Başbakan Erdoğan, Dersim'de sayısı bugün dahi bilinmeyen, tahmin edilen binlerce insanınkatledildiğini, binlerce insanın batıya göç ettirildiğini, binlerce kız çocuğunun evlatlık verildiğini söyleyerek devlet adına özür diledi. Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan CHP ile devam eden "Dersim olayları" polemiğinde 4 belge
açıkladı. Erdoğan CHP'nin bu katliamın sorumlusu olduğunu belirterek
özür dilemesi gerekenin CHP Lideri Kılıçdaroğlu olduğunu söyledi.
Erdoğan "Eğer devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa
ben özür dilerim, diliyorum" dedi.
AKP Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan
"Dersim olayları"na ilişkin belgeleri açıkladı. Erdoğan belgelerin
içeriklerini tek tek okuyarak aralarda da sıkça CHP Genel Başkanı
Kılıçdaroğlu'na eleştiriler yöneltti. Erdoğan belgeleri şu şekilde
açıkladı:
-BELGE 1-
"Yine 1935 yılında bir kanun çıkarılıyor. Kanun'un adı: tunç-eli
vilayetinin idaresi hakkında kanun. Kanun'un ilk maddesinde şu
belirtiliyor:
Madde 1: tunç-eli vilayetine, ordu ile irtibatı baki kalmak ve
rütbesinin salahiyetini haiz bulunmak üzere korkomutan rütbesinde bir
zat vali ve kumandan olarak seçilir. Sonra, bu vali ve kumandana yasada
çok enteresan haklar tanınıyor. Mesela vali ve kumandan gerek görürse,
aileleri bir yerden bir yere göç ettirebilir. Mesela, idam hükümlerinin
vali ve kumandan tarafından teciline lüzum görülmezse, hemen infaz
yapılır. Mesela ceza mahkemelerinde verilen kararların temyizine gerek
yoktur. İşte bu kanunun ardından, hazırlıklar yapılıyor, 1937,1938 ve
1939 yıllarında Dersim'de maalesef büyük bir dram yaşanıyor. Havadan,
karadan, toplarla, hatta gaz bombalarıyla, Dersim'de hareket eden her
şey, çocuklar, kadınlar katlediliyor. Dersim olayları sırasında orada
asker olan Muhsin Batur, anılarında aynen şu ifadeyi kullanıyor:
"Günlerden bir gün emir geldi. Tren yoluyla Elazığ'a vardık. Oradan da
ilk durak Pertek olmak üzere harekete geçtik. İki aya yakın Dersim'de
görev yaptım. Okuyucularımdan özür diliyorum ve yaşantımın bu bölümünü
anlatmaktan kaçınıyorum. Üstad Necip Fazıl, Dersim'deki facianın tarihte
bir benzerinin olmadığını ifade ediyor. Babalarını arayan ve yanına
gitmek istediklerini söyleyen iki masum çocuk Hozat kaymakamı tarafından
süngületilerek babalarının yanına gönderiliyor. Kendisinin öğretmen ve
köy halkıyla alakasız bir şahıs olduğunu iddia ederek, alevler içinden
fırlamak isteyen bir genç, kalasla alevlerin içine itiliyor ve
karşısında da sigara içiliyor. Bir köy halkı, önce kurşunlanıyor, daha
sonra buğday sapları üzerinde yakılıyor. Üstad, faciayı şu satırlarla
anlatıyor.
"Mazgirt Tersemek nahiyesinin halkı doğranmakta. Merhamet sahiplerinden
biri, birle on yaş arasında 20 kadar çocuğu alıp bir derenin içine
saklamıştır. Vaziyet birden haber alınıyor. Çocukların öldürülmeleri
emri veriliyor. Fakat bu emri yerine getirebilecek kimse bulunamıyor. En
katı yürekliler bile, böyle müdafaasız masumlara silah
kullanamayacaklarını söylemeye mecbur kalıyorlar. Nihayet kara suratlı
bir adam bulunuyor ve bir dere içinde titreşe titreşe bekleyen 20
masumun işi bitiriliyor. Murat suyunun, kandan kıpkızıl aktığını
görenler olmuştur. Dersim vakasının en büyük mazlumlarından seyit
rıza'nın hikayesi ise ayrıca yürek burkucu. Dönemin Malatya Emniyet
Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil, bir röportajda bunu şöyle anlatıyor.
"Son sözünü sorduk kırk liram var, oğluma verirsiniz dedi. Bu sırada
Fındık Hafız asılıyordu. Asarken iki kez ip koptu. Seyit Rıza görmesin
diye ben arabanın önünü kapattım. Fındık Hafız'ın idamı bitti. Seyit
Rıza'yı meydana çıkardık. Soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit
Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti:
Evlad-ı kerbalayıkh, bi hatayıkh, ayıptır, zulümdür, cinayettir
Evet değerli arkadaşlarım. sayısı bugün dahi bilinmeyen, tahmin edilen
binlerce insan, kadın ve çocuk katlediliyor, yuvalar yıkılıyor, binlerce
insan batıya göç ettiriliyor, binlerce kız çocuğu evlatlık veriliyor."
-BELGE 2-
"Bakın burada, bir belgeyi sizlere göstermek istiyorum. 8 ağustos 1939
tarihli bir belge. Jandarma Umum Komutanlığından başvekalet yüksek
makamına gönderilmiş. Dersim'e yapılan müdahalenin bilançosunu veriyor,
kat'i netice alınıncaya kadar baskınların devam edeceğini bildiriyor.
Ekte de bir cetvel var ölü, diri, teslim olanların rakamlarını
gösteriyor
1936, 1937, 1938 ve 1939'da, toplam 13 bin 806 kişinin öldürüldüğü bu
belgede ifade ediliyor. Belgenin altındaki imza çok ilginç. Faik Öztrak,
Dahiliye Vekili, yani İçişleri Bakanı.
Kılıçdaroğlu nereye kaçıyorsun ya. Bunlardan nasıl sıyrılacaksın. Ben mi
özür dileyeceğim sen mi özür dileyeceksin. Devlet adına özür dilemek
gerekiyorsa böyle bir literatür varsa, ben özür dilerim, diliyorum.
Ancak CHP zihniyeti adına özür dilemesi gereken varsa güya 'yeni CHP'nin
genel başkanıyım' diyorsun sensin. Hadi onurunu kurtar bakalım."
Erdoğan'ın devlet adına özür dilemesi üzerine salondakiler tarafından ayakta alkışlandı."
-BELGE 3-
"Dersim'le ilgili bir başka belgeyi de bugün burada açıklıyorum. 23
aralık 1938. Atatürk'ün vefatından yaklaşık 1 ay sonra. İsmet İnönü
cumhurbaşkanı, Celal Bayar Başbakan. Bu bir kararname. Şöyle diyor:
"Tunceli'den garba nakillerine karar verilen cem'an 12 bin kişinin 11
bin 683 kişinin mürettep mahallerine sevk ve iskanları icra edilmiş ise
de, muhtelif mahallerde aynı evsafı haiz ve sevke hazır bir vaziyette
bulunan 514 şahıs ile birlikte yekunu, kararnamelerle tespit edilen
miktarı geçeceğinden dağlarda ve mağaralarda saklanmaları ve kış
münasebeti ile barınamayarak dehaletleri umulanlarla beraber daha 2 bin
kişinin ilişik listede yazılı yerlere sevk ve iskanları, dahiliye
vekilliğinin teklifi üzerine icra vekilleri heyetinin toplantısında
onanmıştır.'
İmza: Reisicümhur ismet İnönü. Tabii, alttaki imzalarda bir isim de bu
arada dikkatimizi çekiyor. Nafia vekili, yani Bayındırlık Bakanı Ali
Çetinkaya.Ali Çetinkaya, iskilipli atıf hoca'yı düzmece bir mahkemeyle,
"kararın infazına, şahitlerin sonra dinlenmesine" diyerek idam eden, kel
ali lakaplı hakim. 3 Mayıs'ta, CHP'li Yenimahalle Belediyesi, işte bu
Ali Çetinkaya'nın ismini Ankara Yenimahalle'de bir parka verdi. Biz,
bunu hatırlattığımız zaman da, chp genel başkanı sayın Kılıçdaroğlu
Afyonkarahisar'da, işte bu Ali Çetinkaya'ya sahip çıktı, onu bir
kahraman olarak ilan etti. Sizin kahramanlarınız buysa bu ülke biter.
Bizim kahramanlarımızın arasında böyle yüzü kapkara olanlar yok.
Apaydınlık olanlar var. Ama sahiplenir çünkü yüzsü yok. Bu adil bir
yaklaşım ister.
İşte bu Dersim Belgesi'nin altında da Ali Çetinkaya'nın imzası var.
Dersim'de operasyon hazırlıklarında da, işte CHP genel başkanı sayın
Kılıçdaroğlu'nun sahip çıktığı bu Ali Çetinkaya'nın katkısı var. Bu da
fotoğraflarla sabit."
-BELGE 4-
"Bir başka belge. Dersim operasyonlarının hemen ardından, Sason'da
yapılan temizlik ve takip operasyonlarının raporu. Sason bölgesinde 384
kişinin öldürüldüğü, diri tutulan ve teslim olanların tamamının batı'ya
göç ettirildiği ifade ediliyor. Halen Sason yasak bölgesi içinde hiçbir
ferdin kalmadığı, operasyonun da böylece sonlandırıldığı ifade
ediliyor.28 Eylül 1938. İmza: İçişleri Bakanı Şükrü Kaya."
-"BU KANLI ESERİN SAHİBİ CHP'DİR"-
Erdoğan, belgeleri açıkladıktan sonra CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na
seslenerek, "Ben daha ne anlatayım. Ben belgeyle konuşuyorum. Arşive git
incele doğruları söyle. Bunların bütün siyaseti dürüst olmamak üzerine
kurulu. Dersim yakın tarihimizdeki en acı en trajik olaylardan biridir.
Dersim aydınlatılmayı bekleyen bir olaydır. Dersim CHP'nin en acı en
kanlı Bu kanlı eserin sahibi olan CHP'dir. CHP'nin Tunceli
milletvekilleridir. Tunceli kökenli Genel Başkanı'dır. Aygün çıktı
doğruları söyledi hemen linç kampanyası başladı. Tuncelili bir Genel
Başkan tarihiyle yüzleşmek için CHP ile fırsattır" dedi.
Erdoğan, Dersim ile ilgili Meclis'te çıkışlarda bulunan AKP Adıyaman
Milletvekili Mehmet Metiner'e dönerek "Mehmetçiğim sende bu işlere daha
fazla girme. Yeter o kadar" dedi. __________________ ANKA
|