• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam347
Toplam Ziyaret1062338
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Semerkew
Balkar Selçuk
selcuk@ozgurcerkes.com
Putin’in Amforaları
11/01/2013

Genel de Kafkasyalılara, özel de Çerkeslere olan nefretini ve düşmanlığını her fırsatta ortaya koyan Putin bugün Rusya Federasyonu’nun başında olmasa idi, belki de Suriye Çerkeslerinin anavatanlarına dönmeleri daha kolay olacaktı. Ne var ki Suriye Çerkesleri iç savaşın içinde kırılırken Putin Karadeniz’e dalarak su altından eski Hint-Avrupalı olduğunu iddia ettiği halklardan kalma kırık amforalar çıkarmakla meşgul.

Putin’e göre oralarda sadece Çerkesler yaşamamış, aslında bu topraklar eskiden beri Hint-Avrupalılara ait imiş. Aynı Putin bundan yıllar önce Khabardey-Balkar Cumhuriyetine bir ziyarette bulunmuş ve Khabardey topraklarına Çarlık Rusya’sı döneminde yapılan Zafer Takı’nın altından girmiş ve Çerkeslerle Ruslar arasındaki işgal eden ve işgal edilen gerçeğini bize hatırlatmıştı.

Bir ay kadar önce Türkiye’ye gelen Putin’in Türk devletiyle Kürtler ve Çerkesler bağlamında ne pazarlık yaptığını ise zaman içinde öğreneceğiz.

Rusya Federasyonu bütün gücüne ve azametine rağmen konu Kafkasyalılar ve Çerkesler olunca işgalci reflekslerinden başka bir refleks göstermiyor, gösteremiyor. Birkaç yıl önce Kafkas Dernekleri Federasyonu, kendi yayın organı olan Nart adlı dergide Putin’i kapak yapmıştı. Birkaç ay sonra ise FSB Rusya’ya giriş yapmak isteyen KAFFED başkanını yedi gün boyunca alıkoymuş ve ülkeye sokmadan sınır dışı etmişti.

Sonraki aylarda Türkiye’ye bir ziyarette bulunan Khabardey-Balkar Cumhurbaşkanı Arsen Kanoko, KAFFED Başkanı’nın Nart dergisindeki kapak resmi nedeniyle alıkonduğunu söyleyecekti. Rusya Federasyonu, konu Çerkesler olunca Putin gibi aslında oldukça medyatik olan, medyaya şov yapmayı seven bir devlet başkanının bir Çerkes Dergisinde kapak yapılmasını bile hazmedemiyordu. Aynı dönemde sırf bu kapak resmi yüzünden Khabardey-Balkar Cumhuriyetinin bütçesinin bile kısıtlandığı söylentileri yayıldı.

Aslında konu Çerkesler olunca Rusya Federasyonu’nun bu kadar irrasyonel davranmasının tek nedeni Çerkes halkına karşı işlediği soykırımın ve sürgünün farkında olmasından başka bir şey değildir. Bugün nüfusu bir milyonu bile bulmayan Khabardey-Balkar Cumhuriyetinde, olağan üstü hal ilan eden ve devlet terörünün her çeşidini kullanan ve Khabardey’de bir iç savaş ortamı yaratmak için bütün beşinci kol faaliyetlerini uygulayan Rusya Federayonu’nun bu kaba agresif davranışları orta ve uzun vadede Çerkes halkının bilinçlenmesinden başka hiçbir işe yaramayacaktır.

Bunun bilincinde olarak hareket eden Rusya Federasyonu, diaspora Çerkeslerini her anlamda kontrol ve denetimi altında tutarken tamamen reel politik bir refleksle Kafkasya’da yaşayan Çerkeslerin hayatları üzerinden diaspora Çerkeslerine şantaj yapmaktan da çekinmemektedir. Ne var ki Rusya Federasyonu’nun Çerkesleri Çerkesya’da, Kafkasya’lıları ise Kafkasya’da yenilgiye uğratması mümkün değildir.

Rusya Federasyonu ideolojik anlamda Kafkasya’da tamamen yenilgiye uğramıştır. Buna karşın Kafkasya içerisinde “böl ve yönet, ateş ve kılıç” politikasına devam ederken, yurt dışına da Kafkasyalıların Radikal İslamcılığı üzerinden mesajlar vermekte ve öldürmelerini ve sürek avlarını meşrulaştırmaktadır. Bunu yaparken de Çeçenistan’da sözde yeryüzü cenneti olacak bir Kafkasya Dubaisi yaratmak için petro-rubleleri sonuna kadar harcamaktadır.

Ne var ki özelde Çerkesya, genelde ise tüm Kafkasya Rus Emperyalizminin kendisine biçtiği sınırları her geçen gün daha çok zorlamakta ve geriletmektedir. Bunun en güncel örneklerinden birisi Krasnador Kray bölge valisinin yaptığı açıklamalarda görülmektedir: “Krasnodar Kray’ın sık sık milliyetçi açıklamalarla gündeme gelen valisi Aleksandr Tkaçev, Ağustos başında Kafkasyalı göçmenlerin Kuban’a yerleşmelerini engellemek için yeni bir metot geliştirdi: Bin kişiden oluşan Kazak birlikleri… Tkaçev özetle, yüzyıllar süren bir ‘çabanın’ sonucu olarak Krasnodar Kray bölgesinde Rus ve Kazaklar lehine sağlanan nüfus üstünlüğünün korunması ve bunun için Kafkasyalıların göçünün önüne geçilmesi gerektiğini söyledi. Bu arada Stavrapol Kray’ın eskiden olduğu gibi Kafkasyalılar için ‘filtre’ görevi görmediğinden yakındı. [1]  

Kuban, Çerkesya’nın kalbi ve kaynağıdır aslında. Kuban bölgesini hesaba katmadan ne Çerkeslerin, ne de Kafkasya’nın tam bir tanımı ve tarihi çıkarılamaz.

Vahabilik-Haricilik ve Selefiliğin Çerkesya’ya Vadettiği Tek Şey:

 Ölümün Pornografisi

Ne yazık ki ufacık bir ülke olan Khabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde Rus Emperyalizminin tüm bu baskıları yetmiyormuş gibi şimdi bu küçük ülke Vahabi-Harici-Selefi terörizminin saldırılarına da maruz kalmaktadır. Rus işgalinin tarihsel olarak Kafkasya’da ve Çerkesya’da yarattığı yıkım ve nefreti mükemmel bir şekilde manuple eden bu ultra Arap milliyetçisi ideoloji, İslamı bir din olmaktan çıkarıp bir savaş ideolojisi haline getirmiş ve bu haliyle cinayetlerini Kur’an’dan ayetler ve yüksek sesle okunan tekbirlerle dayatmıştır.

Çerkesya’da öldürdüğü gazetecilerin, akademisyenlerin, iş adamlarının ve sokak satıcılarının yahut falcıların resimlerini kendi internet sitesinden yayınlayan, üzerine öldürüldüklerini ifade eden kırmızı çarpı işareti atılmış bu resimlerle birlikte, altında içinde bolca “kafir”, “münafık”, “mürted” kelimelerinin geçtiği yazılarla tiradlar çekmekte ve cinayetlerinin propagandasını öldürülme anlarıyla birlikte içinde tekbirlerin ve Kur’an’dan ayetlerinde bulunduğu kanlı kiliplerle bize izlettirmektedir.

Çatışmalarda ölmüş insanları kanlı cesetleri, organları parçalanmış ölü bedenlerin teşhiri ve ölümün “şehid inşaalah” diyerek kutsandığı, hayatın ve yaşamın değil ölümün dayatıldığı travmatik bir islam anlayışıyla karşı karşıyayız.

Tarihten ve zamandan kopuk anakronik bir İslam ve cihat ideolojisiyle örgütlenen bu harici selefi gruplar Kafkasya’nın tarihinde bugüne kadar hiç görülmemiş bir yıkıma neden olmaktadır. Vahabilik kendi ana vatanı olan Suudi Arabistan’da bir İngiliz projesi olarak ortaya çıkmış ve son kertede Kur’an’dan ve İslam dininden ultra bir Arap milliyetçiliği üretmiştir.

Bu haliyle bu cinayetler tam da Putin Rusyası’nın istediği puslu ortamı sağlamaktadır. Bir yandan slovikler, diğer yandan vahabi-hariciler istedikleri zaman istedikleri kişiyi ve fırsat buldukça da birbirlerini öldürmektedirler.

Bu arada Khabardey halkının içinden çıkan kanaat önderleri, iş adamları akademisyenler ya da din adamları da tek tek ya öldürülmekte ya da tedhiş eylemlerine maruz kalmaktadırlar. Şüphesiz bu öldürmeler en çok Khabardey’deki FSB’nin gizli operasyonlarıyla gerçekleştirilmektedir.

Khabardey’deki sıradan dini hassasiyeti olan kişilerin bile eli silahlı terörist muamelesi görmesi ve onlara vahabi-selefi terör örgütlerinden başka gidecek yer bırakılmaması gibi planlı bir psikolojik harekât yürütülmektedir.

Tüm bu çatışmalar Çerkesya’nın işgal altındaki topraklarında Soçi’de yapılacak olan 2014 Olimpiyatları öncesinde Çerkeslerin en yoğun olarak yaşadığı Khabardey’den çıkacak olası her türlü sivil-demokrat gücün daha doğmadan yok edilmesi amacını da gütmektedir. Tüm bu olumsuz durumlara rağmen Kafkasya Çerkesleri siyasal ve toplumsal anlamda kendisiyle bütünleşmiş ve tarihi olarak yaşadığı soykırım ve sürgünü dile getirecek güçlü ve karizmatik bir lider kadrosuna henüz sahip değildir.

 

          Diaspora Çerkesleri ve Rusya Federasyonu Arasındaki Erken Oslo Süreci

Bununla birlikte hem diaspora, hem de Çerkesya’nın Çerkesleri uzaktan da olsa birbirini yoklamakta ve sinerjik bir süreç yaşanmaktadır. Rusya Federasyonu bu sinerjiyi kırmak adına bir yandan Vatana İhanet Yasası’nı çıkarırken, diğer yandan da Türkiye’deki Rusya Başkonsolosluğu üzerinden Diaspora Çerkesleriyle doğrudan temaslar kurmaktadır.

Bu bağlamdan olmak üzere Rus Başkonsolosu Alexey Erkhov’un Çerkes Hakları İnsiyatifi’yle yaptığı görüşme aslında bir anlamda Çerkes Diasporası ile Rus Devleti arasında yaşanmış bir erken Oslo Süreci’dir.  Ne var ki Rusya Federasyonu’nun bu hamlesini sorunu çözme ya da soykırıma ve sürgüne tabi tuttuğu Çerkes diasporasının taleplerini dinlemek olarak almak mümkün değildir.[2]  

Bu girişim daha çok diaspora Çerkeslerinde hızla yükselen, çok merkezli, siyasal talepleri olan, soykırım ve sürgünü baz almış yeni nesil yapıları anlama, çözme ve manuple etme ayağının bir ilk adımı olarak ele alınabilir. Rusya Federasyonu’nun Türkiye’deki Çerkes diasporasına karşı geliştirdiği bu tavır yumuşak güç olarak okunabilir.

Rusya Federasyonu’nun aynı yumuşak gücü Türkiye’deki Çeçen diasporasına göstermediği açıktır. Aynı Rusya Federasyonu’nun Türkiye’de yaşayan ve I. ve II. Çeçen-Rus Savaşlarından sonra oluşan Çeçen diasporasına uyguladığı “tespit et ve yok et” stratejisini, ateşli silahlarla alenen ve zehirleyerek ya da trafik kazlarıyla üstü örtük bir şekilde öldürdüğü Çeçenleri de unutmamak gerekmektedir. Ancak Rus gizli servisleri birkaç istisna dışında bu cinayetleri belki de örnek olması için alenen ateşli silahlarla ya da bombalamalarla gerçekleştirmektedir.

Mesut Yılmazlı dönemlerde Türkiye ile Rusya Federasyonu arasında oluşan dengeler nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti egemenlik alanları içerisinde yaşanan bu operasyonlara engel olmamıştır. Bunda Rusya Federasyonu’nun Çeçenleri PKK ile özdeş tutması ve masaya öyle oturmasının da etkisi olduğu söylenebilir. Aynı kartı Rusya Federasyonu Çerkeslerle ilgili olası problemler için de saklı tutmak isteyecektir.

Önümüzdeki dönemde ÇHİ’nin ya da Türkiyeli diğer Çerkes dinamiklerinin birlikte ya da bağımsız bir şekilde Çerkes Soykırımını TBMM’ne getirmesi olasılığı vardır.

 

Türk Devleti Apriori Bir Şekilde Soykırım Kelimesinden Hoşlanmaz

Sonuçta olası bir tercih durumunda Türk Devleti’nin Türkiye Çerkesleri’nin talepleriyle ilgilenmek yerine Rusya Federasyonuyla anlaşması ya da karşılıklı olarak sahip oldukları toplumsal penatrasyonları susturmaları konusunda oydaşmaları olasıdır. Sonuçta Çerkesler Türk devletine sadece vatandaşlık bağıyla bağlıyken, Rusya Federasyonuyla Türk devleti birbirlerine milyarlarca dolarlık ticaret hacmiyle bağlıdır.

Ayrıca Türkiye Çerkesleri hali hazırda Millet Meclisinde kendi problemlerini gündeme taşıyacak Çerkes milletvekillerine sahip değildir. Önümüzdeki günlerde oluşacak Türkiye Milletvekilliği sisteminin bu bağlamdan olmak üzere erkenden etüt edilmesi ve İstanbul ve Ankara merkezli Çerkes STK’larının bu konuda oluşturacakları olası sinerji önemlidir.

Ancak ne olursa olsun TBMM’de Çerkes Soykırımı’nın dile getirilebilmesinde en büyük engel İslamcı-Ulusalcı ve Milliyetçi kadrolar, yani AKP-CHP ve MHP olacaktır. Her üç parti için de soykırım kelimesi belalı bir kavramı ifade ettiği için ve Ermeni Soykırımı’nı akla getirdiği için, böyle bir gündeme dahil bile olmayacaklardır.

Türkiye’deki bu belirsizliklere rağmen Gürcistan’ın Çerkes soykırımını resmen tanıması ve sonrasında yaşanan gelişmeler bu konuda ABD ve Avrupa’nın Türkiye Cumhuriyetinden daha çok konuya yakın durduklarını göstermektedir. Rusya Federasyonu hızla üniterleşirken Kafkasya’daki cumhuriyetleri de aynı hızda yok etmektedir. Bu durum Rusya Federasyonu ile küreselleşmeci dinamikler arasında bir çatışmaya neden olmaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Çerkes Soykırımı dahil bir çok hassas konuda küresel dinamikler, Rusya Federasyonu’nu sıkıştırmaya devam edecektir. Ne var ki şu anki küresel ekonomik kriz ve Rusya’nın elindeki somut yeraltı zenginlikleri şimdilik Rusya’yı küreselleşme karşısında güçlü kılmaktadır. Ancak küresel krizin atlatılması ve sonrasında üniter devletlerin yaşayacağı dönüşüm tüm riskleriyle birlikte Rusya Federasyonu’nu da beklemektedir.

Rusya Federasyonu’nun Kafkasya’da uyguladığı demokrasisiz yönetime bir de ekonomik dengesizlik eklenince, kitleleri denetim altında tutmak için devlet teröründen başka bir çıkar yol kalmamıştır. Dolayısıyla Rusya Federasyonu şu anda Kafkasya için uyguladığı sömürge tipi bölge valilikleri uygulamasından ve gerçek ekonomik atılımlarla değil de, merkezden fonlanan, rüşvetle ve yapay mafyatik oligarklarla ayakta tutmaya çalıştığı Kafkasya’yı bu şekilde uzun süre elinde tutamayacaktır. Bunun farkında olan Rusya Federasyonu kısa ve orta vadede Kafkasya’da uyguladığı devlet terörünü terk etmeyecektir.

Buna karşılık Türkiye’nin görece daha demokratik olan yapısı Türkiye Çerkeslerinin orta ve uzun vadede daha örgütlü ve Rusya açısından daha çok “sorun yaratan” bir sürece doğru evrilmesine neden olacaktır. Özellikle de Suriye Çerkeslerinin içine düştüğü açmaz ve Rusya Federasyonu’nun bu konudaki bilinçli umursamazlığı, hem diaspora Çerkesleri, hem de Çerkesya Çerkesleri için bir turnusol kağıdı işlevi görmektedir. Suriye’den çıkan her Çerkes tüm Çerkes dünyasına aynı zamanda Çarlık Rusya’nın uyguladığı soykırım ve sürgünü bir kez daha hatırlatmaktadır. Buna yaklaşan Soçi Kış Olimpiyatlarının yarattığı gerginlik de eklendiğinde, önümüzdeki dönemde Rus Konsolosluğunun diaspora Çerkesleriyle daha çok görüşme yapmak zorunda kalacağını söylemek zor olmayacaktır.



[1] http://www.ajanskafkas.com/haber,28665,2012ye_bakis_rusyada_kafkasyali_olmak.htm

[2]http://www.cerkeshaklari.com/?Syf=18&Hbr=439383&/Rusya-Federasyonu- C4%B0stanbul-  a%C5%9Fkonsolosu-Alexey-Erkhov,-%C3%87erkes-Haklar%C4%B1-%C4%B0nisiyatifi- %C3%BCr%C3%BCtme-Kurulu-%C3%9Cyeleri-Murat-%C3%96zden,-Kenan-Kaplan-ve-Erol-Karayel-ile-%C4%B0stanbul-Pera-Palas

 



5825 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Нарт Лъэпщ и Нэгъуджэр Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - II - 17/12/2016
уэ 1уэхур нахри гъэщ1эгъуэн зыщ1ыр Азтэкхэми Маяхэми ямейуэ, гъэ мин аджэ ипэ ящ1ауэ, ауэ зыщ1ари дымыщ1э мывэ гуэрхэм ящ1ы1уми Кецалкоатл и сурэтыр къагъуэтахэщ, ахэми нэгъуджэ 1улъу ик1ий жьак1э тету. Нэгъуджэр уеблэмэ оптикым и щ1эныгъэр пасэ лъэх
Нарт Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - I - 01/12/2016
Гъэщ1эгъуэнращи нобэ къасыху Кассит-Урарту-Хьаттихэм я Тещупк1э зэджэ тхьэпэлъытэр ди Нарт Сосрыкъуэу щытам зыми гу лъитакъым. Касситхэм Тещуп псалъэм крагъэк1ир Жьыбгъэ Кьезгъэпщэ жи1у аращ.
УСЭНШЭУ ДЫКЪАНЭМЭ! - 09/10/2016
Ди хэку дахэр, си уорейда ПщIэ имыIэу дгъэкIуэдай, ДызгъэкIуэдам, си уорейда КIуэдыкIейри къыхукIуэ.
Bugün Ben Mutlu Bir İnsanım! - 02/06/2015
Keşke Çerkes halkının yoğun olarak yaşadığı diğer illerden de adaylarımız olabilseydi. Ama o da olacak yakında. Buna eminim. Bu adı geçen illerde adaylarımızın Çerkes halkı tarafından benimsendiğini görmek beni herşeyden çok mutlu ediyor.
Heredot Cevdet, Recep Tayip Erdoğan ve Ahmet Duvutoğlu! - 22/05/2015
Cumhurbaşkanımız Putin'in Ermeni Soykırımını resmen tanıyor olmasına, “Putin'e darıldım!” diyerek karşılık vermişti. Demek ki cidden çok darılmış olacak ki daha kendisine gelememiş.
Gerekeni Gerektiği Zaman Yapmak; Ya da Labedeslerin Kaderi! - 12/05/2015
2015 Genel seçimlerine 25 gün falan kaldı. Bahaneler ve gerçekler arasındaki birçok Çerkes bu seçimde ÇDP’nin bağımsız Çerkes adaylarını mı destekleyecek; yoksa en rasyonal bahanenin arkasına mı saklanacak.
Uzunyayla'nın Son Klasik Kuşağı Hareketleniyor - 01/05/2015
Kendi kişisel kurtuluşunu elde etmekle yetinmeyen, halkına geri dönen bir kuşak bu kuşak. Köy köy gezen, kendi insanına şehirlerde kasabalarda ve ilçelerde ulaşmaya çalışan bu insanlar birlikte başarabilmenin imkanlarını arıyorlar.
Kronik bir Aydın Hastalığı Olarak : Sözlük ve Alfabe -I- - 26/04/2015
Sözlük ve alfabe hazırlamak ve bunun üzerinden kendini gerçekleştirmek Tanzimat döneminden kalma bir aydın saplantısıdır
Boyunun Ölçüsünü Vermekten Korkmak! - 20/04/2015
Orta yere çıkmak, boyunun ölçüsünü vermek ve alınan ölçüyü de bilmek zorunda olduğumuz bir yerdeyiz artık. Yani artık eskisi gibi iktidar ya da muhalefet partisinde es kazara bir iki Çerkes milletvekili var diye bu işten sıyrılmak mümkün değil.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi