• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam151
Toplam Ziyaret1070288
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar35.037435.1778
Euro36.390736.5365
Semerkew

Altı Çerkes Derneği’nin bir araya gelmesiyle kurulan Çerkes Dernekleri Federasyonu (ÇERKES-FED) 17/04/2013 itibarıyla tüzel kişiliğini kazandı. Kurucu Genel Başkanlığını üstlenen Nusret Baş’la sıcağı sıcağına bir görüşme gerçekleştirdik.

***

 - Sayın Baş, söze başlarken ÇERKES-FED’in hem kurucularına, hem de halkımıza hayırlı olmasını diliyor ve hemen soruyoruz: Bu federasyona niçin ihtiyaç duyuldu?

- Bakın, Sovyetler Birliği 80’lerin sonuna doğru bir dağılma süreci içine girdi. Aynı dönemde soğuk savaşın da sona ermesiyle tüm dünyada hızlı bir değişim ve dönüşüm süreci başladı. O günden bu yana gerek anavatanda, gerek diasporada pek çok önemli gelişmeler yaşandı. Şu son 25 yılda halkımız için de pek çok fırsatlar gelip geçti. Ama öncelikle öngörüsüzlüğümüz, bunun tabii bir sonucu olarak da örgütsüzlüğümüz yüzünden bu fırsatların hiçbirinden yararlanamadık. Bu değişim dönüşüm süreci devam etmekte ve hala stabilize olmuş değil.

Peki bu süreçte biz Çerkesler ne yaptık?

Maalesef biz Çerkesler hep edilgen olduk. Kendi ulusal kimliğimiz bağlamında söylüyorum, bu sürecin hiçbir zaman öznesi olamadık, hep nesnesi olduk. Hiçbir hakkımız gözetilmediği gibi, yok oluşa mahkum edilen bir halk olduk.

Peki nasıl?

Elbette ki kendi doğrularımızı, kendi inançlarımızı, kendi irademizi somut bir şekilde ortaya koyup, cesaretle mücadelesini veremediğimiz için. Bunun diğer adı şuur eksikliği, yani bilinçsizliktir. Biz kendimizi düşünmez isek kimse bizi düşünmez. Bu gidişata bir dur demek gerekiyor. Ve Çerkesim diyen herkes bu yok oluş sürecini tersine çevirmeye çalışmakla yükümlüdür. İşte biz bu sorumluluk duygusuyla harekete geçerek Çerkes Dernekleri Federasyonu’nu kurduk.

- Peki şimdiye kadar nerelerdeydiniz diyecek olanlara cevabınız nedir?

- Geçmişte de hiçbir zaman bir kenarda oturmadık elbette. Şimdi bir arada olduğumuz bütün arkadaşlarımız vakıflar, dernekler ve diğer bağımsız yapılar içersinde çalışmış ve mücadele vermiş insanlardır. Çözüm önerilerimiz birbirine yakın olduğu için bir araya geldik.

Bugüne kadar içinde bulunduğumuz kurumların, insanların metotlarına tabi olduk. Ancak, bizim kurumlarımız karakteristik olarak folklorik yapılardır. Kuruldukları dönemdeki atmosfer gereği böyle kuruldular ve bu hal giderek yapısallık kazandı. Bunu bir hata olarak değil, tespit olarak söylüyorum. Bu gerekliydi, çünkü o günlerde bu tür yapılar ancak böyle kurulabiliyordu. Bu şekilde ileri doğru bir adım atılmış ve boş alanlarımızdan biri bu şekilde doldurulmuş oldu. Ama dolması gereken o kadar çok boş alan vardı ki işte oraları doldurmada pek başarılı olamadık. Kurumlarımız ikinci, üçüncü adımları atamadı; perdelerini çekti ve içe dönük faaliyetlere odaklandılar. Politikleşemediler. Ne demek politikleşmek? Yani devleti muhatap alan, sorunlarını devletin önüne taşıyan yapılar haline gelemediler. Halbuki bizim problemlerimizin çözümü içimizde değil dışımızdadır. Çerkes sorunu uluslar arası bir sorundur. Bizim sorunlarımız devletlerarası ilişkilerle, devletlerin muhatap almasıyla çözülebilecek problemlerdir. İşte biz bu gerçekten hareketle, bu hedeflere yönelerek yola çıktık. Biz politik bir yapı olacağız, kimlik siyaseti yapacağız, sorunlarımızı ilgili devletlerin önüne, uluslararası platformlara taşıyacak, varoluş mücadelemize olması gereken yeni bir boyut kazandıracağız.

- Anavatanla ilişkileriniz nasıl olacak?

- Anavatanla ilişkilerimiz çok önemli. İlişkilerimizi en sıcak şekilde sürdüreceğiz. Anavatanımıza sahip çıkma mücadelesi verecek, anavatanda ortaya çıkacak demokratik kitle örgütleri ile temas halinde olacak, onları dinleyeceğiz. Birlikte projeler üreteceğiz. Ama sırf anavatan merkezli diye angaje bazı kurumların kontrolüne girmeyecek, atalete sürüklenmeyeceğiz. Gerçek şu ki biz bir diaspora yapılanmasıyız. Anavatanımızın menfaatinin ne olduğuna kendi ölçütlerimizle, kendi perspektifimizden bakarak karar vereceğiz. Anavatanın birincil problemi nüfustur. Bu yüzden dönüş yolunun açık ve hareketli tutulması gerekiyor.  Bunun için mücadele edeceğiz.  Elbette dönüşün sağlanabilmesi için diasporadakilerin kimlik bilincine sahip olması gerekir. “Ben Çerkesim” bile diyemeyen insanların anavatana döneceğini ya da anavatanına sahip çıkacağını düşünmek hayalden başka bir şey değildir. Onun için anavatanda ve diasporada, dilin, kültürün, kimliğin korunması ve geliştirilmesi adına çalışmalar yapacak ve yapılacak bütün çalışmaların destekçisi olacağız.

Bu arada Türkiye’de elde edeceğimiz her türlü siyasi, kültürel ve demokratik kazanımın anavatanımızdaki varlık mücadelemize ivme kazandıracağını da iyi biliyoruz.

- Diğer Çerkes STK’ları ile nasıl bir ilişki içerisinde olacaksınız?

- Yukarıda örgütlerimizin yapısı ile ilgili genel bir değerlendirme yapmıştım. İlave olarak bunlara karşı tutumumuzun yapıcı olacağını söyleyebilirim. Doğru gördüğümüz her çalışmalarını destekleyecek, yanlış gördüklerimizi de eleştirerek kendilerine yardımcı olacağız. Önceliklerimiz farklı olabilir ama neticede hepsi bizim kurumlarımızdır, bu bilinçle yaklaşacağız. Zaten ÇERKES-FED’i kurarken mevcut üst yapılara bağlı hiçbir derneği davet etmedik. Duyup da aramızda olmak isteyenleri de kabul etmedik. Sadece bağımsız yapılarla görüşmelerimiz oldu ve federasyonumuzu da onlarla kurduk. Bundan sonra bizimle çalışmak isteyen olursa elbette kendilerine kapımız açıktır.

-  İlave etmek istediğiniz bir şey var mı sayın Baş?

- Şunu söyleyebilirim; toplumuzun fertleri arasında hiçbir ayırım yapmıyoruz. Dünya görüşü, inanç farklılıkları, sosyal statülerini dikkate almıyor, tüm halkımızı kendi tabanımız olarak görüyoruz. ÇERKES-FED, halkımızın var olma mücadelesinde güven veren güçlü bir üst yapı olacaktır. Tüm halkımızın ve kurumlarımızın da çalışmalarımızı gördükçe bu çatı örgütümüz etrafında kenetleneceğine inanıyoruz. Allah yardımcımız olsun.

- Açıklamalarınız için teşekkür ediyoruz sayın Baş.



2775 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi