• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi33
Bugün Toplam517
Toplam Ziyaret1062508
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Semerkew
Vahit Erdo
vahiterdo11@gmail.com
Seçimin Sonuçları
28/06/2018

Demokratik kurumları henüz tam olgunlaşamamış Türkiye’de, seçimler ekseriyetle baskın şeklinde, adil olmayan şartlarda yapılıyor. Bu son seçim buna tam tuz biber ekti. Eşit ve adil olmayan seçim süreci böyle sonuçlandı.

Gizli oy, açık sayım veya tersi, toplumun karakterini bozuyor. Gerçek seçim açık oy, açık sayım yapılandır. Bu, insan ve toplum ahlâkını olumlu  yönde geliştirir.  

Bu seçim tüm partilerde depremlere neden olacak; ama en büyük sarsıntı CHP’de yaşanacak. Bu parti değişmez ve değiştirilemez. Neden? Çünkü 6 ok değişime engeldir. Bu partinin altı oku, başta Çerkeslere, tüm halklara ve işçi, köylüye kan kusturmuş; devlet memurlarını ise korumuştur.

Bu seçimle Türkiye’de 1. Cumhuriyet (Kemalist) sonlandı; 2. Cumhuriyet (İslamcı)’e geçildi. Bu rejim bir İran gibi olmayacak. Bu rejim, kendinden menkul bir İslami-kapitalist ve alt emperyalisttir. Bu aşamaya geçilmede CHP’nin büyük katkısı oldu. Mecliste, AKP’nin tüm rejim değişikliği önerilerine evet oyu verdi. Peki neden böyle oldu? Ta 1908’lerden bu yana Türkiye’de MGK ana meselelerde kararlar  verir, tavsiye eder, Meclis de uygular. İşte bu meyanda CHP, MGK’nın tavsiyelerine uyarak AKP’yi desteklemiştir.

Neden?

Çünkü son dönemde MGK, AKP, Kemalist generaller ittifakı vardır. CHP de organik bağlı olduğu generallerin tavsiyelerine, uygun bulmasa dahi, katılmak zorundadır. Bir düşündükleri vardır elbet modundadırlar.

Yani Kemalist Cumhuriyetin kazanımlarının kaymağını TUSİAD yedi; İslamcı dönemin kaymağını bu sefer MUSİAD yiyecektir. Bizi de örseleyerek yavan sütümüzden yine yağımızı çıkaracaklardır.

***

R.T. Erdoğan neden bu kadar popüler oldu ve direngenleşti?

Temel sebebi taa 15. yy’da… Bu dönemde hayata geçen kapitalizm, geliştiği oranda merkezi ülkelerden, çevre ülkelere ilk önce kredi veriyor; o kredilerle çevre ülkeler merkezi ülkelerden makinalar ve yedek parçalarını alıyor. Bbu döngüler 40-60 yılda bir tekrarlanıyor. Her değişimde de çevre ülkelerde devrimler oluyor. İşte 1917’de bu döngü ile Rusya’da devrim oldu ve ikinci döngü ile bizzat Stalinistler kendi elleri ile SSCB’yi dağıtmak zorunda kaldılar.

İşte bu meyanda, tarihsel olarak yeni bir merkezden çevreye kredi furyasında Erdoğan iktidara geldi ve muazzam miktarlarda ucuz kredi alarak yol, köprü, AVM yaptı. Batılı ülkelerin montaj arabalarını tüketim kredisi ile sattırdı. Bu dönemde Brezilya’da Lulu adında bir adam dünyaca meşhur oldu. Turgut Özal hakeza… Bir çok örnekler var. Global sistemin önderi USA salınan kredileri geri çekince, Türkiye de, tıpkı denizin çekilip balıkların sahilde kalıp çırpınmasına benzer bir duruma düştü.

***

Peki ne yapmalı, nasıl yapmalı?

İlk önce ÇDP misyonu ek bir ekonomik program ortaya koymalı, tüm toplumun aklına, vicdanına, kesesine hitap etmeli. Yani kitleler, ÇDP’nin bugünkü hayat ve gelecek önerisinde bu gününü ve yarının görebilmeli. Değilse dernek derekesinde kalır şu anda olduğu gibi.

Bizim görüşümüz, dünya sistemindeki bu merkezden çevreye olan elips N. Kandaryef döngülerinde Türkiye’yi borç sarmalına sokanlar -sözüm onlara- besleme, sahte, milli, yerli kapitalistlerdir.

Nasıl oluyor bu katmerli sömürü? Örneğin Türkiye’nin montajcı, taklitçi, komisyoncu firması Fransız Renault montaj atölyesini neden Türkiye’de açıyor? Neden Fransa’daki fiyatının en az iki misli fiyatına  satıyor?

Bu arada devletin Fransız Renault’tan bir kârı yok. Kendi halkını oto vergisi koyarak soyuyor. Ayrıca bizim yerli ve milli kapitalist de Fransız arabasının montajını yaparak halka bir kazık da o atıyor.

Peki bütün bunlara ne gerek var? Fransız Renault firması gelip Türkiye’de fabrikasını kursun, üretip Paris’teki aynı fiyata satsın. Devlet de alt yapı giderleri karşılığında vergi alsın. Neden bir aradaki holdinglere fazladan para ödeyelim? Ha denilebilir ki, yapa yapa yeni bir şey bulurlar. Son 80 yıldır hiçbir şey bulamadılar, taklitçilik yapıyorlar. Hem neden yeni bir şey bulsunlar ki? Niçin para harcasınlar? Akan sudan kovalarını 80 yıldır dolduruyorlar. Bir örnek daha, Aiphon telefon USA’da 550 dolar, biz de 1650 dolar. Bu aradaki parayı hiç bir para yatırımı olmayan ithalatçılar ve devlet alıyor. Fena halde kazıklıyorlar tüketiciyi.

Türkiye’de montajı yapılan oto ve beyaz eşyanın % 81’i merkez ülkelerden ithal ediliyor.

Harp  montajında bu oran % 90’larda.

Atak helikopterinin biz yalnız kaportasını yapıyoruz, geri kalan parçalar ithal.

Altay tankına hala bir motor bulamadılar; en son İngiliz Rolsroice motor fabrikası ile anlaşma üstündeler. 

Kısacası Türkiye’deki bu montajcı,taklitçi, komisyoncu, hortumcu, hazineden besleme kapitalistleri kanun yolu ile devreden çıkartıp, kalanları kobilere, kooplara aktararak adil bir biçimde  zenginlik yaratabiliriz..   

Borç sarmalı  nasıl oluyor ve biteviye dönüyor?

Örnek, bir holding Londra’daki  bir tefeci firma ile 1 milyon dolar kredi anlaşması yapıyor. İstenilen garantiyi TCMB imzalayıp veriyor. O günkü kur 1.80 olsun. Protokol imzalanıyor, yani vadesi geldiğinde devletin tanıdığı muafiyet  hakkı gereği 1 dolar=1.80krş ödenecek. TCMB da dolar olarak Londra tefeci firmasına ödeyecek. Faiz de ayrıyeten ödenecek… Bu arada dolar yükseliyor.  Krediyi alan firma, ürettiği ürünlere kur artışını gerekçe göstererek zam yapıyor. Kur 2.80’e  yükselmiş; olsun aradaki 1 lira fark hazineden karşılanıyor.  Yani krediyi de, kur artışından firmanın artırdığı ürünlerin zammını da biz ödüyoruz. Üç katmerli sömürü. O Holdingin patronu tv kanallarında kasılarak, “ne kadar büyük adam”, “ne kadar memlekete ve insanlığı faydalı, ahlaklı bir insan” olduğunu söylüyor, sen de takdirle izliyorsun.

Bu firmalardan üç tanesi borç ödemelerini erteleterek T.C.’ne vergi ödememek için merkezlerini Londraya taşıdılar; en irisi de Yıldız Holding’in Ülker Markası…

Maliye Bakanı’na göre özel sektörün borcu 243,5 milyar dolar. Toplam borç 560 milyar dolar. TCMB eski müdürü Durmuş Yılmaz’a göre toplam iç-dış borç 1.200 milyar dolar. İşte bu borç AKP=R.T. Erdoğan’ı ve Türkiye’yi çökertecektir.

Kısaca merkez devletlerden çevre devletlere her 40-60 yılda bir dönen, kredilendirme, borçlandırma, mal satma döngüsünü kırmak gerekir. Nasıl olabilirin ipuçlarını yazdım, biraz da siz düşünün.

Rusya da aynı döngü içinde yaşıyor. Şu anda merkez devletlere 800 milyar dolar borçlu. Bir Rus devlet bürokratı ile sohbetimizde “Rusya’da demokrasi yok” dedim. O, “Bize gerekmez. Meta üreten ülkelere gereklidir. Biz gaz, petrol satıp, Yüce Allah’ın Rus milletine bahşettiği temel ürünleri satarak en yüksek düzeyde yaşıyoruz” dedi ve ekledi, “Gaz ve Petrol için, Allah Rus milletini korusun” dedi. Hep beraber gülüştük.

Kremlin’in bu zulüm rejiminin global sistem tarafından üç vakte kadar dağıtılacağından şüpheniz olmasın.

Çok marifet var insanda...

Vesselam.



1024 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

4. SANAYİ DEVRİMİ ve VİRÜS - 21/04/2020
Enerjinin maliyeti sıfırlanınca toplumsal ilerleme ivme kazanacak, sınıflar sınırlar ortadan kalkacak, belki de her gün bayram olacak.
ANAYASA ve KAFKASYA - 29/03/2020
Türkiye’deki bir avuç Çerekes aydının kurduğu ÇDP dünyadaki tüm Kafkaslıların biricik partisidir. Onun da temel işlevi ortak bir tarih bilincinin oluşmasını sağlamaktır. Değilse bir adım dahi atılamaz.
RUS ELÇİSİNDEN TARİH DERSLERİ - 16/02/2020
Suriye’deki teröristlerin Türkiye sınırlarını geçip eylem yapmalarına Türkiye’nin cevabını haklı bulan Büyükelçi, Çarlık zamanında Çerkeslerin de Rusya sınırını geçerek terör estirdiklerini, Çarın da Kafkasya'ya müdahale ettiğini söylüyor.
ÇİN - UYGUR - 30/12/2019
Kafkasya’daki mücadelenin temeli, demokrasi ve insan hakları ve ulusların kendi kaderini tayin hakları temelinde geliştirilirse, dünya genel politikasında güçlü devletlerin anlık taktik politik çıkarlarına malzeme olunmaz.
NEREDE KALMIŞTIK, NE DEMİŞTİK? - 16/12/2019
Devletlerin resmi ideolojisine uygun ısmarlama tarih kitapları gerçek üstü palavralarla dolu oluyor. Nitekim Osmanlı ve Türkiye tarihlerinin de hem ısmarlama olanı, hem de gerçek olanı vardır.
GLOBALİZM ve KAFKASLILAR - 04/09/2019
Kafkas önderleri ve aydınları her dönemde olduğu gibi 1917’de ve 1991’de pazar dağılırken tezgah açtıkları için tarihte yaşandığı gibi her seferinde elleri böğürlerinde kaldı.
İ.T.C. + CHP= KEMALİZM - 16/08/2019
Siyasi İslam ve Kemalistler’in miadı dolmuştur. Evrensel normları temel alan, samimi, çoğulcu demokrasiyi savunan, en geniş insan haklarını savunan ve tüm toplumu eşitlik temelinde birleştirici bir harekete ihtiyaç vardır.
BİZ BU FİLMİ İKİ DEFA İZLEMİŞTİK - 08/07/2019
Trabzon’daki konuşmasında “Mustafa Kemal’in izindeyim, Topal Osman’a bağlıyım” diyen Ekrem İmamoğlu, milletin istediği gibi değil de asıl bağlı olduğu önderleri gibi hareket etmeye başlayabilir.
NE OLACAK DA HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK? - 17/06/2019
Viyana bozgunundan sonra Doğu ile Batı arasında ortada sıçan politikasını uygulayan Osmanlı elitleri tüm savaşları kayıp ettiler ve Osmanlı dağıldı. AKP hala aynı geleneksel orta da sıçanı oynuyor.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi