Mustafa Saadet
mustafa.saadet@yahoo.com
Kişiselliğimiz Alfabemize de Yansımış Durumda…
25/09/2013
Dünya üzerindeki binlerce lisanın yazı diline aktarımı 16 değişik karakterde alfabe ile gerçekleştiriliyor. Bunların bir kısmı çok az kullanılırken; Latin, Arap, Kiril, İbrani, Gürcü, Ermeni, Çin, Japon, Hint alfabeleri en yoğun şekilde kullanılmaktadır. En yaygın olanı ise bilindiği gibi Latin alfabesidir. Alfabe yapma şansı bulamamış milletler ise bu 16 alfabeden birini tercih etmişlerdir. Düzenlenmeleri 6000 yıl kadar geri gidebilen bu alfabeler, kültür, düşünce ve uygarlığın gelişimiyle, ihtiyaca bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Çerkesler maalesef kendilerine has, kendi seslerini yansıtan bir alfabe yapmayı bugüne kadar düşünmediklerinden ve yeni bir alfabenin müstakil bir devleti olmayan ulusa benimsetilmesi mümkün olmadığından, mevcut alfabe karakterlerinden biri ile yazıp okumayı yeğlemişlerdir. Zaten başka bir seçenekleri de olmamıştır. Sovyetler Birliği’ndeki komünist rejim, batı kapitalizmine karşıtlığından kaynaklı olarak, Sovyetler Birliği sınırları içinde kalan halklara da Kiril alfabesi dayatmış ve her farklı gurubun dilindeki seslere göre Kiril esaslı alfabeler düzenlenmiştir. Bu uygulama doğrultusunda 77 yıl önce Çerkes dili için de bir Kiril alfabesi hazırlanmış ve bugün mevcut Çerkes federal cumhuriyetlerinde halen kullanılmaktadır. Bu uygulama Çerkes dilinin kaybolmamasını sağlamış ve Çerkesler kendi dillerinde yazıp çizerek oldukça geniş bir literatür oluşturmuşlardır. Bu önemli hadise, mutlak otoritenin yanında irade koyduğu çalışmanın, kişisel çalışmaların önüne geçmesi ile sağlanmıştır. Bu uygulama R.F. yasalarında da aynı şekilde yer edinmiş olup, başka bir alternatif oluşturulmasına hala izin verilmemektedir. Ancak, 1980’li yıllardaki rejim değişikliğinin sonucu bağımsız devlet konumuna kavuşan ülkelerin çoğu Kiril alfabesini bırakarak Latin alfabesini kabul etmişlerdir. Hatta, müstakil devlet statüsünde olmayan Tataristan Federal Cumhuriyeti, R.F. Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmemesine rağmen, 29.12.2012 tarihinde kendi bölgesinde Latin alfabesi ile okuyup yazılması yönünde karar almıştır. Türkiye Cumhuriyeti de 85 sene önce Arap alfabesini bırakarak Latin alfabesine geçmişti. Alışılmış ve kullanılan bir alfabenin terk edilerek Latin alfabesine geçilmesinin bir sebebi olmalı? Bu gerekçeleri sıralamak, yazımızın konusu dışında olduğundan şimdilik üzerinde durulmayacaktır. Türkiye’de de son yıllarda, Türkiye’de yaşayan Çerkesler için en uygun alfabenin hangisi olacağına dair tartışmalar yapılmaya başlanmış, çeşitli oturumlar gerçekleştirilmiş, bireysel olarak hazırlanmış alfabeler değerlendirilmiştir. Bu bağlamda 2000 yılında Bağlarbaşı Derneğinde yapılan ve 2 gün süren bir tartışmanın sonunda Kiril alfabesinin kullanılmasının daha uygun olacağı görüşü ağırlık kazanmıştır. Gerekçe ise, Kiril alfabesi ile yazılmış olan literatürün kaybolacağı endişesi olmuştur. Bir gerçeği kabul etmemiz gerekir: Türkiye’de bugüne kadar Çerkesce yazılan kitap adedi bir elin parmaklarından daha az olup, Kiril ile okuma yazma öğrenen insan sayısı da çok sınırlıdır. Demek ki Türkiye’deki Çerkesler Kiril ile okuyup yazmayı benimsememişlerdir. Bilgisayar teknolojilerindeki gelişmelerin Latin harfleri ile Çerkesce öğrenmeyi kolaylaştırdığını düşünen bir avuç insan kısa bir süre önce bir araya gelerek Adiğe Dil Derneği’ni kurmuş ve çalışmalarına başlayarak önemli ilerlemeler kaydetmişlerdir. Ne var ki, bunun hemen ardından kişisel düşünceler hortlamış, bu değerli çalışmalar sabote edilmeye çalışılmıştır. Öyle ki, çalışanların dili bilmediği, uydurdukları, dille oynadıkları yalanlarını yaymış, dili kasten yok ettikleri iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunulacağı gibi tehditlerde dahi bulunmuşlardır. Bu kişilere Dil Derneği’nin kapısının açık olduğu, bildiklerini paylaşarak çalışmalara katılmaları halinde memnun kalınacağı söylenmesine rağmen hiç biri çalışmalara katılmamıştır. Zaten sunacakları bir çalışmaları da yoktur. Tek düşündükleri “her şeyi ben bilirim” bireyciliğidir. Toplumsal olayların çözümü münferit çalışmalarla mümkün değildir. Bir sayfalık alfabe hazırlayıp “ben yaptım oldu” mantığı ile bir yere varılamıyor. Bu güne kadar da varılamamıştır. Tek tek üzerinde durmak istemiyorum ama geçmişte hazırlanan kişisel alfabeler uygulama alanı bulamamıştır. Hatta G. Dumezil alfabesindeki harfler, Google ve Microsoft yazılım karakterlerine uymamaktadır. Bir dilin bütün sesleri için ayrı ayrı harf tespiti, çok fazla harfli alfabeler yapılmasını gerektirmekte, bu da okunup yazılmasını zorlaştırmaktadır. Bu mahzuru gidermek için, bir harfin üzerine değişik işaretler konularak sesin değişik tonları elde edilmek suretiyle harf sayısı azaltılmaktadır. Hatta bazı dillerde artık bu işaretler de kullanılmamaktadır. Mesela, Türkçe'de A harfi üzerindeki işaret kaldırılmış, “Kar” şeklinde yazılan bir kelime, cümlenin akışına göre yağış veya kazanç şeklinde anlaşılmaktadır. Konunun, Türkiye’deki Çerkesler için değerlendirilerek, tek dilimizi, tek alfabe ile yazmanın zamanı gelmiştir. 27-29 Eylül 2013 tarihinde KAFFED tarafından düzenlenen Dil Kurultayı’nda kişiselliğin bırakılarak olumlu bir birliktelik sağlanması dileğimle… |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
KÜLTÜR DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKALIM - 23/03/2024 |
Radyu Sputnik'de Bulgaristan’ın Dobruca bölgesinin müziği olarak tanıtılan ve Galina Dubreşiska tarafından icra edilen müzik, Bulgaristan Müziği değil, asırlardır Çerkesler tarafından Kafkasya'da söylenen bir ağıt idi. |
DİJİTAL PARANIN / PARALARIN GELECEĞİ - 30/01/2024 |
kağıt para sistemindeki olumsuzluk gibi sebepler de, yeni para sistemi arayışlarını artırmış ve 2011 yılında Japon asıllı Avusturalya vatandaşı S. Nakamoto tarafından geliştirilen dijital para dünya gündeminde yerini almıştır. |
SON GELİŞMELERE AMATÖR YORUMU - 20/10/2023 |
Şimdiki durumda Türkiye devletini tehdit edecek güçte bir komşusunun olmadığı kanaatindeyim. Olsa olsa bu tehdit, güçlü deniz kuvvetlerine sahip olan ve gemilerini Doğu Akdeniz'e konuşlandıran ABD ve GB olabilir. |
UKRAYNA VE ÇERKES SOYKIRIMI - 04/06/2023 |
Gürcüler, Ermeniler, Azeriler, Rusya ile anlaşma yolunu seçtikleri için soykırım yaşamadılar, nüfuslarını korudular ve şimdi de bağımsız ülkeleri var. |
GÖNEN-MANYAS ÇERKES SÜRGÜNÜ - 09/05/2023 |
Temennimiz, yas günü ilan edilen ve her yıl 21 Mayıs’ta anma programları yapılan 1864 soykırımına benzer şekilde, 2 Mayıs 1923’de yas günü ilan edilerek yıldönümlerinde Gönen-Manyas Çerkes Sürgünü olarak anılsın ve mağdurların hatıraları yad edilsin. |
14 MAYIS 2023 SEÇİMLERİ, ÇDP VE ÇERKESLER… - 15/04/2023 |
ÇDP yönetiminin toplumumuzun siyasallaşmasına katkı sağlayacak ve partiyi ileriye götürecek her türlü oluşuma kapısını açık tuttuğunu da belirtelim. |
BİR MUSİBET BİN HASİHATTAN EVLADIR - 10/02/2023 |
STK’larımız büyük bir gayretle topladıkları yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırmakta güçlükle karşılaşmışlardır. Şahsi telefonlarla bilgilendirmeler de kısıtlı kalmıştır. |
Temsil Kabiliyetini Yitirmiş, İşlevi Kalmamış İki Sivil Toplum Kuruluşumuz: D.Ç.B. ve KAFFED - 26/10/2022 |
Geçen 10 sene içinde iletişim, internet ve bilgisayar teknolojisinde yaşanan gelişmeler, artık bir ülkenin izin ve icazet vermesine gerek kalmayacak şekilde yeni imkanlar sunmaktadır. |
ATA SÖZLERİNİN YORUMU - 26/01/2022 |
Atasözünün şimdiki tahrif edilmiş şekliyle söylenmesi mümkün değildir. Çünkü Çerkes’lerin müstakil devleti olmadığı için, sarayları, kralları, hatta iki katlı binaları bile yoktu. |
Devamı |