• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi33
Bugün Toplam420
Toplam Ziyaret1062411
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Semerkew
Kenan Kaplan
meretukokenan@hotmail.com
Nerede Yanlış Yaptık?
31/01/2012
Çerkes Halkı olarak içinde bulunduğumuz durumu anlayabilmek adına, kendi kendimize sormamız gerekiyor: “nerede yanlış yaptık ?”
Ya da diğer bir deyişle “yapmamamız gereken neleri yaptık?”
Evlenirken Çerkes kalma irademizi gösteremeyerek, Çerkes olmayan bir eş mi seçtik?
Kimlik bilinci kazandırmayarak kızımızın Çerkes olmayan biriyle evlenmesine zemin mi hazırladık?  
Evimizde bile anadilimizi konuşmayarak, xabzemize sahip çıkmayarak, oğlumuzun Çerkes olmayan biriyle evlenmesine yeşil ışık mı yaktık?
Çocuklarımıza Anavatanlarının Kafkasya olduğunu, etnik kimliklerinin Çerkes olduğunu, Çerkeslerin de bir dili, Çerkeslerin de bir kültürü, Çerkeslerin de bir tarihi olduğunu anlatmayarak, kendilerini Türk etnik kimliğiyle tanımlamalarına zemin mi hazırladık?
Şimdi, babası ya da annesi Çerkes olmayan torunlarını, babası ya da annesi kırılır diye Çerkesce sevemeyen dede, anneanne ya da babaanne durumuna mı düştük?
Eşimiz kırılır diye Çerkes etnik kimliğimizi çocuklarımıza bile yansıtamaz, kendi kendimize bile ifade edemez hale mi geldik?
Bir kez yol açıldı diye, diğer çocuklarımız ya da yakınlarımız için de emsal teşkil ettiğini gördüğümüz halde bu asimilasyon sürecine ses çıkarmayarak yok oluşumuza boyun mu eğdik?
Evet, bunların hepsini, yani yapmamamız gereken her şeyi yaptık ve bu günlere geldik.
Şimdi torunlarına ana dilini öğretemeyen, torunlarını anadiliyle sevemeyen dedeler, nineler acılarını gizleyerek, kimliklerini gizleyerek seviyorlar torunlarını; öyle ya, ya gelin surat asarsa, ya damat tavır koyarsa?
Yabancıyla evlenen kızlarımız kimlikleriyle ifade edemiyorlar kendilerini, eşleri kırılmasın diye.
Hele hele çocuklarına kendi Çerkesliklerinden hiç mi hiç bahsetmiyorlar. Öyle ya, soy babadan gelir ya.
Yabancı ile evlenen genç erkeklerimiz ise eşlerini kırmamak adına soyunuyorlar kimliklerinden. Sonuçta bunların çocukları da büyüdüklerinde, bazen masal anlatır gibi anlatıyorlar: Ninem Çerkesmiş, dedem Çerkesmiş, annem Çerkesmiş, babam Çerkesmiş... Elbette,  kendisi de Çerkes olacak değil ya,  tabi ki Türk'müş.
***
Bu satırlardan etnik milliyetçilik yapıldığı sonucu çıkarılmamalıdır.
Bu satırlarda; ulus devlet ideolojisinin, anaokulundan itibaren uyguladığı asimilasyoncu eğitim politikaları ve asimilasyoncu devlet politikalarıyla yok etmeye çalıştığı Çerkes Halkının da, evlilik kurumunu oluştururken yaptığı yanlışlarla bu asimilasyoncu politikalara nasıl çanak tuttuğu ve alet olduğu anlatılmaya çalışılmaktadır.
Eğer çoğunluksanız, evlenirken yabancı alsanız da, yabancıya verseniz de siz kazanırsınız. Ama azınlıksanız yabancı alsanız da, yabancıya verseniz de siz kaybedersiniz.
Kısacası azınlıkların kimliklerini koruyabilmeleri için evlilik müessesesi çok önemli.
***
Asimilasyon sürecimizi ve sebeplerini irdelerken, diğer sebeplerin yanında Çerkes halkı olarak artık evlilik kurumuna  bakışımızı da  masaya yatırmamız ve irdelememiz gerekiyor.
Çerkes gençleri veya  Çerkes kızları, kimlik bilincine sahiplerse ve Çerkes etnik kimliğinin, Çerkes dilinin, Çerkes kültürünün geleceğe taşınmasını arzu ediyorlarsa; bunun tek yolunun bir Çerkesle evlenmek ve her türlü endişeden uzak olarak çocuklarını kimlik bilinciyle, diliyle, kültürüyle tam bir çerkes olarak yetiştirmek olduğunu bilmelidirler.
Yoksa, gençlik yıllarında Kafkas kültür derneklerinde gezip, eğlenip, evlenme zamanı geldiğinde bir yabancıyla evlenerek varlığımızı korumamız artık mümkün değildir.
 ***
Tam da bu noktada yaşadığım bir olayı anlatmadan geçemeyeceğim: 1980'li yıllar, Çerkeslerin yaşadığı bir belde de belediye başkanlığı seçimi var. İstanbul'daki Çerkesler bir otobüs kiralamışlar ve toplu olarak beldelerine giderek oy kullanacaklar. Terminalde toplanıyoruz. Ateşli konuşmalar yapılıyor. Çerkes adayın kazanması için büyük bir çaba harcanıyor. “Belediye başkanlığı bir Çerkes beldesinde kesinlikle bir yabancıya verilemez” deniyor. Derken konuşmaların mahiyeti değişiyor çoluk çocuk konularına giriliyor. Biri damadından bahsediyor; “Çerkes değil ama…” diye başlayıp ballandırarak anlatıyor. Sonra bir başkası “Çerkes değil ama...”, sonra bir başkası “Çerkes değil ama...” İçim daralıyor otobüsten inmek istiyorum ancak utanma belası yola devam ediyorum. İçimden sormak geliyor; en değerli varlıklarınızı evlatlarınızı veriyorsunuz da, belediye başkanlığını mı veremiyorsunuz?
İşte bu olay Çerkes'lik bilincimizin hangi noktada olduğunun en açık göstergesi.
***
Değerli Çerkes gençleri, anneler, babalar; ne demek istediğimiz herhalde anlaşıldı. Bugüne kadar olan oldu, bundan sonra geçmişten ders almak gerekiyor.
Kısacası Çerkes kalabilmek, Çerkes gibi yaşayabilmek için, bir Çerkes ailesi kurmak gerekiyor.
Nasıl mı?
Bir Çerkesle evlenerek.
Nasıl mı?
Çocuklarımıza Çerkesce isimler koyarak.
Nasıl mı? Ailece anadilimizi konuşarak.  
İşte bunu başarabilirsek, altı milyon Çerkes'in yaşadığı Türkiye'de Çerkes Halkının kimlik talepleri adına yapılan mitinglere katılanların sayısı binlerle değil, yüzbinlerle ifade edilecektir.
İşte o zaman Çerkes kimliği sonsuza kadar varolacaktır.
***
Evet, bu yazıda iğneyi kendimize batırdık ancak çuvaldızı başkalarına batırmaya da devam edeceğiz.
Bahar aylarında Çerkesin Çerkesle evlendiği, mızıka sesinin yeri göğü inlettiği Çerkes düğünlerinde buluşmak dileğiyle.
Vorepsov adiğağer!


5213 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Nerde doğru yaptıkki     01/02/2012 01:01

Bu yazının yazılması biraz gecikmiş.ne kadarmı? 0 yıl falan.olan oldu artık sayın yazar biraz geö kaldınız.artık düşüncelerinizgibi onun tanımladığı kapsadığını sanacaklarınız o kadar azki..geçmiş olsun.
ragıp mete

Yazarın diğer yazıları

ÇERKESLERİN VAROLUŞ MÜCADELESİ - 24/01/2022
Devletimiz, Çerkeslerin varlıklarını yaşatmak, geleceğe taşımak ve atavatanlarına sahip çıkabilmek adına farklı arayışlar içine girmelerine yol açabilecek bir duyarsızlık içinde olmamalıdır.
Çerkes Soykırımının 150. Yılında “Asimilasyona Hayır” Diyen Çerkesler ÇDP’yle “Biz de Varız” Diyecek - 01/06/2014
İnanıyoruz ki hayalini kurduğumuz geleceğin Türkiye’sinde Çerkes Halkı ve ÇDP belirleyici unsurlar olacaklardır.
Sevgili Faruk Dok, - 14/04/2014
Son telefon görüşmemizde, “Çerkesleri dilinden, kültüründen, kimliğinden, tarihinden, anavatanından soyutlamayı amaçlayan, Çerkes Halkına iradesi dışında başkalarınca belirlenen, sınırları çizilmiş bir yaşam tarzını kabullenemiyorum” demiştin.
Sayın Süleyman Soylu, - 02/02/2014
Bundan sonra da bu görmezden gelme tavrı devam edecek olursa Türkiye'nin en büyük üçüncü etnik unsuru olan Çerkes Halkı’nın politik tercihlerinin de buna göre şekilleneceğinin bilinmesi gerekiyor.
Kimliğimizi Ne Cemaatlere, Ne De Başka Bir Etnik Kimliğe Feda Etmeyeceğiz! - 15/01/2014
Çerkes Halkı; kendi dili, kültürü, kimliğiyle eşit vatandaş olmak, varlığını geleceğe taşımak istiyorsa Türkiye’de ki en büyük üçüncü etnik unsur olarak siyasal gücünün farkına varmalıdır.
Çoğulcu Demokrasi Hareketi - 20/11/2013
Çerkes Halkının kendine olan inancı ve geleceğine olan güveni tamdır. Halkımız geleceğin Türkiye’sinde kendi dili, kültürü ve kimliği ile eşit vatandaşlar olarak yaşama iradesini ortaya koymuştur.
Toplumsal Hastalıklarımız - 11/11/2013
Çerkes halkının gerçek evlatları artık inisiyatifi ele almalıdır. Umudumuz ve geleceğimizi inşa edecek olanlar onlardır.
Demokratik Açılım Paketi Çerkeslere Ne Diyor? - 02/10/2013
Açıkça görülüyor ki; devlet ve siyasi iktidar, varlıklarının ve taleplerinin mücadelesini verenleri muhatap alıyor ve haklarını veriyor; varlık mücadelesi vermeyenleri ve talep etmeyenleri Türk sayıyor, yok sayıyor.
Sayın Başbakan’a Duyurulur ! Çerkeslerin de Demokratikleşme Paketinden Beklentileri Var. - 27/09/2013
Ama artık Çerkes halkı, siyasal yaşamda kendisini temsil edecek bir yapı ortaya çıkarabilecek siyasal bilince ve olgunluğa erişmiştir. En kısa zamanda organize olmak ve göz ardı edilen hassasiyetlerini siyasal platformlara kendisi taşımak zorundadır.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi