Demokrasi mücadelesinde başkalarının mücadele etmesini bekleyip, sürecin
sonunda hak almayı umanlar büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaktır. Her
kesim doğal olarak kendi haklarına öncelik vermektedir. Çünkü Türkiye'de tüm kesimler son derece yorgun, yaralı ve fazlasıyla hırpalanmış durumdadır.
Fazlasıyla hırpalanmış farklı kesimlerin diğer kesimlerin sorunlarını çözecek ne bilgi birikimi, ne gücü, ne de örgütlülüğü vardır. Toplumdaki her farklı kesim kendi sorunlarını öncelediğinde zaten demokrasiye de katkı sunmaktadır.

Çerkesler'in bazı kesimleri “Türkiye Avrupa Birliği'ne girerse Çerkesler'in de sorunları çözülecektir” demektedir. Bu yaklaşım son derece eksik ve yanlıştır. Çünkü Türkiye'nin demokratikleşmesi için Avrupa Birliği'yle etnik anlamda görüştüğü fasıllar Kürtler, Aleviler ve Romanlar üzerinden yürütülmektedir. Bu denklemde maalesef Çerkesler yoktur.
Bu denkleme Çerkesler'in dahil edilebilmesinin tek yolu “Çerkes Meselesi”nin görünür kılınmasıdır. Bu da ancak meydanlara çıkmakla olur. Çerkes Hakları İnisiyatifi bu iradeyi ortaya koyarak “Çerkes Meselesi”ni kamuoyu gündemine taşıdı.

Çerkes Hakları İnisiyatifi bu mücadeleyi başlatırken, aslında toplumun farklı kesimlerinden ve devletten daha fazla direnç bekliyordu. Merkez medya Çerkesler'in eylemlerini görmezden gelirken, internet medyasında 550'nin üzerinde haber sitesinde yer aldı. Bu haber sitelerinin beş tanesi olumsuz tepki verdi. Geriye kalan 545 site ya yorumsuz, ya da destekler nitelikte
verdi Çerkes mitinglerini.

Başbakan olumsuz tepki vermesine rağmen, görüşülen siyasi partiler “Çerkes Meselesi”ne sıcak yaklaşmaktadır. Toplumun sol, liberal, islamcı ve etnik kesimleri son derece sıcak ve dayanışmacı bir tavır ortaya koymuştur.
Yaşadığımız bu süreçte en büyük şaşkınlığı böyle bir öngörüleri olmayan Çerkes kurumları yaşadı.

Ancak geçen bir yıl sonrasında görüyoruz ki ÇHİ'nin söylemleri kurumlarımızın da söylemleri haline geliyor. Bu bile tek başına halkımız adına önemli bir kazanımdır.
2012 yılında gerçekleştirmeyi planladığımız Çerkes Çalıştayı (Lejen xase), Kayseri Mitingi ve Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti'nin eğitim projesi halkımız için can suyu olacaktır.

Anadolu topraklarında Ubixçe yok oldu. Gerekli önlemler alınmazsa Adığece, Abazaca ve diğer Kuzey Kafkasya dillerini de aynı akıbet beklemektedir. Devletten pozitif ayrımcılık istemenin şimdi tam sırasıdır. Türkiye yeni anayasa sürecini tamamlamaya çalışırken sesimizi yükseltmenin tam zamanıdır.

Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda en büyük mücadeleyi veren Kürtler ve Aleviler henüz yasal dayanağı olan hiçbir hak elde edememişlerdir. TRT 6 (TRT Şeş) ve TRT Arapça idari kararla kurulmuştur. Yine idari bir kararla bir günde kapatılabilirler.
Aleviler ise örgütlü bir mücadele sürdürmelerine rağmen bugüne kadar devletten yasal anlamda hiç birşey elde edememişlerdir.
Bu kadar örgütlü ve kitlesel mücadele veren topluluklar bir şey elde edememişken Çerkesler'in miting yapmasının “zamanının gelmediği”, “yerinin uygun olmadığı” ve “risk taşıdığı” gibi bahaneler asla kabul edilebilir değildir.

Çerkes Hakları İnisiyatifi (ÇHİ) programını büyük bir kararlılık içinde uygulayacaktır. 25 - 26 Şubat tarihlerinde Kocaeli Derbent Otel'de gerçekleştirilecek olan ÇERKES ÇALIŞTAYI (LEJEN XASE) da Çerkesler'in diaspora tarihinde bir ilk olacaktır.

Çerkes Çalıştayı'na davet edilen yazar, akademisyen, gazeteci ve aydınlar büyük bir memnuniyetle davetimizi kabul etttiler. Programı uygun olmadığı için katılamayanlar üzüntülerini dile getirdiler. Hepsine şükranlarımızı sunuyoruz.

Böylece Türkiye'nin entellektüelleri “Çerkes Meselesi”ni daha iyi anlayabilme ortamı yakalamış olacaklar.

Türkiye'nin entellektüel birikimi ve Çerkesler'in tartışarak ortaya çıkaracağı sonuç bildirgesi bir rapor olarak siyaset kurumunun önüne konacaktır.
Çerkes Çalıştayı'nın (Lejen Xase) “Çerkes Meselesi”nin çözümüne yönelik önemli bir kilometre taşı olacağına inanıyoruz.

Büyük bir ciddiyet ve titizlikle Çalıştay hazırlıklarının devam ettiğinin bilinmesini istiyor, katkılarınızı bekliyoruz.