• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam139
Toplam Ziyaret1071930
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar35.178735.3196
Euro36.582036.7286
Semerkew

Başkent Ankara 'da öldürülen Çeçen İçkeriya Devleti Fahri Konsolosu Medet Önlü'nün eşi Leyla Eser Önlü, soruşturmayı yürüten Başkent Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunduğu dilekçede can alıcı iddialarda bulundu.

Önlü el yazılı dilekçesinde, suikastın ailecek MİT ve Emniyet İstihbaratı'nın takibi altndayken işlendiğini, eşinin Çeçenlerin Suriye savaşında kullanılmalarına karşı mücadele ettiği için hedef alındığını savundu. Aile avukatı Erdal Doğan da, kimliği kamera görüntülerinden tespit edilen ve kırmızı bültenle aranmakta olan Rusya pasaportlu tetikçi Rızvan Ezbulatov ile Türk insanları E.G'nin bir an evvel yakalanması, istihbarat birimlerinin cinayetteki ihmalinin araştırılması ve soruşturmanın derinleştirilmesi için savcılığa mürracaat da bulunda .

ÇEÇEN DAVASININ TÜRKİYE'DEKİ KİLİT İSMİYDİ

Leyla Eser Önlü, el yazısıyla kaleme aldığı dilekçesinde şu iddialarda bulundu:

"Medet Önlü ile 1989 senesinde evlendim. Evliliğimizden yaklaşık olarak 1-2 sene akabinde 1. Rus-Çeçen savaşı başladı. Bizler 150 sene evvel Kafkasya'dan sürülen Çeçen ailelerin çocuklarıyız. Bu sebepten ötürü soydaşlarımızın bağımsızlık mücadelesine hiçbir vakit kayıtsız kalmadık. Savaşın ilk yıllarından bu yana Çeçenistan'dan Türkiye 'ye gelen sığınmacıların barınma, eğitim, sıhhat gibi birden fazla ihtiyacıyla bizler ilgilendik. O tarihten beri eşim Medet Önlü, Çeçen bağımsızlık mücadelesine destekten hiç bir zaman taviz vermeyen tavrı ile Türkiye'de ve dünyanın çeşitli yerlerinde gercekleşen organizasyonlarda en önde katıldı . Çevresiyle iyi ilişkileri, kişiliği ve karakteri ile vatandaşı etkileyen, etrafında toplamayı başarabilen yapısı, 2005 senesinde Çeçenistan İçkeriya Devleti Başkanı tarafından kendisine verilmekte olan Fahri Konsolosluk görevi ile birleşti ve eşin bu davanın Türkiye'deki kilit ismi oldu. Yürüttüğü işler çoğunlukla insanların temel haklarını kazanmaları adınaydı. Hiçbir vakit hukuka ve ahlaka aykırı bir aksyonda bulunmadı. İnsan olmanın, Müslüman olmanın ve Türk insanları olmanın gereklerini layıkıyla yerine getirdi.

MİT'İN TAKİBİNDEYKEN ÖLDÜRÜLDÜ!

Şayet bizler aile olarak her vakit istihbarat servisleri bir yana, Türk istihbaratının takibinde olduğu bir hayat yaşadık. Oturduğumuz her semtte semt sakinlerine, komşularımıza, hakkımızda sorular sorularak araştırmalar yapıldı. Halen oturmakta olduğumuz muhitte, bundan birkaç sene evvel bile komşularımızın ifadesiyle sivil birkaç kişinin kendilerini polis diye tanıtarak eşim ve ailemin yaşamı, yaptıkları hakkında sorular sorduklarını  öğrendim. Eşimin insanlık adına yapmış olduğu hizmetlerden ve haklı bir davaya verdiği destekten binaen hayatı mercek altına alınmışken, Başkent Ankara 'nın merkezinde, kendi ofisinde onu öldüren failin ve arkasındakilerin, olayın üzerinden bir senesi aşkın zaman geçmesine karşın bulunamamaları, TC Devleti, güvenlik ve istihbarat kurumları adına skandal bir tablo, ailesi olarak bizler için de derin şüphe ve üzüntü yaratan bir durumdur.

ÇEÇENLERİN SURİYE'DE PİYON OLARAK KULLANILMASINA KARŞI ÇIKTI

Özellikle son dönemlerde, Suriye savaşında Çeçenlerin piyon olarak kullanılmalarına karşı çıkan ve Çeçenlerin kendi bağımsızlık mücadelesinde rol almalarını savunan eşim, ABD'deki Boston saldırısı olayına da iki Çeçen gencin adının karıştırılmasına, bir televizyon kanalında yapmış olduğu açıklamadabüyük reaksion göstermişti. Devletlerin ali menfaatlerinin, insanların hayata haklarından üstün olamayacağını savunmaları birlikte , eşimin bu muhalif tutumu ve açık sözlülüğünün birden çok fazla devletin ali menfaatine ters düştüğünü, eşimin öldürülmesinin perde arkasında ve faillerinin yakalanamaması ve olayın aydınlatılamamasında bu cinsten bir sebebin var olduğunu düşünmekteyim. Aile olarak her önceki gün adaletin tecelli edeceğine inancımız azalmakta, bu olayın sümen altı edildiğine inancımız artmaktadır. Şayet tüm olumsuzluklara karşın hakkımızı aramaktan ve gerçekleri ortaya çıkarmaktan hiç bir zaman vazgeçmeyeceğiz."

İSTİHBARAT BİRİMLERİNİN ROLÜ YA DA iHMALİ ARAŞTIRILSIN!

Önlü ailesinin avukatı Erdal Doğan, Başkent Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na, Medet Önlü cinayeti soruşturmasının derinleştirilmesi ve eksikliklerin giderilmesi istemiyle yapmış olduğu mürracaatta bunları belirtti :
"Müvekkilin tahkikat dosyasına sunduğu, görgü, veri (bilgi) ve taleplerini içeren dilekçesi dikkate alındığında; Medet Önlü’nün çok fazla önceden, katledilme tarihine kadar yakın takip altında yer aldığı anlaşılmaktadır. Önlü’nün, Çeçen İçkeriya Cumhuriyeti Fahri Konsolosluğu görevi ve Çeçen ulusunun bağımsızlık davası için sürdürdüğü çalışmaları dikkate alındığında, kendisinin bu zaman içinde yalnız yerli değil yabancı istihbarat örgütlerinin de takibi altında olması şaşırtıcı değildir. Önlü, Çeçenlerin milli davasına zarar verdiğini düşündüğü bir olgu ve algıyla da çabalayan ender Çeçen liderlerinden biridir. Çeçenlerin çeşitli örgüt ve çevrelerce kullanılmaması için verdiği mücadele kamuoyunca yakından bilinmektedir. Bu sebepten ötürü MİTve Emniyet İstihbaratı'nın Önlü ve ailesinin takip edilme faaliyetlerinden habersiz olduğu düşünülemez.

TETİKÇİYİ HAVALİMANINDA KARŞILAYAN TÜRK DE ARANIYOR

Soruşturma dosyasında cinayeti organize ettiği sebebiyle hakkında kırmızı bülten çıkarılan Rusya Federasyonu pasaportlu Rizvan Ezbulatov’un Türkiye’ye çok fazla sık giriş -çıkış yapmış olduğu görülmektedir. Bu kişinin Türkiye’ye İstanbul Atatürk Havalima’nından en son giriş yapmış olduğu 17 Nisan 2013 tarihinden, cinayetin işlenmesinden İkinci gün ertesi İkinci Mayıs 2013 tarihinde İstanbul Atatürk Havaalanı ’ndan çıkış yapışına dek dosyada yeterli derecede veri (bilgi) bulunmaması soruşturmanın en mühim eksiği olarak görünmektedir. Yine Ezbulatov’u Türkiye’ye son giriş yapmış olduğu Atatürk Havalimanında gece yarısı özel araçla karşılayan E.G adlı kişi ve çevresiyle alakalı derinlikli bir araştırmanın yapılmamış olması da çok büyük eksikliktir. Ezbulatov’un Türkiye'de geçirdiği zaman içinde, diğer zanlılarla ilişkisi, Başkent Ankara ’da keşif amaçlı buluşmaları hiç araştırılmamıştır. Ezbulatov ile beraber hareket eden ve halen yakalanamayan Türk insanları diğer kişilerin İstanbul ve Başkent Ankara ’da cinayet için haftalarca hazırlık yapmalarına, defalarca olay yeri keşfi yapmalarına karşın , geniş bir örgütlenme ağına ve insan kaynağına sahip MİT ve Emniyet İstihbarat birimlerinin ellerindeki bilgileri adli mercilerle paylaşmış mıdır?Zanlıların tüm teknik ve fiziki imkanlar kullanılarak yakalanması ve bu mevzuda ihmali olan görevlilerin tespit edilerek gereğinin yapılması saygılarımızla talep olunur."



1435 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi