Ahlat sahip olduğu bir çok tarihi değer nedeniyle Türkler, Anadolu ve Türkiye tarihi için oldukça önemlidir. Uzun yıllar bölgedeki bir çok tarihi eser yeterince ilgi görmemiş olacak ki, görülen ihtiyaç üzerine 2010 yılında Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün bölgeye yaptığı ziyaretin ardından Ahlat ve civarı ilçelerin korunması için bir dizi eylem planı oluşturulması sağlanmıştır.(1) Böylece erken dönemlerden kalmalar da dahil bölgedeki tarihi yapıların korunması bu bölgenin kültür ve turizm değerinin arttırılması amaçlanmıştır.

Ahlat’ın Türk tarihi için ne ifade ettiğini az çok tarihten anlayanlar iyi bilir. Ne var ki Ahlatın sahip olduğu kültürel değerler sadece tarihi eserler ve mezarlardan ibaret değildir. Ahlat ve Adilcevaz bölgesi Çerkeslerin soykırım sonrasında vatanlarından çıkıp yerleştikleri ve onlarca köyde kendilerine yeni bir dünya kurmaya çalıştıkları bir bölgedir. Ne var ki 80 yıldır Ahlat ve Adilcevaz Çerkeslerinin yaşadığı yeni iç göçler ve ardından gelen terör ve yeni iç göçlerle birlikte köyler boşalmış ve bir grup Çerkes Ahlat merkezine yerleşmişlerdir.

Şimdilerde, yani 2011 yılında Ahlat Çerkesleri kültürlerini yaşatabilmek için bir Kafkas Kültür ve Yardımlaşma Derneği kurmuşlardır. Ne var ki Ahlat Çerkeslerinin dilsel ve kültürel asimilasyonu had safhaya ulaşmış bulunmaktadır. Bölgede yaşayan yüzlerce Çerkes içinde anadilini konuşabilen insan sayısı iki üç kişi civarındadır…

Ahlat’ın hemen yakınında Bingöl’de yaşayan Çerkslerin durumu ise çok daha kötüdür. Bingöl’ün Yedisu ilçesindeki Karapolat adlı Çerkes köyü PKK‘nın saldırıları ve adam öldürmeleri nedeniyle bundan 18 yıl önce boşaltılmıştır. Şimdi bu köyün Çerkesleri köylerine geri dönebilmek için devletten yardım istemektedirler…

Köyleri Terör Örgütü Tarafından Yakılan Bingöl’lü Çerkesler Devletten Yardım İstiyorlar

Şimdilerde Ahlat’ta ve bölgede yaşayan Çerkesler dillerini ve kültürlerini yaşatabilmek ve Bingölde yakılan köylerine devletin ilgisini çekmek adına Cumhurbaşkanlığının korumaya aldığı Ahlat’ta bir miting yapmak için hazırlanıyorlar. Seslerini devletlerine duyurmak istiyorlar. Tek istedikleri devletin kendilerini duyması…

Cumhurbaşkanlığı bu bölgenin Çerkeslerine sahip çıkmalıdır. Çünkü AKP hükümeti sadece bu bölgenin değil, tüm Türkiye Çerkesleri’nin demokratik açılım sürecindeki taleplerini reddetmekte, daha doğrusu Türkiye Çerkeslerini yok saymaktadır. Ahlat’ta yapılacak olan mitinge Çerkes Hakları İnsiyatifi olarak bizler de elimizden gelen desteği vereceğiz. Ancak Başbakan Erdoğan’ın bundan iki yıl önce ÇHİ tarafından yapılan anadili eğitimi ve TRT Çerkesçe yayını talebine karşılık olarak: “Şimdi de Çerkesler Başladı” dediğini henüz unutmuş değiliz.

AKP Hükümeti bu güne kadar.

-Alevi Çalıştayı Yapmıştır,

-Roman Çalıştayı Yapmıştır:

-Kürtlere karşı açılım politikası geliştirmiştir

Ancak Türkiye Çerkeslerini hiçbir surette muhattap almamıştır. Buna karşılık Türkiye Çerkesleri kendi Çerkes Çalıştayını kendileri yapmış ve sonuç bildirisini AKP Hükümeti adına Bülent Arınç’a teslim etmiştir. AKP Hükümeti Çerkes halkının sorunlarını çözmek adına hiçbir şey yapmamıştır. Bu süreçte elde edilen kazanımlar tamamen dolaylı yollardan elde edilen kazanımlar olmuştur.

Çerkes Hakları İnsiyatifi, Hükümetin Üstlenmediği

Çerkes Çalıştayını Yapmış ve Sonuç Bildirgesini

Hükümete Ulaştırmıştır.

Ahlat ve civarında yaşayan Çerkeslerin önümüzdeki günlerde gerçekleştireceği bu mitinge Çerkes Hakları İnsiyatifi olarak her anlamda destek vereceğiz. Ancak bu kez muhataplarımız arasında bugüne kadar sesimizi duymamazlıktan gelen AKP Hükümeti ile birlikte Ahlat’ı ve Ahlat’ın kültürel ve tarihi değerlerini koruması altına alan Cumhurbaşkanlığı makamı da olacaktır!

TRT Arapçayı açan hükümet, TRT Şeş adıyla Kürtçe yayın yapan hükümet, TRT Çerkesçe yayınları taleplerimize karşılık, Çerkeslerle görüşmek için randevu bile vermemektedir. Her fırsatta Çerkeslerin ne kadar medeni ve değerli bir halk olduğunu söyleyen TRT’den sorumlu Bülent Arınç ÇHİ’nin randevu taleplerine cevap bile vermemektedir.

Oysaki Türkiye Çerkeslerinin Türk Devletiyle kronikleşmiş bir çatışma yaşamıyor olması Çerkeslerin sorunları olmadığı anlamına gelmemektedir.  Tüm kurumlarıyla birlikte Türk Devleti’nin Çerkeslerle ilgili olarak bazı şeyleri iyi bilmesi gerekmektedir:

- Türkiye’de Çerkesler hiçbir Kürt köyünü yakmadılar,

- Türkiye’de Çerkesler Sivas’ta Alevileri yakmadılar,

- Türkiye’de Çerkesler Başbağlarda Sünnileri kurşuna dizmediler,

- Türkiye’de Çerkesler hiçbir asker ya da polise kurşun sıkmadılar,

- Üstelik Türkiye’de Çerkesler kurtuluş savaşında Türklerin ya da Kürtlerin ya da Alevilerin atalarından daha az savaşmadılar,

Türkiye Çerkesleri’nin eline bu ülkenin Kürtlerinin, Türklerinin ya da Alevilerinin kanı bulaşmadı.

Üstelik Türkiye Çerkesleri sadece ve sadece bu ülkenin vatandaşıdırlar. Ceplerinde başka pasaportaları yok. Öyleyse Türkiye’nin farklı farklı bölgelerinde ana dillerini unutan, kültürleri yok olan köyleri yakılan birbirinden kopmuş ve uzağa düşmüş biz Çerkesler artık sadece kendi köyümüzün ya da şehrimizin dertleriyle uğraşmayacağız. Topyekün Çerkes milletinin her nerede ne sorunu varsa onunla da ilgileneceğiz.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tüm  kurumlarıyla birlikte asıl muhatabımızdır.

Bu devlet, Ahlat’ın mezarlıklarını ve kalelerini kültürel değer olarak koruma altına alan devletse, ondan Ahlat’ın Çerkeslerinin ölmekte olan dilleri ve kültürleri için de taleplerimiz olacaktır.

Bu devlet, TRT Arapça ve TRT Kürtçe yayınları yapan devletse, ondan TRT Çerkesçe yayını da isteme hakkımız doğacaktır.

Bu devlet, kendisiyle onlarca yıl savaşan binlerce insanı öldüren terör örgütünün üyelerinin evlerine dönmeleri için projeler üreten devletse, o zaman da evleri terör örgütü tarafından yakılan, insanları kurşunlanan insanlarımızın sorunlarıyla da ilgilenmek durumunda olduğunu hatırlatmak durumundayız.

Bunun için yarın Ahlat’ta olacağız. Yok olan dilimiz ve kültürümüz için, yakılan köylerimiz için…

_____________________________________

 (1)http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1015298&CategoryID=97