Balkar Selçuk
selcuk@ozgurcerkes.com
Teşekkür Etmenin Erdem Olduğunu Hatırlatan Adam: Oğuz Berk
26/12/2011
24-25 Aralık günlerinde Kafkas Diasporası adlı internet sitesinin kurucusu Sayın Oğuz Berk’in davetiyle Gazi Antep’teydik. Ev sahibimiz Gazi Antep Büyükşehir Belediyesiydi. Gazi Antep’te bulunma nedenimiz bu sene beşincisi düzenlenen Kafkas Diasporası’nın gelenekselleşen “Yılın En İyileri”nin ödüllendirildiği törendi. Çerkesler'e Teşekkür Etmeyi Hatırlatan Adam: Oğuz Berk Oğuz Berk beşincisi yapılan bu ödül törenlerinin temel felsefesini şöyle açıklıyor: - Biz Çerkesler hep ince eleyip sık dokuyoruz. İçimizden çıkan insanları çok çabuk kırıyor ya da küstürüyoruz. Ama artık birbirimize teşekkür etmenin, içimizden çıkan değerleri taltif etmenin zamanı geldi diye düşündük. Bizim tek amacımız Çerkes toplumunun içinden çıkan değerleri anmak, hatırlamak ve onlara Çerkes toplumu adına teşekkür etmektir.” Bu temel amaç uğruna Oğuz Berk tek başına yola çıkmış. Önce amacını ve yapmak istediklerini yakınındaki insanlara açmış. Sonra kolları sıvamış başlamış çalışmaya. İşte bizim 24-25 Aralık'da beşincisine katıldığımız bu Ödül Törenleri’nin temel esprisi bu kadar sade. Tek amaç Çerkes toplumunun içinden çıkan değerlere bir teşekkür etmek. Ben bu yıl beşincisi düzenlenen bu Ödül Töreni’ne ilk defa katıldım. Tören öncesindeki haftalarda da Sayın Oğuz Berk’in organizasyonun sorunsuz yapılabilmesi için nasıl canla başla çalıştığını gözlerimle gördüm. Gerçekten de Oğuz Berk, inanmış bir insanın, ne yapmak istediğini bilen bir insanın nasıl güzel şeyler ortaya koyabileceğinin canlı bir örneği olarak şimdi karşımızda duruyor. Milli Müdafa’nın Çerkes Komutanları: Ali Şefik Özdemir Bey ve Sasık Kamil Polat Bey, Aslan Bey ve Çerkes Ethem Bey Çerkesçe’de bir atasözü vardır: “Beni ufak bir çevizle bile olsa hatırla, isterse o ceviz çürük olsun” derler. Bu söz insanın sevdikleri tarafından hatırlanmasının önemine gönderme yapıyor. Gazi Antep Büyük Şehir belediyesi biz Türkiye Çerkesleri’ni son derece mutlu eden ve gerçekten sevindiren bir davranış göstermiştir. Gazi Antep’in Fransız işgalinden kurtarılmasında çok büyük katkısı olan Ali Şefik Özdemir Bey’in bir anıtını Gazi Antep Üniversitesinin önündeki güzel bir parka dikmiştir. Türkiye Çerkesleri’nin Kafkasya’da yaşadıkları soykırım savaşlarının ardından Anadolu’ya yerleşmeleri, aslında Anadolu’nun yeniden Müslümanlaşmasın da çok önemli bir tarihsel döneme işaret eder. İlki 1071’de yaşanan bu sürecin ikinci ve en önemlisi Balkan Türkleri’nin ve Kafkasya’dan Çerkeslerin Anadolu’ya yerleşmeleriyle tamamlanmıştır. Ali Şefik Özdemir Bey 1885 yılında Mısır’da doğmuş Khabardey Çerkeslerin’dendir. Milli Müdafa’da Mustafa Kemal’in yönlendirmesiyle Antep’e gelen Ali Şefik Özdemir Bey, Antep Müdafası’nda “Etrafı Şehir Cepheler Kumandanı” olmuştur. Antep’te, Irakta, İran’da ve Suriye’de çeşitli cephelerde savaşan bu komutanın Gazi Antep’liler tarafından hatırlanması ve heykelinin şehre dikilmesi hem Milli Müdafa’da emeği geçen insanların hatırlanması, hem de yakın tarihin kahramanlarından birisinin unutulmaması açısından çok önemlidir. Gazi Antep’te Ali Şefik Özdemir Bey, Kilis'te Sasık Kamil Polat Bey, Maraş’ta Aslan Bey ve Ege bölgesinde Çerkes Ethem Bey Türkiye Çerkesleri’nin Milli Müdafa’da öne çıkan pek çok kahramanından bir kaçıdır. Bugün Gazi Antep halkı ve Gazi Antep Büyükşehir Belediyesi, Ali Şefik Özdemir Bey’e sahip çıkarak hem kendi tarihlerine sahiplenmişler, hem de Türkiye Çerkesleri’nin gönlünü almışlardır. Şimdi Türkiye Çerkesleri Maraş’ta Aslan Bey, Kilis’te Sasık Kemal Polat Bey ve Çerkes Ethem Bey’in hatıralarının böylesi anıtlarla yaşatılması için de çalışmalıdırlar. Merhaba! Gazi Antep Kafkas Kültür Derneği Kafkas Diasporası’nın bir yıl önce düzenlenen ödül töreninde Yılın Belediye Başkanı ödülü ve Kalpağı Gazi Antep Büyük Şehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey’e verilmiş. Asım Bey de bir dahaki ödül töreninin Gazi Antep’te yapılmasını istemiş ve Gazi Antep’in Kafkas Diasporası Beşinci Ödül Töreni'ne ev sahipliği yapmayı seve seve kabul edeceğini belirtmiş. Yani bizim 24-25 aralık 2011’de katıldığımız törenin tohumları bir yıl önceden atılmış. Gazi Antep Büyük Şehir Belediyesi bir yandan Ali Şefik Özdemir Bey’in parkını düzenler ve heykelini yaptırırken, bir yandan da Gazi Antep Çerkesleri’nin bir dernek binasına sahip olması için faaliyetlere başlamış. İşte bu faaliyetler sonucu Gazi Antep Çerkesleri 24 Aralık’ta çok güzel bir dernek binasına kavuştular. Gazi Antep Kafkas Kültür Derneği’nin açılışını Gazi Antep Vali Vekili Cemalettin Özdemir gerçekleştirmiştir. Cemaletin Bey’in açılış esnasında yaptığı konuşma hamasetten uzak ve latif cümlelerle doluydu. İnsan Eskişehir’de Çerkes Hakları İnisiyatifi tarafından organize edilmek istenen mitingi hakaretlerle engelleyen eski Eskişehir valisini hatırlayınca, “Demek Gazi Antep Valiliği gibi hakaret etmeden konuşan ince ruhlu Valiller de varmış” demeden edemiyor doğrusu. Gazi Antep Kafkas Kültür Derneği, yeşil çimler ve yeni ekilmiş güzel çam fidelerinin arasından çok güzel bir binaya kavuştu. Açılıştan sonra dernek binasında kokteyl verildi ve ardından da dernekteki ilk Çerkes dansları oynandı tabiî ki. Bir Uzunyaylalı olarak gıpta ettim doğrusu. - Acaba Kayseri Çerkesleri de bir gün kendi Kültür binalarına kavuşurlar mı? - Acaba Kayseri Büyük Şehir Belediyesi de Kayseri Çerkesleri’nin kendi kültür binalarına kavuşmaları için Gazi Antep Büyük Şehir Belediyesi gibi inisiyatif alır mı? - Belkide Kayseri Çerkesleri kimsenin ön almasına ihtiyaç duymadan kendi Kültür Sitelerini kendileri çatarlar!… Kendi göbeklerini kendileri keserler!… Kim bilir belki bir gün olur bu da… …Ve Ödül Töreni Ödül töreni The Anatolian Otel’de yapıldı. Galiba ilk önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu geldi salona. Sonra Aile ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Bakan Fatma Şahin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam... AK Parti Kahraman Maraş Milletvekilleri, Gazi Antep Milletvekilleri ve bölge İllerinin Belediye başkanları dahil bir çok kişi Ödül Töreni’ne katıldı. Açılış konuşmasında Oğuz Berk, Türkiye Çerkeslerinin yakın tarihine değindi ve artık Türk Devleti’nin yakın tarihiyle barışmaya başladığına, Çerkes Ethem Bey’in “hain” olarak anılmasının resmen bırakılması gerektiğine ve TBMM tarafından “İade-i İtibar” edilmesi gerektiğine değindi. Çerkes Ethem Bey’in ders kitaplarında ve resmiyette hak ettiği yeri alması gerektiğine değinen Oğuz Berk, bu açıklamasıyla büyük bir alkış aldı. Oğuz Berk konuşmasını Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın “Asmilasyon İnsanlık Suçudur” sözüyle bitirdi. Başbakan bu sözü bir Almanya seyahatinde söylemişti. Ben dahil bir çok Çerkes bu sözü ilk duyduğumuz da “Doğruyu Allah Söyletiyor” demiştik. Çok değil birkaç hafta önce AK Parti’nin önemli bir ismi olan Hüseyin Çelik, Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun 5. Olağan Genel Kurulu’nda Kayseri ve Samsun’da açılmasına karar verilen ve YÖK tarafından gündeme alınan Çerkes Dili ve Edebiyatı bölümlerinin Samsun ve Kayseri üniversitelerindeki Senatolarda görev alan Irkçı hocaların girişimleriyle engellendiğini söylemişti. Yani Samsun ve Kayseri Üniversiteleri Senatoları “Asimilasyona Devam” kararı almış ve Türkiye Çerkesleri'ne karşı bir “İnsanlık Suçu İşlemişlerdir”. Ermenice ve İbranice gibi dillerin de okutulduğu Kayseri Erciyes Üniversitesi'nin Senato üyeleri Çerkes Dili ve Edebiyatı Bölümlerinin açılmasını ise engellemişlerdir. Erciyes Üniversitesinde Senato’da oy kullanan bu ırkçı öğretim görevlilerini Kayseri Çerkesleri hiç unutmayacaklardır. Tabiî aynı durum Samsun için de söz konusudur. Ev Sahibi Sayın Asım Güzelbey: Bir siyasetçiden çok tam bir akademisyen gibiydi. Cümleleri dikkatle kuran, ne söyleyeceğini iyi bilen Gazi Antep Büyükşehir Belediye Başkanı hem salondaki, hem de Türkiye’deki birçok Çerkes için artık örnek bir insandır. Hem Ali Şefik Özdemir’in anısına samimiyetle sahip çıkarak Gazi Antep’in tarihine sahip çıktı; hem de Türkiye Çerkesleri’nin Milli Müdafa’da cephelere gönderdiği binlerce Çerkes’ten birisi olan ve adını daha önce çok azımızın duyduğu bu kahramanı bize tanıtmış oldu. Hasan Basri Özdamar ile Termodinamik ve Kuantum Üzerine: Açılışlar süresince Gazi Antep Büyük Şehir Belediyesi’nin bize tahsis ettiği VİP aracıyla gezdik. Gerçekten çok güzel bir otobüstü. Anlaşılan Blediye, otobüsü böylesi günler için hazırlatmıştı. Yolculuklar boyunca birçok kişiyle tanıştık. Gazi Antep Kafkas Derneği’nin açılışında Uzunyayla Çerkeslerin’den Hasan Basri Özdamar Bey’le konuşma fırsatı buldum. Kendisi, kendi adıyla dünya literatürüne giren HBÖ Motorları’nın mucidiydi. Artık onu ve icadını tanımayan kimse kalmadığı için onu daha fazla anlatmaya gerek duymuyorum. Hasan Basri Özdamar ile konuşurken arka fondaki kitaplar gözüme ilişti. Rafların birisinde boydan boya “Kırmızı Kitap” Vardı. Aşağıda “Siyah Kitap” ve onun yanında ise “Beyaz Kitap”lardan dört beş tane vardı. Şimdi çoğunuz nedir bu “Kırmızı”, “Siyah” ve “Beyaz Kitaplar” diyeceksiniz! Bunlar Ber Hikmet’in Çerkes dili üzerine yazdığı kitaplar. Ama biz dostlar arasında kitapların adlarını değil renklerini kullanarak konuştuğumuzdan adları öyle kaldı. Kırmızı Kitap, Çerkes dili grameri üzerine yazılmıştı. Ben yazımında olmasa bile projelendirilmesinde görev almıştım. Kırmızı Kitabı Kültür Bakanlığı ve Avrupa Birliği ortak fonu bastırmıştı. Siyah Kitap ise Ber Hikmet’in Çerkes Dili üzerine yazdığı bir başka kitabıydı ve daha çok Çerkes dilinin oluşumu üzerine bir felsefi bir etüttü. Beyaz Kitap ise Çerkes Teavün Cemiyeti’nin kapatılmasından sonra Türkiyeli bir Çerkes’in yazdığı ve tamamı Çerkesçe olan ilk ve tek kitaptır diyebilirim. Yani şu son 80 yıl içerisinde Türkiyeli Çerkeslerin tamamı Çerkesçe olarak yazdıkları kitap sayısı sadece ve sadece 1 tanedir. Ne kadar acı… Hasan Basri Özdamr ile konuşmalarımız kitaplar üzerine yoğunlaştı. Kitapları bir süre anlattıktan sonra. - Biliyor mu sunuz? bu “Siyah Kitap” Çerkesçe ve Termodinamik işleyişin Çerkes dilindeki izdüşümleri üzerinde de duruyor! dedim. Tabi konu Termodinamik olunca ve karşınızdaki kişi dünyadaki motor işleyiş sistemini değiştiren bir mucit olunca doğal olarak yol boyunca içinde bolca Ber Hikmet, termodinamik ve kuantum kelimelerinin geçtiği güzel bir sohbet yaşadık. Hasan Basri Özdamar‘a Ber Hikmet'in aslında sekter bir Sosrıko’cu olduğundan söz etmedim. Ber Hikmet ve Janberk’in nasıl iflah olmaz birer Sosrıko’cu olduklarını bir önceki yazımda anlatmıştım. Ber Hikmet gene yapacağını yaptı ve termodinamik ile Sosrıko arasındaki örtüşen noktaları Siyah Kitapta hem tartıştı hem de tartışmaya açtı. Ber Hikmet’in bu yönünü ve Janberk’in şimdiden bu ekolün yolcusu olduğu gerçeğini göğüslemek bana düşüyor tabi. Ama Ber Hikmet, yazdığı ilk kitapta (ki, biz bu kitaba kısaca “Fiiller Kitabı” diyoruz); İçinden on tane Naom Chomsky’ye bir ömür yetecek veri çıkacak enfes bir etüt ortaya koymuştu… Yeniden Ödül Törenine Dair: Belki de Oğuz Berk’in Reped Agein tadında tekrardan “Asimilasyon İnsanlık Suçudur” demesi nedeniyle olacak ki, Sayın Fatma Şahin “Biz tarih boyunca asimilasyon uygulamamış bir milletiz” dedi bir ara. Konuyu “polemize” edecek değilim ama AK Parti yönetimindeki bazı siyasilerin birkaç cümlesini yeniden yazmak istiyorum: “Asimilasyon bir insanlık suçudur” Başbakan Recep Tayip Erdoğan
“ Biz Tarih Boyunca Asmilasyon Uygulamadık” Devlet Bakanı Fatma Şahin “Kayseri ve Samsunda açılması planlanan Çerkes Dili ve Edebiyatı bölümlerini üniversite senatolarındaki ırkı hocalar önledi.” Gen. Bşk. Yrd. Hüseyin Çelik Yukarıdaki sözleri söyleyen üç kişi de AK Parti'de siyaset yapmaktadır. İlki Başbakan, ikincisi Aile ve Sosyal Politikalardan sorumlu Bakan ikincisi ise Milli Eğitim eski Bakanıdır. Şimdi biz asimilasyonun insanlık suçu olduğuna inanırsak, Türk Devleti’nin hiç asimilasyon politikası gütmediğine de inanırsak ya da öyle olduğunu kabul edersek, Kayseri ve Samsun Üniversitelerindeki Senatoların oylarıyla Çerkes Dili ve Edebiyatı bölümlerinin açılmasını engellemelerini mantıken nasıl izah edelim? Oysa benim bildiğim kadarıyla mantıkta iki doğru veriden (ya da olumlu veriden) yanlış ya da olumsuz bir sonuç çıkmaz. En azından mantığın ilk temel kuralı böyle diyor. Bu konuda mantık ilminden daha fazla anlayış ve şefkat bekleyemeyiz. Görüldüğü gibi mantık biraz acımasız bir ilim dalı. Aslında en alttaki cümlenin ilk iki veriye bağlı olarak: “Kayseri ve Samsun Üniversitelerindeki Üniversite Hocaları Türkiye’de yaşayan bir dil olan Çerkesçe’nin üniversite kürsülerinde okutulması gerektiğini düşündüklerinden Kayseri ve Samsun Üniversitelerinde Çerkes Dili ve Edebiyatı bölümlerinin açılmasına oy birliğiyle karar verdiler” gibi bir şey olması gerekmektedir. Sonuç olarak ya mantık ilminde, ya da Türk Devlet politikalarında bir onarmallik var. Bence yeni YÖK başkanı Üniversitelerde temel mantık dersini zorunlu kılmalıdır. Ya da Üniversite Senatolarındaki hocaları “geri besleme eğitimine” alıp mantığın temel umdelerini öğretmelidirler. Yahutta bu denklemdeki ilk iki veriyi aşağıdaki gibi değiştirelim olsun bitsin: - Asimilasyon bir insanlık suçu değil, Ulus Devlet politikasıdır. - Türkiye Cumhuriyeti Devleti arada bir asimilasyonist politikalar üretebilir.
Çerkes Ethem ve İade-i İtibar Meselesi Oğuz Berk konuşmasında Türkiye Çerkesleri'nce hazırlanan ve 10 bin kişinin imzasının yer alan bir dilekçeyi Aile ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Bakan Fatma Şahin’e verdi ve artık Çerkes Ethem’in hak ettiği itibara kavuşması gerektiğini belirtti. Ben Uzunyayla Çerkesleri üzerine 4 yıl kadar alan araştırması yapmıştım ve bu esnada aslında Çerkes olmak dışında Çerkes Ethem’le hiçbir alakası olmayan bir çok Uzunyayla Çerkesi'nin Kayseri ya da Pınarbaşı’ndaki okullardan atıldıklarını gördüm. En azından elli yaşın üstündeki Çerkesler'de bu vakaya çokça rastlanıyordu. Hemen hepsinin ortak noktası “Hain” Çerkes Ethem ifadesine tepki koymalarıydı. Bu insanlar önce okul disiplinine sevk edilmişler, sonra da okuldan uzaklaştırılmış ya da atılmışlar. Galiba 80 öncesi Çerkes gençleri arasında böyle birkaç kuşak var. Ne olursa olsun Çerkes Ethem aslında İttihat Terakki’nin A grubundandır. Şimdi Talat, Enver ve Cemal Paşalar'a gösterilen devletlü saygının ona da gösterilmesi gerekmektedir. Ethem Bey bu üç Paşa’nın aksine Milli Müdafaada da yer almış tarihsel bir karakterdir. Bakalım Türkiye Cumhuriyeti Devleti Dersim'le başlattığı yakın tarihle barışma hamlesine Çerkes Ethem’i de katacak mı? Bu Arkadaş Yemek’ten Anlıyor Biz Gazi Antep’teki Ödül Töreni’ne üç kişi katıldık. Yanımdaki arkadaşlardan birisi de Karaçay Argun’du. Onun sayesinde Gazi Antep’te en iyi yemek nerede yenir, en güzel kebap nerede yapılır, katmerin sabah kahvaltısına katacağı artı değerler nelerdir... gibi bütün yöresel ayrıntıları keşfettik. Karaçay Argun birçoğumuzda olmayan ilginç bir donanıma ve bünyeye sahip. İlkin bir şehre gitmeden önce o şehrin en güzel kahvaltı salonlarını ve lokantalarını tespit ediyor. Arkadaşımız Uzunyaylalı Vedat Milor gibi bir şey. Sonra ne kadar yerse yesin kilo almayan bir bünyesi var. Ayrana soda katıp içmenin iyi bir yemek sonrası aktivitesi olduğunu ondan öğrendim mesela. Sonra bir insanın yemek için nelere katlanacağının en büyük kanıtı Karaçay Argun’dur diyebilirim. Beş altı saatlik Kayseri - Gaziantep yolculuğuna ilaveten Gaziantep’in içinde bir buçuk saatlik İmam Çağdaş arama zahmetini de ona borçluyuz. İmam Çağdaş’ın ne ya da neresi olduğunu bilmeyenler için yazayım; Gazi Antep’in en eski lokantalarından birisi İmam Çağdaş. Her neyse. Karaçay Argun sayesinde biz bir buçuk saat de İmam Çağdaş’ı aradık. Tabi bulduk da. Sonrasını Argun’a bıraktık. O ne sipariş ettiyse biz de aynından sipariş ettik. Önce mezeler geldi. Mezeler geldikten sonra Argun'la olan iletişimimiz kesildi zaten! Sanırım ana sıcaklar gelene kadar da Argun'la anlamlı cümleler kurarak anlaşamadık. Neyse ki ana sıcaklar gelmeden önce Argun tüm mezeleri bitirdi de aramızdaki kopukluk düzeldi. Ama bu durum uzun sürmedi, kebaplar geldiğinde Argun’un trans hali doruk noktasındaydı. Bu sahneye dair benim en son hatırladığım, ortadaki alinazikin içindeki son parça etin de hızlı kaşık hamleleriyle ortadan kaldırılmasıydı zaten. Neyse ki imdadımıza AK Parti milletvekilleri ve bakanları yetişti de Argun sofradaki her şeyi tüketmeden bir nefes alabildik. Biz İmam Çağdaş’a girdikten bilmem ne kadar sonra mekana AK Partinin milletvekili ve bakanları girdi. Ama bu o kadar hızlı oldu ki ne olduğunu anlayamadık. Galiba ben ortadaki alinazike bir hamle yapmak üzereyken ortalık sakindi, ben hamlemi yaptım ve iyice pişmiş bir kırmızı eti altındaki ezilmiş ve islenmiş patlıcan kütlesiyle birlikte kaşığıma doldurdum, sonra bir baktım ortalıkta bir sürü adam dolaşıyor. Kiminin eli belinde, kimininse elinde hap kadar mikrofon, devamlı konuşuyorlar. Tabiî hepsi de bakan ve milletvekili korumasıydı. Etrafımız bir koruma ordusuyla çevriliverdi. Doğal olarak biz Argun’un içinde bulunduğu trans halinden çıkacağını sandık. Ama öyle olmadı. Argun ana sıcakların tamamını bitirene kadar fazla oralı olmadı. Bu kez sofradaki diğer arkadaşımızda hareketlenmeler görülmeye başlandı. Galiba tatlı siparişi vermedik, ya da verdiysek bile hepsini Argun yedi tam hatırlamıyorum. Ama hatırladığım tek şey korumaların mekana giriş hızıydı. Aynı anda her yönden ortaya çıkmıştı adamlar. Sanki Matrix filmindeki şu bir birsinin aynı olan siyah ceketli siyah gözlüklü adamlar mekanı basmış gibiydi. Sonra yanımızdaki arkadaş hızla pardösüsünü giydi ve kulağıma eğilip hemen çıkalım ben de silah var deyiverdi. Orada öylece kalakaldım. - “Nasıl yani, şimdi bu kadar koruma görevlisinin içinde senin belinde silah mı var?” dedim. – “Evet”, dedi arkadaş, “Üstelik mermisi de ağzında, emniyeti de yok bu dabancanın”. Tabi bu konuşmaların tamamı Çerkesçe olduğu için etraftakiler bir şey anlamadı. Ben pardösümü arkadaşa karartma yapar halde korumaların içinden usulca geçtik. Bu esnada Argun –“Çaylar!, çaylar!, çaylarımız sofra da kaldı, nereye böyle?” gibi bir şeyler söylüyordu galiba. Yanımızdaki üçüncü arkadaş Uzunyayla’da muhtardı, hâttâ Uzunyayla’nın en meşhur muhtarıydı diyebilirim. Dabancası da ruhsatlıydı ama olur ya kazaen bir patlasa ya da fark edilse, al başına belayı. Biz derdimizi korumalara anlatana kadar bizi hayli yoracakları kesindi. Üstelik olası bir çatışma anında “çarpışarak geri çekilme”(!) şansımız da yoktu, çünkü lokantanın dışında içerdekinin üç dört katı tertibat alınmıştı, özel harekâtçılar bile vardı her yerde. Neyse, kapıdaki o kadar lüks otolar, Jipler ve X4’lerin arasında Uzunyayla tipi Toros'umuza bindik ve kalacağımız yere vardık. İşlemler yapıldıktan üç dakika sonra Argun elinde orta boy bir baklava kutusuyla belirmişti bile. Demek biz devletin korumaları arasından usulca sızarken o hem hesabı ödemiş, hem de bir kilo baklavayı sardırıp almayı başarmıştı. Bu kadarı Vedat Milor’u bile aşardı bence… Ama Argun için normal şeyler bunlar. Sonuçta o İngiltere’de Yüksek lisans yaparken İngiliz havaalanı görevlilerine tam 15 kilo Uzunyayla et kavurmasını yakalatmış ve teslim etmemek için uzun süre direnmiş birisiydi. Galiba Argun’un İngiltere'de yaşadığı kaliteli yemek bulma sıkıntısını oradaki Hintli ve Pakistanlı öğrenciler aralarında kurdukları yardımlaşma derneği sayesinde aşmışlar. Bugün Türkiye’ye giren ve içeriğinde Kaju bulunan gıdaların büyük bir kısmının aslında Argun’un iş seyahatlerinde uğradığı belli başlı illere bu yardım derneğince gönderildiğini düşünüyorum. Eğer bir mani olmazsa Oğuz Berk tarafından düzenlenen bu güzel törenlere bundan sonra da katılmaya karar verdik. Gazi Antep’te iki çok güzel gün geçirdik. Bunun için Oğuz Berk’e ve Gazi Antep Büyükşehir Belediye başkanı Sayın Asım Güzelbey’e ne kadar teşekkür etsek azdır. Teşekkürler Oğuz Berk Teşekkürler Kafkas Diasporası Teşekkürler Dr. Asım Güzelbey Teşekkürler Gazi Antep Büyükşehir Belediyesi ve Gazi Antep halkı. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Нарт Лъэпщ и Нэгъуджэр Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - II - 17/12/2016 |
уэ 1уэхур нахри гъэщ1эгъуэн зыщ1ыр Азтэкхэми Маяхэми ямейуэ, гъэ мин аджэ ипэ ящ1ауэ, ауэ зыщ1ари дымыщ1э мывэ гуэрхэм ящ1ы1уми Кецалкоатл и сурэтыр къагъуэтахэщ, ахэми нэгъуджэ 1улъу ик1ий жьак1э тету. Нэгъуджэр уеблэмэ оптикым и щ1эныгъэр пасэ лъэх |
Нарт Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - I - 01/12/2016 |
Гъэщ1эгъуэнращи нобэ къасыху Кассит-Урарту-Хьаттихэм я Тещупк1э зэджэ тхьэпэлъытэр ди Нарт Сосрыкъуэу щытам зыми гу лъитакъым. Касситхэм Тещуп псалъэм крагъэк1ир Жьыбгъэ Кьезгъэпщэ жи1у аращ. |
УСЭНШЭУ ДЫКЪАНЭМЭ! - 09/10/2016 |
Ди хэку дахэр, си уорейда ПщIэ имыIэу дгъэкIуэдай, ДызгъэкIуэдам, си уорейда КIуэдыкIейри къыхукIуэ. |
Bugün Ben Mutlu Bir İnsanım! - 02/06/2015 |
Keşke Çerkes halkının yoğun olarak yaşadığı diğer illerden de adaylarımız olabilseydi. Ama o da olacak yakında. Buna eminim. Bu adı geçen illerde adaylarımızın Çerkes halkı tarafından benimsendiğini görmek beni herşeyden çok mutlu ediyor. |
Heredot Cevdet, Recep Tayip Erdoğan ve Ahmet Duvutoğlu! - 22/05/2015 |
Cumhurbaşkanımız Putin'in Ermeni Soykırımını resmen tanıyor olmasına, “Putin'e darıldım!” diyerek karşılık vermişti. Demek ki cidden çok darılmış olacak ki daha kendisine gelememiş. |
Gerekeni Gerektiği Zaman Yapmak; Ya da Labedeslerin Kaderi! - 12/05/2015 |
2015 Genel seçimlerine 25 gün falan kaldı. Bahaneler ve gerçekler arasındaki birçok Çerkes bu seçimde ÇDP’nin bağımsız Çerkes adaylarını mı destekleyecek; yoksa en rasyonal bahanenin arkasına mı saklanacak. |
Uzunyayla'nın Son Klasik Kuşağı Hareketleniyor - 01/05/2015 |
Kendi kişisel kurtuluşunu elde etmekle yetinmeyen, halkına geri dönen bir kuşak bu kuşak. Köy köy gezen, kendi insanına şehirlerde kasabalarda ve ilçelerde ulaşmaya çalışan bu insanlar birlikte başarabilmenin imkanlarını arıyorlar. |
Kronik bir Aydın Hastalığı Olarak : Sözlük ve Alfabe -I- - 26/04/2015 |
Sözlük ve alfabe hazırlamak ve bunun üzerinden kendini gerçekleştirmek Tanzimat döneminden kalma bir aydın saplantısıdır |
Boyunun Ölçüsünü Vermekten Korkmak! - 20/04/2015 |
Orta yere çıkmak, boyunun ölçüsünü vermek ve alınan ölçüyü de bilmek zorunda olduğumuz bir yerdeyiz artık. Yani artık eskisi gibi iktidar ya da muhalefet partisinde es kazara bir iki Çerkes milletvekili var diye bu işten sıyrılmak mümkün değil. |
Devamı |