• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi15
Bugün Toplam211
Toplam Ziyaret1061524
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
İnkar Endüstrisi
19/09/2013

    2014 Yılı Çerkes sürgün ve soykırımının 150.yılını doldurduğu yıl olacak.
2015 yılı da Ermeni sürgün ve soykırımının 100. yılını doldurduğu yıl olacak.
    Aynı coğrafyanın iki mazlum halkı, elli yıl arayla büyük bir dram yaşadılar. Her iki halk da topraklarından sökülerek dünyanın dört bir tarafına dağıtıldılar.
    Çerkeslerin dramı 150. yılını doldururken, haklarının geri alma konusunda, haklı davalarını dünya kamuoyuna duyurma konusunda alabildiği yol bir arpa boyunu geçemiyor.
    Ermenilerse davalarını bütün dünyaya anlatmış ve olağanüstü bir kamuoyu oluşturmayı başarmışlardır. Bugün Ermeni soykırımını dünyanın birçok parlamentosu kabul edip onaylamıştır.
    Çerkes soykırımı ise dünyada sadece Gürcistan parlamentosu tarafından kabul edilmiştir. Bu bile Rusya muhibbi kurumlarımız tarafından şiddetle eleştirilmiştir. Şimdi Gürcistan'da Rusya yanlısı bir yönetim işbaşına gelmiştir. Çerkes soykırımını tanıma kararını geri çekip, Çerkes soykırımı anıtını yıkarlarsa bizim Rusya muhibleri zil takıp oynarlar herhalde.
    Soykırımcılar suçlarını örtbas etmek ve gizlemek için büyük çabalar ve paralar harcayıp bir "inkar endüstrisi" kurarlar. Bununla ilgili olarak, bilim çevreleri, medya, siyaset, istihbarat ve devletlerarası çıkar ilişkileri devreye sokulur.
    Soykırımı inkar endüstrisi oluşturma konusunda Rusya ve Türkiye birbiriyle yarış eder durumdadır. Ancak Ermeniler Türkiye'nin soykırımı inkar konusundaki endüstrisini yerle bir etmiştir. Artık Türkiye dışında birçok yerde Ermeni soykırımını inkar etmek suç haline gelmiştir. Aklı başında hiçbir bilim adamı ve entelektüel Ermeni soykırımı olmamıştır diyememektedir.
    Türkiyede bir korku rejimi oluşturan Kemalist Cumhuriyet, Ermeni Soykırımını da, Dersim Katliamını da, Sarıkamışta boşuboşuna soğuktan ölen doksanbin askeri de uzun süre gizleyebilmiştir.
    Türkiye'nin saygın bilimadamlarından ve entelektüellerinden Prof. Baskın Oran bir söyleşisinde "Benim gibi bir adam bile, 45 yaşına kadar bu ülkede Ermeni soykırımı olduğundan habersiz bir biçimde yaşadı" dedi.
    Dedesi Ermeni soykırımı kararını veren ve yine dedesi Ermeniler tarafından öldürülen Gazeteci Hasan Cemal, "Kırk yaşıma kadar Ermeni Soykırımı ve meselesi hakkında hiçbirşey bilmeden yaşadım" demiştir. Hasan "1915 Ermeni Soykırımı" isimli bir kitapda yazarak özeleştiri yapmıştır.
   ÇHİ 2012 yılının şubat ayında gerçekleştirdiği "Çerkes Çalııştayı"nda diyaspora, azınlık ve asimilasyon konularında bilimsel makalesi olan bilim adamlarına tebliğler sundurarak,Çerkes meselesini tartıştırıp sonuç üretmek istemişti. Ancak Türkiye'nin 170 üniversitesinde bu konularla ilgili bilimsel makalesi olan bilim adamı bulamamıştık.
    Bu konuyla ilgili konuştuğumuz bazı bilimadamları "Diyaspora, azınlık ve asimilasyon kavramları, devletin negatif baktığı kavramlardır. Bu konulara giren insanları hayatı karartılır" demişlerdi.
    Ama artık 24 Nisan Ermeni Soykırımının yıldönümlerinde binlerce insan oturma eylemine katılarak Ermeni Halkının acılarını paylaşabilmektedir.
Ermeniler tüm dünyada siyasi bir mücadele vererek soykırım gerçeğini bütün dünyaya kabul ettirmişlerdir. Türkiye'de ise aydın çevrelerinin ve insan haklarına duyarlı çevrelerin desteğini kazanmışlardır. Sıra, Türkiye halkının aydınlatılıp Kemalist diktatörlüğün oluşturduğu yanlış algının yıkılmasına gelmiştir.
    Çerkes Soykırımı'nın 150. yılına gelirken, Çerkes Halkının içinde bulunduğu durum içler acısıdır. Yokoluş girdabında hızla ilerleyen Çerkes Halkı ulusal bir refleks ortaya koyarak, direniş hatları oluşturamamaktadır. Çerkes Halkının gerek diyasporada gerek anavatanda bir direniş hattı oluşturamamasının nedeni  Rusya'nın ve Türkiye'nin farklılıklara karşı acımasız ve yokedici tavrıdır.
   90 yıllık baskıcı Türkiye tarihinde Kürtler hariç, diğer tüm farklı etnik kesimler yok olma noktasına getirilmiştir. Bu yıl Türkiye'de eğitim dönemi açılırken 17 milyon öğrencinin içerisinde sadece dört Rum öğrenci eğitime başlayabilmiştir.Durumun Ermeni ve Yahudiler içinde pek farklı olduğu söylenemez. Çerkesler Adığece seçmeli ders için sadece dört sınıf oluşturabilmişlerdir. Abazalar ve Lazlar geçen yıl sınıf oluşturamamışlardı. Ancak bu yıl sınıf oluşturup oluşturamadıkları konusunda bir bilgiye sahip değiliz.
    Kürtler dışında meydanlara çıkıp hak talep eden Çerkes Halkının ve önderlerinin işi gerçekten çok zor. Verilen mesajlar toplumu heyecanlandırıp hareketlendirmesine rağmen, harekete geçirememektedir. Türkiye demokratikleşme yolunda bazı adımlar atıyor olmasına rağmen, farklı etnik toplulukların işi gerçekten çok zordur. Asimilasyon son kertesine ulaşmış olup, verilen haklar
için geç kalınmış olacaktır.
   Rusya ise Çerkes soykırımının inkar endüstrisini oluşturmak için milyarlarca dolar harcamakta, tehdit, şantaj ve menfaat ilişkilerini kullanmaktadır.
    İnkar endüstrisinin en büyük payandaları Çerkeslerin içindeki Rusya muhibleridir. Ancak bu durum Çerkes Halkının önderlerinin azmini kırmamalıdır. Bu işbirlikçiler bütün mücadele eden halkların içinde mevcuttur. Türkiye Devleti mücadele eden siyasi Kürt hareketine karşı, onyıllardan beri doksanbin silahlı korucuya maaş vermiştir. Ancak Türkiye Cumhuriyetinden maaş alan korucular da Türkiye Cumhuriyeti adına verdikleri mücadelede Kürt siyasi hareketini alt edememiş, TC masaya oturmak zorunda kalmıştır. Aynı şey mücadele eden siyasi Çerkes Hareketi için de olacak, Rusya ve onun işbirlikçileri diz çökmek zorunda kalacaktır. Rusya İnkar endüstrisinin payandası olan Çerkes işbirlikçileri de insan içine çıkamayacak hale geleceklerdir.
    Soçi 2014 Kış olimpiyatları, bir halkın varlığını inkar etmek için bugüne kadar yapılmış parasal harcaması en büyük organizasyondur.
Rusya yönetimi Soçi'nin ve Çerkesya'nın Rusya toprağı olduğunu tescil edebilmek için olimpiyatlara 60 milyar dolar harcamaktadır. Her ayın 21'inde saat 21'de Rusya konsolosluğu önünde yapılan eylemlerde "Çerkesya Rus toprağı olmayacak, Soykırımın hesabı sorulacak" sloganları Kremlinin duvarlarına bir top mermisi gibi düşmektedir. Bunu Rus Konsolosu itiraf etmektedir. 2014 Soçi Olimpiyatları Rusya için bir hezimet olacak ve bütün dünya Soçi'nin Çerkesyanın başşehri olduğunu ve Çerkesya'nın da Rus toprağı olmadığını öğrenecektir. Soçi olimpiyatlarının ihalelerinden pay almaya çalışan, atalarının kemiklerini yalayarak para kazanmaya çalışan Çerkeslerle ilgili olarak elimize belgeler ulaşmaktadır. Günü geldiğinde bu belgeler de açıklanacaktır.
"Rusya çok büyüktür, Rusya çok güçlüdür, Rusyaya karşı mücadele etmek beyhude çabadır, Rusya'yla iyi geçinmek lazım, Diyasporada Rusya karşıtı eylemler yapmak anavatandakilere zarar verir" şeklindeki cümleleri hepiniz duymuşsunuzdur. Bütün bu yayılan propogandalar, inkar endüstrisinin Çerkes Halkının yokoluşuna yönelik operasyonlarıdır. Çünkü soykırımcıyı güçlü, Çerkes Halkını çaresiz olduğuna inandırıp, mücadele etmekten vazgeçirmenin araçlarıdır bu propogandalar.
    Ancak hiçbir inkarcı propoganda gerçeğin gizlenmesine yetmez. Haklı olan ve mücadele eden mutlaka birgün kazanır.
    Davamıza ve mücadelemize olan inancımız, Rusya yönetimini rahatsız etmekte ve yüreğine korku salmaktadır. Biz Rusya yönetiminden korkmuyoruz. Ama Rusya yönetimi bizden korkuyor.
    Bu herkes tarafından böyle biline!
    21 Mayıs sürgün ve soykırımı anma toplantıları bu yıl anavatanda, "Kafkas-Rus savaşlarında ölenleri anma" toplantılarına dönüştürülmüştür. Bu da inkar endüstrisinin ürettiği yeni argümandır. Soykırımı gizlemek için uydurulmuş ahlaksızca bir karartmadır. Ancak başlatılan bu karartma operasyonu gerek anavatanda, gerekse diyasporada boşa çıkarılacak ve deşifre edilecektir.
    İnkar endüstrisinin piyonlarının nasıl bir korku ve panik içerisinde olduklarını izledik geçtiğimiz günlerde hep birlikte. Anavatan xaselerinin İstanbulda "Suriye Çerkesleri ile ilgili toplantı" çağrısını engelleme telaşıydı bu. Bununla ilgili yaşanan süreci kısaca tekrar bir özetleyelim.
Biliyorsunuz Suriyede yaşanmakta olan dram konusunda hiçbirşey yapmadığı için ağır eleştiriler alan DÇB sonunda 29 Haziran tarihinde bir forum düzenledi. Kaffed, diğer ülkelerin diyaspora örgütleri ve anavatan xaseleri de bu foruma katıldı. Ancak anavatanda Suriye Çerkesleri ile ilgili en fazla emek harcayan, en büyük fedakarlıkları yapan Perit Xase  bu toplantıya davet edilmedi. Çünkü Perit Xase Rusya'nın sıcak bakmadığı bir kurumdu. Ama Perit Xase bu toplantıya davetli olmadığı halde katıldı ve zorla söz alarak konuştu. DÇB'nin forumunda dağ fare doğurdu ve hiçbir sonuç çıkmadı. Çünkü anavatanada Rusya'dan bağımsız ve Rusya'nın istemediği birşeyi seslendirebilmek mümkün değildi.
    Bunun üzerine 14 Temmuz tarihinde Maykop'ta toplanan anavatan xaseleri, bir koordinasyon kurulu oluşturup diyaspora örgütlerine İstanbul'da Suriye Çerkesleri konulu bir toplantı düzenleme çağrısı yaptı.
Bu toplantının yapılmasına ÇHİ, ÇERKES-FED ve DÇDK olumlu cevap verdi. Ancak bizim inkar endüstrisinin işbirlikçilerinde bir korku ve telaş başladı.
    Bu çağrıdan sonra telefonla defalarca görüştüğümüz Adığey Adığe Xase Başkanı Adam Bogus ve Karaçay-Çerkesk Adığe Xase Başkanı Muhammed Çerkes bu toplantının mutlaka yapılması gerektiği konusunda defalarca fikir beyan ettiler.
    Ancak daha sonra Adam Bogus ve Muhammet Çerkes'in İstanbul'a geleceğini farklı kanallardan öğrendik. Telefonla İstanbul'da görüşüp görüşemeyeceğimize dair sorularımıza kaçamak cevaplar aldık.
Ayrıntılarını Özgür Çerkes sütunlarında izlediğiniz, D.S.İ. Çamlıca tesislerinde Bogus ve Çerkes'in Kaffedcilerle yaptıkları toplantıdan sonra biz de görüştük. Telefonda bu toplantı mutlaka İstanbul'da yapılamalı diyen adamlar gitmiş, yerine dut yutmuş bülbüller gelmişti adeta. Yaptığımız görüşmede "düşünmek lazım ve kem küm"den öte bir şey söyleyemiyorlardı. Baskı altında olduklarını hissettiğimiz  için, kendilerini fazla zorlamadan D.S.İ.Çamlıca tesislerinden ayrıldık.
    Ancak biz, Bogus ve Çerkes'in kendi özgür iradeleri ile İstanbul'a geldiklerini düşünmüyoruz. Baskı ve tehditle İstanbula geldiklerini ve yine baskı ve tehditle toplantı kararından vazgeçirildiklerini, ayrıca hayati tehlike altında olduklarını düşünüyoruz.
    Maazallah İstanbul'da yapılacak Uluslararası bir toplantıda sadece Suriye Çerkesleri ile sınırlı kalınmaz, Soçi Olimpiyatları ve Çerkes Soykırımı gündeme gelebilir ve inkar işbirlikçilerinin Rusya nezdindeki itibarları sarsılabilirdi. Bunun için böyle bir toplantı ne pahasına olursa olsun engellenmeliydi.

    Şimdilik onlar böyle toplantıyı engelledik diye rahatça uyuyabilirler.

    Ama hiç merak etmesinler, inkar endüstrisinin patronları da, işbirlikçileri de bu toplantıyı engelleyemeyeceklerdir.



3521 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ETHEM’İN, GÖNEN BALCI KÖYÜ’NDEN ARAP MAHMUT’A MEKTUBU. - 19/08/2024
Çerkes Diaspora tarihinde Balıkesir’in Gönen ve Manyas Çerkeslerine uygulanmış asimilasyon, inkar ve imha politikaları anlaşılmadan Türkiye Çerkesleri’nin neden bu kadar yoğun bir biçimde yok olduklarını anlamak mümkün değildir.
SÜRGÜNDEKİ ETHEM’İN HATIRATI DOLAYISIYLA TÜRK ORDUSUNA YAZDIĞI BİLDİRİ - 27/07/2024
Bizlere kitaplarda Kurtuluş Savaşı, ya da İstiklal Harbi diye öğretilen şey aslında bir iç savaştır. Bu savaşta Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlılar, verilen iç savaşın yanında bir ayrıntıdan ibarettir.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR-3 - 01/07/2024
Çerkeslerin “Met Çunatuko İzzet” (Bilgin İzzet) dediği Yusuf İzzet Paşa, rafları kitap dolu bir odada Ethem beyi kabul etti. Solgun, halsiz görünüyordu. Heyecanlıydı, kalkarak Ethem beyi karşıladı, —“Memleketi bir felaketten daha kurtardın" dedi.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR – 2 - 14/06/2024
Ticaret basımevini satın alarak kurduğu Yeni Dünya gazetesini başyazarlıkla birlikte Arif Oruç beyin buyruğuna vermişti. Yeni Dünya, sırtını Ethem beyin askeri gücüne, ününe dayayarak komünizmi savunuyordu.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR - 03/06/2024
Ethem Bey’in iyi bir eğitimi olmadığı için onu eleştirenler, onun üstün meziyetlerinin farkında değildirler.
KIZILORDU KOROSU’NA GEÇİT YOK! - 25/04/2024
Her şeye rağmen bu konserlerin yapılmasında ısrar edilirse, Kızılordu Korosu'nu her şekilde protesto edeceğimizi ve pişman edeceğimizi de bilin!
ETHEM, CELAL BAYAR’A YAZDIĞI MEKTUPTA KÜRTLER İÇİN ÖZERKLİK, ÇERKESLER İÇİN AZINLIK HAKKI İSTEDİ. - 20/04/2024
Ethem meselesi bir çelişkiler yumağıdır. Ondan bir hain çıkarmaya çalışan güruh, onlarca kitap yazmasına rağmen henüz bunu başaramamıştır. Ondan bir kahraman çıkarmaya çalışanların eli de T.C. yasaları ve saldırıları nedeniyle bağlıdır.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİNE BİR BELGE DAHA - 13/04/2024
Çok net şekilde Şark-i Karibcilerin bunak paşalar diye suçladığı Çerkes Teavün Cemiyeti’nin, istisnalar hariç, Çerkeslik için hiç bir gelecek tasavvurunun olmadığını görüyoruz.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİ - 07/04/2024
Osmanlı döneminde Çerkesler iki önemli Cemiyet oluşturdular. Bunlardan birincisi 1908 yılında Çerkes Osmanlı paşaları tarafından kurulmuş olan “Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti”dir. İkincisi 1921'de“Şark-ı Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti"dir.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi