• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi15
Bugün Toplam269
Toplam Ziyaret1061582
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
Xabze ve Xase İle Bir Yere Varılır mı?
17/04/2019

Toplumların yarattıkları değerler ve kurallar, ya o toplumları bir yerlere taşır, ya da yok eder. Her kural ve değer yaşanılan çağa  ve zamana göre şekil değiştirerek kendini yeniler ya da yok olur gider. Doğanın acımasız kuralıdır kendini yenileyemeyenlerin yok olması.

Çerkes toplumu da bu kuralın dışında değil. Ya kendini yenileyip çağın kurallarına göre rekabet etmesini ve savaşmasını öğrenecek; ya da yok olmanın girdabına doğru hızla yuvarlanacak. İki tercihten birini yapmak Çerkes halkının kendi ellerinde ve iradesi dahilindedir.

1864 büyük sürgününe kadar, Çerkes halkına yön veren, onu ayakta tutan, Çerkes halkının genetik kuralları olan xabze ve o kuralların yapıldığı yerler olan xaselerin sorgulanması ve yeniden yorumlanması gerektiğini düşünüyorum. Bazı kesimler tarafından dillendirilen “xase tek çözüm yoludur, xabze bize yol göstersin, o zaman bütün sorunlarımızı çözeriz” şeklindeki yaklaşımların ne derece gerçeklikle bağdaştığını masaya yatırıp düşünmek zorundayız. Eğer çözüm burada ise bu öneriyi yapan arkadaşlarımıza "Buyrun yapın, elinizden tutan mı var" demek dışında yapabileceğimiz bir şey yok. Sorunun çok daha derinlerde olduğunu anlayamıyorlarsa bu arkadaşlarımıza daha ne diyebiliriz?

Xabze, Çerkes halkının yarattığı, kendi kendini yönettiği ve topluma yön verdiği yazılı olmayan kanunlardır. Xabze= Çerkes kanunlarıdır diyebiliriz. Bu kanunların 1864 büyük sürgününe kadar kesin bağlayıcılıkları ve yaptırım gücü vardı. Ve herkes büyük bir bağlılıkla bu kanunlara uyuyordu.

Bu kanunlar yani xabze, xaselerde kabul ediliyor, o günün koşullarında duyuruluyor ve yürürlüğe giriyordu. Xaseler savaşa, barışa, kabileler arasındaki analaşmazlıklara çözüm bulurken, günlük yaşamın düzenlenmesine dair kararlar da alıyordu. Dolayısıyla xaselerin devlet gibi hareket ettiğini de düşünebiliriz.

***

Xabze ve xasenin daha iyi anlaşılabilmesi için, yaşadığımız ülke olan Türkiye'den yola çıkarak örnekleme yapmak istiyorum. Türkiye'nin en üst xasesi yasama organı olan TBMM'dir. TBMM'nin görevi ise xabze, yani kanun yapmaktır. TBMM'nin çıkardığı xabzeleri uygulamakla görevli hükümet organları ve mahkemeler vardır. TBMM'de 600 milletvekili xabze yaptıkları için maaş almakta ve her türlü ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmaktadır.

Türkiye'nin xasesi olan TBMM, kimin ne kadar vergi ödeyeceğine, kimin kaç gün prim ödeyip emekli olabileceğine, tahsil edilen vergilerin nasıl harcanacağına, trafik kurallarının nasıl düzenleneceğine, bir meslek sahibi kabul edilmek için hangi meslek odasına hangi şartlarda kabul edileceğine kadar her konuda kanunlar=xabzeler yapar. Günün ve çağın ihtiyaçlarına göre yeni kanunlar, xabzeler çıkarır. Yirmi yıl önce bilgisayarın yaşamımızda olmadığı dönemde bilişim suçları da yoktu. Bilgisayarın yaşamımıza girmesiyle birlikte TBMM bilişim suçları ile ilgili bir çok kanunu, xabzeyi yaşamımıza sokmuştur. Şehir yaşamının yoğunlaşması ile birlikte sokak hayvanları, sokak çocukları, kadına uygulanan şiddet gibi konularda yeni kanunları yürürlüğe sokarak sürekli güncellenmektedir. Güncellenen ve yürürlükte olan kanunlara=xabzelere uyulup uyulmadığını gözeten ve yaptırımları yerine getiren memur, polis, jandarma, zabıta güçleri ve mahkemeler görev yapmaktadır.

***

1861 yılında Soçi'de toplanan son özgürlük meclisi (=xase), sürekli görev yapacak 50 kişilik bir milletvekili gurubu görevlendirdi. Bu meclis zorunlu askerlik yapılması, bir parlamento binası inşa edilmesi, vergi verilmesi gibi hususları karar altına alıp yasalaştırdı. Özgürlük savaşını anlatmak ve yardım temin etmek için yurt dışına heyetler gönderilmesini kabul etti. Bu kararlar bir devlet organizasyonunu hedefliyordu. Ancak ülkenin % 80'i işgal edildikten sonra alınmış olan bu kararlar hayata geçirilemedi ve kaçınılmaz son halkımızın başına geldi.

Vatan savunmasının kaybedilip anavatan terk edildikten sonra, Çerkesler hiç bir zaman yaptırım gücü olan xaseler toplayıp, halkın geleceğine ilişkin xabzeler hayata geçiremediler. 1864'te donmuş olan ve hiç bir zaman güncellenemeyen xabze günümüz ihtiyaçlarına cevap veremedi.

***

Şimdi biraz da xaselerimize projeksiyon tutalım.

Günümüzde xasenin karşılığı dernektir. STK'larımız  xase olarak adlandırılmaktadır. DAX-Duneypsov Adğe Xase (Dünya Çerkes Birliği-DÇB), Maykop Adğe Xase, Krasnodar Adğe Xase gibi anavatandaki bazı derneklerimizi sayabiliriz.

Diasporda kurulan ilk xasemiz(=derneğimiz) 1908 yılında kurulan Çerkes İttihat ve Teavün Cemiyeti'dir. Osmanlı Devleti'nin Genelkurmay dairesi gibi, çok sayıda paşa, subay ve bürokrattan oluşan Çerkes Teavün Cemiyeti çok önemli hedefler koymuştu. Okullar açmayı hedeflemiş, bunu hem İstanbul'da hem de anavatanda geçekleştirebilmişti. Anavatan'ın bağımsızlığını hedeflemiş ve 11 Mayıs 1918'de kurulan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti ile birlikte hareket etmişti. Osmanlı Devletinin yıkılmasıyla birlikte kapatılmışlardı.

Cumhuriyet döneminde kurulan xaselerimiz, ağır baskı koşullarında, nefes alamaz ürkek yapılanmalar olarak ortaya çıktı.1951 ve 1952'de kurulan derneklerimiz Çerkesleri Türklüğe entegre ederek, komünizme yeni bir cephe açmak amacı ile kurdurulmuştu.

O günden bugüne, çeşitli fasılalarla askeri dönemlerde açılıp kapansalar da, 170 civarında Çerkeslere ve Kuzey Kafkasyalılara ait STK(=xase) oluşturulabildi.

Peki bu xaselerimiz toplanmıyorlar mı?

Tabiî ki toplanıyorlar.

Toplanıp da neler yapıyorlar onlara bir bakalım.

Bol miktarda dans ekipleri kuruyorlar, kahvaltılar düzenliyorlar, kitap tanıtımı ve imza günleri düzenliyorlar, konferanslar yapıyorlar, dil öğrenme ve okuma yazma kursları düzenliyorlar, geceler tertipliyor, festivaller düzenliyorlar ve sosyal bir ortam oluşturuyorlar.

STK'larımızın (=xaselerimizin) yaptıkları tüm bu etkinlikleri çok değerli buluyorum. Pek çoğuna da katılıyorum. Ama asla yeterli bulmuyorum.

Siyasi bir mesele olan Çerkes Davasının çözüm üretmek, xaseleri aşan bir meseledir. Bu meselenin çözüm merci yaptırım gücü olan bir siyasi örgütlenmedir. Çerkes halkına fiziki soykırım uygulamış Rusya ve kültürel soykırım uygulamış Türkiye ile siyasi bir hesaplaşmaya girmeden Çerkes halkının bir varlık ortaya koyabilmesi mümkün değildir. Rusya'nın elinin DÇB üzerinden kurumlarımız içerisinde olduğu derneklerimizden böyle bir tavır beklemek mümkün değildir. Hiç bir yaptırım gücü olmayan xaselerimizin xabzeyi güncellemesi ve hayata geçirmesi de mümkün değildir.

Çerkes halkının varlığını geleceğe taşıyacak olan xase, çelik bir irade ve yaptırım gücü olan siyasi partidir!

Çerkeslerin tarihlerinde kurdukları ilk ve tek siyasi partiyi ise sizler biliyorsunuz… 


2298 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ETHEM’İN, GÖNEN BALCI KÖYÜ’NDEN ARAP MAHMUT’A MEKTUBU. - 19/08/2024
Çerkes Diaspora tarihinde Balıkesir’in Gönen ve Manyas Çerkeslerine uygulanmış asimilasyon, inkar ve imha politikaları anlaşılmadan Türkiye Çerkesleri’nin neden bu kadar yoğun bir biçimde yok olduklarını anlamak mümkün değildir.
SÜRGÜNDEKİ ETHEM’İN HATIRATI DOLAYISIYLA TÜRK ORDUSUNA YAZDIĞI BİLDİRİ - 27/07/2024
Bizlere kitaplarda Kurtuluş Savaşı, ya da İstiklal Harbi diye öğretilen şey aslında bir iç savaştır. Bu savaşta Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlılar, verilen iç savaşın yanında bir ayrıntıdan ibarettir.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR-3 - 01/07/2024
Çerkeslerin “Met Çunatuko İzzet” (Bilgin İzzet) dediği Yusuf İzzet Paşa, rafları kitap dolu bir odada Ethem beyi kabul etti. Solgun, halsiz görünüyordu. Heyecanlıydı, kalkarak Ethem beyi karşıladı, —“Memleketi bir felaketten daha kurtardın" dedi.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR – 2 - 14/06/2024
Ticaret basımevini satın alarak kurduğu Yeni Dünya gazetesini başyazarlıkla birlikte Arif Oruç beyin buyruğuna vermişti. Yeni Dünya, sırtını Ethem beyin askeri gücüne, ününe dayayarak komünizmi savunuyordu.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR - 03/06/2024
Ethem Bey’in iyi bir eğitimi olmadığı için onu eleştirenler, onun üstün meziyetlerinin farkında değildirler.
KIZILORDU KOROSU’NA GEÇİT YOK! - 25/04/2024
Her şeye rağmen bu konserlerin yapılmasında ısrar edilirse, Kızılordu Korosu'nu her şekilde protesto edeceğimizi ve pişman edeceğimizi de bilin!
ETHEM, CELAL BAYAR’A YAZDIĞI MEKTUPTA KÜRTLER İÇİN ÖZERKLİK, ÇERKESLER İÇİN AZINLIK HAKKI İSTEDİ. - 20/04/2024
Ethem meselesi bir çelişkiler yumağıdır. Ondan bir hain çıkarmaya çalışan güruh, onlarca kitap yazmasına rağmen henüz bunu başaramamıştır. Ondan bir kahraman çıkarmaya çalışanların eli de T.C. yasaları ve saldırıları nedeniyle bağlıdır.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİNE BİR BELGE DAHA - 13/04/2024
Çok net şekilde Şark-i Karibcilerin bunak paşalar diye suçladığı Çerkes Teavün Cemiyeti’nin, istisnalar hariç, Çerkeslik için hiç bir gelecek tasavvurunun olmadığını görüyoruz.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİ - 07/04/2024
Osmanlı döneminde Çerkesler iki önemli Cemiyet oluşturdular. Bunlardan birincisi 1908 yılında Çerkes Osmanlı paşaları tarafından kurulmuş olan “Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti”dir. İkincisi 1921'de“Şark-ı Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti"dir.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi