Vahit Erdo
vahiterdo11@gmail.com
Batı mı, Avrasya mı, Yoksa Ortada Sıçan mı? -2-
30/04/2019 Askeri, feodal, fütuhatçı ve ganimetçi olan Rusya ile Osmanlı devletleri muktedir iken, Batı’da kapitalizmin ortaya çıkması ve serpilip gelişmesi ile Rus ve Osmanlı’nın Avrupa coğrafyasındaki etkisi sınırlandı. Batı coğrafyasındaki toplumlar, kapitalizmin etkisi ile Merkezi ulus-devletler konumuna yükselince; doğuya mal ve sermaye ihraç ederek her iki devleti de geri püskürttü ve kendi çevresinde alt emperyal devletler konumuna dönüştürdü. Merkezi devletlerin alt emperyası durumuna düşen Rus ve Osmanlı emperyaları farklı dini ve milli yapıda olmalarına karşın Merkezi Batı’nın etkisinden kurutulamadılar ve zamanla bu etki derinleşti. İnsan ve doğal kaynakları, coğrafyası ile devasa bir güç olan Rusya, Batı tarafından en çok sömürülen ülke konumuna yükseldi. Osmanlı da kendi çevresindeki alt emperyalarını haraca bağlayarak hayatiyetini sürdürdü. Ancak merkezi devletlerin çevresinde olan ülkeler kapitalizmin etkisi ile Orta Çağ döneminin tek düze hayatları yeni bir aşamaya evrildi. Batı kaynaklı mal, finans ve ideolojik (Fransız Devrimi) etkilerle değişim ve dönüşüm süreçleri girdabına girdiler. Bu yazının amacı, Osmanlı (Türkiye) ve Rusya etkileşimlerini kısaca incelemek, tespitler yaparak öngörülerde bulunup, sizlerle paylaşmaktır. *** Viyana bozgunundan sonra Osmanlı Sarayı, Londra ile Moskova arasında tahterevalli oynadı; bedelini de dağılarak ödedi. Turancıların hayalleri Sarıkamış Harekâtında Allahuekber Dağları’nda donunca, İttahatçı artıklarının kurduğu TC’nin devlet partisi CHP Batılılaşma yolunu seçti. Ama eski İttihatçı alışkanlıklar zaman zaman nüksetti ve her seferinde de ülke zarar gördü. 1950’den sonra devletin kontrolündeki dinin siyasete alet edilmesi ile popülizm toplumsal meşuriyet kazandı. 1965’den sonra anti-emperyalizm göstermeliği adı altında Büyük Doğu iddiası öne çıkarıldı. Yaşadığımız son darbeler silsilesinde ise Avrasyacılık gündeme sürülüyor. Avrasya’nın önderi Rusya sahte federasyonu nedir, ne değildir? Türkiye entelajansiyası, dolayısıyla toplum, Rusya, Sovyet ve bugünkü Rusya’yı tercümelerden öğreniyor ve yeterince bilemiyor. Rusya bir kanun devletidir, kim parayı fazla öderse o haklı çıkar. İfade özgürlüğü, demokrasi, din ve vicdan özgürlüğü kesinlikle yoktur. SSCB’den kalan silah fabrikaları çalışır, yeşil-meneviç boyasını batıdan ithal eder, silahları boyar Kızıl Meydan’dan geçirtir. Optik aletler, bilgisayar, iş makinaları, ulaşım araçları Batıdan, sarmısak Çin’den, patates Polonya’dan, meyva, yeşillik, tekstil, deri Türkiye’den ithal edilir. Tüm Rusya’da meydan işleri ve inşaat, ithal işçilerle yapılır, v.s. *** SSCB bizzat kendi elit Stalinistler tarafından dağıtıldığından beri, sadece toz votka icadı yapabildiler. Halbuki SSCB vaktinde dünyanın en diplomalı toplumuydu. Sovyetlerde Lise mecburi eğitime dahildi. Tüm bilim adamları, mühendisler, doktorlar, milyonlarca beyin Batı’ya geçti. Kremlin tüm dünyaya 8-10 milyondan fazla kadın sattı. Çarlık döneminde iki gurup vardı: Batıcılar ve Slavyanistler. Halen de böyle devam ediyor. Örneğin 1917 anti-emperyalist devrimi yapan Merkez Komitesi’nin 24 üyesinden yanlızca Troçki 5 yıl Viyana’da yaşamış ve Batı dili biliyordu. Lenin de Batıcıydı ama Stalin Slavyanistti; tıpkı V. Putin gibi… *** Kapitalizmin global aşamasının sancılarının içinde yaşadığımız bu evrede, Rusya emperyal artığı mafya ve rant ekonomisi olduğundan, içindeki ezilen halkların özgürleşmesini sağlayamaz. Global sistem tarafında sahte Rus Federasyonu dağıtılacaktır. Türkiye montaj sanayii de olsa mal ve hizmet üreten, demokratik deneyimi olan bir toplumdur. Kürt ve Alevi demokratik taleplerini barış içinde, AB normlarına göre çözme kabiliyetine, tarihsel olgunluğuna sahiptir. Türkiye’nin yolu AB’ne entegre olmaktır. *** Üç asırlık Batı ile Moskova arasında ortada sıçan oynama geleneği, Türkiye’deki iktidarların zora düştüklerinde başvurdukları ve her seferinde görece başarılar elde edip, günün sonunda ise çok zararlı çıktıklarını tarih ortaya koyuyor. Ancak bugünkü iktidar aynı yönteme başvurarak iktidarını tahkim etmek istiyor. Eğitim yolu ile yönetebilmek için kasten cahil bıraktığı milletten önemli taraftar da buluyor. Ama kitleler çocuk gibidir, bugün iyi dediğine yarın tu-kaka diyebilir. Bu tahteravalli oyunu Türkiye hazinesinin dibini oyuyor, toplumu da müthiş geriyor. Daha fazla sürdürülmesinin kötü sonuçlar vereceği ön görülmelidir. Çünkü Türkiye’de özel sektör batıya borçlu, tüm belediyeler bankalara borçlu, bankalar Londra tefecilerine borçlu, devlet hazinesi de Batı’ya borçlu… Türkiye son 6 aydır dünyadan borç arıyor ancak bulamıyor. Türkiye’nin oyun kurucu askeri bürokratları AKP-CHP-İYİ PARTİ-MHP milli koalisyonu öneriyorlar. HDP’yi dışarıda bırakıp onun üstünden terörizm, beka söylemi ile milleti tahkim etmek istiyorlar. Ancak dünya konjonktürü ve iç-dış borçlar böyle bir milli genel faşizme uygun değil. Sosyo-politik ve fizik kanunlarına göre HDP’nin tek başına muhalefette kalması onu güçlendirir hatta belki iktidar da yapabilir. Olmaz olmaz demeyin, her şey olabilir. Çünkü her şey insanlar için. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
4. SANAYİ DEVRİMİ ve VİRÜS - 21/04/2020 |
Enerjinin maliyeti sıfırlanınca toplumsal ilerleme ivme kazanacak, sınıflar sınırlar ortadan kalkacak, belki de her gün bayram olacak. |
ANAYASA ve KAFKASYA - 29/03/2020 |
Türkiye’deki bir avuç Çerekes aydının kurduğu ÇDP dünyadaki tüm Kafkaslıların biricik partisidir. Onun da temel işlevi ortak bir tarih bilincinin oluşmasını sağlamaktır. Değilse bir adım dahi atılamaz. |
RUS ELÇİSİNDEN TARİH DERSLERİ - 16/02/2020 |
Suriye’deki teröristlerin Türkiye sınırlarını geçip eylem yapmalarına Türkiye’nin cevabını haklı bulan Büyükelçi, Çarlık zamanında Çerkeslerin de Rusya sınırını geçerek terör estirdiklerini, Çarın da Kafkasya'ya müdahale ettiğini söylüyor. |
ÇİN - UYGUR - 30/12/2019 |
Kafkasya’daki mücadelenin temeli, demokrasi ve insan hakları ve ulusların kendi kaderini tayin hakları temelinde geliştirilirse, dünya genel politikasında güçlü devletlerin anlık taktik politik çıkarlarına malzeme olunmaz. |
NEREDE KALMIŞTIK, NE DEMİŞTİK? - 16/12/2019 |
Devletlerin resmi ideolojisine uygun ısmarlama tarih kitapları gerçek üstü palavralarla dolu oluyor. Nitekim Osmanlı ve Türkiye tarihlerinin de hem ısmarlama olanı, hem de gerçek olanı vardır. |
GLOBALİZM ve KAFKASLILAR - 04/09/2019 |
Kafkas önderleri ve aydınları her dönemde olduğu gibi 1917’de ve 1991’de pazar dağılırken tezgah açtıkları için tarihte yaşandığı gibi her seferinde elleri böğürlerinde kaldı. |
İ.T.C. + CHP= KEMALİZM - 16/08/2019 |
Siyasi İslam ve Kemalistler’in miadı dolmuştur. Evrensel normları temel alan, samimi, çoğulcu demokrasiyi savunan, en geniş insan haklarını savunan ve tüm toplumu eşitlik temelinde birleştirici bir harekete ihtiyaç vardır. |
BİZ BU FİLMİ İKİ DEFA İZLEMİŞTİK - 08/07/2019 |
Trabzon’daki konuşmasında “Mustafa Kemal’in izindeyim, Topal Osman’a bağlıyım” diyen Ekrem İmamoğlu, milletin istediği gibi değil de asıl bağlı olduğu önderleri gibi hareket etmeye başlayabilir. |
NE OLACAK DA HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK? - 17/06/2019 |
Viyana bozgunundan sonra Doğu ile Batı arasında ortada sıçan politikasını uygulayan Osmanlı elitleri tüm savaşları kayıp ettiler ve Osmanlı dağıldı. AKP hala aynı geleneksel orta da sıçanı oynuyor. |
Devamı |