• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi11
Bugün Toplam383
Toplam Ziyaret1062374
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Semerkew
Kenan Kaplan
meretukokenan@hotmail.com
Yeni Güvenlik Konsepti ve Azınlık Hakları
17/02/2012

Ak Parti iktidarı yeni anayasa yapım sürecini demokratik açılım çalışmalarıyla destekleyerek özgürlükleri önceleyen bir politika izlerken, Oslo sürecinin başarısızlığa uğrayarak deşifre olmasıyla birlikte politika değişikliği yaparak, yeni bir güvenlik konsepti uygulamaya koydu. 
Hükümet ve iktidar partisi yetkililerinin açıklamalarından anlaşılıyor ki, yeni güvenlik konseptine göre demokratik açılım sürecinde frene basılacak, taleplerini terör yöntemleri kullanarak gündeme getirmeye çalışanlar muhatap alınmayacak ve bunlarla sonuna kadar mücadele edilecek. Teröristle vatandaş birbirinde ayrılarak ne gerekiyorsa yapılacak.
Demokratik açılım süreciyle yapılması planlanan açılımlar ise yeni anayasa yapım süreci sonrasına bırakılacak. Kısacası yapılacak olan yeni anayasa ile özgürlüklerin sınırları belirlenecek, belirlenen bu sınırlar da yapılacak açılımların sınırlarını belirleyecek.
Ak Parti iktidarının bu politika değişikliğinde iç dinamiklerinin ne denli etkili oldugu son günlerde yaşanan MİT, EMNİYET, YARGI çatışmasıyla ortaya çıkmıştır. Görülmektedir ki ''Ak Parti, devlet ve medya'' içinde yapılanmış olan bir organizasyon, iktidarın başta Kürt sorunu olmak üzere azınlıkların sorunlarını barışçı yöntemlerle çözme iradesine karşı koymuş, hatta işi MİT üzerinden Başbakanı yargılatmayı düşünebilecek kadar ileri götürebilmiştir.
AK parti iktidarından bu süreçte yeni açılım paketleri beklemek kendimizi aldatmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Ak Parti ve Ak Parti iktidarı bu süreçte bir iç hesaplaşma yaşayacaktır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yaşananları görmezde gelmesi ve hazmetmesi mümkün değildir. İnanıyoruz ki bu sürecin sonunda demokrasi karşıtları tasfiye edilecek ve özgürlükleri önceleyen politikalar ve açılımlar hayata geçirilecektir.
Yaşanan bu süreç bir turnusol görevi yapmış, kimilerinin gerçek yüzünü ortaya çıkarmıştır. Bundan sonra ülke insanımız da artık kendini sorgulayacak, inancına hizmet ettiğini düşünürken, aslında nelere alet olduğunun farkına varacaktır. Artık maskelerin ardındaki yüzler deşifre olacaktır.
Evet, bir süreliğine de olsa azınlık hakları ile ilgili açılımlar ne yazık ki askıya alınmıştır. Bu süreçte Çerkesler olarak yapmamız gereken şey özgürlüklerden ve ileri bir demokrasiden yana tavır koyarak Türkiye'nin demokratik dönüşümüne katkı sağlamaktır.
Eğer, dilimizi, kültürümüzü, kimliğimizi yaşatmak, varlığımızı geleceğe taşımak istiyorsak, Çerkes varlığını ve taleplerini görünür kılacak eylemleri ve çalışmaları anayasa yapım süreci boyunca yoğunluk kazandırarak sürdürmeliyiz.
Bizim bu çalımalarımız ve çabalarımız Türkiye'nin demokratik dönüşümüne ivme kazandıracak, demokrasi yandaşlarına güç verecektir.
Her çerkes artık kimlik bilinciyle hareket etmek ve kendi duruşunu kimlik bilinciyle yeniden değerlendirmek zorundadır. Çerkesler olarak artık hata yapma lüksümüz yoktur. Zira, asimilasyon sürecimizde intikaları oynuyoruz.
25- 26 Şubat tarihlerinde Kocaeli Üniversitesi Derbent Uygulama Oteli'nde yapılacak olan Çerkes Çalıştayı, Çerkeslerin varlık mücadelesinde yeni bir dönüm noktası olacaktır. Çerkesler bu çalıştayla; kimlikleriyle var olma ve varlıklarını geleceğe taşıma iradelerini güçlü bir şekilde devlete, hükümete ve siyasi partilere deklare edeceklerdir.
Çerkeslerin Devletle, Türkiye'nin toprak bütünlüğüyle ilgili bir problemleri yoktur. Çerkeslerin problemi antidemokratik, ulusalcı devlet ideolojisi iledir. Çerkeslerin talepleri tüm ileri demokrasilerde insan haklarının gereği olarak hayata geçirilmiş taleplerdir.
Bu talepleri gerekçe göstererek Çerkesleri bölücülükle suçlayanlar, demokrasiden ve insanlıktan nasibini almamış gerçek bölücüdürler.
Çerkesler, Ruslarla dinlerini, dillerini, kültürlerini,etnik kimliklerini kaybetmemek için verdikleri savaş sonucu soykırıma uğrayarak, zorunlu sürgünle halifenin topraklarına geldiler. Osmanlı için Balkanlarda, Çanakkale'de, Sarıkamış'ta kan verdiler can verdiler. Cumhuriyetin kuruluşuna kanlarıyla, canlarıyla öncülük ettiler. Eğer dillerini, kültürlerini, etnik kimliklerini inkar edecek olsalardı zaten Ruslarla savaşmaz, bu soykırımı ve sürgünü yaşamazlardı. Bu nedenledir ki; kimse bizim etnik kimliğimizi, dilimizi, kültürümüzü inkar etmemizi beklemesin ve bunun üzerine hesaplar yapmasın, gönüllü olarak asimile edilebileceğimizi düşünmesin. Hem zaten bizim asimile olmamız Türkiye'nin lehine değil, aleyhine sonuçlar doğuracaktır. Asimilasyonun insanlık suçu olduğu da unutulmamalıdır. 
Çerkeslerin talepleri demokrasinin ve insan haklarının gereği olarak karşılanması gereken taleplerdir ve Çerkesler taleplerinin mücadelesini demokratik yöntemlerle vermektedirler. Kimsenin bu telepleri nedeniyle Çerkesleri karalamaya hakkı yoktur. Yine hiç kimsenin başka bir etnik gurubun taleplerini bahane ederek Çerkeslerin taleplerini görmezden gelmeye hakkı yoktur.
Çerkesler olarak Devlete, Hükümete, Siyasi Partilere sesleniyoruz: Dilimizi, kültürümüzü, kimliğimizi korumamıza yardım edin. 
Türkiye'nin, farklılıklarını kabullendiği, sevdiği, korumak için pozitif ayrımcılık yaptığı aydınlık günleri de görebilmek dileğiyle.
Vorepsov Adiğağer!



3103 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ÇERKESLERİN VAROLUŞ MÜCADELESİ - 24/01/2022
Devletimiz, Çerkeslerin varlıklarını yaşatmak, geleceğe taşımak ve atavatanlarına sahip çıkabilmek adına farklı arayışlar içine girmelerine yol açabilecek bir duyarsızlık içinde olmamalıdır.
Çerkes Soykırımının 150. Yılında “Asimilasyona Hayır” Diyen Çerkesler ÇDP’yle “Biz de Varız” Diyecek - 01/06/2014
İnanıyoruz ki hayalini kurduğumuz geleceğin Türkiye’sinde Çerkes Halkı ve ÇDP belirleyici unsurlar olacaklardır.
Sevgili Faruk Dok, - 14/04/2014
Son telefon görüşmemizde, “Çerkesleri dilinden, kültüründen, kimliğinden, tarihinden, anavatanından soyutlamayı amaçlayan, Çerkes Halkına iradesi dışında başkalarınca belirlenen, sınırları çizilmiş bir yaşam tarzını kabullenemiyorum” demiştin.
Sayın Süleyman Soylu, - 02/02/2014
Bundan sonra da bu görmezden gelme tavrı devam edecek olursa Türkiye'nin en büyük üçüncü etnik unsuru olan Çerkes Halkı’nın politik tercihlerinin de buna göre şekilleneceğinin bilinmesi gerekiyor.
Kimliğimizi Ne Cemaatlere, Ne De Başka Bir Etnik Kimliğe Feda Etmeyeceğiz! - 15/01/2014
Çerkes Halkı; kendi dili, kültürü, kimliğiyle eşit vatandaş olmak, varlığını geleceğe taşımak istiyorsa Türkiye’de ki en büyük üçüncü etnik unsur olarak siyasal gücünün farkına varmalıdır.
Çoğulcu Demokrasi Hareketi - 20/11/2013
Çerkes Halkının kendine olan inancı ve geleceğine olan güveni tamdır. Halkımız geleceğin Türkiye’sinde kendi dili, kültürü ve kimliği ile eşit vatandaşlar olarak yaşama iradesini ortaya koymuştur.
Toplumsal Hastalıklarımız - 11/11/2013
Çerkes halkının gerçek evlatları artık inisiyatifi ele almalıdır. Umudumuz ve geleceğimizi inşa edecek olanlar onlardır.
Demokratik Açılım Paketi Çerkeslere Ne Diyor? - 02/10/2013
Açıkça görülüyor ki; devlet ve siyasi iktidar, varlıklarının ve taleplerinin mücadelesini verenleri muhatap alıyor ve haklarını veriyor; varlık mücadelesi vermeyenleri ve talep etmeyenleri Türk sayıyor, yok sayıyor.
Sayın Başbakan’a Duyurulur ! Çerkeslerin de Demokratikleşme Paketinden Beklentileri Var. - 27/09/2013
Ama artık Çerkes halkı, siyasal yaşamda kendisini temsil edecek bir yapı ortaya çıkarabilecek siyasal bilince ve olgunluğa erişmiştir. En kısa zamanda organize olmak ve göz ardı edilen hassasiyetlerini siyasal platformlara kendisi taşımak zorundadır.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi