Çerkesler, bölücülük mü yapıyor? İLKER AKŞİT İşimiz gereği, güne gazete okuyarak başlıyoruz efendim. E, gazete yapmak için önce gazete okumak lazım değil mi ama? “Bismillah” deyip iş başı yaptığımda, önce ilimizde yayınlanan yerel gazeteleri tararım. Daha sonra Türkiye’de yayınlanan gazetelerin birinci sayfalarını… Ve bazı gazetelerin tamamını… Elbette düzenli olarak takip ettiğim, keyifle okuduğum, çok şey öğrendiğim köşe yazarları da var. Hasan Cemal de bunlardan biri. Milliyet’te yıllardan beri yazan Hasan Cemal’i her gün mutlaka okurum. Geçiğimiz günlerde bir yazı yazdı. Bu sütunlarda, normal şartlar altında alıntı yapmıyorum. Bir başkasının köşe yazısını alıp olduğu gibi buraya koymuyorum. Ancak, Hasan Cemal o kadar muhteşem bir yazı yazmış ki. Bunu paylaşmak ve olabildiğince fazla insana okutmak istiyorum! Usta kalem, “Gerçek bölücülük” nedir, “Bölücülük ne demektir?” anlatmış. Üstelik geçtiğimiz günlerde ilimizde, Derbent’te yapılan bir panele de atıfta bulunmuş. Hatırlayalım, bu panelin ardından çok farklı görüşler ortaya atılmıştı. Birileri, “Çerkesler de mi bölücülük yapıyor?” demişti. Hatta bu panele en sert tepki ilimizden gelmişti. Kocaeli Gazetesi’nin sahibi, eski patronum Sayın Tanzer Ünal, “Türkiye’de yeni bir ihanet grubu: Çerkez Hakları İnisiyatifi” başlıklı bir yazı yazmıştı. Hasan Cemal’in yazısı, böyle düşünen insanlara verilen çok güzel bir yanıt diye düşünüyorum. Eski patronum Sayın Tanzer Ünal’a da, eğer okumadıysa, bu yazıyı okumasını tavsiye ediyorum. İşte, Milliyet Gazetesi’nde 7 Mart tarihinde yayınlanan o yazının bir bölümü; ÇERKESLERİN DE ACISINI ANLAMAK ZORUNDAYIZ!“Köklerin kaybolmadığına, kaybolamayacağına ve kaybolur gibi olsa bile, herkesin bir gün köklerini arayacağına hayatın içinde o kadar çok tanık oldum ki. Herkes kendi olmak istiyor. Dilini, kültürünü sahiplenmek istiyor. Bir başka deyişle: İlle de başka kalıba dökülmek istemiyor. Bu açıdan önem taşıyan bir toplantı yapıldı geçen hafta: Birinci Çerkes Çalıştayı. İzmit yakınlarındaki adı Derbent olan bir Abhaz köyünde iki gün boyunca toplanan Çerkesler bir de sonuç bildirisi yayınladılar. Taleplerinin bir bölümü şöyle: 1-Ana dillerinin ilköğretimden itibaren okullarda seçmeli ders olarak okutulması. 2-7 gün 24 saat yayın yapan Çerkes radyo ve televizyonu. 3-Kendi sanatlarını, edebiyatlarını, kültürlerini geliştirip üretebilecekleri kültür merkezleri. 4-Değiştirilen soyadları ve köy adlarının geri verilmesi. 5-Resmi tarih anlayışının aşağılayıcı, yanlış ve amaçlı yorumlarının tarih kitaplarından çıkartılması. N’olacak şimdi?Kürtlerden sonra Çerkesler... Yeni bölücüler mi? N’apacaz? Bülent Arınç’ların dediği gibi, “Zaten Çerkesçe medeniyet dili değil ki” deyip geçecek miyiz?.. Bakın, gerçek bölücülük insanların kendi dil ve kültürlerine sahip çıkması değildir. Gerçek bölücülük tam tersidir. Herkesi aynı kaba koymaya, aynı kalıba dökmeye çalışmaktır gerçek bölücülük. Asıl bölücülük Kürt olarak, Çerkes olarak kendi dilini ve kültürünü sahiplenmek değildir. Asıl bölücülük tersidir. İnkâr ve asimilasyondur. Bu topraklar bunca zaman acıya, trajediye doymamışsa bunun temel nedeni, Cumhuriyet’in kuruluşundan beri bu ülkede farklılıkları reddeden ve hepimize ‘Hepiniz Türksünüz!’ diyen milliyetçiliğin inkâr ve asimilasyon politikalarıdır. Bu bir çıkmaz yoldur. Yanlışa, acıya açılan yolları kısaltmaktan başka çaremiz yok.” _____________________ ÖZGÜR KOCAELİ, 09.03.2011 |
2769 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |