Vahit Erdo
vahiterdo11@gmail.com
ORTAYA KARIŞIK…
31/05/2019 TUVALETNAME Çay bahçesinde masama oturdu. Gıdığında köşeli, kulaklarına doğru ince patika sakalı, tek kulağında küpesi, şile bezinden beyaz gömleği, kısa pantolonu vardı. Saçlarını da arkadan at kuyruğa bağlamış. Daha çayını yarılamadan bana dönüp güncel konu seçim muhabbetine girdi: “52 yaşındayım. Karım da 76 yaşında İngiliz. Ama onları hiç sevmem. Geçenlerde birkaç İngiliz’le tartıştım. Türklerin kültürü yetersiz ve cahilmişiz. Sonunda dayanamadım, “Ulan tuvaleti Osmanlı’dan öğrendiniz, yoksa Paris’i, Lonra’yı b.k götürüyordu…” dedim; hemen seslerini kestiler” dedi. Muzaffer bir eda ile bana bakarken, “Alınma ama cahalet karşısında susmuş olabilirler” dedim. “Nasıl yani?” diye mukabele etti. “Siz Efes antik kentinde milattan önce yapılmış oturak tuvaletleri ve kanalizasyon sistemini gördünüz mü?” “Hayır” manasında başını sağa sola salladı. “Tüm Batı dünyası Grek kültüründen geldiğine göre…” “Ama abi bizim tarih kitabında böyle yazıyordu, lisede okuduk...” … “BİRİNCİ CİHAN SAVAŞI’NDA ALMANLAR YENİLDİĞİ İÇİN BİZ DE YENİK SAYILDIK” Doğru değil. Osmanlı Ordusu tüm cephelerde yenildi ve büyük toprak kayıpları yaşadı. Ricat eden askerin belki yarısı kaçak duruma düştü. Dağlarda yaşabilmek için Anadolu’daki Rum, Ermeni, Alevi köylerinde yıllarca süren talan ve kıyımlar yaptılar. Sevr’i yerinde kontrol eden İstanbul İngiliz Komiserliği, bu kaçakları cezalandırmak için M. Kemal’i Karadeniz bölgesine, Samsun’a gönderdi. Yeni Osmanlıcılık hayranı Kadir Mısıroğlu, Mustafa Reşit Paşa’nın Gülhane Deklarasyonu ile Batı’dan ithal edilen kanunlarla bir ihanet yaşandığını, Cumhuriyetle birlikte ihanetin perçinlediğini yazdı. Oysa gerçek farklıdır. Almanya’dan Ticaret, İtalya’dan Ceza, İsviçre’den Medeni Kanun ithal eden muktedir (ittahatçılar) egemenler, bunları eğip büküp kendi çıkarları doğrultusunda yazdırdılar ve uyguladılar. Ama hukukun üstünlüğü evrensel ana prensibini 2 asır sonra bugün bile kabullenebilmiş değiller…
“ADNAN MENDERES ALTIN KAÇIRIYOR” O Eskişehir de iken askeri darbe yapılmıştı. Sabah Kütahya’ya gitmek için makam arabası ile şehirden ayrıldı. Darbe durumunu bilen garnizon komutanı geceden bir matbaada broşür bastırdı ve Adnan Menderes ayrılınca tüm Eskişehir halkına dağıttı. Broşürde “Sabık Menderes bir bagaj dolusu altınla Yunanistan’a kaçıyor. Gören duyan memleket menfaati için en yakın asker, polis noktasına bildirsin” deniliyordu. 6-7 EYLÜL KIYAMI 1956-İSTANBUL 1993 yılıydı. Ermeni halk yazarı Kirkor Cihanyan abi benim bel kayması sorunu için ortopedi profesörü Nişan Nişanyan’a randevüsüz götürdü, Doktor beni bir güzel elledi, yatırdı kaldırdı gerdirdi ne yapmam gerektiğini söyledi… (Hâlâ dediklerini yapıyorum ve şifa buldum. ) Doktordan çıktık, Kadıköy’den taksi ile Dragos’a geldik. Bir apartmanın 5. katına çıktık. Zili çaldık, kapıyı yaşlı bir kadın açtı. Kirkor amcayı gören kadının yüzü aydınlandı, bizi hürmetle içeri buyur etti. Kocası da ayakta karşıladı, sarıldı öptü bizi. Kahvelerimizi yudumlarken karı koca doktorlara tanıttı beni Kirkor amca. Pek sevindiler, iltifatlar ettiler ve konuya girdi kadın doktor. “1950’de Barış Derneği Davası’ndan yargılanmış, yurt dışı yasağı ile sakıncalı cezası almıştık. Karı koca tatil günlerinde Okmeydanı, Kasımpaşa, Sütlüce taraflarında ücretsiz halkın sağlık sorunlarına, dertlerine deva oluyorduk. 8 Eylül sabahı ikimizi de polis tutukladı. Azınlıklara karşı yapılan bu kıyamı bizim üstümüze yıktılar. Tutuklu olarak mahkemede 2 yıl yargılandık, sonra bizi hiçbir şey olmamış gibi beraat ettirdiler ve dışarı saldılar” dedi. Bu arada bana da Rusya’yı ve Kafkasya’yı sordular. Anlatımlarımdan üzüldüklerini fark edince fazla derine inmedim. Kadın atıldı, “Benim anneannem de Çerkes’ti. Mızıka çalar, parmakları üstünde oynardı. Hâlâ hayalimde, sanki burada gibi gözümün önünde capcanlı...” XABZE Xabze = Tarım döneminde Çerkeslerin sosyo-ekonomik, politik, insani ilişkilerini, toplam hukukunu düzenleyen bir kurum; aynı Alevilerin cem hukuku gibi. O dönemde bu klan sisteminin en gelişmişleri Hindistan’da varmış. Rus Çarı’nın istilasına karşı Çerkeslerin bu kurumu başarı gösterip, toplumu sevk ve idare edemediği için uluslaşmış, kurumlaşmış Rusya devletine yenildi ve kıyım yapılarak sürgün edildiler. Günümüz dijital dünyasında artık “bir köylülük kurumu olan Xabze” ile adım atmak mümkün gözükmüyor. Ancak evrensel değerleri korumak geliştirmek gerekir. Salt yaşlılara hürmet için toplantılar yapıp, yeni gençliğin susturulması gericiliktir. Artık saygı, sevgi, şeklî ve yapay değil; emeğe, fikre, icraata yönelik gönülden olmalıdır. … |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
4. SANAYİ DEVRİMİ ve VİRÜS - 21/04/2020 |
Enerjinin maliyeti sıfırlanınca toplumsal ilerleme ivme kazanacak, sınıflar sınırlar ortadan kalkacak, belki de her gün bayram olacak. |
ANAYASA ve KAFKASYA - 29/03/2020 |
Türkiye’deki bir avuç Çerekes aydının kurduğu ÇDP dünyadaki tüm Kafkaslıların biricik partisidir. Onun da temel işlevi ortak bir tarih bilincinin oluşmasını sağlamaktır. Değilse bir adım dahi atılamaz. |
RUS ELÇİSİNDEN TARİH DERSLERİ - 16/02/2020 |
Suriye’deki teröristlerin Türkiye sınırlarını geçip eylem yapmalarına Türkiye’nin cevabını haklı bulan Büyükelçi, Çarlık zamanında Çerkeslerin de Rusya sınırını geçerek terör estirdiklerini, Çarın da Kafkasya'ya müdahale ettiğini söylüyor. |
ÇİN - UYGUR - 30/12/2019 |
Kafkasya’daki mücadelenin temeli, demokrasi ve insan hakları ve ulusların kendi kaderini tayin hakları temelinde geliştirilirse, dünya genel politikasında güçlü devletlerin anlık taktik politik çıkarlarına malzeme olunmaz. |
NEREDE KALMIŞTIK, NE DEMİŞTİK? - 16/12/2019 |
Devletlerin resmi ideolojisine uygun ısmarlama tarih kitapları gerçek üstü palavralarla dolu oluyor. Nitekim Osmanlı ve Türkiye tarihlerinin de hem ısmarlama olanı, hem de gerçek olanı vardır. |
GLOBALİZM ve KAFKASLILAR - 04/09/2019 |
Kafkas önderleri ve aydınları her dönemde olduğu gibi 1917’de ve 1991’de pazar dağılırken tezgah açtıkları için tarihte yaşandığı gibi her seferinde elleri böğürlerinde kaldı. |
İ.T.C. + CHP= KEMALİZM - 16/08/2019 |
Siyasi İslam ve Kemalistler’in miadı dolmuştur. Evrensel normları temel alan, samimi, çoğulcu demokrasiyi savunan, en geniş insan haklarını savunan ve tüm toplumu eşitlik temelinde birleştirici bir harekete ihtiyaç vardır. |
BİZ BU FİLMİ İKİ DEFA İZLEMİŞTİK - 08/07/2019 |
Trabzon’daki konuşmasında “Mustafa Kemal’in izindeyim, Topal Osman’a bağlıyım” diyen Ekrem İmamoğlu, milletin istediği gibi değil de asıl bağlı olduğu önderleri gibi hareket etmeye başlayabilir. |
NE OLACAK DA HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK? - 17/06/2019 |
Viyana bozgunundan sonra Doğu ile Batı arasında ortada sıçan politikasını uygulayan Osmanlı elitleri tüm savaşları kayıp ettiler ve Osmanlı dağıldı. AKP hala aynı geleneksel orta da sıçanı oynuyor. |
Devamı |