• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi16
Bugün Toplam341
Toplam Ziyaret1062332
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Semerkew
Balkar Selçuk
selcuk@ozgurcerkes.com
Eski Devlet Toparlanırken!
03/03/2013

Esas olan devletinin sürekliliğidir. Bu nedenle AKP ile başlayan yeni dönemde Türk Devleti’nin kendi içindeki eski kuşak İttihatçı kadroları temizleyerek yola devam edeceği açıktır. Türk devleti kendi varlığını garanti altına almak için demokratikleşmeyi bile içine sindirebilir.

Şimdi ulus devletler küresel dinamiklere karşı yeniden örgütleniyorlar. Yaşanan küresel ekonomik kriz nedeniyle, ulus devletler için bir rahat nefes alma imkanı doğdu. Türkiye bu ekonomik krizi hafif yaralarla atlatırken oluşan bu fetret döneminde Kürt sorununu çözmek adına doğru zamanlamayla düğmeye bastı.

Kürt sorununda baştan beri ABD Kuzey Irak Kürtlerini ve Türkiye’yi marke ederken, Almanya merkezli AB Türkiye Kürtleri üzerinde projeler geliştirdi. ABD’nin Öcalan’ı Türkiye’ye vererek Alman merkezli AB’nin bu oyunda belirleyici olamayacağı gerçeğini herkese gösterdi. Şimdi AB ekonomik kriz içerisinde çırpınırken Türkiye doğru bir zamanlamayla Kürt tarafını masaya çağırdı. Bu durum en çok Almanya’yı rahatsız etmiş olmalıdır. Alman Şansölye’sinin son Türkiye ziyaretinde yaptığı konuşmalar Türk Devleti’nin Kürt sorununu çözme ihtimalinden duyduğu rahatsızlığı ve bu konuda istenilen düzeyde bir işbirliğine yanaşmayacağını gösterdi.

Fransa’nın bu konudaki tavrı açıkça kniktir. Türkiye’nin Frankofon Kuzey Afrika’da güçlenmesi ihtimaline karşı Kürt sorunun çözülmemesi için her türlü sorunu daha da derinleştirmeye çalışacağı açıktır.

Öcalan’la yapılan görüşmeler son yirmi yıl içerisinde özenle oluşturulmaya çalışılan Kürt Mandelası’nı hayli yıpratacağa benziyor. Çünkü görüşmeler üniter devlet ve demokratikleşme düzeyinden taviz verilmeyerek başlatıldı. Bu durum başlangıçtan beri silahlı eylemlerle kendisini dayatan, hiçbir demokratik reflekse sahip olmayan PKK’yı hayli zora sokacağa benzemektedir.

Siyasal Kürtüçülüğün ‘Önderlik’ kavramına yaptığı yatırım aslında diğer ‘Ulu Önder’lerin nasıl yapay bir şekilde oluşturulduğunu gösteren güncel bir deneyimdir. Tüm zamanların en akıllı, en bilge, en savaşkan, en yakışıklı, en sofistike önderi olarak dayatılan Atatürk’ün de böylesi bir mistifikasyona kurban edildiği açıktır.

Genelkurmayın geçen hafta içerisinde ortaya çıkan tahrifatlarını doğru okumak gerekmektedir. Anadolu’da yaşanan Kurtuluş Savaşını her zaman ve sadece ‘Atatürk ve Silah Arkadaşları’ düzeyinde tutan bu zihniyetin aslında en az Atatürk kadar İttihatçı ve Türkçü olan Çerkes Ethem’e uyguladığı sansür anlamlıdır.

Çerkes Adı Bir Hayalet Gibi İki Tarafa’da Kendisini Neden Dayatıyor?

Çözümü aranan sorun Kürt sorunu iken tarafların ikide bir Çerkesleri akıllarına getirmeleri ne kadar ilginç değil mi!

Aslında Çerkesleri çağıran ve onları bu tartışmalara malzeme yapan şey Zamanın Ruhudur. Her ne kadar Ankara merkezli federasyonlar Türkiye Çerkeslerini başarılı bir şekilde manüple etse de… Bu federasyonlar  Çerkeslerin demokratik  taleplerini en düşük düzeyden dillendirseler de; Çerkes adının kendisi artık hep bu tartışmaların bir kenarında duracaktır.

Çünkü Yeniçeri Ocağının lağvedildiği yıllardan bu yana Osmanlı ve Türk Devleti’nin savaşkan kadrolarını en çok besleyen halk Çerkes halkı olmuştur.

Şimdi Türk Devleti özellikle son 15 yıl içerisinde yaşanan bir dönüşümle daha Ala-Turcalaşmıştır. Bunun bir izdüşümü olarak yeni Devletle Çerkesler adına yeniden temas kurulması ve temel problemlerimizin anlatılması gerekmektedir. Çünkü dönüşen bu yeni Türk Devleti Çerkeslerin daha erken dönemlerde Sünnilik ve Türklük üst başlığında özümsendiği ve geriye sadece kültürel bir tortunun kaldığını sanmaktadır.

Bu bağlamdan olmak üzere Çerkesler merkezi İstanbul’da olacak yeni bir federasyon kurmalı ve bu dönemde Çerkes halkının taleplerini yeni Devlete anlatmalıdırlar. 

Türkiye Çerkeslerinin sadece Taha Akyol ve Aytunç Altındal gibi fenomenlerden ibaret olmadığı anlaşılmalıdır. Türkiye’de halen ana Çerkes toplumu ataları gibi Çerkestirler. Bu bağlamdan olmak üzere  ‘Türk Kimliği’ Çerkesler için bir üst kimlik değil, bir paralel kimliktir.

Türkiye Çerkesleri Türkleştirildikleri İçin Değil, Göçebe Olmadıkları İçin Uyumludur

Türkiye’de Çerkeslik Taha Akyol’un özenle iğdiş ettiği sosyolojik kavramlardaki gibi salt kültürel bir olgu değildir, aksine en az Türk ve Kürt kimlikleri ve kişilikleri kadar siyasal, tarihi ve reel bir olgudur.

Bununla birlikte Türk olmak ya da Türklük, aslında Türkiye Çerkeslerinin gündemine girmiş bir tartışma değildir. Bugün Çerkeslerin yoğun olarak yaşadığı hiçbir yerde böyle bir tartışma yoktur. Üstelik okumuş yazmış ulusalcı aydınlar dışındaki Türk halkı da pek ala Çerkeslerin Türk olmadıklarını bilir.

Ancak sanılanın aksine Türk olmamak ille de çatışmayı getirecek diye bir şey değildir. Tarihsel olarak Türkiye Çerkesleri ile Türk Devleti arasında bir oydaşma vardır. Ve taraflar birbirlerine ‘şuradan kalk, şuraya otur’ dememişlerdir. Gerçi Cumhuriyetin kurulduğu günden bu yana Türk Devleti diğer halklar kadar Çerkesleri de asimile etmek için yoğun çabalar harcamıştır. Ancak Türkiye Çerkeslerinin -dilsel ve kültürel olarak birçok şey kaybetmiş olsalar bile- Türkleştiklerini söylemek mümkün değildir. Bir şekilde bu tartışma Çerkeslerin anlamsız ve saçma bulduğu bir tartışma olarak kalmıştır.

Genelkurmayın Çerkes Ethem üzerine uyguladığı bu karartma Türkiye Çerkesleri ve Türk Devleti arasındaki bu oydaşmanın ve hukukun ihlalidir. Çerkesler Türk Devletinin kurumlarındaki bu akıl tutulmalarına ve hukuk ihlallerine alışkındırlar. Ancak bunu abartıp saçmalamanın da gereği yoktur. Zaten Genelkurmay kendi sitesindeki bu muharref resmi orjinaliyle değiştirmiştir. Umulur ki bu değişim zihinlerde de yaşansın.

Taha Akyol gibi düşünen ve Çerkes toplumunun sosyolojisi ve tarihi hakkında hiç bir şey bilmeyen yarı aydınların anlayamadığı şey şudur: ‘Biz Çerkesiz’ demek Siz ‘Türksünüz ve sizden nefret ediyoruz, siz kötüsünüz’ demek değildir. Biz Çerkesiz demek sadece biz Çerkesiz demektir.

Ne var ki Türkiye’deki Çerkes kimliği gündeme Kürt Sorunu üzerinden girdiği için olsa gerek bu nüans anlaşılamamaktadır.

Bir yerde ‘Çerkesler’de bizim kardeşimizdir’ denmeye başlanıyorsa orada bir çatışma başlamış demektir. Bu sözü en son Kaddafi, Misrata Çerkesleri için söylemişti. Ama bu onun sonunu değiştirmedi. Şimdi Türk ve Kürt kimlikleri aralarında yaşadıkları çatışmalarla yeniden evrilirken, hiçbir analitik yeteneği olmayan Türk yarı aydınlarının Çerkes kimliğini de, ya sadece kültürel bir tortu olarak kabul etmesi, ya da Türk kimliğinin bir izdüşümü olarak ele alması gibi çarpık bir durumla karşı karşıyayız.

Oysa Türkiye Çerkesliğinin de tıpkı Türkiye Türklüğü ve Türkiye Kürtlüğü gibi kendi tarihi vardır. Ve bu tarih kendi bağlamında ele alınmadıkça Çerkesler ‘devşirmeler’ ya da ‘potansiyel hainler’ olarak anılmaktan kurtulamayacaklardır.



4182 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Нарт Лъэпщ и Нэгъуджэр Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - II - 17/12/2016
уэ 1уэхур нахри гъэщ1эгъуэн зыщ1ыр Азтэкхэми Маяхэми ямейуэ, гъэ мин аджэ ипэ ящ1ауэ, ауэ зыщ1ари дымыщ1э мывэ гуэрхэм ящ1ы1уми Кецалкоатл и сурэтыр къагъуэтахэщ, ахэми нэгъуджэ 1улъу ик1ий жьак1э тету. Нэгъуджэр уеблэмэ оптикым и щ1эныгъэр пасэ лъэх
Нарт Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - I - 01/12/2016
Гъэщ1эгъуэнращи нобэ къасыху Кассит-Урарту-Хьаттихэм я Тещупк1э зэджэ тхьэпэлъытэр ди Нарт Сосрыкъуэу щытам зыми гу лъитакъым. Касситхэм Тещуп псалъэм крагъэк1ир Жьыбгъэ Кьезгъэпщэ жи1у аращ.
УСЭНШЭУ ДЫКЪАНЭМЭ! - 09/10/2016
Ди хэку дахэр, си уорейда ПщIэ имыIэу дгъэкIуэдай, ДызгъэкIуэдам, си уорейда КIуэдыкIейри къыхукIуэ.
Bugün Ben Mutlu Bir İnsanım! - 02/06/2015
Keşke Çerkes halkının yoğun olarak yaşadığı diğer illerden de adaylarımız olabilseydi. Ama o da olacak yakında. Buna eminim. Bu adı geçen illerde adaylarımızın Çerkes halkı tarafından benimsendiğini görmek beni herşeyden çok mutlu ediyor.
Heredot Cevdet, Recep Tayip Erdoğan ve Ahmet Duvutoğlu! - 22/05/2015
Cumhurbaşkanımız Putin'in Ermeni Soykırımını resmen tanıyor olmasına, “Putin'e darıldım!” diyerek karşılık vermişti. Demek ki cidden çok darılmış olacak ki daha kendisine gelememiş.
Gerekeni Gerektiği Zaman Yapmak; Ya da Labedeslerin Kaderi! - 12/05/2015
2015 Genel seçimlerine 25 gün falan kaldı. Bahaneler ve gerçekler arasındaki birçok Çerkes bu seçimde ÇDP’nin bağımsız Çerkes adaylarını mı destekleyecek; yoksa en rasyonal bahanenin arkasına mı saklanacak.
Uzunyayla'nın Son Klasik Kuşağı Hareketleniyor - 01/05/2015
Kendi kişisel kurtuluşunu elde etmekle yetinmeyen, halkına geri dönen bir kuşak bu kuşak. Köy köy gezen, kendi insanına şehirlerde kasabalarda ve ilçelerde ulaşmaya çalışan bu insanlar birlikte başarabilmenin imkanlarını arıyorlar.
Kronik bir Aydın Hastalığı Olarak : Sözlük ve Alfabe -I- - 26/04/2015
Sözlük ve alfabe hazırlamak ve bunun üzerinden kendini gerçekleştirmek Tanzimat döneminden kalma bir aydın saplantısıdır
Boyunun Ölçüsünü Vermekten Korkmak! - 20/04/2015
Orta yere çıkmak, boyunun ölçüsünü vermek ve alınan ölçüyü de bilmek zorunda olduğumuz bir yerdeyiz artık. Yani artık eskisi gibi iktidar ya da muhalefet partisinde es kazara bir iki Çerkes milletvekili var diye bu işten sıyrılmak mümkün değil.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi