• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi12
Bugün Toplam207
Toplam Ziyaret1062198
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
ÇERKESLER AZINLIK HAKLARINDAN NEDEN YARARLANAMIYOR?
22/11/2020
   Sevgili Okuyucularım,
  On yıla yakın bir zamandan beri, Çerkeslerin dünyasına alışkın olmadıkları kavramları sokmaya çalışıyoruz. Çerkes Davasının siyasallaştırılması, Çerkes Milliyetçiliği, Anadil Eğitimi, Çerkesler için siyasi statü, Çerkeslerin Milli Siyaseti, Çerkes Televizyonu, Gönen-Manyas Çerkes Sürgünü, azınlık hakları konuları üzerinde Çerkeslerin düşünmeye başlaması İçin çaba sarfediyoruz.
  Gösterdiğimiz bu çabalar, halkımız üzerinde heyecan yaratıp, düşünme ve harekete geçme konusunda hareketlenmeler yaratırken, çok önemli bir kesiminde de korku ve direnç yaratıyor.
Bir halk göz göre göre, kendisini yok etmek için yemin etmiş Türk ırkçılarının neden destekçisi olur? Kendisini kesmek için pusuya yatmış katilinin bıçağını gidip neden yalar?
  Bu soruların cevabını bularak, halkımızı kuşatan bu korku çemberinden çıkaramadığımız sürece Çerkes meselesi için atacağımız bütün çabalar sonuçsuz kalacaktır.
  Doğal asimilasyon girdabı içerisinde olup, ”Çerkeslere hiç bir baskı, uygulanmamıştır. Bilakis ben Çerkes olduğumu söylediğimde saygı görüyorum“ diyen zavallılar için bir mesele yoktur. Çerkesler, derneklerinde oynaya oynaya yok olmayı kabul etmiş folklorik unsurlar olmayı kabul ettikleri sürece hiç bir sorun yoktur. Ama siyasi bir talep dile getirmeye kalktığınızda Çerkes Ethem gibi, Şark-i Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti gibi, Gönen-Manyas Çerkesleri gibi hemen hain ilan edilirsiniz ve Türk ırkçılığı tepenize binip boğazınızı sıkmaya başlar.
***
  24 Ekim 1921 tarihinde İzmir’de toplanmış olan, yirmi şubesi bulunan Şark-i Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti bir bildiri yayınlamıştı.
  Uzun bir giriş bölümünden sonra, dört maddeden oluşan siyasi bir bildiri yayınladılar. Bildirinin talepleri şöyleydi:
  1- Ulaşılacak barışta, Yakındoğu’da azınlık halindeki milletlerin hukuk ve siyasi menfaatlerini kapsayacak madde kapsamında bütün Çerkesleri de kapsaması.
  2- Çerkeslerin Anadolu’da Rum unsuruyla eşit hukuk ilkeleriyle yazgı birliği çerçevesinde bir arada yaşayacağı,
  3- Çerkeslerin kayıplarıyla ilgili barış anlaşması imzalayacak Türk hükümetinin tazminat ödemesini sağlamak,
  4- Sulh Kkonferansı’na Çerkeslerin milli menfaatlerini savunacak yetkili delegelerin davet edilmesi.
  Diaspora tarihinde ilk defa, Çerkesler için siyasi bir talep dile getiren rahmetli olan bu büyüklerimiz işkencelerin en büyüklerine tabi tutuldular. Türkiye dışına çıkamamış olanlar yargısız infazlarla öldürüldüler. Lozan anlaşmasındaki genel af kapsamı dışında bırakılan 150 kişilik hainler listesine, Şark-i Karibcilerden 19 kişi ilave edildi. Gönen-Manyas Çerkes Sürgünü’nün en önemli nedenlerinden biri de yayınlanan bu bildiri ve yaptıkları örgütlenmedir.
  Ulusal azınlık hakları talebi dile getirmek bedel ödemeyi göze alabilecek yürekli insanlar gerektirmektedir. Malesef 1921’den bu yana bu yürekliliği gösterebilmiş bir Çerkes kurumu ya da kişi hala çıkabilmiş değildir.
  Bu yürekliliği gösterenleri hatırlayıp rahmetle anmak şöyle dursun, kendini Türklükle özdeşleştirmiş bazı aydın geçinen Çerkesler de bu yürekli insanları ihanetle suçlamaktadırlar. Çünkü korku -kendileri itiraf edemese de- genlerine işlemiştir.
İşte o korku çemberini kırmak, hem kendi içimizde vereceğimiz mücadele ile hem de dünyada gelişen çoğulcu iklimi anlayarak ve dayanışarak mümkün olacaktır.
***
   Sevgili Okuyucular,
  Malesef bizim toplumumuzda azınlık olmayı aşağılık bir şey olarak gören bir anlayış var. Bu da “biz bu ülkede asli unsuruz, kurucu unsuruz” diyen asimilasyonun değirmenine su taşıyan yanlış bir davranış biçimini ortaya çıkarıyor.
  Azınlık, sayıca genelden az olanı ifade eder. Bu etnik, dini, mezhebi, dilsel ya da renk olabilir. Çoğunluk karşısında dezavantajlı durumda olan azınlıklara karşı gelişmiş demokrasiler pozitif ayrımcılık uygulayarak destek olmaktadırlar.
  Ancak geri, ırkçı ve ilkel yönetimler bir zenginlik kaynağı olabilecek azınlıklarını yok etme gayreti içerisindedirler.
  Malesef yaşadığımız ülkemiz olan Türkiye de azınlıklarını yok etme konusunda üstün bir gayret içerisindedir. Müslüman olmayan Hıristiyan azınlıklar Türkiye’de yok olma noktasına getirilmiştir. Türk olmayan Müslüman azınlıklar ise ideolojik anlamda Müslümanlık anlamında kuşatılarak ümmet düşüncesi tarafından asimile edilirken, her türlü baskı yöntemleri ile yok edilmeye çalışılmaktalar.
  Çerkesler, Lazlar, Arnavutlar, Pomaklar, Boşnaklar, Romanlar yok olma noktasına gelmişlerdir. Bu duruma şu anda sadece Kürtler direnebilmektedir.
  Ancak Türkiye’de dünya dışında kalabilecek bir ülke değildir. Dünyanın dışında kalmamak ve Avrupa’nın refahından pay almak için girdiği Avrupa Birliği yolculuğu Türkiye’yi istese de istemese de demokratikleştirmektedir.
  1949 yalında dahil olduğu Avrupa Konseyi’nden bir türlü Avrupa Birliği üyeliğine geçememektedir. Ancak girdiği bu yolculuk Türkiye’yi bağlayacak bir çok belgenin altına imza atmaya mecbur bırakmaktadır.
  Türkiye’nin AB sürecinde imza attığı en önemli belgelerden biri de 1 Şubat 1995 tarihindeki “Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme”dir.
  Avrupa Konseyi üyesi devletler ve diğer bazı devletler tarafından imzalanmıştır. Türkiye Avrupa Konseyi’nin 1949’dan beri üyesidir.
32 maddeden oluşan “Ulusal azınlıkların korunmasına ilişkin Çerçeve sözleşme”sinin 5 ve 6. maddelerini Türkiye’nin uymayı kabul ettiği şeyleri bilmeniz açısından paylaşıyorum.
  MADDE 5-
  1- Taraflar ulusal azınlıklara mensup kişilerin kendi kültürlerini yaşatmaları ve geliştirmeleri ve kimliklerinin asli öğeleri, yani dinlerini, dillerini, geleneklerini ve kültürel miraslarını korumaları İçin gerekli koşulları sağlamayı taahhüt ederler.
  2- Genel bütünleşme politikaları çerçevesinde alınan önlemler saklı kalmak kaydıyla, taraflar ulusal azınlıklara mensup kişilerin kendi istençlerine karşın asimilasyonu amaçlayan politika ve uygulamalardan kaçınırlar ve bu kişileri böyle bir asimilasyonu amaçlayan her hangi bir eyleme karşı korurlar.
 
  MADDE 6-
  Taraflar, kültürlerarası diyalog  ve hoşgörü ruhunu teşvik eder ve ülkeleri üzerinde yaşayan bütün kişilerin arasında, bu kişilerin etnik, kültürel, dilsel ve dinsel kimliğinden bağımsız olarak, özellikle de eğitim, kültür ve kitle iletişim alanlarında karşılıklı saygı ve anlayış ve işbirliğinin geliştirilmesi için etkili önlemleri alırlar.
***
  Otuziki maddeden oluşan bu “Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme“nin tamamını mutlaka okuyun.
  Türkiye azınlıklarını koruyacağına ve onlara destek olacağına dair, uluslararası bir sözleşme de taahhütte bulunmuştur. Türkiye’nin taahhüdünü yerine getirmesini istemek en tabii hakkımızdır.
  Tüm bunlara rağmen Türkiye gibi bir ülkede hak elde etmenin mutlaka bir bedeli vardır. Bu bedeli ödemeyi göze alabilecek olanlar sayesinde, Türkiye demokratikleşme sürecine girecek ve ulusal azınlık haklarını teslim etmek zorunda kalacaktır.
  Öyleyse her şeye inat, mücadele bayrağını yükselmeye devam edeceğiz.


1539 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ETHEM’İN, GÖNEN BALCI KÖYÜ’NDEN ARAP MAHMUT’A MEKTUBU. - 19/08/2024
Çerkes Diaspora tarihinde Balıkesir’in Gönen ve Manyas Çerkeslerine uygulanmış asimilasyon, inkar ve imha politikaları anlaşılmadan Türkiye Çerkesleri’nin neden bu kadar yoğun bir biçimde yok olduklarını anlamak mümkün değildir.
SÜRGÜNDEKİ ETHEM’İN HATIRATI DOLAYISIYLA TÜRK ORDUSUNA YAZDIĞI BİLDİRİ - 27/07/2024
Bizlere kitaplarda Kurtuluş Savaşı, ya da İstiklal Harbi diye öğretilen şey aslında bir iç savaştır. Bu savaşta Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlılar, verilen iç savaşın yanında bir ayrıntıdan ibarettir.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR-3 - 01/07/2024
Çerkeslerin “Met Çunatuko İzzet” (Bilgin İzzet) dediği Yusuf İzzet Paşa, rafları kitap dolu bir odada Ethem beyi kabul etti. Solgun, halsiz görünüyordu. Heyecanlıydı, kalkarak Ethem beyi karşıladı, —“Memleketi bir felaketten daha kurtardın" dedi.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR – 2 - 14/06/2024
Ticaret basımevini satın alarak kurduğu Yeni Dünya gazetesini başyazarlıkla birlikte Arif Oruç beyin buyruğuna vermişti. Yeni Dünya, sırtını Ethem beyin askeri gücüne, ününe dayayarak komünizmi savunuyordu.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR - 03/06/2024
Ethem Bey’in iyi bir eğitimi olmadığı için onu eleştirenler, onun üstün meziyetlerinin farkında değildirler.
KIZILORDU KOROSU’NA GEÇİT YOK! - 25/04/2024
Her şeye rağmen bu konserlerin yapılmasında ısrar edilirse, Kızılordu Korosu'nu her şekilde protesto edeceğimizi ve pişman edeceğimizi de bilin!
ETHEM, CELAL BAYAR’A YAZDIĞI MEKTUPTA KÜRTLER İÇİN ÖZERKLİK, ÇERKESLER İÇİN AZINLIK HAKKI İSTEDİ. - 20/04/2024
Ethem meselesi bir çelişkiler yumağıdır. Ondan bir hain çıkarmaya çalışan güruh, onlarca kitap yazmasına rağmen henüz bunu başaramamıştır. Ondan bir kahraman çıkarmaya çalışanların eli de T.C. yasaları ve saldırıları nedeniyle bağlıdır.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİNE BİR BELGE DAHA - 13/04/2024
Çok net şekilde Şark-i Karibcilerin bunak paşalar diye suçladığı Çerkes Teavün Cemiyeti’nin, istisnalar hariç, Çerkeslik için hiç bir gelecek tasavvurunun olmadığını görüyoruz.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİ - 07/04/2024
Osmanlı döneminde Çerkesler iki önemli Cemiyet oluşturdular. Bunlardan birincisi 1908 yılında Çerkes Osmanlı paşaları tarafından kurulmuş olan “Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti”dir. İkincisi 1921'de“Şark-ı Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti"dir.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi