• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam145
Toplam Ziyaret985849
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.432432.5624
Euro34.631634.7704
Semerkew
Erol Karayel
erolkarayel26@gmail.com
‘Toprak / Ölüme aç / Ölüme muhtaç…’ (*)
29/03/2014

 

Sevgili Faruk Dok’un anısına…

Hergün birkaç ölüm haberi alıyorum Nartajans’ın kısa mesajlarından. Öyle ki artık ölüm haberleri sıradanlaşarak ruhumu sarsmaz oluyor.

Perşembe günü sabah yine bir ölüm haberi aldım. Bu sefer Nartajans’tan değil, Kenan Kaplan üzerinden geldi haber. Kenan telefonda, “…üzücü bir haber aldık Erol, Faruk Dok Kayseri’de vefat etmiş” diyordu.

Ne?

İnna lillahi…

Bir anda nabız atışlarım hızlanıyor, çaresizliğin getirdiği sıkıntıyla bütün vücudumu bir ateş sarıyor adeta.

Nasıl olur?

Daha çok gençti Faruk.

Hastaydı ama hastalığı böylesine ölümcül müydü?

Hepsi boş çırpınmalar tabii; Derviş Yunus’un dediği gibi yazılı vakit gelmişti:

 

 “Ölüm demez yiğit, koca,

Ya gündüz gelir yahut gece,

Eli makaslı bir Hoca;

Kefenini biçer bir gün.”

 Gerçek böyleydi ama yine de Faruk için vakit erkendi. O henüz “kocamamıştı” ve en olgun çağındaydı.

Sonra Bora Kafkas vardı arkada, oğlu, ya o ne olacaktı? Bu acıdan en büyük pay ona düşüyordu. Peki onun körpe omuzları bu yükü kaldırabilir miydi? Erdem Bayazıt’ın dizeleriyle,

“Babalar ölür
     Dolaşır eli ölümün
     Saçlarında anaların, oğulların…”

***

 Ne kadar duymak istemesek de ölüm hayatın bir gerçeği…

Sayılı nefesler bitiyor ve günü gelen mutlaka o son yolculuğa çıkıyor:

 “Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
      Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

 Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
     Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.”

                                        Yahya Kemal Beyatlı

***

Faruk Dok’la çok geç tanıştık.

Birkaç kez bir araya geldik ama iyi anlaştık. Onun o sakin ve güven veren ses tonu, hilesiz tavır ve sözleriyle zaten başka türlü olması mümkün değildi. Karizma bir adamdı Faruk Dok, insanda ilk görüşte saygı uyandırırdı.

  Coğrafi farklılığımız yüzünden çok fazla yüzyüze görüşme fırsatımız olmuyordu ama teknoloji sağ olsun ara ara telefonla görüşüyorduk…

Ta ki hastalığı ortaya çıkıncaya kadar. Hastalığının adını bilmiyordum; vefatından sonra öğrendim. Ciddi olduğundan hiç bahsetmemişti. Hatta o haliyle bir de ÇDP’nin Kayseri Şubesini kurma muhabbeti yapmıştık kendisiyle de heyecanla sahiplenmişti, “inşaallah” demişti.

Milli meselelerde neye hayır diyordu ki?

Demiyordu.

Dok ulusal sorunlara son derece duyarlıydı. Bir kere hiç grup taassubu yoktu. Mensubiyetlere değil, şahsiyetlere değer veriyordu. Böyle olunca da her kesime kendisini açık tutmuş oluyor, çevresi de doğal olarak zenginleşiyordu.

Kalp kırmaktan özenle kaçınan biriydi. Bazen ayarımız kaçtığında o güven veren -soyadı gibi tok- sesiyle müdahale eder, bizleri de sakinleştirirdi.

Dikkatinizi çekmiştir, Facebook aleminin insanlara tabiatının dışında laflar ettirebilen kışkırtıcı bir atmosferi var. Zaman zaman kuzu gibi insanlar bile kendini bu atmosfere kaptırıp zıvanadan çıkabiliyor. Ama Faruk Dok bu kışkırtıcı atmosferde kontrolünü kaybetmeyen ve her zaman pozitif kalabilen nadir insanlardan biriydi.    

***

Bu sakin yaradılışlı, gösterişe tevessül etmeyen insan, inandığı yolda her türlü riski üstlenebilecek kadar da yürekliydi. Nitekim ÇHİ olarak Kayseri’de miting yapmak istediğimizde, öneri götürdüğümüz o mangalda kül bırakmayan taife, türlü bahanelere sığınarak yan çizmişti. İnanmayacaksınız ama o günlerde Kayseri’nin yerlisi olup Miting Komitesi oluşturacak sayıda adam bulamıyorduk. Sonra Selçuk Bağlar arkadaşımız olaya sahiplendi ve mitingi kotaracak 7 kişiyi bir araya getirmek için çalışmalarına başladı. Zorluğun sebebi, o günlerde toplumumuzun bu tür bir eylemi yadırgıyor, bölücülükle eşdeğer görüyor olmasıydı. Bu yüzden uzak duruyorlardı. Hatta daha da ötesi, çok sert bir şekilde muhalefet ediyorlardı. İşte böyle bir ortamda Selçuk Bağlar’ın yanına ilk gelen ve en sağlam duruş gösteren birkaç kişiden biri de Faruk Dok olmuştu. O günlerde her taraftan saldırılara uğradıklarında Selçuğun onun varlığı ve tavırlarından ne kadar büyük bir güç ve moral aldığını çok iyi biliyorum. Sonra bu ekip diğer arkadaşlarıyla birlikte yüz akıyla, çiçek gibi bir miting yaparak diaspora tarihine geçtiler. Bunda Faruk Dok’un önemli bir payı olduğunu belirtmemiz lazım.

Bu dönemde Faruk Dok aynı zamanda Çerkes Hakları İnisiyatifi Kayseri Bölge Temsilcisi oldu. Ama şunu itiraf etmemiz lazım ki Faruk Dok hiç bir zaman ÇHİ’nin militanı olmadı. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi O bütün Çerkes gruplarına aynı toleransla yaklaşıyor, kim yaparsa yapsın doğru gördüğü bütün işlere destek veriyordu. Bunu da ancak egosunu terbiye etmiş, kontrol altına alabilmiş birisi yapabilirdi. Faruk Dok işte onlardan biriydi.

Yapacak çok işi vardı sevgili Faruğun.

Çocuğunu iyi yetiştirmek istiyordu.

Çerkesyayı bağımsız görmek istiyordu.

Çerkesçenin selamete erdiğini görmek istiyordu... vs. vs.

Ama hiçbirini göremedi.

Ecel erken geldi.

Genç insanın ölümü can yakıcı oluyor. Yunus onun için genç insanın ölümünü gök ekinin biçilmesine benzetmiş mısralarında:

      “Bu dünyada bir nesneye
      Yanar içim göynür gibi
      Yiğit iken ölenlere
      Gök ekini biçmiş gibi.”

Faruk kardeşimizi hep o sahip olduğu güzellikler,

Hep o herkese açık olan gani gönlüyle hatırlayacak;

Rahmet ve hayır duayla anacağız.

Mekanı cennet olur inşaallah.

Kendisini, kendisinin sevdiklerine yaptığı duayla uğurluyoruz:

“Faruk Dok Duney'ım yehijaş. Tha'm Rahmet Lape girit.”

________________

    (*) Erdem Bayazıt, Ölüm Risalesi şiirinden.


2900 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

SEÇİM SONUÇLARI NE ANLATIYOR? - 03/04/2024
Gözden kaçırılmaması gereken husus, partilerin seçmenlerini kemikleştirmek ve dinamik tutmak için toplumu özellikle kutuplaştırdıkları, siyasi bir öfke ve nefreti bile isteye arttırdıklarıdır.
VERECEĞİMİZ OYUN HALKIMIZA BİR YARARI OLSUN! - 26/03/2024
Partimiz insanlarımızın mevcut siyaseten parçalanmışlığını dikkate alarak bu bataklığa girmeyecek; dikey değil yatay siyaset yapacaktır.
SEÇİMLER BİZİM İÇİN NE ANLAM İFADE EDİYOR? - 14/02/2024
Sivil toplumumuzun yanında, iyi çalışan bir siyasal toplumumuzun da olması gerektiğini herkesin anlaması ve bu süreçlere samimiyetle destek vermesi gerekir.
ADALET DUYGUSU KÖRELMİŞ BİR UKRAYNALI VEKİL - 02/10/2022
Goncherenko ile iş tutacak dostlara hatırlatmak isterim: Kendi adalet duygunuzdan taviz vermeden, adalet duygusu körelmiş biriyle işbirliği yapamazsınız.
POLİTİK BİLİNÇ - 29/01/2022
Sorunu olan toplum kesimlerinin, örgütlenerek sorunlarını siyasi platforma taşıyıp, devlet yönetimini bu sorunları çözme yönünde etkileyecek güç oluşturmaları demokratik bir haktır. ÇDP işte bu hakkı kullanmak istiyor.
AZINLIK TOPLULUKLAR İÇİN ‘SİYASAL KÜLTÜR’ NİÇİN ÖNEMLİDİR? - 30/08/2021
“Varlık mücadelesini devletin meselesi haline getirecek olan siyasal toplumun embriyosunu içinde barındırıyor olmasından dolayı “siyasal kültür” oluşturmak çok ama çok önemlidir”
PUTİN’İN YENİ ANAYASASI “RUSLAR EFENDİ, DİĞERLERİ KÖLE” DİYOR - 26/04/2020
Putin son derece sinsi bir politika uyguluyor. Gerçek amacını gizliyor ve günü geldiğinde hızla icra ediyor.
ETNİSİTE, SİYASET, ÇDP, V.S. - 19/07/2019
ÇDP’ye “etnik parti olmaz” argümanıyla karşı çıkanların “etnik derneklerde” icra-i faaliyette bulunuyor olması da tam bir kara mizah örneğidir.
KARADAN GEMİ İDARE EDİLMEZ; ÖYLEYSE HAYDİ SİYASETE! - 27/06/2019
Kırmızı kitapta bir rezerv olsun olmasın, taleplerimizin hayata geçmesi için mutlaka Çerkes sorununun çözümünü misyon edinmiş şahısların mecliste ve yürütme kadrolarında bulunması, yani siyasete girmesi gerekiyor.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi