalı” demiş... Yani nasıl bir ülkeye gittiysek artık adamlar hem istihbaratçı, hem de açıkca bunu size söyleyip durumu sizinle paylaşıyorlar. Rahatlar doğrusu.

Neyse, Erdoğan konuşmasını internet üzerinden yaptı. Nalçik'e döndüğümüzde mihmandarım,

- “Duydun mu” dedi, “DÇB toplantı yaptı Erdoğan ile ilgili de ‘Kimi çağıracağınızı bilmezseniz, bize de sormazssanız böyle olur’ dediler” dedi.

- “Beş yılda bir geliyorum Kabardey'e, onda da DÇB nin ne saçmaladığını duymasam bir şey kaybetmiş olmam Hajı!” diye cevap veriyorum.

DÇB'den başka ne beklenir ki...

Halbuki Erdoğan, Ankara Çerkes Derneği'nin Başkanlığını yapmış biri ve bu dernek de Kaffed üyesi. Dolayısıylada DÇB'nin kurucu unsuru bir yapının mensubu. Ama Boz herhalde FSB'nin “İşbirlikçi Çerkes” tanımının dışına taşmış ki sadece 15 dakika konuşacağı bir bilimsel konferans için bile ülkeye sokulmuyor. Boz'un makale konusu ise “Çerkkesçe'deki hatalı etimilojik çözümlemeler”. Bayağı sakıncalı bir konu yani!!

Sonradan Türkiye'ye gelince fark ettim. DÇB toplantısına Cihan Candemir de katılmış. Toplantıdan 2-3 gün önce de, Türkiye'yi ziyaret eden Putin'i Türk-Rus İşadamları grubunun başkanı sıfatıyla karşılamıştı Cihan Candemir. Kaffed'in bazı kadroları hem Kurtla birlikte yiyip, hem de Kuzuyla birlikte oturup ağlama yeteneklerini oldukça geliştirmişler.

Şimdi tüm ekonomik varlığını Rusya üzerine inşa eden bu kadrolar mı Çerkes Soykırımını gündeme taşıyacak?

Zor biraz.

Göbeğinden Rusya'ya bağlı bir isim bu kişi. Ya iş adamı ya da sivil toplumcu kimliklerinden birisiyle yetinse sorun yok aslında. Ama öyle görülüyor ki KAFFED'in önümüzdeki bin yıl boyunca dişe dokunur bir politika üretememesinin asıl nedeni ekonomik olarak Rusya'dan beslenen bu sivil toplum lideri kıyafetli BURJUVALAR'dır.

Neyse, anlaşılan Rus Devleti yaşanan bir iki olumsuzluğun faturasını Erdoğan Boz'a kesip, DÇB ile KAFFED'İ Cihan Candemir gibi ikili oynayan uyanık esnaflar sayesinde aşmayı tercih etmiş. Parayı takip edersek gerçeği daha net göreceğimiz kesin aslında. DÇB aslında bir “Paralılar Kulübüne” ve Rus Nomenklaturasının borazanı haline döneli çok oldu. DÇB'nin önceki başkanı kendi ortağı olan Uzunyaylalı iş adamı Nazmi Sabancı'yı tutuklatıp tüm mal varlığına konmuş bir hırsız.

Tabi Rusya'da gözden düşünce sahipsiz kalıyorsunuz.

Mihmandarıma

- Nazmi Sabancı'yı da yediniz ayak üstü diyorum.

- Yasadışı yoldan para kazandı, mahkemeler var, diyor.

- Kabardeyde yada Rusya’da yasal yoldan zengin olan bir kişi var mı? Mesele o kişinin sadece Türkiye vatandaşı olması. Sahipsiz olduğu için kendi ortağı tarafından dolandırıldığı açık, diyorum.

Anlaşamıyoruz.

Devlet nezdinde gözden düşenleri halkta sahiplenmiyor.

Ama DÇB'nin en matrak üyesi her halde Hafıtze Muhammet. Adam artık o kadar alenen FSB elemanı ki Nalçik’te neredeyse hakkında haftada bir fıkra çıkıyor. Benim en hoşuma gideni şu oldu :

...Yine bir seferinde Hafıtze Muhammet İstanbula gelir 21 Mayıs Soykırım anmalarının içini Kaffed ile birlikte el birliğiyle boşaltmak amacıyla tabi ki. Nasıl oluyorsa Türkiyeli Çerkeslerden birisi dayanamayıp Hafıtze'ye basıyor fırçayı:

- Yahu sen hem Rus devletinin ajanısın, hem de utanmadan içimize nasıl girebiliyorsun? Sen FSB binbaşısı değil misin? Gelme bir daha diyor.

 Hafıtze'nin cevabı zeka dolu tabii ki:

- Vallahi benimde binbaşı olduğumdan yeni haberim oldu, demek o kadar yükselmişim!!!

Kendisiyle dalga geçmesini bilen bir adam Hafıtse. 2005 DÇB toplantısında ben de vardım ve o zaman kendisini şöyle tanıştırmıştı Hafıtse:

- Merhaba ben Köpek, Karaköpek ! (Hafıtse: Karaköpek demek zaten)

Beynelminel para babaları, FSB Ajanları, DÇB'  de ne ararsan var, derde devadan gayrı...

     Nalçikte Aktivist Olmak

Zor iş tabiki.

Bazı grupların akşamları toplandığı sohbet ettiği mekanları varmış. Akşamları toplaşıp konuşurlarmış. Böylesi bir mekana davet ediliyorum. Davetçimiz olan X kişi:

- Tüm Kabardeyin en iyi yalan söyleyenleri toplaşıyoruz orada, istersen sen de gel, ayak üstü devlet kurar, devlet yıkarız, diyor.

 - Sizin kadar olmasa da bende ayak üstü iyi yalan söylerim, sizden neyim eksik, gelirim akşam diyorum.

X kişi haklıymış tüm Kabardeyin en sıkı aktivistleri orada.

Ortada bol kaymaklı bir Kuşha deleni, kenarında kupa dolusu çay başlıyoruz sohbete. Meraklılar, ilgililer ve zekiler. Öyle ayak üstü çekilecek tiradlara karınları tok. Türkiye Çerkeslerini yakından takip ediyorlar. Mitolojiden politikaya oradan güncel duruma dair konuşuyoruz...

Sonuç olarak: Merkezi İstanbul'da olacak bir Dünya Çerkes Birliği ve bir Sosykırım Enstitüsü kuracağız. Kabardeyin halkı olarak çağırınca bize katılmaya hazır olun.  Sonra biz duymadıydık demeyin! diyorum.

Yol da aktivistlerden birisi FSB’nin kendilerini ne kadar sıkı takip ettiğini anlatıyor. Bürolarına kamera ve ses sistemi döşeyip üşenmeden bağlantıyı da üst kata taşımış FSB. Tüm bunları da ısıtıcıyı tamire gelen firma kılığındaki adamlar yapmış. Tabii bir süre sonra gençler izlendiklerini anlamışlar. Kamera ve ses siteminin kablosunu çekince üst kattaki odaya gitmiş ucu. İçeri girince bomboş bir odada ortada bir masa, üzerinde aktivistlerin bürosunu izleyip kayıt eden bir bilgisayar ve orada izleme görevini yapan kişinin bazı eşyalarını bulmuşlar. Sistemdeki dataların kopyasını ve resimlerini aldıktan sonra materyalleri götürüp Nalçik meydanındaki FSB binasına “Alın bunlar sizin, bizde kalmış!” diye teslim etmişler.

Yani Nalçikte Çerkes aktivist iseniz, FSB’nin olağan iş alanısınız demektir.

Bir genç gülerek “Biz olmasak Nalçik’teki FSB  aç kalır” diyor gülerek.

Çoğu alışmış bu duruma. “Takip edilmediğimiz zaman kendimizi yalnız hissediyoruz!” diye ekliyor bir diğeri.

 

Tsırımın Atölyesinde

Tsırım Ruslan ressam, şair ve entelektüel. Resimden anlamam ama entellektüelden az çok anlarım. Bence Tsırım Ruslan Tanrının Çerkes halkına bir lütfu. Tabi bu sözü hak edecek birçok kişi var Çerkesya'da. İyi ki varlar, ne diyeyim. Nalçik'e gidiyorsanız, taze ama çekilmemiş bir kilo kahve alıp bagaja koyacaksınız. O kahve Tsırım'ın atölyesine gidecek. Eğer Nalçik'e gidiyorsanız ve Tsrımın atölyesine uğrayıp bir beş dakika bile oturmuyorsanız o Nalçik gezisi eksik demektir. Tsırım'ın, ufak el değirmeninde taze çekilmiş ve kum ocakta pişmiş kahvesinden içerken kitabın ortasından konulara dalmamışsanız, edebiyata, sanata, şiire dair o an orada dönen gündeme bir kulak kabartıp payınıza düşeni almıyorsanız, neye yarar o Nalçik gezisi?

Tsırım'ın atölyesi bir okul, bir ekol, bir oksijen havuzu diyebiliriz. Oradan aldıklarınız size yetecektir bir süre. Ben 4 günlük Kabardey seyahatimde 5 kez uğramışımdır herhalde. Sabah alışverişe diye çıkmışım bir bakmışım Tsırımın atölyesindeyim. En son 5 yıl önce gitmiştim oysa. Sanki dün bırakmışım gibi bıraktığımız yerden devam ettik.

Bu kez ben girdiğimde Plutark üzerine döndü sohbet. Onun Yaşamlar adlı kitabı üzerine beylik cümlelerimizi kullandıktan sonra Tsırım bize bir şiir ziyafeti çekti. Nart mitolojisini yeniden yeni baştan yazmış, çalışma henüz bitmemiş ama bence harika olmuş. Bu yeniden, baştan, sıfırdan bir yaratım. Konular temalar satırlar aynı ama ortaya çıkan şiir enfes olmuş. Umarım Tsrım bu şiirlerini kitap olarak çıkarır.

Tsırım'ın atölyesi, üzerine şöyle okunmalık bir kaç deneme yazmaya değer bir yer bence. Belki şöyle bir “Nalçik Kitabı” yazmalı ve orta yerinede “Tsırım'ın Atölyesi” başlığını atarak yazmalı. Ama nerde bizde o dil, nerde o belagat? Ama belki de dil ve belagat değil de, hissetmek ve samimiyettir insana yazdıran. Yani şöyle bir Ahmet Hamdi'nin Bursayı anlatan Beşinci Şehir ya da Ahmet Turan Alkan'ın Sivas'ı anlatan Altıncı Şehir adlı kitapları gibi bir Nalçik Kitabı ya da Yedinci Şehir yazılabilir aslında. Bilemiyorum.

Ama henüz Nalçik'in yada Maykop'un kitapları yazılmış değil, o kesin.



2440 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Нарт Лъэпщ и Нэгъуджэр Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - II - 17/12/2016
уэ 1уэхур нахри гъэщ1эгъуэн зыщ1ыр Азтэкхэми Маяхэми ямейуэ, гъэ мин аджэ ипэ ящ1ауэ, ауэ зыщ1ари дымыщ1э мывэ гуэрхэм ящ1ы1уми Кецалкоатл и сурэтыр къагъуэтахэщ, ахэми нэгъуджэ 1улъу ик1ий жьак1э тету. Нэгъуджэр уеблэмэ оптикым и щ1эныгъэр пасэ лъэх
Нарт Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - I - 01/12/2016
Гъэщ1эгъуэнращи нобэ къасыху Кассит-Урарту-Хьаттихэм я Тещупк1э зэджэ тхьэпэлъытэр ди Нарт Сосрыкъуэу щытам зыми гу лъитакъым. Касситхэм Тещуп псалъэм крагъэк1ир Жьыбгъэ Кьезгъэпщэ жи1у аращ.
УСЭНШЭУ ДЫКЪАНЭМЭ! - 09/10/2016
Ди хэку дахэр, си уорейда ПщIэ имыIэу дгъэкIуэдай, ДызгъэкIуэдам, си уорейда КIуэдыкIейри къыхукIуэ.
Bugün Ben Mutlu Bir İnsanım! - 02/06/2015
Keşke Çerkes halkının yoğun olarak yaşadığı diğer illerden de adaylarımız olabilseydi. Ama o da olacak yakında. Buna eminim. Bu adı geçen illerde adaylarımızın Çerkes halkı tarafından benimsendiğini görmek beni herşeyden çok mutlu ediyor.
Heredot Cevdet, Recep Tayip Erdoğan ve Ahmet Duvutoğlu! - 22/05/2015
Cumhurbaşkanımız Putin'in Ermeni Soykırımını resmen tanıyor olmasına, “Putin'e darıldım!” diyerek karşılık vermişti. Demek ki cidden çok darılmış olacak ki daha kendisine gelememiş.
Gerekeni Gerektiği Zaman Yapmak; Ya da Labedeslerin Kaderi! - 12/05/2015
2015 Genel seçimlerine 25 gün falan kaldı. Bahaneler ve gerçekler arasındaki birçok Çerkes bu seçimde ÇDP’nin bağımsız Çerkes adaylarını mı destekleyecek; yoksa en rasyonal bahanenin arkasına mı saklanacak.
Uzunyayla'nın Son Klasik Kuşağı Hareketleniyor - 01/05/2015
Kendi kişisel kurtuluşunu elde etmekle yetinmeyen, halkına geri dönen bir kuşak bu kuşak. Köy köy gezen, kendi insanına şehirlerde kasabalarda ve ilçelerde ulaşmaya çalışan bu insanlar birlikte başarabilmenin imkanlarını arıyorlar.
Kronik bir Aydın Hastalığı Olarak : Sözlük ve Alfabe -I- - 26/04/2015
Sözlük ve alfabe hazırlamak ve bunun üzerinden kendini gerçekleştirmek Tanzimat döneminden kalma bir aydın saplantısıdır
Boyunun Ölçüsünü Vermekten Korkmak! - 20/04/2015
Orta yere çıkmak, boyunun ölçüsünü vermek ve alınan ölçüyü de bilmek zorunda olduğumuz bir yerdeyiz artık. Yani artık eskisi gibi iktidar ya da muhalefet partisinde es kazara bir iki Çerkes milletvekili var diye bu işten sıyrılmak mümkün değil.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi