• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam354
Toplam Ziyaret1072145
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar35.112235.2529
Euro36.587836.7344
Semerkew

Suriye'de çatışan iki tarafın arasında kalan Çerkesler'e yardım edebilmek için 4,5 ay önce kurulan Dünya Çerkesleri Dayanışma Komitesi müthiş bir operasyona imza atarak 66'sı çocuk yaklaşık 200 Çerkes'i Türkiye'ye getirdi.

Ancak bu operasyonda en önemli nokta, dünyada bir sivil toplum kuruluşunun bu boyutta bir kurtarma operasyonuna imza atması oldu. Suriye'de özellikle Şam ve Humus ile İsrail Sınırındaki Golan bölgesindeki Biracam, Barika, Kisva'da bulunan ve Osmanlı döneminde Hicaz Demiryolu'nun korunması için gönderilen çok sayıda Çerkes'in Suriye ordusu ve muhaliflerin arasında kalması Türkiye'deki Çerkesleri harekete geçirdi. Bireysel yardımlardan ziyade daha büyük çaplı yardım yapmak isteyen Dr. Nusret Baş'ın başkanlığında Dünya Çerkesleri Dayanışma Komitesi kuruldu. Komite ilk etapta 200 aileden oluşan yaklaşık 500 kişiyi Türkiye'ye getirerek akrabalarının ya da imkanı olan Çerkeslerin yanına yerleştirdi.

Bu süreçte imkanı olanlar ikinci evini bu ailelere tahsis etti ve ailenin okul, hastane, yemek, giyim gibi tüm ihtiyaçlarını karşıladı. İmkanı olmayanlar ise aileleri haftada birkaç gün tek tek arayarak hallerini hatırlarını sordu ve yalnız olmadıklarını hissettirmek amacıyla psikolojik destek verdi. Ancak Suriye'de kalan Çerkeslerin sıkıntısının büyümesi, evlerin bombalanması, rejime bağlı Şebbiha milislerinin kız çocuklarını taciz etmeye başlaması, kapsamlı bir operasyon ihtiyacını ortaya çıkardı. Suriye'den mahsur kalanlarla gerek Arapça, Türkçe, Çerkesçe yayın yapan internet siteleri ve sosyal medya üzerinden, gerekse tek tek telefonlarla irtibata geçildi. Türkiye'ye gelmek isteyenlerin listesi belirlendi. Geceli gündüzlü çalışan ekip ilk etapta 200'e yakın aile belirledi. Özel bir uçak kiralandı. Süreçte Türkiye Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ve AFAD'a da bilgi verilerek bu kişilerin ilk etapta Gaziantep'teki bir kampta bir süre misafir edilebilecekleri güvencesi alındı. Tüm işlemler tamamlandıktan sonra ailelere '27 Mart sabahı 'Beyrut'a gelin' dendi. Aralarında Karaçayların da bulunduğu Çerkesler aileleri ve yanlarına alabildikleri eşyaları ile defalarca kontrol noktasından geçerek Beyrut Refik Hariri UluslararasıHavalimanı'na geldi. Beyrut'taki havalimanında konuşan bir Çerkes bayan, "Bugün (dün) yola çıktık, yolda herhangi bir tehlike yoktu. Şam'dan geliyoruz. Bizim aileden kimseye bir şey olmadı sadece bir amcamın oğlu vefat etti" dedi.


Bir diğer Çerkes ise, "Şam'ın Kisve mahallesinde durum sürekli değişiyor. Günlük yaşam bazen çok kötü, bazen normal oluyor. Ama hiç güvenlik yok. Bizim gibi gençleri zorla askere alıyorlar. Benim bir yıl tecilim vardı ama o da sona erdi. O yüzden buraya geldim. Yoksa beni de askere alacaklardı" şeklinde konuştu.

66'sı çocuk, 178 Suriyeli göçmenin Türkiye'den gelen kiralık uçağa alınması ile herkes derin bir nefes aldı. Uçak havalanana kadar gergin atmosfer devam ederken uçağın kalkması ile yüzlerde endişe ve gerilim rahatlamaya dönüştü. Yerel saatle 23:45'de kalkan uçak yaklaşık 1 saatlik yolculuğun ardından Gaziantep havalimanına indi. Ellerinde Çerkes bayrakları ve çocukları ile yeni bir hayata adım atan Çerkesler'i burada komite üyeleri sarılarak karşıladı. Çerkesler Nizip'te bulunan kampa götürülerek yerleştirildi. Dayanışma Komitesi'nin girişimi ile Türkiye'ye giriş yapan Suriyeli Çerkezlerin mutluluğu da gözlerinden okunuyordu. Gaziantep Havaalanına iniş yapan Suriye Çerkezleri, duygularını Türkiye hükümetine ve komiteye teşekkür ederek ifade etmeye çalıştı. Kafile içerisinde yer alan bir Çerkes, "Başımıza çok büyük felaketler geldi. Allah, bizi kendi rahmeti ile sakladı şimdiye kadar. Çok şeyler gördük. Türkiye'nin iyilikleri sayesinde, bize bakarsanız, yardım edersiniz diye buraya geldik. Aramızda komşuluk hakkı vardır. Biz de bu hakla buraya geldik" diye konuştu.

Ailelerin sağ salim Türkiye'ye getirilmesi ile rahat bir nefes alan Dr. Nusret Baş, yapılanın bir "tarih" olduğunu belirterek "Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yurtdışında ilk kez sivil operasyon yapılıyor. Önümüzdeki süreçte de bu seferlere devam etmek istiyoruz. Bu mesele Türkiye'nin meselesidir. Zorlu bir süreç oldu. Suriye'de gerçekten bir dram var. İnsanlar yerini yurdunu terk ederek bilmediği ülkelere gidiyorlar. Bunlar Türkiye'deki Çerkeslerin akrabaları. Bunları Türkiye'nin muhtelif yerlerine akrabalarının yanlarına yerleştireceğiz. İlk defa böyle bir operasyon yapılıyor. Çünkü savaştan insanları kaçırıyoruz. Ancak asıl problem bu savaş bittikten sonra başlayacak. Paylaşım olacak ve bu paylaşımda Türkiye'nin Çerkeslerin haklarına sahip çıkması lazım" dedi. 

İHA/MEHMET ALTUNIŞIK



1864 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi